27.10.2011

Kürdan



merhabalar.

gençlerimiz o kadar yok yoksullar ki en büyük zevkleri hamburger zincileri konusunda ustalaşmak.
mükemmel sipariş verebilirken,
bol yağlı kıytırık sosların bağımlısı olmuş durumdalar.
o kadar resim, edebiyat, tiyatro gibi alanlar var gitmiyorlar, araştırmıyorlar.
sorsan kesin çok ''pahalı'' derler.
bir whooper menünün fiyatını söylettirmeyin bana iblisler.
ayrıca mesele bence damak tadı da değil o paraya evde ne güzel tavuk pişirilir,
üstelik adam gibi de doyarsın.

insan hayatında ''bir arkadaş'' durumu vardır.
ben ''arkadaşım''cı bir insanım.
bir de ''ama arkadaşlar iyidir'' cümlesi vardır ki tadından yenmez,bilmeyen bir araştırsın.

itiraf etmeliyim ki filtre kahveye pek ısınamadım,
çok çocukken annemin arada ''bana da'' yaptığı nescafeler gibi değil kendisi.
bu kahve konusunda da saatlerce konuşabildiğimi farkettim.

Antalyalı olduğumu duyunca ''rus'' muhabbeti yapmayan insan candır.
Laleli de okuduğumu da düşünün.
(tüm bunlara rağmen iki adet rusça kelime biliyorum,nazdraovya ve da)

sevgili yaptıktan sonra değişen arkadaştan da zerre hayır gelmez.
zira aynı arkadaş atari zamanında alınca da g*tü başı oynayan bir insandır.

karikatür kelimesine ''kara katır'' derim bazen.

arkadaşım manyak mısınız?
3 sene sonra gelecek filmin tanıtımı mı çıkar?

burçlar dünya dönebilsin diye var.
burçlar, ekolojik ve sosyolojik sistemin en önemli halkasıdırlar.
insanlar bu sayede tanışır, kaynaşır ve sohbeti koyulaştırırlar sonra iyice anlaşırlarsa bir çayın 2.5 lira olduğu kafelere giderler ne oldu şimdi ?
ekonomiye fayda,
e çay da tüketildi çay dönüşümü olucak
tekrar çay ekilecek toprak beslenecek
falan filan..

ara sıra karşıma çıkan isim: Funda
bir şekilde hiç eksik olmayan isim: Esra

okuldaki arkadaş ortamında şunu dediler
''allah kimseye evden çıktıktan sonra kulaklığının bozuk olduğunu farkettirmesin''
hep beraber ''amin'' diyoruz.

bir arkadaşınla bir şey bakarken tam iş satın almaya gelince susuyor ya....
o anın açıklaması: ''mebla sana girecek ben karışmam'' demek.
e zaten bunu bilerek bakıyorsunuz o şeye.
hah işte,
onun esas açıklaması ''beğenmezsen verdiğin paraya da acıyacaksın, ben vicani yükümlülük kabul etmem''dir.

evet, ''çok bilmiş'' lafını da defalarca duydum.

bir arkadaşımın yaptığı kurabiyenin şekersiz olması yüzünden kurabiyelerin üzerine şerbet yapıp dökmesi,
akabinde de kurabiyeyi yiyenlere yaptığı tatlıyı ''bizim yöresel tatlımız şam şeytanı'' diye de yutturması..
e üstüne de bi soğuk su içireymiş bari.
vallahi bravo.
pratiklikte son nokta zaten bu mutfak olayının da böyle olacaksın.
yoksa usta mutfaklarda, saatlerce uğraşıp
avuç içi kadar porsiyonu olan yemeği herkes yapar.

bir kaç kadeh sonra çalınacak şarkılar başkadır.

''sanat filmi'' derken inceden över gibi yapıp da öteliyorlar ya o filmi.
o an ben delircek gibi oluyorum.
bir de bunu diyenler izledikleri bazı sakin filmleri sanat filmi zanneden insanlar oluyorlar.
esasen sanat filmi diye bir şey de olmaz,
bu ''aksiyon-macera'' gibi bir şey değil ki bir tema olsun.
sanat onun içeriği değil ifade yöntemi.
çok dertliyim bu konularda.

Ramazan'a ''Ramadan'' da derler.
mübarek ve ''moubarek'' bir aydır.

itiraf ediyorum: corn fleaks dediğimiz yiyecekden zerre randıman alamadım.
olmuyor.. doyurmuyor.. daha da önemlisi mutlu etmiyor.
yiyorsun iyi güzel ama tahmini bir 15 dakika sonra bünyene bir hüzün çöküyor işte o ''yiyip de doymamak''.

otobüste kürdan çiğnerken, arkadaki adam beni ''amerikada yüzlerce insan kürdan yüzünden ölüyor'' diye uyardı.
uyarsıni güzel bir şey de
abi direkt istatistiğe girdi ona şaştım.
hayır benim istatistik okuyan arkadaşım da var icabında açar sorarım...ama ne gerek var di mi?

arapça konuşan spikerli bir gol videosu izliyordum da adam sürekli ''Fırsad'' diyordu.
biz de artık pek kullanılmıyor yerine fransıca temelli şans kelimesi var.
ki bence esasen ikisi aynı şey değil.

az çalışan mause kadar iğrenç bir şey yok.

köpekler etrafı çok az görebilirler.

''yeni flörtçü gençler telefonlarına mesaj geldiğinde aynı gevreklikte '' kim olacak oparatörümdür diyorlar ya öldürüvericem onları'' bu sözü eden arkadaşım Görkem A. her an cinayet büronun yolunu tutabilir.

Sinopsis diye kelime var.
sinoplu biri bulsam da anlatsam.

kulp güzel bir kelimeyken onu pis işler için bir deyimde kullanmak hiç yakışıyor mu?

fotoğrafta dönemin kadrosu ile Moğollar ve Barış Manço var.
Moğollar şöyle:

-Cahit Berkay
-Engin yörükoğlu
-Murat Ses
-Taner Öngür


hayatımızın fon müziğini Moğollar yapar.
ustaların ellerinden öpüyorum.
Moğollar - Bu Nasıl Dünya
Moğollar - Süreyya
Moğollar - Dila Hatun

23.10.2011

ikisine de eşit mesafedeyim


merhaba,

Bence ''Kim Bilir'' ile Kill Bill arasında ince bir bağlantı var.

enter'ı yazıldığı gibi okuyan insandan kötülük gelmez.

bir kere arkadaşım Onur E. ile liseden çıktığımızda kendi rengi ile ayrı renk kazak giymiş bir adam görmüştük de aklımız gitmişti.

ben böyle soyismin sadece başharfini yazıyorum ama ben bunun Behzat Ç.'den evvel yapıyordum bu da bilinsin.
diziyi de severek izliyorum o başka.

şarkısından anldığımız kadarı ile Çelik,gündüzü gece olup kederlenebilen birisi ayrıca Çelik isminde birinin ''ateşteyim'' diye bağırması nedir?

şu blogger'dan öğrendiğime göre Kütahya ilimizde hemen hemen herokulda çini motifi varmış,
şehre yeni geldiğinizi düşünsenize
x-geldin mi neredesin alayım ben seni?
y-Çinili bi okulun önündeyim...

en güzel öğrenci evi ikramı alt aşofmandır.

street fighter karakterlerinden Zangief,Zangiev adlı kafkas bir dövüşçüden esinlenilerek yaratılmış bu da onun dönerek salladığı yumruklarının bir kafkas dansı olduğunu gösteriyor.
bu arada düğünlerde kafkas dansı yapan insanlar 90ların gizli kalmış nostaljileridir sebebi tabii ki ayna adlı topluluğumuzdan yeni bir ''gurbette yorgun düştüm ve ceylan,hasret tükettim bittim be ceylan'' adlı şarkı gelmeyişidir.

Düzgün pijamalı insan bana güven vermez.

ingilzce klavye ile de çok ciddi bir şey yazılmıyor,
olmuyor işte olmuyor..

arkadaşım Onur E. ile Galatakulesi'nin altında takılıken sağ koluna dev puntolar Michael Jackson yazdırmış bir kız görmüştük,garip biri değildi ama garip gib davranıyordu.

Tivitır insanlar uzun yazı okumuyor diye ve insanlar kendilerini takip edenlerle arkadaşlık bağı kurabilmesin diye var.
magazin figürlerinin işine geliyor tabii.

ülker rondo 50 kuruş olmuş !
cheseecakelisini bulunca alın.

kendi kendine blogger'a giren insan da ayrı candır.

istediği bölümlerin haricinde bir bölüm okuyan bir jenarasyon yetişiyor.
bu durum bir yandan üniversiteye ve üniversiteli olmaya bütünüyle saygı uyandırsa da eğer bu jenarasyon istedikleri işleri yapmazlarsa yani kendilerini gerçekleştiremezlerse çok mutsuz insanlar topluluğu oluşturacaklar.

bir kere kuzenim Y. Sait S. ile eve dönerken ekmeği meşhur bir fırından ekmek almamız icabet etti,a
akşam ekmeği de yeni çıkmış, biraz kuyruk vardı bekledik.
sonra baktım kuzenim ekmeği bir fazla almış
''neden' dedim,''ekmek süper nasılsa gidene kadar yeriz biz bunu'' dedi.
yedik de.
böyle de hiç karizmatik olmayan bir durumu (iki erkeğin kuru kuru 1 ekmek yemesi) hikayeleştirdim işte.

büyük ev ablukada'yı sevmemiştim.

bir kot pantolonumun etiketinde ''denim is dead,long live denim !'' yazıyor.
bunu google'a yazınca fotoğrafını buldum.


devlet yurtlarında kız öğrencilerin saat 24:00'dan sonra bina dışında (yurt bahçesi gibi sosyal alanlarda) olmalarının yasak olduğunu biliyor muydunuz?
benim kaldığım yurdun karşısı ülker fabrikasıydı,sabah sabah bisküvi kokusu ile canımızdan can alırdı.
gidince ikram ediyorlarmış galiba ama gidilmedi tabii.

bu arada,
çamaşır bulaşık yıkayan üniversite öğrencisi ile yıkamayan bir değildir.

insanların bir şeyi anlamadıkları an, bazen çok sempatik bir an.
normalde insan hep o anda olsa olmaz ama bir şeyi siz söylüyorsunuz o anlamıyor falan..
hep iletişimsel şeyler bunlar.

bir de
nar çiçeği rengine de ''kırmızı'' diyen ile demeyen bir değildir.
''kırmızı lan işte..''

sigaraböreği'nin rakibi zeytin yağlı yaprak sarma.
ikisine de eşit mesafedeyim, ikisini de beğenirim ama deli gibi yemem.
yahut ''şimdi olacaktı var ya off'' diye anlatmam.

şu taşınabilir ama dev hard disklere de alışamadım.
çok cigabayt !


''çok yaşa''nın şiiri

o kadar çok hapşuruyordu ki
vücudu mikrop tutmuyordu
bu sayede de hiç hasta olmuyordu
fakat o kadar hapşuruyordu ki
herkes onu hasta zannediyordu.

eti'nin iett'ye sponspor olmasını bekliyorum,
akbil basan herkese bir eticin verseler kafi..

Beyaz peynirli ve domatesli tost kadar dil yakan bir lezzet var mı ?
kekiksiz olmaz ama kekiği pişmeye yakın yahut piştikten hemen sonra atmak lazım öteki türlü volkswagen.

şarkı tavsiyeleri
kylie minogue - in your eyes
the kooks - mr. maker
the raconteurs - steady as she goes

Fotoğraftaki otobüs adidasa ve volkswagen'e ait.
alın da binelim.

21.10.2011

Tutti frutti te kelas



yakın vakitte diyarımızda popüler olan her bir şeyin bir yerlerden alınıp uyarlanmış olması beni sinir ediyor.
şarkı:i gadjo dilo adlı filmdenmiş,
bir çingene cenaze müziğiymiş.

sözleri şöyleymiş:
yumuşak bir tutti frutti ile
danseder şarkı söyleriz
ve buna göre yaşıyoruz,
şişeleri tuzla buz edeceğiz
bir aşığım vardı
ne yapabilirdim?
nasıl olsa öleceğim
bütün roma dansediyor anne
ve beraberce içiyoruz
uvil amca "şapkalı sarhoş".
ve karısı marga tedirgin
başka biriyle kaçıp gideceğinden.

bir de bu var tabii.
Gökçe - Tuttu Fırlattı

19.10.2011

Mavi ve Mor


merhaba

aslında bir şeyler yazmak için bir çıkış noktam yoktu ancak 19 ekim 2011'de T.C. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin bir edebiyat topluluğu olmadığını farkettim.
böyle ironileri bulunca şaka yapmaya da hacet kalmıyor değil mi?

içerisinde şeftali suyu olmayan karışık meyve suları daha bir özeldir.

üzerine düşündüm ve karar verdim en sevmediğim ders kimya.
bir de matematik hocalarını severim ama dersini sevmem o da ilginç

gurur duymasanız da hatta unutmak isteseniz de lisedeki tipinizin olduğu fotoğraf film falan güzel şeyler.

herşeye rağmen maaş güzel bir şey,''olsa da yesek'' öyle güzel.

''Hayat Sorgulamak İçin Değil,Keşfetmek İçindir.'' dedi arkadaşım Görkem A.
gerçi bence hayat bir şey için değil

İstanbul için kış vakti.
ben bu havalara ''insan üzen soğuklar'' diyorum gerçi burada ne olursa olsun deniz var ben denk gelmedim ama karasal iklimde soğuk daha fenadır herhalde.
benim bu karasal soğuk ile tek temasın şehirler arası otobüs yolculuklarında verilen sabah o4:00 molalarıdır ve bir şekilde sucuk ekmek kokarlar..

evcil hayvan ve özel mülkiyet konusu da bir acayip..

bir takım zeki insanlar ve zeki gibi görünen insanlar,
bir takım zevkli ve zevkli gibi görünen insanlarla birlikte birbirilerini farklılaştırma çabasında kendilerini kaybettiler.
aksine kendileri olsa iyi olacaktı.

bir de yazdan kalma profil fotoğrafı ile takılanlar var ya o bi acayip geliyor.

yorgun tamam da onun peşinden argın olmuyor yahu.
zira artık yorulmanın ardından arınmışlık hissi bize hasıl olmuyor.

3'e 5'e bakmam, 4'ü seçerim.

arkadaşımdan ders notu istedim ''haftaya hoca defterimi onayalayacak o zaman al'' dedi.
haftaya bildiğiniz lisanslı ders notu alıyorum..

''kati suretle'' diye bir şey var yerine ''katiyen'' de denilebilir ama ''katta'' olmuyor yahu !
zaten katta: kat'ı sanatkarına verilen isimmiş.

kafede ice tea falan içmeyi de zerre anlayamıyorum.
ben bir kafede bir şey içeceksem o içeceğin bakkalda olmaması beni mutlu ediyor.
ayrıca özellikle ice tea dediğimiz şeyin bana dayanması 30 saniye falan sürüyor.

özel bir üniversitede ''ingilizce işletme'' okuyan arkadaşım defterinde de kümeler gördüm;artık bazı şeyler konusunda kafam çok rahat.

''yazdan kalma bir günden yada çölde çay filminden''
o nasıl bir arada kalma Teoman bey?

az ilerde ünlü olsam, şimdiki vesikalığım internete düşecek.
bundan hiç kaçış yok galiba.

internet falan icad oldu güzel gelişme derken olay ne ara ''kankuş''a geldi onu hiç anlamadım halen sarhoş gibiyim.

bazı kızlarda kalın kaş denemesi olabiliyor,
bizim bu sürece aklımız ermiyor.
kaş modeli değiştirme nedir nasıl bir şeydir? hangi otorite buna karar verir?
bilinmez.

yeni dünyanın uzay gemileri bence animasyon filmleri.
bir nevi medeniyet göstergesi.

Deniz Mavisi,Gök Mavisinden iyidir.
Deniz, Gök Mavisini Karakterize edip de bize yansıtmıştır.

takip edilesi bir ruhu varmış gibi davranan kız,
hangi yönetmenlerin hangi filmlerini izleyip gaza geldin bilmiyorum ama o yönetmen kazandığı paranın bir kısmı ile yoğurt,patates diş macunu falan aldı bunu da bil.

isimi bile vermek istemediğim bir arkadaşımın sevgililerinden ayrıldığını ''ben mal mıknatısıyım'' türevi kendine kızar gibi ama çuvaldızı elaleme saplar gibi olan cümlelerinden anlıyorum.
ses de etmiyorum ama okuyor tabii buraları
tam bir ''o kendini biliyor'' klişesi..

artık, bazen şapka takıyorum,
şapka değil gerçi dedemin kasketini takıyorum.
(bunlar takılıyor mu giyiliyor mu? )

facebook'da arkadaş sayısı 500'ü falan geçince yazdıklarını tüm dünya okuyor zannedenler de bir 10 yıl önce içince memleket kurtaranlar gibi.

tepedeki fotoğrafı ben çektim fotoğrafda T.C. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin girişi gözüküyor,
yenileme çalışması sebebi ile kırdıkları mermerler üzerine basılmaktan aşınmış harika mermelerdi.
yazık oldu.

antik heykellerden bir heykelin hangi tanrı yahut tanrıçaya ait olduğunu gösteren ayrıntıya ''atribü'' denir.
şöyle anlatayım ben antik çağda yaşasaydım ve heykeltraş beni çok benzetemeseydi ben olduğum belli olsun diye bazı objeler kullanacaktı ve ben zaten tanrı olacağım için de bu detaylar atribü olacaktı.

eski kitapların bol sıfırlı etiketleri,
iyi huylu bir zaman makinası gibi
mutlu eder bizleri.

kuzenim Anıl Ç. ile ''BEYBİ'' adlı el koruyucusu gördük koçtaş'da hemen fotoğraf ile belgeledik.

peki ya ''Antalya'nın mor üzümü'' ?
memleket bir başka tabii.
kışını çok özlüyorum.
bir de bu şarkıyı youtube'da ararken Ankaralı Ayşeden duydum,
''Antalyalı Ayşe olaydı iyiymiş'' dedim.

bir şarkı daha: mor ve ötesi - gece (akustik)


15.10.2011

''She's got a ticket to ride''


bugünkülerden daha soğuk bir istanbulda,
güneşin Antalyaya kaçtığını düşündüğüm bir ocak ayı gününde,
okul çıkışı eve gitmek için bindiğim otobüste tesadüfen ona ve arkadaşına rastladım.
''bankaya gidiyoruz'' bursumuzu çekeceğiz'' dedi.(ilk kez yatan burs bankadan bankamatik kartı alınarak çekiliyor)
''a burslar yatmış mı ben de bakayım madem'' dedim.
Bankaya gittik uzunca sıra bekledik, işimiz bitti,
taksime gidiyorlarmış evim orada olduğu için ''ben de'' dedim
aynı otobüsle aktarmalı öğrenci akbili ile taksime gittik,
onlar acıkmış bir şeyler atıştıdılar,tabii kız oldukları için bitiremediler.
Ben de çikolatalı kalmamış, çilekli milkshake içtim,
erkek olduğum için dibini bile höpürdettim. (soğukta keyifli oluyor,cidden)
neyse efendim geçerken kotonda yüzde70'e varan inirim varmış ''bakalım'' dedik,e tabii ben erkek olduğum için benim bakmam kısa sürdü,
bitince yanlarına gittim,
o bir kabana bakıyordu ''fiyatı da iyiymiş'' hani.
o an ''bak'' dedim ''bu kabanı şimdi herkes alacak ve sen bence buna sinir olacaksın'' dedim,
yine de denedi yakıştı da ama almadı.

bugünküler gibi soğuk bir bugündü,
arkadaşım çiğdem s. ile tünel meydanına yakın bir yerde buluştuk,
kahve içtik,
yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan ve de benim planlarımdan teminatsızca bahsettik.
hatta bir ara ondan bile bahsettim
akşam ablası ile konsere gidecekmiş ama ablası biletleri evde unutmış geri dönüyormuş yani biraz daha vaktimiz daha oldu,
canıma minnet,
istiklal caddesinde gezindik,
bir cekete baktı fiyatı da iyiydi,
kararsız kaldı,
almadı
sonra onu herkesin alacağından ve buna sinir olacağından bahsetti.
o an hiç de anlatmak istemediğim için önceki hikayeyi anlatmadım,
acıkmış,
perhizde olduğu için salata yedi, sonraki randevusu için ablası geldi,kendisi ile tokalaşırken arkamdan geçen motorsikleti görmüş, beni çekerek galiba hayatımı da kurtardı...(abla ve abilerin süper güçleri var.)
o an dikkat ettim
ve ablasının üzerinde kotondaki kaban vardı.

sevgili okur,
işte böyle ibretlik tesadüflerle dolu bir hayatım var.
etkileyici gibi olsun diye de son cümleyi bir yere bağlanmayan bir ''ve'' bağlacı ile bitireyim dedim.
''dünya ne kadar küçük'' klişesini de şimdi yazmazsam olmazdı değil mi?

afiştekiler: The Beatles.
Şarkı Tavsiyesi: Cahit Oben - Canım Kardeşim Film Müziği (1973)

11.10.2011

Kimyon Seven Minyon Sezen


Merhaba,
uzun olmayan bir aranın ardından geri döndüm.
böyle araların da bir karizması olmuyor işte.. ne yapalım..

öyle bir geçer zamanki adlı dizinin bir bölümünden bir öpüşme sahnesini ''ne güzel çekmişler'' diye izlerken,
odadan birisi ''o ruj nasıl bulaşmıyor ona ?'' dedi.
evet işte kadınların böyle bir bakışı var.
acayip.

ingilizin konuştuğu ingilizceyi hor gören var.
ulan dil zaten adamın.

işte bu kadarı ''nah bu kadar'' diye anlatmak.
bir de ''ahanda'' vardır.

mükemmele ''mikemmel'' demek.
oluyor bazen.

kızların halı üzerinden saç toplama esnasında yaptıkları muhabbetleri varmış ?!

coca cola zero'yu sevmediğimi farkettim.
büyük başarı .!

kar duası var mıdır acaba?
kar da uzun vade de faydalı bir şey ayrıca üzerine pekmez yahut tarçınlı şerbet dökülünce tatlı oluyor Antalya'nın Gömbe yaylasına giderseniz görürsünüz.
iki çeşit var isimleri kırmızı ve siyah.

e canım ama çok minyon kızlar var.
çok minyon olmasın,ayrıca minyon ne lan?
ne biçim kelime.
insandan bahsediyoruz kullandığımız kelimeye bak: MİNYON,
minik ufak falan değil minyon.
kimyon der gibi.

birisi internet, birisi de webcam diye bir şey icad etti ve dünyanın götü başı oynadı.
sonra da gerisi geldi.
şimdi de twitterda soyunmak moda olmuş,
hilal cebeciden sonra ''esra-ceyda kardeşler'' de soyunmuş.
onlar da kim artık tam bilmiyorum da olmamış o fotoğraflar.
hayır ayrıca internette zaten işi bu olan onlarca çıplak insan var.
sen bunu niye yapyorsun? ki zaten hoş olmamış.
''ha ben ünlüyüm benim çıplaklığım başka''' dersen
ben de ''artık sen çıplaksın, senin ünün başka'' derim sana.
tabii bir de erkekler olarak bazen kızlar üzerinden oynadığımız ''meme ucu tahmin etmece'' oyunumuz var.
ona da hizmet ediyorlar.

Füniküler'i ilk kez duyan ve kullanmak durumunda olan insanın kafa karışıklığı vardır.
genelde istanbulda yeni olanların başına gelir bu.

ilk çıktığından beri dikkatimi çeken Adele,
benim o kadar da beğenmediğim ''Rolling in the deep'' şarkısı ile sağlam bir başarı sağladı.
kedisi ''lovesong''u da pek güzel yorumlamış.

Dondurma mevsimi biter..
sokaklardan çocuklar çekilir.
bir kere yağmurdan sonra dondurma yemiştim o güzeldi.
yağmur anında güzel olmaz herhalde.

düzenli uyku diye bir şey var,aslında o düzenli uyku saatleridir.
düzenli uyku takım elbise ile falan olur.
takım elbise yazınca aklınıza hemen kravat ceket falan geldi değil mi?
takım penye pijama'dan bahsediyorum,
üzerinde ''afiç 88, miami summer'' falan yazanlarından.
altına da ''sport'' yazan çorap çektiniz mi tamamdır.

Cheetos yiyin efendim.
diğerlerinden daha güzel olduğunu farkedeceksiniz.
tavsiyem biftekli ve peynirli.

1991'de şarkıların sonunda uzayıp giden vokaller vardı.
inanmayan guns and roses'dan don't cry'ı bir açsın dinlesin.
sonra da Nirvana'nın ''smells like teen spirit''ini
bu arada bu iki topluluk da o dönemler dargındır.
hatta bir konserin sonunda Nirvana davulcusu Dave ''where is axl'' diyerek ergensi bir çatış yapmıştır.

arkadaşım başak e. ''bak sen bunu bilirsin, seversin'' diyerek kulağıma telefonunu tuttu,telefonda Funda'nın söylediği Affetmem isimli şarkı çalıyordu.
severim tabii benim tavsiyem ''Bilen Bengü - Dik Kalbimdeki Yarayı''
süper ıssız adam şekli yaparım bildiğim böyle şarkılarla da ıssız adam kadar kötü bir ses tonum yok benim.
galiba yönetmeninin diğer filmlerine göre çok kötü bir film o.

Türkiyede rock müziğin Haluk Levent,Teoman,Özlem Tekin (?) ve Şebnem Ferah'dan sorulduğu günleri biliyorum ben.
şimdi bir ton topluluk ve isim var.
hepsi 1998 baharında ortaya çıkan Athena'nın Holigan albümüne dua etsinler.
bu arada Athena'nın da 1990 yılında trash metal dediğimiz türü yaptığını ve ''one last breath'' isimli bir albümünün var olduğunu biliyor muydunuz?
şöyle bir albüm kapağı var:
tıklayın.

''çaldırınca çık'' diyen insandan zarar gelmez.
hesabını kitabını zamanını bilen insandır o.

ağzından ''gençler'' lafı eksik olmayan insan, eksik olsun.
yok yazılsın.

tepedeki resim ressam paul cezanne'ye aittir.
Cezanne, Kübizm'in babası kabul ediliyor.
beni bu kısmı değil,
görünce bakıp kaldığım renkleri kullanma yeteneği daha çok enterese ediyor.

şarkı tavsiyeleri:
fleet foxes - drops in the river

kings of convenience - rule my world

1.10.2011

örnek alınacak, portakal suyu gibi bir insan


günaydın.

uyarı:
Bu kayıt mutsuz bir sona sahiptir.

''o da istiyor''
sapıkların taciz bahanesidir.
''oohooo oo oda seviyor''
tarkan'ın duygularını ifadesidir.

Migros 57.yıl kutlamaları kapsamında bazı ürünleri nostaljik ambalajları ile satıyor,
tabii aklım uçtu görünce.
gidin bir bakın hele.

intihar edip de başaramayan insanlar tanıyorum.
isimlerini itina ile saklıyorum.
bazen ''acaba insanın bakışlarına yerleşiyor mu böyle şeyler? '' diye düşünüyorum.

peki ya banyo yapmayı unutmak.

2011'de de ''yurovizyon'' muhabbeti olmasın artık yahu.
zamanında usta Ortaçgil, ''bizim şarkılarımız'' adlı şarkısında şöyle buyurmuş:
''biz şarkılarımızı yarıştırmayız tazı gibi
bizim şarkılarımız rüzgarlara söylenir usulca''

Şüphesiz ki başak burcu erkeği en yüce direnişin insanıdır.

peki bir renge ''uçuk'' diye sıfat koymak.

sigaraya başlayıp bırakmam lazım galiba zira ''sen sigara içmiyor musun ?'' sorusu çok geliyor. bir keresinde bir kız içen bir tipim olduğunu söylemişti.
neyse efendim,
yukarda bahsi gelen soruya ''hayır'' deyince soru sahibi alınıp diyor ki ''hiç mi iç miyorsun ?'' diye soruyor.
''hayır hiç içmedim''. diye soğuk soğuk cevaplıyorum.
halbuki ''bıraktım'' desem,
gözlerinde örnek alınacak, portakal suyu gibi bir insan olacağım.

şimdi sar'hoşlukta da hoş bir taraf var.

arkadaşım Feyza Ş. fakültemizde çok sevdiği bir kediyi alıp evine götürdü.
''bir sor bakalım hayvan eve gelmek istiyor mu?'' diyemedim.
bu evcil hayvan işi karışık,
özel mülk hırsızlıksa bu ne?

Sarımsak Granül diye bir şey var,
alın da hayatınıza bir anlam katsın.

kulp çok güzel bir kelime.

düz ve kısa gibi saçlıysanız, yağmurda çok ıslandığınızda alişan'ın ilk çıktığı dönemki saçları gibi oluyor saçlarınız.
geçen benim de öyle oldu biraz sinirlerim bozuldu sonra belediye otobüsünde şemsiye buldum yağmur dindi.
eve geldim ayağım su toplamış ona güldüm.

sarı renk zihin uyarıyormuş bir de kişniş duyguları tazeliyormuş.
bunu tesadüfen öğrendikten sonra google'a kimyonun faydaları yazmazsam olmazdı.

Saten kumaştan parçaları olan yastık ve yorgan kılıflarının kış günlerinde bize çektirdikleri çile nedir efendim.
ayarlayın bunları.

Medya diye kız ismi duymuştum.

10 lira 30 kuruş tutan bir alışveriş için 20 lira 30 kuruş veriyoruz ya kasiyere.
ben o zaman çok mutlu hissediyorum,
çünkü o 1-2 saniye içerisinde ülkenin hatta dünyanın ekonomisi bir nebze daha düzenli daha güzelli oluyor.

evet ''güzelli'' dedim.
Öykübahar H. adlı arkadaşımın böyle güzel kelimeleri var selam olsun ona da.

yörelere göre rakı mezeleri de çok değişebiliyor.
mesela biz bazen Antalyada ekşi portakala yahut greyfurta tuz ekip rakıya meze yaparız.
bu arada ekşi portakal ve greyfurt aynı şey değillerdir.
ekşi portakal nadir çıkar ve değerlidir.
latincesi Citrus aurantium'dur.
bir de kan portakalı vardır.
diğer popüler çeşitler ise yafa portakalı ve washington portakalıdır
Yafa Portakalı ile Yöresel Antalya Reçellerinden Portakal Reçeli yapılır.
Yöresel Antalya Reçelleri'nin çeşitleri saymak ile bitmez.

Kader filmi Masumiyetin öncesi olmasına rağmen çok sonradan (2oo6) çekilmiştir ve önceki dönemde değil çekildiği dönemde geçmektedir.
ayrıca karakterleri oynayan oyuncular Masumiyet filmindeki oyunculara çok da benzememektedir,
işte filmine güvenmek öyle bir şeydir.

Ortaköy hep beklediğimden küçük geliyor tıpkı bir burgerking hamburgeri gibi.
zaten o hamburgeri de uzun zamandır yemiyorum güzel oluyor.

uyuşturucu ve uyarıcı arasındaki farkları bilelim.

bir keresinde şarkıcı Güllü'nün yeğeni olan bir kız ile tanışmıştım.

inançsız olarak adledilen insanların kendilerine inancı var olabileceği gibi inançlı olarak adledilen insanların da kendilerine pek inancı kalmamamış olabilir.
bu dünyada herşey olabilir yani..

adletmek eylemini çok seviyorum ben.

meyhane pilavı da iyidir.

adidas'ın originals logosuna Treofil de deniyormuş.
Treofil esasen ingilizcede 3 yapraklı yonca demekmiş.
bu arada patron Adi Dasler'in 3 çocuğunun olması da ayrı bir detay.

son olarak:

Afganistan'da 19 yaşındaki iki sevgili olan Sıdıka ve Hayyam,
Sıdıka'nın para karşılığı satıldığı kocasından Hayyam'a kaçması sebebi ile
taliban tarafından recmedilmiş
(taşlanarak öldürüldüler)

recmin internette sansürsüz bir videosu var,
tamamını izleyebilirim zannettim,fakat olmadı insan olan çok üzülüyor.

düşündüğünüz,
düşünüyor olduğunuz,
yahut düşüneceğiniz sevgililerin
ve onun yanında alabildiğiniz,alıyor olduğunuz ve alacağınız tüm rahat nefeslerin kıymetini iyi bilin.

hepimiz için daha fazla düşünce, sevgi ve nefes isteyin !
.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...