31.08.2009

mimik


-okuduğum bir blogda arzuhal yazısını görünce kendi kendime mezuat dedim maruzat dedim
eski kelime coşkusuna kaptırdım kendimi.

o zaman bugün okula kayıt olmuş bir kimse olarak kayıt anımı anlatayım:
üniversitemin kapısından girdim, kayıt sırasının sonuna geldim önümde biri türbanlı 2 kız vardı.
bir süre bekleştik arkamda da bir kalabalık oluşmaya başladı.arkamda kalabalık oluşunca ben önümden kişi eksilmiş gibi sevindim.o esnada yanımızda bir öğrenci hızlı adımlarla ileriye gitti.
türbanlı kız sert bir ses tonu ile ve kural kitabını hatırlatırlatan bir büyük hukukçu edasıyla ''sıra var ,sıraya geçmen lazım'' dedi .
giden öğrenci de ona şuan yazamadığım münasip bir cevap verdi.
o esnada hukuka hakim bu kızın türbanlı olduğunu ve bir üniversitede olduğunu düşünmeye başlamıştım.
düşünmem çok sürmeden bir görevli geldi ve kızı türbanın çıkarması konusunda uyardı, kız önce diretti sonra gidip çıkartıp modelsiz simsiyah saçlarıyla önüme geldi.ben de o esnada kendimi uykusuz dergisinin sayfalarına vurmuştum o biraz ilerideki topluluğun kendi arasında kaynaşmaya başladıklarını farkettim ve orada olmayı düşündüm bir an zira kaynaşan insan olmak artık benim için kolaydı biraz msnden, biraz facebooktan, biraz şunu tanıyor musun''dan konuşuyordun oluyordu işler.ön topluluğu incelerken hemen önümdeki kız yanındakine ''yerimi tutar mısın'' diyerek gözden kayboldu.
o kaybolurken ben de ''yerini kapmayız lan'' dercesine pssst diye güldüm ve oluşan boşlukta ön topluluğu incelemeye başladım esprileriyle gülüşleriyle topluluğun başını çeken kız 2006 yılında giyinen kızlar gibi giyinmişti, saçlarının kahkül kısmınıda arkaya tokayla sabitlemişti.
onlar konuşuyor konuştukça coşuşuyorlardı derken konu öss sorularına ve konularına gelmişti ki 2006da kalan kızdan ''ben dünya haritasında Türkiyen'in yerini bile bulamam'' cümlesi o güzel mimarili,kuruluş tarihi 1453 olan binanın koridorlarında yankılandı. yankılanmasıyla beraber arkamdaki kız ve benden yuh temalı sesler yükseldi ancak göz göze gelip öpüşmedik.
(bu arada heryer kız gibi, harem gibi sanıyorsunuz ama öyle kızlardan değil bunlar.)
neyse sonra onu gördüm.
onu ilk gördüğümde arkadaşına abartılı bir mimik yapıyordu, çok da yakışıyordu.ancak manzaramı gidip türbanını tekrar bağlayıp gelen kız bozdu.
sora tekrar görevli geldi ve kızın türban kararını bozdu.
bayan türban, bu sefer saçının önünü açıkta bırakan bir model de karar kıldı
görevli tekrar geldi ve kararı son ve kesin olarak bozdu.
dergiden de onlardan da sıkıldım.
biraz daha ona baktım.

-bitmesi

30.08.2009

3 ceza puanı yanı sıra


düşünen insanın kafasını kaşıması kadar yalandan bişey var mı?

Antalyadan İstanbula Pamukkale Seyahat'in Teknobüs modeli otobüsüyle geldim.
koltuğunuzun önündeki ekranda kendi film arşivi,mp3 arşivi gibi harika özellikleriyle yol boyunca sıkılmadım.
filmler de öyle kötü filmler diye düşünmeyin.
Persapolis izledim yahu p.s:i love you'yu izlerken de sıkıldım. 23 falan da vardı.
mp3 popüler şarkıların arasından athena,barışakarsu,shakira gibi isimler çıktı.
jazz bölümü çok arabikti
türkü-halk müziği seveni için güzel gibiydi
televizyon,oyun falan da var
ehemmiyetle tavsiye ediyorum.
Ayrıca kendi usbnizi de takabiliyormuşsuznuz.

emreaydın'ın melankolik üzgün halleri güçlü bir anadolu rock şarkısından sonra komik duruyor.
''sürerim buluttan tarlaları'' diyor adam sen de diyorsun ''yapma dokunma!''

''şu fotoğrafı sil sil çok kötü çıkmışım'' diyen kızların inadına iğrenç fotoğraflarını ifşa etmek lazım gelir.

an gelir kan gelir
an gelir ar gelir

'kutu kutu ense'
gerçi orjinali neden pense?
yerse kelimesi ile kafiyeli başka birşey bulamamışlar galiba

enter tuşuna basında direk entari sitelerine girilse ya
şifte basınca da karşımıza bir aşifte'nin fotoğrafı çıksa

sakız ağacı bi başka hatta bambaşka

ilk defa mola yerinde terminalde falan süper güzel kız görmedim.
gerçi bir kız ''fena kesmek'' dediğimiz şeyi üzerimde uyguladı lakin kendisi tipim olmamaktan da öteydi.
ayrıca gidip konuşsan ilişki başlatsan ne olcak yılın aşkı mı doğacak?
2 dakika sonra ''antalya istikametinden..'' diye anons başlayacak.
ya kendi otobüsüne binecek ya bizimkine yakınıyla falan binecek.
tek kişi olmak öyle böyle bişey

orospu kelimesindeki r harfini kaldırın ve yerine hangi sessiz harfi koyarsanız koyun aynı hissi yaşatmıyor.
ha orospular da aynı hissi yaşatmıyor olabilir.
henüz yeterli denek sayısına ulaşamdım.

yeni aşklara yelken açmak nedir?
(eğer sevdiceğinizin adı deniz değilse)
(öyleyse ve söylem ciddiyse o da kötü lan)
ha yeni aşk olur ben de yelken açarım o başka
aşk başka.bambaşka

üniversitem okulum gel okul spor takımımıza gir dese girerim lan.
ha beni alan okul takımına girerken de bi beklentim düşer.
zira 210 cmlik bir boya sahip değilim.

nötr kaldığım isim:Doğan

''aslına bakarsan'' diyen birisine bir lafım var:
Aslına bakmam ,elalemin karısına kızına bakmam ,delikanlı bir insanımdır.
zaten birisine ait olmaya kararvermiş bir kimseden de bana hayır gelmez.
ha birisiyleyken başkasına gider ona basarım okkalı küfrü.
okkayı da kafasında kırabilirim zira bugüne değin sadece küfür tarttım kendisiyle başka işlere de yarasın.

zabıta var polis var,asker var,bekçiler,korucular var
bir de belediyenin özel güvenlikçileri var.
içinizde kendisini güvende hiseden var mı?
kişinin kendini koruma ihitiyacı elbette olacaktır ondan bahsetmiyorum.
hani devlet baba-ana ya..öyle

radiohead belediye ramazan şenliklerine konsere gelse ya!

cool ve kul kelimelerinden espri yapmak yasaklanmış.
yapanlara 3 ceza puanı yanı sıra trafikten de men cezası veriliyormuş.

evet eskiden akşamları trafik eğtim programlarını izliyordum.
aklımda kalan cümle kalıbı şudur:x ceza puanı yanı sıra.

x değişkendir de, y biraz daha sabit gibi
en ezından x'e bağlı gibi.
önce x geliyor aklımıza sonra ,ihtiyaç dahilinde y'yi kullanıyoruz.
bu da matematik edebiyatı oldu.

grafikteki kuzenler ben ve anıl çelikkayadır.
fotorğafın düzenlemesi bana aittir.

28.08.2009

por la maña istanbul


sabah gökyüzüne istanbulda bakacağım.
bakalım o gökde benim yüzüme bakacak hal kalmış mı?
belki utanır da yağmur yağar.

fotoğraf bana aittir.

27.08.2009

iyi,güzel,erdemli insanlar.


bir süper kahraman zamanı gelince kendisini de kurtarır.
bu niteliği onu kendi söküğünü dikeyemeyen terziden,
kendi ensesini düzeltemeyen berberden farklı kılar.
bir süper kahraman güneş doğarken ortalıkta görünmez, ortalıkla uğraşmaz.
kendine döner,
çiçek besler,
omlet-sandviç tarifleri dener,
an gelir birkaç bardak soğuk beyaz şarap içer,
kadınını mutlu eder,
centilmenlik ile bütünleşen işler yapar,
hamakta sallanır,
çocuklarını sever onlarla oyun oynar,
onları tanımaya çalışır,
hep daha iyisi için önce kafasını daha çok çalıştırır,
onlara birşeyleri değil,birşeyler öğrenebilmeyi öğretir.
bazen kayıplar olur.
süper kahramanlar da üzülürler ancak belli etmezler.
çünkü güç kendine,aklına,iffetine zor ve en akıl sarhoşu anlarda bile sahip çıkabilmek ile olur.
çünkü ancak güçlüyseniz size ihtiyacı olanlara,sevdiklerinize,sözler verdiklerinize yardım etme olanağınız olur.
süper kahramanlar bir bakışa kanmazlar,
korkmazlar,
çekinmez ve çekilmezler.
süper kahramanlar da insandır.
olunması basit olan ancak birçoklarının beceremediği gibi
iyi,güzel,erdemli insanlar.

not:çizim,düzenleme ve karakterin tipi bana aittir.

26.08.2009

Eski Püskü, Adi ve Ucuz


genelde cuma,akşam üstleri nedense işim gücüm oluyor ve dışarı çıkmam icab ediyor.
keçi felsefeli bir kimse olduğumdan herzaman yürüyorum.
yürürken de alışveriş gayem olmadan pazara dalıyorum.
uzun uzun kokluyorum,o hafta bazen aldığım tek kokuyu orada alıyorum.
yürürken etrafa bakınıyorum,
sürekli de aynı şeyi düşünüyorum.
''aslında burada fotoğraf çekmeli''
2 duyuya hitab ediyorum.
gerisini kapatıyorum.

Telefonunun yıldız tuşu bozulmuş bir kimseyim.
Yıldız diyorum,Star diyorum olmuyor.
üstün japon teknolojisi toshibaya ve ebelerine selam olsun.

berber var,kuaför var da
saç tasarım merkezi ne olaki?
hayır, ben saçımı kafamda tasarlattırmam alsın fotoşopta tasarlasın
ben gene uygulamayayım o başka.
aslında kısa mı kestirsem.
kes yaz 2688'e sms gönder..

Gökçe adlı şarkıcı kızımızın
''şarabı şişeden içmişim'' diye bir şarkı sözü var.
bunu enteresan bir şeymiş gibi ''vay be ben neymişim?'' diye anlatıyor
ona bozuluyorum biraz.
sözlerini değiştiyip dalga geçiyorum.
sadece Onur Eser gülüyor.

popüler kültüre sığ bakış açısı:
casitn timbırdak olmasa da dünya döner.
ancak kendisi ve ekibi öyle düşünmüyor.
onlar öyle düşünmeyince de insanlar bişey var sanıyor.
''aslında bu ünlü popçuların hepsi eşcinselmiş''

severek okudğumuz alpay erdem,yeni dergisi ciciden ayrılmış.
uykusuza transfer olmuş.
esin özbek nerededir? ne yapar? ne yer? ne içer?
merak içerisndeyim halen.

ska,funk,soul.
bunlar bi başka yahu.
''duğğğğrrrmağğğzz insan hayyvan oluncaaaağğğ''

enter tuşuna çok basıyoruz entertaiment için gailba
-Bunu mu demek istediniz? entertainment.
-bilerek yaptım google

hadi rage against the machine dağılıyor.
audioslave niye dağılıyor?
yapmayın böyle şeyler.
sonra da tekrar birleşip dağılmadık hiç demeyin yemezler.
gitarcı Tom Morello akıllı olsun!

kitapların sayfa köşeleri yukarıya bakmaya başladığı zaman daha rahat okuyorum kendilerini.
doğan yayıncılıktan da AVNİ serisini kitap haline getirmesini bekliyorum.

orospu dediğin de tüccar bir yerde.
zevk-hobi orospulusu daha bi orospu daha bi ucuz.

aslında ben de dans edebilirim lan,
etmiyorum ama ederim yani.
çok çok güzel bir dişiye tav olmak lazım.
Dans derken öyle dişi Hayvanı düdüklemeye çalışan Hayvanlar gibi kıvırmalı hareketlerden bahsetmiyorum.
adaplı uygun dans insan olmanın getirdiği erdemlerden.

dişi sırtındaki sutyen izinin yüksekliğidir beni düşüdüren
kimisi yerlerde, kimi omuzlarda geziyor.

yrd.,doç.,dok,prof., hepsi olacağım.
bütün kısaltmalı güzel sıfatlar benim olacak.

fotoğraftaki benim.

25.08.2009

Sandık



kısa yahut uzun film çekmek hatta sanat çıkışlı birşeyler paylaşmak isteyen insanlar artık lütfen insan ilişkişeri,aşk,servgi,ayrılık mayrılık v.b. klişenin dibi olmuş ancak garip bir takipçi kitlesi bulan konuları, bu kitlenin ''vay anasını'' diye düşünebileceği basit şekillerde işlemesinler.
zira: dünya sandığınızdan çok daha büyük ve benim sandığım,güzel bir dünya var.

benim sandığım,
güzel bir sandık.

filmi Ömer Şahin Gültekin buldu,gösterdi.

24.08.2009

Yasaklanmış


ne zaman yaz günü sokakta normal okul gömleğini giyip de sokağa fırlamış birisi görüyorum, o zaman bir süre donup kalıyorum.
paris moda haftası falan yalan oluyor gözümde.

candır dediğimiz kafe-barlardan GizliBahçede yarından itibaren(25,08,2009 - 31,08,2009 tarhleri arsında 12:00 - 18:00 saatleri arasında) normalde 4.5 lira olan şişe Tuborglar 3.5 liraymış.
içmeyelim de besleyelim mi?
tanesi 3.5
3 tanesi 10 lira yapsalar da olurmuş mesela
ninja olmayan ancak çılgın olan kaplumbağaları da var.

''gözlerimi geri alamam'' da olabilirmiş o şarkının sözü
güzelliğe bakıp kalmak ile alakalı

merak ediyorum fakat kadının yaşını direk kendisine sormuyorum ancak yanımdaki dişilere soruyorum. tahminlerimden çok aşşağıda rakamlar dökülüyor dudaklarından.
kıskanıyor olmasınlar.
olmasınlar.

TeomaN da ciddi tespit insanı aslında
lakin çaktırmıyor.

TV5'imi kablolu yayından çıkartanlar utansın.

cem garipoğlunun babası ve annesinin açıklamalarına saç baş yoldum evde.

''ayar vermek,ayar olmak'' pek tutmadığım deyimler.
''giydirmek'' deyimini de severim fakat kullanmam

şu blogu baştan sona bir okuyun.
en çok karşınıza edat ve bağlaç sözcükleri çıkacaktır.

kızlara popo sallatan,ağır metalcilere kafa sallatan enstürman bas gitardır.
dikkat edin bi ara.

jolly joker'da çalıp duran ''sayko kilır'' adlı şarkıdan tiksinmeyeyim de ne yapayım.
ben bi ''ohoooo oooo'' kısmını biliyorum.
''örtmenim biz daha 'kesköse'lere gelmedik.''

canım sen hep tüzelsin.

küçük ünlü uyumudur aklımı alan.
zerre sevmem.

sonbahar ve rüzgarları geliyor
hem mevsime hem aklıma

''sıkıcan iyidir'' esprisi yasaklanmış.

''bağlanma sorunum var'' diyen bahaneciler de bağsur oluyorlarmış
ilaçlarını da bağkur ödemiyormuş.

huyuna gidilesi şiir
haydan gelen huya gider.
huylu vazgeçmez huyundan
hanyayı konyayı görmeden
bana hay huyt yapmayın.

kaynaştırma harflerini bir başka severim.(YŞSN)

bugün varım.
yarın belki yarım.

krem rengi mi?
ten rengi mi?
ey pastel boya üreticileri bi yardımcı olun.
suluboya olayında da mesela o fırça bandırdığımız suyun rengi değişiyor ya
o renk harika bir renk olacak diye bekliyordum herseferinde fakat olmuyordu.

youtube'dan çektiğim ender bulunan bir şarkıbenden sizlere hediye
teoman akustikçe ve canlı söylüyor
tıklanıyor indiriliyor.
sonbahar rüzgarları

yukarıdaki fotoğraf bana ve pazar gününe aittir.

23.08.2009

Denizde Bir Çizgiyim


sabah kalksam, pazar günü ile buluşsam,
bir yandan kitabımı dergimi okurken,
bir yandan ayağımla hamakta sallasam onu.
sonra abi bayrak devrilmiş deseler de oflaya puflaya gidip bayrağımı düzeltsem.
geldiğimde hamaktaki pazar tıpkı bir sinsi gibi şarabımı bitirmiş olsa.
oflaya puflaya göğe baksam ''gök güzelce'' desem.

soyuna raya en el mar:Denizde Bir Çizgiyim.

22.08.2009

Padişah Oz'un Seferi


kendime karşı olan bir tarafım yoktur.
fakat ''ben milli takım taraftarıyım'' diyenler kadar da tarafsız gibi ancak taraf gibi de değilimdir.

hem yeryüzü diyorsun,hem üzerine ayak basıyorsun ayıptır yahu!
bir de ''yerin kulağı vardır.''
ne lan bu?

istanbul ile konuştuğunu sanan kişilerden olmayacağım.
ha onu dinlerim ancak gözlerimi kapatmam
devir kötü devir.

bir sabah uyanacağım ve bir bakacağım içeride uyumaya devam ediyor olacağım işte bundan çok çekiniyorum zira hem kendimden 2 tane olması kötü
hem ruhlar alemi için daha vaktim olsa gerek.

düzmek var düzüşmek var üzmek var üzüşmek yok.
demek ki niyet önemliymiş arkadaşlar.

çok ciddi oruç tutan küçük çocuklardan çekiniyorum.
ben genelde kendimi seferi sayıyorum konuyu da fazla uzatmıyorum.

saat kulesinin altında buluşuyoruz ya ey antalyalılar
o an zamana çok saygımız varmış gibi görünüyoruz.

Peyk adlı müzikal topluluk kaybolmasın
ha bir de canlı dinleme fırsatım olsun kendilerini.

altın portakala
mor ve ötesi,replikas,yeni türkü geliyormuş.
izlemek lazım gelir.

uzun zamandır en çok güldüğüm şey yukarıdaki fotoğraf.
tanınmayan gizli Jackson ise kadim dostum Ömer Şahin Gültekin.

erken bitirmek.
öptüm, dişi okurumun yanaklarından.

21.08.2009

''sıkıldık iyilikten yaşasın kötülük''


duygu ile konuşurken farkettim.
prensip kelimesinin içerisinde prens kelimesi geçiyormuş.
sonra bu keşfimi enteresan ve sempatik gibi bir ironiyle süsleyebileceğimi bu sayede de gerek edebiyat dünyasında gerek sosyal dünyalarda çok ekmek yiyebileceğimi düşündüm
lakin şu sıralar o halde değilim.
-beyaz atlı prens geyiklerine giresim yok.
-pamuk prenses zaten tipim değil.
-Hügo'da Cadı Sila vardı o taş bir hatundu mesela
''sıkıldık iyilikten yaşasın kötülük'' demişti bir de Evcimik Yonca.

biterken KALDPİLEAY diye okunan güzide topluluktan Politic isimli şarkı çalıyordu.
tavsiye edilir.

metallica'da armani giyiyormuş vayanasını..

20.08.2009

görülen bilinen nostalji duygusu.



insanlar sağda solda maçlarda falan kendi duygularını yüceltip kendilerini daha değerli kılmak için duygularına ''tarifi mümkün olmayan bir duygu'' tanımlamasını kullanırlar.
insan en nihayetinde beşerdir ve bu denli derin ahlaki konulara girmeyi kendine uygun görmeyebilir.
serbest piyasa ekonomisi sosyal ve bireysel durumlarda da geçerlidir.
ancak sevgili okur ,
bu reklamı o çocuğun yaşındayken izleyen bizler için ise az önce yaşadığımız 'görülen bilinen nostalji' duygusunun yaşlanıyor olmak ile karışan halinin tarifi şimdilik mümkün değil.
bunun için bir kelime uyduradabiliriz de zira yaratıcılığın lutuf edildiği kimseleriz.
aynı kayıt arkadaşlarıma ortak blogum olan http://lazimcik.blogspot.com/'da da mevcuttur.

18.08.2009

rezil rüsva olsun


lazımlık adlı blogu şekli şemale soktum bir girin bakın
bence hep girin bakın.
http://lazimcik.blogspot.com/

Cornell ve Timberland'ın şarkısı olan ''part of me''nin videosundaki cornell gibi olayım güzel kızlar, kırık gibi erkeklerle oynasın ben de bi kenarda şarkımı söyleyeyim
fakat olmadı henüz.

limonta furyası devam ediyor en son cappy çıkarmış
ben süt şişesine benzettim.
Ömer Şahin Gültekin ''mayonez gibi renk bakımından'' dedi
reklamı da sevmedim ayrıca.

''dış cappy'nin mandalı''
Ömer Şahin Gültekin

beyazıt meydanı bekle beni geliyorum.
rafet el roman klipleri tadında dolaşacağım etrafında.
''bir meleeeeek diliyoruuuuum tanrıdaaaaan muhtaçlaraaaaaa''
''o memo''

güldür güldür olan bir şeyi sevmiyorum zira çabucak gelip geçiyor doğru seçimi yapmama fırsat tanımıyor.
ha benim de anılık karar verme ihtiyacım oluyor lakin böyle ihtiyaçlar için spor diye bir şey var.

Coca Cola ramazanı çok seviyor arkadaş
ben de anlıyorum tabii düşen satışları dengelemek falan da..
bazen sakil duruyor işte

şu haberin üzerine yazacak bir şey bulamadım.
tıklayalım

feysbukta her önüne geleni 'beğenen'leri toplaypıp bar köşelerinde sarhoş ediyorlarmış sonrada salıyorlarmış ortaya rezil rüsva olsun diye.

o değilde antalyaspor'un kırmızı beyaz enine çizgili forması bu kadar güzel olurdu.

Nurgül Yeşilçay yeşil gözlü olsaymış vay haline zira magazin basınında kelime oyununun gırlası yapılırdı.
saçını toplamadığı vakit güzel kadın o başka

bitmek bilmeyen solcu halayı bir yandan kendine çeker bir yandan korkutur beni işte psikoloji biliminde buna yaklaşma-kaçınma çatışması deniyor.

söylemesi bile güzel aylardan eylül.
bu bünye ikimize artık dar
bir burada yabancıları sevmeyiz
ya o gelsin artık,
ya ağustos terketsin buraları

bir savaş esnasında bir türk topu tuncay'ın uzaktan şutları gibi hedefini şaşıyor
ve şehre gidiyor oluşan sarsıntıyla zeytin yağı ve yumurta birbirine karışıyor ve mayonez icad oluyor.
kaynak bu yazının son paragrafı

alkol şişesine çok değer vermem içerisindekini içerim eğer koleksiyonluk bir şey değilse zeytin yağı koyarım,su koyarım
öyle vitririn tepesine koyamam.

duvaksız gelin olmazsa
bana da dudaksız sevgili olmaz.

Burak Kut gene kayıp olacak gibi oldu
bak şuna!

görüğüm en güzel Türk yapımı afiş 1 mayısın galiba

fotoğraftaki surat benim

16.08.2009

öylece bırakıyorum

güzel bir ilişki,güzel bir fotoğraf,çok güzel bir kız.
bir çoğu elimize geçiyor değil mi böyle şeylerin?
şu ilginç gibi yazıyı kadir kıymet bilmek gibi kelimelerle sonlandırmak istemediğimden öylece bırakıyorum burada.

fakat halen kışı çok seviyorum fotoğrafa bakınca bunu farkettim

fotoğraf pull and bear adlı markanın 2009-2010 kataloğundan.

oynarsınız bir yerlerde


harika bir pazar yazısı yamak ister miydim?
bilmiyorum.
harika bir pazar değil bu ,hava çok sıcak olmaz olsun.
ha aşk ile ilham alırım o başka o zaman harika benzetmeler yarika yorumlar yaparım ama herzaman oluyor işte

nasrettin hoca değilim, güldürürken düşündürmek gibi bir gayem yok
''gülüyoruz lakin düşünmüyoruz yahut çok düşünüyoruz'' diye üzülmeyin okurken.
(okurum üzülmesin isterim.)

''ışığa bakan görmez'' diyor replikas bu pek manidar söylemi halısadaha bir yüksek topu karşılamaya çalışırken farketmem tamamen benim bireysel emeklilik düşüncelerimden kaynaklanıyor.

gökselli magalı teomanlı şarkı iyiydi lan.

sosyal ortamlarda anı anlatmak isteyip de anlatamayan arkadaşlara hazır okul anısı yazabilirim:
bizim sınıfta en önde oturan kısa boylu geveze bir çocuk vardı bir gün yine derste konuşurken nurdan hoca elinin tersiyle bir çaktı buna bunun gözleri nasıl doldu yanağında beş parmağı da saydık.
her yerde gider mesela bu anı kimse ardını arkasını aramaz bir başka versiyonuda en arkadaki yaramaz diye tabir edilen elemanların maceralarıdır.

fırat karakterine en çok böcek ilacı arabasının arkasından koşarken gülmüşşümdür neden çünkü ben de yaptım onu.
insan kendi ile alakadar olan mizaha daha çok güler fakat ayarına dikkat etmek lazım.

fotokopi nedir lan,ismimdeki şatafata bak FOTOKOPİ !
esasen fotoğraf ve kopyalama kelimelerin birleşmiş hali.
ama ''bir ustalık dönemi eseri'' yazsan altına olacak o derece

almanca,ingilizce denilince benim aklıma almana,ingilize göre olan tanımı geliyor.

kızlı erkekli toplulukllarda kız sayısı sabit kaldırken erkek sayısı artmaya başlar işte o esnalar. o topluluğun dağılmaya başladığı anlardır.
artan erkek sayısıyla beraber topluluğumuz 2ye bömlünerek geceyi noktalayabilir.

bir de ''o gelmiyorsa ben de gelmem'' diyen kızlar.
misal aynısını bir erkek bir erkeğe dese o erkek bir daha onunla siksen konuşmaz afedersniz. ancak kız dediği zaman makul karşılanıyor.
neden? çünkü:kızdır bi ihtiyacı olur falan filan normal yani
o erkek o kızla siksen konuşabilir mesela

küçük kız sıkıldı oğlanından
olmaz dedi oğlan
sen benimsin bırakmam
kız gitti oğlanın gözü yaşlı
bir tozbulutu bile kalmadı gayrı

dizeler ayyuka isimli harika gruba ait.
yılların tespiti yapmış adamlar severek dinliyoruz.

fizik kimya gibi bilimsel dersler:yarın güzel bir gün olabilir.
felsefe psikoloji gibi dersler:bugüne bir şey demem.
tarih:dün.
coğrafya:neyiz ve nerelerdeyiz.

eski yazılarımdan bir kaç tanesini filmci arkadaşıma verdim bakalım senaryo çıkar birşey olur haber ederim sizlere oynarsınız bir yerlerde

nejat uygur,münir özkul ve adını yazmadığım nice üstatlar da malesef ölene kadar unutlmaya başlandı bu olduktan sonra da tv kanallarında hatırlanması bana biraz ayıpmış gibi geliyor.

fotoğraf makinası hakkında sabahlara kadar düşünebilirim.
bizim yapamadığımız şeyi yapıyor: bir anı,kişileri,olayı sonsuza kadar kaydediyor.
hafızadan bahsetmiyorum o bende de var en sağlamından
ama ben de biliyorum ki 150 yaşında falan öleceğim
e ne olacak sonra puff..

yazdığımı yeniden yazarım,çadlığımı hep baştan çalarım kişisi:Serdar Ortaç

ilk aklınıza gelen şey ilginç değildir fakat hiç de değildir.

kitap yazaarsam satar mı acaba? isimli anketim var kenarda bir zahmet tıklayın.

heykel-biblo-oyuncak bu sırayla düşünüp oyuncakçılara çok saygı duydum.

şiir ile veda edeyim.
Yazımız Yazgımız
yine bir yazının sonundayız
kelime oyunu yapayım istedim
yine bir yazımızın sonundayız,

aylardan romalı ağustos,

günlerden serbest pazar
yine bir yazımızın sonundayız,


yukarıdaki fotoğraftaki kişi benim.

15.08.2009

kral olamamış derebey


dün akşam halısaha müsabakasında deli gibi koşup hiç yorulmamamı neye bağlsam bilemedim.
iyisi mi önce sağlam temmellere dayandırayım sonra bi yerlere bağlayayım.

halen tırt işlerin süper kahramanıyım.
yukarıda kendi çizdiğim bir resmim var.

hitit uygarlığının sosyal yapısı ve Türkiye'de bugünkü sosyal yapı ile alakadar kitap yazacağım,buna karar verdim.

Ezgi, anlam açısından hoş bir isim,
diğer açılardan bakmadım daha.

Antalya Güllükten çıkıp İstanbul Laleliye gitmek enteresan mı oldu?
çiçek çocuklar.

tramvay severim
yolu izi bellidir.
geliyorum gidiyorum haber verir.
sizi satmaz tramvay,kibar ve saygılıdır,eğer bir kaza olursa tramvay mutlaka suçsuzdur.
isterse hep aynı,isterse çeşit çeşit güzel güzel giyinebilir.
tramvayı severim, tramvayda insanlar birbirlerine de bakarlar aynı anda aynı yöne de bakarlar.
tramyavı severim.

yolda görülen bir insanım ben şaşırmayın yani.
benden de kaçmaya çalışmayın yakalanırsınız,
yakalanırım size

ben süperim lan
bildiğin süperim
bunu herzaman dillendirmiyorum bu sebepten de süper olabilirim.

sünnet çocuğunu eğer görmemişseniz bir de o kıyafetleri giymeden görün
bambaşka iki insan tanıyın.
ben hiç istememiştim giymek,
ancak yaşım küçük olduğundan olduğunu sandığım sebelerden giymiştim.
geçri pelerini falan düşünürsek fantastik birşey ancak asası ve sapkasıyla kral olamamış derebeyi gibi hissediyor insan kendini.

mizah dergilerine zam gelince üzülüyorum.

insan tatilde yorulur mu yahu?

akustik enstürmanlarla kaydı yapılmış rap ve r&b müziği beğenebiliyorum.

antalyada sinama öğrencisi arkadaşım Alper Tola,nın önceki filminde icra memurunu oynamıştım son filminde de garson rolü çıktı.
haydi bakalım.

jehan barbur olsun,hasibe özlem eren olsun böyle güzel insanlarla arkadaşlık etme niyetindeyim.
aşk meşk yahut hayranlık değil
arkadaşlık işte çaldırınca arayayım falan.

yıllar sonra sade gazoz ve bira içmek istiyorum.
bir de mojito denilince aklıma muhit kelimesi,muhit denilince de muhittin ismi geliyor.

eva'lı şiir
eva mendes'i eva atarım.
ona avea hat alırım.
oluruz onunla mobil ögrenci
sonrası zaten high school search in the google

dersaneme uğradım iki güzel öğretmen de yanyana oturuyorlardı
ikisi bir gülcemalleriyle bakınca haliyle çok duramadım.
müjdemi verdim teşekkürümü etttim.
tebriğimi aldım gittim.
''ben kaçayım onlar kovalasın diye düşünsem iyiymiş de, yakışılıyım falan da niye kovalasınlar beni''


eskiden saçlarıyla memelerini kapatmış kadın fotoğrafları oluyordu ne oldu onlar?

bazen pazar sabahları deneme sınavına giderken terkedilmiş şehir nedir onu anlıyordum.
bir süre hoşuma da gidiyordu tabii.

tamam arkadaşım o müzik tarzına baş koymuşsun da neden bunu hayatının birinci olayı yapmışsın ki

nil karaibrahimgil güzel kadın, hoş kadın, tavırları hareketleri masalsı ve olağandışılık var. belki de bu yüzden seviyorum.
zira erkek olduğumdan kelli masalsı bir havam yok ve böyle masalları olan kişilere tav olabilitemiz oluyor.
ha ama nil karaibrahimgil duvar kağıdı kullanmadım, medya kuruluşlarından deli gibi fotoğraflarını biriktirmedim.
öylece seviyorum soda reklamı çıkıyor gözlerimi kocaman açıp izliyorum.çorap reklamı çıkıyor gene izliyorum.
mesela onunla da arkadaşlık etmsem güzel olur.
''nilciğim bu şarkı şöyle bir atmosfer olmuş, şurasına eko versene yahu'' gibi şeyler söylesem.
o da herzamanki tezcanlığıyla coşsa coşsak coştursak.

feysbuktan tanışma mesajı atılmasına bir anlam veremedim.
''merhaba profilini tıkladım doğum tarihini ve görebiğildiğim profil fotonu çok beğendim mutlu bir beraberliğe nedersin?''
ha nedir karşılanmış bir talep arzın devamını olşturur.
demekki bazı insanlar da bu şekilde bulabiliyor mutluluğu.

insanların kendilerine diğerlerinin yaptığı salaklıkları unutabilmesi ezik ezik onlarla arkadaşlık edebilmesini anlayamıyorum.

bazılarına ''nasılsın iyimisin?'' dememek lazımmış arkadaş.
bırak kendi kendine
beter olsun paylaşma bırak.
bırak paylaşma sen de kıymete bin.

hediye şarkım
rolling stones-miss you

not:bunca şeyin nispeten popüler yazarı the oz tüm cumartesi evde oturan salt bir kimsedir.

13.08.2009

sadakatten eserin.


bugünün film tavsiyeleri (sanki hergün film tavsiye ediyormuşum gibi)

bir numarada bir norveç filmi: 'tat av kvinnen' beceriksiz bir aşığın ve arkadaşlarının enteresan fakat sakin hikayesi, güzel planlarla hoş bir ifade tarzrı ile aktarılmış.
boş bir film değil havuz ve kartallarla alakalı birşeyler de içeriyor.
izleyin bence cnbc-e veriyor arada sırada.

iki numarada popülerliğini pek bilmediğim basit hatta türk filmi klişelerini aratmayacak bir hikaye: 'THE GUİTAR' hayatının sonuna az kaldığını öğrenen bir kadın kendini kendi mutluluğuna adıyor.oyunculuğun ön planda olduğu sakin film de izlenmeye değer.
ayrıca fender gitar sahneleri de oldukça gaza getirici.

bu arada şarkı tavsiyem de yüksek sadakatten eserin ismi kadınım.
''kadınımın söyle mutlu oldun mu?'' diyor.
şarkı tavsiyem yazsını tıklayan şarkıyı yutuptan dinliyor isteyen üzerine bile alınabiliyor.

gereklilik kipi düşmanı


sevgilsel işlerden dolaylı ciddi boyutlarda üzgünüm şu aralar.
dünya kendine dolanmaya devam ederken birşeyleri unutmak daha bir kolay oluyor galiba.
fakat ''eğer'' ile başlayan cümleli durumlarda birilerini terk etmek zormuş.

fotoğraftaki sığamadığı küçük tişörtlerin içerisinden hayata büyük bir derdi varmış gibi bakan kişi binlerce bela okuma ve yüksek başarı kapasitesine sahip benim.

12.08.2009

nihayet olarak


istanbulda hitit güneşi doğuracağım artık 4 yıl boyunca
ve sürekli ''sen o okuldan sonra ne olacaksın?'',''çorumdan adam çıkmaz'' gibi laflar işiteceğim de pek takasım yok.

nihayet olarak:
istanbul üniversitesi, edebiyat fakültesi, hititoloji bölümü öğrencisi olmaya hak kazandım!

11.08.2009

sıfır olarak


televizyonda evlenemeyen,hani şu kafasında bardak kıran caner üzerine fazlaca gidilmiş gibi davranılan bir televizyon figürüydü
toplumda fazlaca dertlenmiş ve sinirlenmiş insanların kendilerine yahut çevrelerine zarar vermeleri neredeyse anlayışla karşılanır ve rolmodel tekniği ile de kuşaktan kuşağa aktarılır.
ancak toplumu hepimiz oluştururuz ve hepimiz hantal ama nispeten kuvvetliyizdir,hepimizin peşinden giden çok olur... ancak hepimizin arasında bazen bir 'o' harfi çıkar ve yukarıdaki görseldeki gibi hepimizden 1 fazla gözükür çünkü hepimiz akıllı bi 1'in yanında duran kocaman bir sıfırızdır.
ya kalacağızdır yahut bir olmak için uğraşacağızdır.
gelelim ta en başa ben sinirlenince ne yapacağımı bilmiyorum sinirli insanlar eskiden beri gördüm ancak kendime ve karşımdakinin insan gibi görünebilmesinden dolayı ona öyle bir saygı duyuyorum ki abartılı zararlar veren bir sinirli olamıyorum.
ben de çoşup kırıp dağıtmak istiyorum
insanlar acayip bir şeyler yaptıklarından kendini kaybetti yahut kendinden geçiyor derler.
kendinden geçiyor dedikleri zaman belki benim düşündüğüme yakın bir anlam çıkar.
bugünlere insanlar HAYVANdan gelmiştir
bir insan fazla alkol aldığında kendini kaybetmez bulur.
bir insan aşırı sinirlendiğinde de kendini bulur.
bir insan bir şarkı esnasında enteresan sesler çıkartırken de kendini bulur.

bir zahmet yardım edin ben de insanlıktan çıkayım.

10.08.2009

Robot Komşumuz


sevmediğim sesler liginde ''tik ve tak'' kafaya oynar ve benim kafamı oynatır.
az önce fırlattım attım evde unutulan bir saati tabii kontrollü bir kimse olduğumdan koltuğa fırlattım.
bir gönülde gerginlik olmaya..

gökçe ile kendilerine ''saçlılar'' demem üzeine ''saçlı seferi'' dedi esra çimencioğlu
ne güldüm,
ne güldüm?

derduleli şarkıdan çekiniyorum.

uykusuz dergimi almak için yeni bir yer buldum mahallemizde
5-6 kişi alıyormuş herhafta,oo çok okuyanı varmış bunun.
bunları da öğrendim.

Fırat Budacı'nın kitabı çıksın.
alınır, okunur.

Antalya Jungle barda cuma ve cumartesi canlı müzik eşliğinde kareoke varmış lan!
ek bilgi kuzen serhattan geldi:70'lik bira 7 lira
vuhuv!

arkadaşım vasıtasıyla tanıştığın arkadaşının vasıtasıyla tanışacağın birisi ile daha önce bir arkadaşn vasıtasıyla tanmışmış olmak.
feysbukta normal olabilir ama reel hayatta önce şaşırtıyor sonra şaşırtmıyor.

kızlar kot giymesin,etek giysin.

duymak istemediğim söylem ''hal böyle olunca''

slip mayo ölmemiş.

hayat şöyledir, hayat böyledir diye atıp tutması güzel
ancak sıkışınca memat geliyor aklınıza
hayat memat meselesiymiş.
peeh!

füme denilince Ömer'in aklına ten rengine yakın birşey geliyormuş.
''o dediğin füme somon, orjinal füme okul pantolonu seçeneğidir'' diye izah ettim.

LAZIMLIK adlı blogu canlı tutmaya çalışıyorum
aranızda 'ben de canlı tutayım' demek isteyen yahut 'şöyle yapın bence'' diye fikir vermek isteyen varsa açığız.
en azından ben açğım .

Teoman'ın en sevdiği film 'Annie Hall'imiş.
bunu okuduktan sonra aklıma Gökçe'nin ''sıradaki filmimiz.. annie hall'' demesi geldi.
nihayet olarak ben de pek beğenmişidim o filmi.

Hibrit midir nedir?
öyle birşey daha açıldı evin oraya mahallemize 5 dakika mesafede 3 büyük teknoloji marketi var. yalnız henüz bir robot komşumuz yok.

buradan yaratıcı kimlikleri olan sanat camiasına sesleniyorum:
öyle yaz günü 'ter,sıcak gibi kelimeler içeren eserler üretip durmayın zaten 40 derece burası dilimiz dışarıda dolaşıyoruz.
sinirliyim kafa ,göz dalarım
mesela tarık mengüç ve 35 derece isimli şarkısı...
daha fazla yazamayacağım bu konuda

istanbul da okuyan samsunlu üniversite gençliği diye bir grup buldum feysbukta.

antalya kurşunlu şelalesinde bitkilere yazı yazmak yasakmış
tıklayın bakın bi

arkadaşım Müge polis okuluna gidiyormuş ilgilendim kendisiyle merak ettim sordum detayları, öğrendim.
arkadaşım Onur'a da antalyada büro yönetimi diye bir bölüm buldum kazanacak galiba.
arkadaşım Murat'ı da yetenek sınavları için gazlıyorum.
arkadaşım Ömerle de bu eylemleri paylaşıyor ve fikir alışverişi yapıyoruz.
yahu düşündüm de ne menem bir arkadaş ortamı yaratmışım.
iyiki beni tekme tokat kovmamışlar.

hayat çekilen birşey değildir.
zira hayat bankamatikte yahut kazıkazancıda bulunmaz.
özlü söz gibi oldu lan!
neyse bitireyim yazıyı.

Fotoğraf bana ait Antalya'nın Kaş ilçesinde kuzenim Anıl sanıyorm kulaklıklarıyla havaya giriyor ben de Gökçeyle oturuyorum.

7.08.2009

Dövme Dondurma




nerede bir durak harici dolmuş bekleyen kişi var,
o kişi için ''bu adam kesin sigara için ateş istenen bir adam'' diye düşünürüm.
ha ben sigara içmem,elin adamından ateş falan da istemem.
bence erkek erkekten de ateş istemesin zaten.

sevgili okur, arkadaş ortamında yahut okul ortamlarında komik olan anılarınız o ortamın içersinde bulunmamış insanlara komik gelmez bunu böyle bilin.
ha gene anlatın siz o başka.

tek lokmalık eticin ve benimo güzel ürünler.

-kaybetmek kelimesinin içinde ''kay'' kelimesi var
yani bulunduğumuz yerden başka bir yere kayarsak orayı kaybederiz.
-bir de kayıp kelimesi var.
onun içinde de bi ayıp saklı da ona bir şey uydurmak istemedim.
-uydurmakta da uydu kelimesi var lan!
bunlarla eğleniyorum kendi kendime son günlerde de çaktırmıyorum.

Atos,Portos bi başka Dartanyan bambaşka.

hemencicik hazırlanan ve buna rağmen süper güzelliğinden bir şey kaybetmeyen kızları seviyorum.
-lar çoğul eki kullandım ama bu misalden çok görmedim henüz.

yüksek sadakatin ya bas gitaristi çok uzun, ya eski solisti çok kısa
hayır bunu bir ben mi görüyorum bilmiyorum ancak ''Kafile'' adlı şarkının klibinde ikisi karşılıklı bir ilginç oluyor.
Nirvanada da var aynı durum.

bir dişiyi en iti yapan detay: kendi görümünü eşcinsel erkek modacılara teslim etmesidir.

nişan nedir niye yapılır? halen anlamış değilim, ha bir yakınımın nişanı düğünü derneği oldu mu sağolsun çağırıyorlar.
top oynama ihtimali olur diye giyinip gelmiş çocuk gibi giyinip geliyorum dost meclisine ''gık'' demiyorlar.

ne vakittir yeni sezon futbol formalarını değerlendireceğim fırsat olmuyor.
he gene bizim takımlardan hiç birisini beğenmedim o başka.

Antalyada çok Mustafa ismi var bence
kolaylık olsun diye de Mustavağ diye okunuyor herhalde.

Osmanlı mimari eserlerin zaman içersinde eskimeye bağlı olarak yıkılıp dökülen bazı bölümlerinden tekrar onarılsın diye saklanmış altın ve çeşitli talimatlar mektubu çıkıyormuş.

gençlerin birbirlerine ''hacı'' demeleri nereden çıktı
mesela bir dönem de ''baba ve baboli'' vardı.
kim evde oturup düşünüp kararveriyor bunlara.

Tang satan Mustafaya ne denir?
Mustang

Diskavori çenıl'da ''Miami ink'' isimli şahane dövmeci programını izleyen bir arkadaşım var mı acaba?
sevdiremedim de kimseye.
sorsam,''ben kesin dövme yaptıracağım demesini biliyorlar''
kızdım şimdi.

eti adlı markanın varlığı beni mutlu ediyor.
etiyi çok sevdiğimden değil maksat ülker tek kalmasın piyasada.

bu yazın bazı klişeleri
-''karpuzların,mısırların tadı yok be''
-''bir haftadır çok sıcak''
-''yaz bitiyor bi denize girmedik''
-''aslında tası tarağı toplayıp buraya yerleşeceksin''


şimdilik bu kadar.

4.08.2009

Ciddi Şeft Ali


blogger dediğin de aslında takas yollu fikir tüccarı.

başı şeylerin ismi ne kadar basit bakın mesela
çakmak!

bedava mesajsız genç olmaz.
bütün geçlerin boynu bükük kalmış hepsi mesaj atıyor.

boş su şişesi çöpleri yapmalı sıcak memleketlere
yazıktır yahu.
gerçi zaten bi şekilde sağlanıyor geri dönüşü

başı şeylerin ismi ne kadar zor bakın mesela
korniş!

uyuşmuş ayak acısından öte bir acı yaşatmasın rabbim.

nerede bir inşaat görürüm, 'kayaların arasında sıkışmış naylon torba parçası var mı' diye bakarım.
sonra da inşaata kimler bakıyor diye bakarım.

vali (film): konusu ilginç olmasa güzel olmayacakmış = yönetmeninde iş yok.
yorum:Gökçe Tüfekçi

bir blogçu görsem de ona ''blog bu işleri'' desem.
komik gibi olsa ama aslında komik olmasa.

kıdemli bir dersane öğrencisi olarak söylüyorum ki dersane arkadaşları 3'e ayrılıyor
1-görüşülmeye devam edilenler.
2-yolda görülüp tanınmayanlar.
3-hiç görünmeyenler.

Süper Kupa nedir ya? çocuk oyunu ismi gibi
''en süper kupa benimmiş meğersem.''
Atatürk kupası vardı eskiden konu açılsın halen fırsattan istifade bahis ederim.

birisinin bir organını merak edeceğim akıla gelmezdi ancak çiğdemin şekillendirilmiş burnunu merak ettim.

ilk defa video paylaştım facebookta
ilginç bir hissiyatı da yok.

Gökçeli yazlarla ilgili buraya birşeyler yazmak çok hoşuma gidiyor.
bir de kendisi ''öküz kaming, öküz going'' esprime beklediğimden fazla gülmüştü de nasıl şaşırmıştım.

klavye delikanlığını hiç çekemiyorum yahu
nedir artistlik?
daha adın yok sanın yok rumuzla dolanıyorsun.

Onur Eser adlı arkadaşım konuştuğu gibi yazıyor.
yukarılardayım yenine 'yıkarlardayım' yazmış mesela

bazen hapşurmak yerine haşpuruyorum.

Tatilcilere sıcakta Antalyayı tavsiye etmiyorum.
Tatilcilere sıcakta Antalyada taksiye binmeyin de diyorum.

yüksek tuşlu klavye kadar yoran birşey görmedim.
tiriatlon diye okunan sporu yapsam bu kadar olur.

efsane tekel birası efese satılmış ancak satışta çıkan bir hukuki sorun sebebiyle kalmış öyle
yazık lan.

Fenerbahçe teknik patronu Daum'da a.k.p'li tipi var.

insan hakları falan filan severim ama
cem garipoğlu linç edilse yapmayın etmeyin demem mesela
hayır yetkililer de enterasan açıklamalr yapıyor
kafam bozuluyor.
demekki neymiş:
birisinin kafasını kesip türkiyeden kaçabiliyormuşuz.
bir şarkıcı da bir şarkı yapsın,şiir yazsın unutulmasın bu olay istiyorum.

öğrenci harçları ise bambaşka bir konu.

kürçeyi bilmem ,anlamam,
nötrümdür kendisne karşı
lakin bir şey farkettim:
senelerden eski bir sene,kral tv'de ahmet kaya kürçe şarkı isteğini anlatıyor.
Serdar Ortaç da Ahmet Kaya'ya bir takım objeler fırlatarak muhalif kimliğini ortaya koyuyor.
ardından son Kral tv müzik ödüllerinde Serdar tartaklanıyor.
bir kaç ay sonra da İbrahim Tatlıses'in programında kürtçe bir şarkı eşliğinde yanında genç şarkıcı Atiye Deniz ile beraber halay çekiyor.
ha siz bunu zaten biliyor yahut düşünüyordunuz.
benim ki de ilginçlik çabası işte..

edebiyat ve ebediyet bir arada çok sık kullanılmasın.

gönül ister ki feysbuka,mesincıra çok manidar bişeyler yazayım fakat olmuyor.

an geliyor sert bir rock klasiği ile coşuyorum,an geliyor o yaptığım da çok boş geliyor disko disko dinliyorum.
disko dediysem harbi disko müziği.

nektarin güzel bir meyve bence
şeftalinin sululuğu yok en azından.

pazar günü sokakta olmayı çok sevmiyorum yahu
hele ki popüler bir yerde olayı aboov.

yoruldum bitirdim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...