27.02.2012

1001 renk otobüs


Merhaba.

Doğan Güneş diye isim var mı acaba?

''vay ben nerelere gidem'' ile '' sokakta kaldım bu gece sende kalabilir miyim?'' arasında dağlar var.

dağlar demişken lise yıllarında keşif ettiğimiz 'çay bar dağı ve su bar dağı' unutulmasın.

'we are den'
türkçesi: biz deniz.

yazıya dağ, deniz, güneş. diye başladım.
haydi hayırlısı.

Fizy yenilenmiş,
pek beceremedim kullanmayı
ben de mood özelliğini açıp mutlu seçeneğini seçtim .
çıkan ilk şarkı: ezginin günlüğü'nden ''mutlu aşk vardır.''
düz adammışsın bre Fizy
ama gene de seviyoruz seni
...
aha şimdi de daha mutlu olamam çıktı.

kaşık, bıçak ve çatalı tek bir alette birleştirme projemvar.
bir de üniversitede 1. senemde sınıfatan bir tip ''ben ilk defa bıçağı bizim yemekhanede kullandım.'' demişti..
bizi mi yedi anlamadım da biz onu çok umursamadık yemeğimizi yedik.

yabancı bir dili taklit ederek mizah yapmak da bir yere kadar.
'el bire yerrre kadarre'

Yasemin Mori henüz yayınlamadığı 2. albümü Deli Bando ile efsane oldu.
bence hiç bozmasın,yayınlamasın böyle kalsın.
internette bir çok şarkının canlı performans videosu mevcut merak eden bir araştırsın..

istanbulun körüklü otobüslerinde 'duracak' düğmesi apartmanda ışık açma düğmesi gibi bir şey o da acayip..
bir de istanbula gene yeni otobüsler gelmiş 1001 renkde otobüs var şu ara kimse de garipsemiyor.

dudağa duduş denirse kulağa ne diyeceğiz?
kuluş?
bir de unutmadan ''kulağımdan öp beni'' şarksı ile listeleri sarsan Sinan Özen'e de selam olsun.

bir ara kadıköye gidip iş bankası yayınlarına uğramalı.

garsonların baharatı sonradan getirdiği lokantalar vardır.
1-sonradan gelen karabiberse karabiber değirmeninin büyüklüğüne göre hesap gelir
2-sonradan gelen parmesansa parmesan'ın yemeğinize gerekliliği ile ters orantılı hesap gelir
3-sonradan gelen pudra şekeri ise her türlü çok fazla hesap gelmez.

hayatımda yemediğim mantıyı öğrenci evimde yedim.
tam olarak nasıl oluyor bilmiyorum ama diğer seçeneklerden bir şekilde daha pratik oluyor..hayır bir de ben 44 yıl mantı yemesem belk canı mantı çekecek bir insanım ama oldu mu da yiyen bir insanım..
bir de mantının pratik olması ile ilgili ''çok mantıklı'' şakası yapabilecek ama yapmayan bir insanım.

'eski bakkal eli' diye bir şey yoksa ben hiç bir şey bilmiyorum.
bir de ''marketçi'' vardır.

Anadolu Rock'a ''ıyh'' diyen insanın alnını karışlar, yüzünü yere çalarım.
Bre Hey !

beşiktaş çarşısındaki korsan cd'cilerde peppe tüm bölümler dvd'si gördüm.

hamburgerin kumburgere tamah eden insandan bir yol olmaz.

herkesin sohbet konusunu açıldığında anlattığı bir erken evlenmiş arkadaşı vardı,
benim çocukluk arkadaşım ise çocuğuna bakıyordu.
pek bahsetmedim.

Deklanşör tahmin edildiği gibi fransızca bir kelimedir ve fransızcada: déclencheur diye yazılır.

bodoslama kelimesini abartmaya doyamayıp ''Godoslama'' diyen adamdaki heyecan ne olacak peki?

traş kolonyası kokuları aynıdır.
arkadaşım fatih y.'nın mısır gezisinde uğradığı esansçıda kokladığı kokulardan biriymiş hemen tanımış haliyle. .bu arada orada tüm meşhur parfümlerin esansları (özleri) çok ucuz fiyatlara satılıyormuş.

''en sevdiği renk mor olan kadın'' diyerek tespit dünyasındaki yerini sağlamlaştırdın teoman.

sadece ben mi kullanıyorum ''az sütlü nescafe rengi'' tamlama tanımlamasını.

bazen eski bir dostun sesi, eski bir şehirden çıkar da tam kulakdibinde çınlar.
herkesle yaptığın ''görüşelim'' muhabbetinin önüne 'mutlaka' kelimesi gelir.

bence 30 önemli bir yaş eşiği.

i will always love you şarkısındaki tek vurumluk davul notasına hastayım.
şöyle ki: ''sessizlik..dupp....end aaaaaaayyy villll..''

biz ülkece ne ara bu kadar çok latte içer olduk onu çözemedim ben.
zaman oluyor sosyalleşmekten sıkıldığım kafe oturmalarında hanımların oturduğu masalara bakıyorum (kesişmek) estargon kalesi gibi dizilmiş latte bardakları yanında da kale muhafızı gibi duran baş parmak boğumumdan küçük kurabiye.
demokrasiye çoğunluğa saygılıyım.,
boynum bükülüyor tabii..
bu kalabalık karşısına önümdeki sade kahveye bakıyorum (amerikano deyince getiriyorlar) bildiğin sapasade.
ben de öyle , o da.

arkadaşlık biribirini çok üzebilme potansiyelidir.

2.5 lahmacunla tam doymak çok zor bir iş,kendin gibi birini bulup 5 adet lahmaç siparişi vermek lazım.

dışı fıstıklı içi cevizli baklava yedim.

Oscar töreni vardı
geçen oturdum izledim.
gerçi nba all star'ın yayıncısı CNN TURK'ün internet yayını kesik olmasaydı izlermiydim bilmiyorum .
neyze zerre izlemediğim filmler hakkında tahminlerde bulundum da bir tek Rango'nun ödülünü bilebildim.
Oscara büyük saygım var.

esnaf lokantasını çok öven insan ya bir kere gitmiştir oraya ya da hiç.
esnaf lokantasının adı konmamış kuralları vardır.

sağ sağlam,
sol soliter.

dizi oyuncusundan reklamda da dizideki rolüne benzer bir karakteri oynamasını ama tam da o olmamasını istiyorlar ya bildiniz mi?
hah işte o oyuncu bence o rolden tiksiniyor.

her yabancıya turist mi denir lan ?!

bu sefer şarkı tavsiyesi yok.
zaten bir kere de ''arkadaş bu şarkıyı da ilkten senden duydum da iyiki duydum da diyen çıkmadı.''

siz kendinize iyi bakın, gerisi kolay.

tepedeki çalışma bana aittir,
saldım internete bakalım tutarsa.

18.02.2012

Üzgünüz Büyük Okyanus



merhaba,

insanın aklına daha popüler bir şarkı takılabilecekken neden ''nemrudun kızı yandırdı
bizi'' takılır ?
onu bilemiyorum fakat ben de böyle bir akıl var ve elbette akıl akıldan üstündür.

"sadece arkadaşlar" günü de olsun,
ayarlayın bunları.

'kulaktan dolma'yı bir de mecazsız düşünün bakalım.

evet ayağın da estetik olanları oluyor;
ancak ayak fetişi durumuna aklım ermiyor.
ben sadece ayak parmağı gördümmü eksiği fazlası var mı diye sayarım .
adeta bir düşman gibi ayağa bakarım..
tabii bakımsız ayaklar için ayak bakım kremleri falan varmış galiba.

''ha keza'' diyesim var ne zamandır diyemiyorum ha keza çok yaklaşıyorum demeye fakat

fırsat olmuyor.
mukaderrat.

nasip kıspet, diye kıspet markası olsa da yağlı güreş düyasına ''bu işler nasip kıspet'' diye
reklamla girse.

isminde Türkçe karakter olmayan insana biraz takılırım.
zira grafik dünyasında güzel Türkçemizin karakterlerinin yer aldığı çok az yazı tipi
mevcuttur.

Galiba dünya, aslında yaşlıların ve çokcukların ama dünyayı onlar kontrol edemiyorlar.
garip şeyler bunlar.

''doktor kendi haline bırakın dedi'' şakası bitsin artık Lûtfen.

tiramisu varsa az yerim,
yoksa 40 yıl aramam.

arkadaşım murat k. ile kaleiçinde fotoğraf avlarken murata bir çocuk yanaştı ve şu cümleyi
kurdu:
''abi para var mı fruko alacağım.''
normalde bu cümle ''abi para var mı açım-eve gideceğim..'' vb..şekillerde olur ,
ama hayır işte,
çocuğun seçkisi de var, sprite,7up falan değil o fruko alacak net.
çocukta gelecek kaygısı yok, (gelecek:frukoyu alıp, içmiş olacağı önümüzdeki 1 saat)
çocuk önüne bakıyor, anı yaşıyor.

okuldan gelince gömlek çıkar da pantalon baya bi gider..
hele çıkışta işin varsa hava da
güzelliyse gömlek içi şekilli tişörtler meydana salınır.
bir de ben lise yıllarımdayken deli gibi kol kıvırma modası vardı.
Gençlerimiz kız-erkek demeden giydikleri kısa kollu gömlek ve tişörtlerin kollarını birkaç
kat kıvırırlar ve çirkince bir görüntü oluştururlardı.
nedendir bilinmez kendi kendine geçti gitti bu durum.

tadı sadece plastik ambalajda güzel olabilen içecek Türkiyede yok satar.
zira Türkiyede kutu kola değil,2.5 litrelik kola ve pet bardaklar var.
Türkiyede çok güzel bir güneş ve harika yeşil alanlar orada sohbet etmek isteyen insanlar
ve onların birleştirdikleri nevale paraları var.

bundan 25-35 yıl sonra annesinin babasının emocu gençlik fotoğraflarını gören bir nesil
ortaya çıktığında dünyada bir şeyler değişecektir.
Ben şokun etkisiyle yeni bir rönesans bekliyorum..

öss konularından en akılda kalan bilgidir herhalde NÜMİZMATİK.
gerçi artık öss de denmiyormuş.
biz yaşlıyız, bilemeyiz tabii..
''sen bizi tanımazsın küçüktün sen biz geldiğimizde...''

'Elle' değil de ''el yordamı ile'' diyen insan tamamdır.

merhaba, çok fazla borcam kelimesi duymaya başlamışsan çok fazla geçmiş olsun..
sıkıcı bir hayat tamamıyla senin

aşil topuklu ayakkabı yapsalar ya.

düzenli olarak çay içmeye başlayan ortaokul öğrencisi açıkladı: çaysız geçen günlerime
lanet olsun !

'biradam' diye bira markası çıkmasın mı?

doksanlı yılların dev boyutlardaki erkek ceketleri siyasi parti kurmak üzere örgütlenmiş.

ahiretliğim diye bir kavram var,
o da bize özgüdür herhalde.

Turtles Pizza diye pizzacı varmış Ankarada.
pizza ustası da splinterdır herhalde
Ninjalara selam niteliğinde.

çok içmiş de kötü olmuş kız , çok içirilmiş de kötü olmuş kıza karşı !.

dünya yuvarlaktı da bizim okuldaki tüm haritalar düzdü
ve sınıflarda bir küre bile yoktu
güme gittin büyük okyanus,
üzgünüz.

japon şiirleri çok kısa oluyormuş ,bu da böyle bir bilgi.

el öptürmeyen yaşlının elini öptürmediği 4 saniyede dünya duruyormuş,
nevadalı bilim adamları araştırmış isveçlilere söylemişler onlar açıklamış.

'gök'e 'göğ' demek.

yediği zeytini çekirdeklerinden sayan insandan zarar gelmez.

tepedeki videoda tarçın kaşıklayan bir gencin başına gelenler yer almaktadır.
siz siz olun tarçından uzak durun, bir de video'nun benzerleri için youtube'a Cinnamon Challenge yazabilirsiniz.

şarkı tavsiyesi:
Maroon 5 - Secret
Maroon 5 - The Sun

14.02.2012

Gayet Edepli Edebiyet


merhaba,

kırmızı ile siyahtan ziyade kırmızı ile laciverti daha beğendim.
bunu da axe adlı deodorantın reklam filminde lacivert entarili kırmızı
saçlı bir hanımefendiyi görünce farkettim.

Gökçe (şarkıcı olan) giderek Cicişlerden birine benziyor.

bence b.m.c. diye reklam vardı.
kendi gitti sloganı akıllarda kaldı yadigarspor.

''ÜBER YAKIŞIKLIYIM'' diyen adam duydum.
vay gidi artık nasıl şımardıysa üstün alman yakışıklısı gibi..

genç insan 'sade soda' içmez.
biz içiyoruz oradan biliyoruz.

çok mause kullananların avuçlarının alt kısmında sorun oluyormuş.
vay gidiler gidisi.

çaydan aldığı ilk yudumun ardından ''örli gırey'' diyen adam
tutuklanmış,
şehir eski huzurlu günlerine kavuşmuş.
çay eksperimisin be mübarek.

dikkat ettim klavyenin en uzun isimli tuşu caps lock.
tıpkı bir sinsi gibi bakıyor orada bize.
hayır pek kullanılmıyor da hıyar ağası.

en büyük zevki çişini çok tuttuktan sonra işemek olan insana yanarım.

her genç kızın başına gelir: Fransızca öğrenmeyi denemek ve hemen

akabinde vazgeçmek.
halbuki İspanyolca dururken.. peeeh.

Antalyada 5 dakika yağmur yağdı o da benim üzerime yağdı.
şeker olduğu için hemen eriyecek Antalya halkı anında tente altlarına saklanınca yollar bana kaldı.
durmadım yürüdüdüm.
sonra güneş doğdu(güneş hep doğar) fakat yağmur dinmedi.
o da çok garip oldu.
bugün güneş parçalarında yağan yağmuru seyrettim ben.
bir de ıslanınca farkettim saçım uzamış.

Zakkum diye müzik gurubu var ya,
onu hiç sevemiyorum ben.
yapabileceğim bir şey yok.
ben böyleyim, onlar öyle,
bu durum da böyle.

alkolün etkisi olmaz ''alkolün tesiri'' olur.

sarı kazaklı arkadaşım Özge E.'ye bu aralar sürekli ''sarı kazak'' diyorum.
gerçi genel olarak zaten sürekli rumuzla hitap ediyormuşum ki kendisine adı ile hitap ettiğimde ''bana Özge dedin'' diyor.
neyse,
bu arada bu Özge kelimesinin ''başka'' anlamına gelen bir anlamı da var
o da çok güzel, güzel, güzel.
adını bu kadar seviyorum madem niye rumuz yapıyorum onu da bilemedim.

keşke bitmeseydi: Algida İbibik (dondurma)
iyiki bitti: Kolbastı Furyası

belediyecilik de başlı başına bir kavram..
hükümetçilik yok mesela..

Ali Tekintüre'yi bilmeyen arabesk hakkında konuşmasın.

''alışkanlık bin betermiş aşktan''
'Mektubumu Buldunmu' isimli şarkıdan bir dize.

genç kızlarımızda traş olmayan (sakallı) erkeği beğenme diye bir durum oluşmuş.
halbuki traş,
hele de jiletle yapılan traş,
gayet erkek işidir.
traş olmayan kişiye kız deriz biz.

traş olan kıza lafım yok..

Mesai kavramının en güzel dillendirildiği şarkı: Fabrika Kızı

Antalyada bir açık parfümcüde ''bihter ve hürremin kokusu geldi'' yazıyor.
direkt kendi kokuları geldiyse o başka bir sapıklık da..
parfümlerinin kokularını tv'den alabilen bir kitleye de ayrı hayranım.

makarnanın yanında yarım ekmek yiyen kıza benden selam olmasın.
o neymiş öyle..
gerçi şekilli kafe makarnası ise olabilir tam bilemedim .
onların ekmekleri de küçük oluyor zira.

itiraf edeyim denizler altında 20.000 fersah'ı okumadım.
kim okuyacak o kadar fersahı piiiuuuv..
yumurtadan çıkan öğretmeni okumuştum o da çok acayiptir.

son yudumu alırken yüzleşirsin cam bardağın markasıyla.

pide gavur icadı olsaydı,
gavur eller kesin yapardı
aşık veysel adında
uzun ince bir pide.

facebook'dan kedi kavramını kaldırsınlar internet yüzde beş oranında hızlanır.

Antalyada şok markette Capri-Sun gördüm,yanında da Mis Ayran bir an

1999 yılına gitmişim..
ayıldığımda fotoğraf çekiyordum.
bir de şok markette satılan supangle ayrı güzelmiş..tazesi denk gelirse 1.5 liraya kıyıp alınız.

adele adlı şarkıcı kızımız da tam ''daha da büyüdüm ben artık'' diyerek
kahkülünden vazgeçen kız olmuş.
kilo milo da verilince dudaklar meydana çıkmış.
bu arada grammylerde yılın şarkısı seçilen ''rolling in the deep''den bir tek ben tiksiniyorum galiba.

okuduklarım arasında en saçması: üniversite.
galiba bu yurdumuza özel bir durum.
tam hasıl değilim konuya lakin ilkokul iyidi,candı.

içip içip ''anısını'' döven insan gördüm.
bir de ''içkinin hakkını veremiyorsun'' diyen birine
''derdimin hakkını veremiyorum '' dedim.
öyle de hazır cevap biriyim.

daha ciddi bir şarkı olsa iyiymiş şu ''istanbuldan kız mı alınır.'' isimli şarkı.
çıkış noktası falan fena değil çünkü.

saçına bant takınca kendini nostaljik sanan hatta abartıp hippi sanan kıza da yazıkar ola.

Leyla ile Mecnun dizisinde Arka Sokaklar dizisine gönderme yaparken
Mecnunun ''okul servisi gibi'' demesi tam oldu.

''Ferdi Carrefour'' diye rumuz gördüm twitterda.

bazı insanların her fotoğrafını siyah beyaza çevirdiği bir dönemi var galiba.

coca cola'nın avrupa versiyonlarında şeker kullanılırken türkiye'de glikoz şurubu kullanılmaktadır.
bilgisi iyice dağladı gönlümü.

''başak saçlı,bal gözlü'' derken iyice yiyecek reyonuna döndü ortalık.

şöyle ağz tadıyla dolu dolu ^şövanistler^ diyemedim daha du bakalım.
fırsatlarla doludur hayat.

''böceem,bebeem'' diyen insan kaldı mı be.?

rahmetli şarkıcıların vefaatlarının hemen ardındaki günde facebookta
tüm şarkıları paylaşılırsa şarkıcı hayata geri geliyormuş.

modern zaman genç hastalığı dizi tavsiye etmek.
hele de en kötü tarafı kendi sevdiği diziyi direkt tavsiye etmek.
hayır bari ''sen seversin'' de ama yok.
o sevdi ya millet sevecek.
bir de bakıyoruz abidik gubidik bir şey.

haydi güle güle..

fotoğrafta, Barış Manço 1989 senesinde ''Barış Manço ile Dere Tepe Türkiye'' programı kapsamında Antalyaya gelmiştir akabinde Demre ilçesinde serala uğramıştır ve elinde Domates Biber Patlıcanla tahmin edin hangi şarkıyı söylemektedir.

9.02.2012

Kıssadan Kısa


Merbahar',


yemekten sonra çay, sonra kahve
hepsinin arası muhabbet..
çocuklar kahve içmez ama paşa çayı içerler.
çay çok demlenen bir şey ya katıverilir çocuğa da..
bknz.:Çay Katmak


şarkılarının konser versiyonlarını yaratıp da her konser aynı şeyi yapan müzikal topluluklar var.
youtube'dan çok pis yakalanıyorsunuz..



''haydi'' kelimesi varken 'come on' diyeni de
''has*ktir'' varken 'fuck' diyeni de anlamadım.
yeni nesil diyor bunları sokakta sağımda solumda konuşuyorlar duyuyoruz.



CD Kalemi denen şeyin değerli olduğu yılları da gördük.


'Karpuz Kabuğundan Reçeller Yapmak'
Antalyada durum böyle.



30 dakikada kapıma gelen pizzadan hayır gelemez.
pizzaydı pideydi.. bunları az oturur beklersin..



bu nasıl bir internet dili ise kimleri kimlere ''cnm'' yaptı.. hey gidi..


tereyağı sevmeyen insan duydum.
ismini zikredip de rezil etmek istemiyorum kendisini.


bir kıyafeti beğenip ondan 4-5 tane alanlar var onlardan çok az var ülkemizde.
niye çünkü ülkemiz tekstil cenneti.
bir kıyafeti şimdi alırsın sonra 2 sene falan çeşitli mağazalarda çeşitli fiyatlarda karşına çıkar o kıyafet..
ülkemiz insanı tekstil alışverişinde bile geleceğini hesaplamaz anını yaşar gerisi kısmet der.

bir de kot pantolon eksperi olanlar var.
hemen kot pantolonun kıvamına kulak memesi okşar gibi bakarlar,
''bu iyi bu yazlık bunun boyası akar'' gibi ustaca laflar ederler..
her mağazada görebilirsiniz onları.



saçını ördürdükten sonra açıp bir süre kıvırcık gezen bir kardeşim var.



Türkiye Basketbol Federasyonu logosunu güncellemiş.
yazı karakterleri hariç gayet güzel olmuş.
tıklayınız.



Akasya Durağı dizisi bitmiş,
vay gidi, şimdi aylarca tekar bölümleri yayınlanacak..beterin beteri..



eti tutku'nun akışlarla yaşıyorum reklamına çok güldüm.
tıklayınız.



www.unluboylari.com'diye internet sitesi buldum.
çok acayip bir koleksiyon
gerçi ülkece alışkanlığımızdır bir ünlünün kısa olmasından bahsedip rahatlamak.



disney'in bambisi de bir değişiktir gerer insanı.
gene de bambi çok seviliyor ülkemizde



kablosuz mause ve kablosuz klavye de neymiş öyle
mause ve klavye dediğin evine bilgisayarına bağlı olacak arkadaş.



kış bitsin.
bir de herkesin kendi şehirinin soğunu övmesi bitsin.
evet kar zor bir hava koşulu ama yağmadığında daha soğuk oluyor hava.
bir de yağmur başlayınca çıkan ses bir başka..


tepedeki sahne 1996 yapımı Trainspotting filmine ait bir The Beatles göndermesidir.

şarkı tavsiyesi
Mazzy Star - Flowers in December

3.02.2012

Modern Dünyanın Bütün Derdi


tekrar merhaba,


televizyonlarda insanlar kameranın kendisini çektiğini farkettiği anda görüntüden kayboluyor.
Eskiden olmazdı öyle şeyler, hep sonradan çıktı bu adetler.


Yanyana atari oynamış bir nesilden tek başına bilgisayarda ''takılan'' bir nesile geldik.
vallahi bıravo !


''Vallahi'' arapça kökenli bir sözcük ''bravo'' ise latince.
işte yurdumun doğu batı sentezli kültür mozaği...yok yok anlatmayacağım öyle şeyler.


geçen dolmuşa bir adam bindi, çorapçıymış,
binerken anlayabildiğim kadarı ile şöföre ''para yok çorap vereyim'' dedi.
şöför adamı dolmuşa aldı,para almadı çorabı da almadı ve adam benim yanıma oturdu..
efendim şöyle söyleyeyim ben ziyadesi ile hızlı konuşan biriyimdir ve hızlı konuşmayı anlarım...
ama bu değerli çorapçı abi dünyanın en hızlı konuşanıydı,
yazının başında dedim ya: ''anlayabildiğim kadarı ile'' diye hah, işte tüm yol ''anlayabildiğim kadarı ile'' geçti.
çorap taşıdığı poşetleri, sattıkları ile aynı model eski bir çorapla biribirine bağladığını görünce ''çorpla mı bağladın onu'' dedim,
''he abi'' dedi.
önümüzdeki boşlukta valizleri gören adam ''garaja mı'' dedi,
dedim ''onlar bizim değil'' (yanımda kardeşim var) ''haaa'' dedi ve sonra başladı var gücü ile anlatmaya
ben sadece aralarda ''he öyle,Hı böyle'' diyebildim.
inince kardeşimle anladıklarımızı birleştirdik.
adam adanalı bir çorapçıymış,millet elli kuruşa çorap satıyormuş,kaş kalkan güzel yerlermiş,yeniköy semtini sevmiyormuş,adama (galiba) büyü yapmışlar,kapısının önünde ''yuftkalt'' (bu kelimeyi tam anlamadım) bulmuş,
bütün yeniköye dava açmış,dava açmasın mıymış?,aile içi şiddet varmış orada,çok pislikmiş...


kar tanesi aslında filmlerdeki gibi kristalizeymiş,
onu da görmek yakın zamanda nasip oldu daha..
tadı da güzel.


''hiç de bilene'' diyen olgun insan olmaz.
bir de ''hem'' ile başlayan cümleler var.


bana normalde girerken kart sordukları bir üniversite kapısında arkadaşımın üniversiteye kayıtlı olduğunu gösteren çıkartması bulunan arabasının içerisinde olduğumda hiç bir şey sormuyorlar ne iş?


teoman müziği bıraktım diyeli kaç tane şarkısı çıktı yahu şimdi de iskender paydaş'ın albümünde Şebnem Ferah'ın ''bu aşk fazla sana'' şarkısını yorumlamış.
ben beğenmedim merak eden varsa araştırsın dinlesin.
youtube'da var.


eskiden çocuk doktorları topitop verirlerdi yahut ben verenlerine denk geliyordum.
şimdi bakallarda bile görmüyorum topitop.
halbuki o saplarından takıldığı güzel bi kutusu vardır onun,
kaktüs gibi olurdu değil mi?


sokaktan topladıkları ile geçimini sağlayan insanlar bazen yanımdan şarkı söyleyerek geçiyorlar.
bildiğim şarkı çıkarsa eşlik edeyim de bir birlik beraberlik duygusu oluşsun istiyorum ama o şarkıları nereden buluyorlarsa hiç bilemiyorum ben..


ergenlerin olmadığı ülke uzun vadede batar.
zira parayı sadece onlar harcıyorlar.


yetkilisi ben olsam şöyle bir reklam denerdim:
sa-de-ce,c.n.b.c.-e


zeytin yeşilim windows xp'dendir
zeytin gözlüm sana meylim nedendir?



peki bağlanma sorunu olanların fosur fosur nikotinman durumları ne olacak?



özel bir günde profil fotoğrafı değiştirdikten sonra, normal fotoğrafa dönüş süresi ne kadar acaba?
profil yazınca aklıma profitrol geldi bak şimdi...



doğumgününün denk geldiği zaman dilimi önemli hesaplarıma göre ilk veya son bahar zamanı eğitim dönemi içerisinde haftasonuna gelen doğumgünü güzel oluyor.
burçlar bambaşka bir konu.


Şanlıurfa'ya atanan öğretmen arkadaşım Eylem G.'ye haydi hayırlı olsunlar.
öğretmenlik son zamanlarda gösterilen saygısını yitirse de herzaman çok saygın bir meslektir.
nedense son zamanlarda mülk alım satımı ile uğraşanlar yahut popüler kültür figürleri daha makbul gösteriliyor.
nedense? (yazar burada baş parmağı ile birleştirdiği işaret ve orta parmağını okşuyor.)


mısır patlatırken tencere biraz hava alırsa mısırlar daha güzelce patlıyor.


modern dünyanın bütün derdi: istenmeyen tüyler ve kellik ilaçları.


kavgada ''sen kimsin'' demek çok saçma.
öyle ki o aşamaya gelinince kavga kilitlenmesi oluyor karşılıklı ''sen kimsin''ler uzayıp gidiyor.


üniversiteye başladım kızılı kız,
üniversiteye başladım uzun saçlısı erkeğe karşı !

tumblr'ın okunuşu gönlümüzde yaradır.
kendisini google translate'e yazdım sonuçlar daha fena.
tıklayınız


bulutların üzerine çıkmak deyimini uçak bulutların üzerime çıkınca anladım.
tabii güzel yer ama yaşanmaz orada mafya falan çoktur orada.


küfür içerisinde hakaret
örnek 1: s*çarım gagana
örnek 2: toynaoğını s*kerim


''Kasap ile Baytar'' diye roman yazasım var.


bana mı öyle geliyor yoksa Cemal Hünal hep aynı rolü mü oynuyor da arada diğer şeyler değişiyor.


haber doğru ise Trabzonda 4 silahlı banka soyguncusu 18 silahlı müşteri tarafından elegeçirilmiş.
değişik bir şehir alışkanlığı silah sevgisi..
silah tabanca değin kültür öğeleri tabii ama ucunda ödlürmek olan şeyler olduğundan çok da desteklenmemeli en azından silah

oyuncağı üretmek ve satmak yasaklanmalı diye düşünüyorum.


Guyana ve Surinam nerede desem bilemezsiniz.
buaradan cefakar Guyana ve Surinam halklarına selam olsun da siz bu arada bir yerine bakın nasıl güzel bir yerde.
ikisinin bayrağı da sarı, mor ve yeşil renklerde.

sanıyorum şehiriçi otobüslerde de bayan yanı bazıları için önemli.
ben bir kere bir kızın yanı boşken oturmamıştım (yazar burada böyle şeylere tamah etmem diyor) ve daha sonra pek de yanınıza oturmasını istemeyeceğimiz bir tip kızın yanına oturmuştu ve o an kızların bakarak lanet edebilediklerini farkettim..sonra kızla aynı durakta indim, gittim tanıştım.. şimdi mutluyuz 2 çocuğumuz var, o bağkurdan emekli maaşını alınca başka bir eve..şaka şaka..


hayatımda hep bir yerde karşıma çıktın,
belki br çokları için anlamın da çok büyük,
çoğu insan gençlik hevesi ile ilgilenmiştir seninle
ama ben..ben...ben..
ben senden tiksiniyorum Fanzin.


bir Türk atasözü derki
"yüzü güzel olandan 40 günde bıkılır, gönlü güzel olandan 40 yılda bıkılmaz"
bir de
''sen bir de leyla'yı benim gözümden gör'' diye biten bi hikaye varmış.


kahkahalarla okuduysanız ne mutlu bana.


sabah kral tv'de Yonca Evcimik'in söylediği 8.15 vapuru isimli şarkının klibini izledim ve dansçıların giyinik olduğu ve oralarına buralarına yakın plan çekim yapılmadığı, dansı göstermek için geniş plan çekimlerin olduğu yılları ziyadesi ile andım.
bu arada dansçılardan birisi daha sonra solo albüm de çıkartan Faruk K.
izleyiniz.


tepedeki çizim bana aittir ve ms paint güzel bir programdır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...