3.02.2013

Zalim Çitalar Av Peşinde



Merhaba,

Aklımda yanlış kalmadıysa "Menengiç" diye bir kahve çeşidi varmış, "neyden yapılıyor ?" diye sordum, "menengiçten" dediler.
anladım ki o da tarifi mümkün olmayanlardan.
peki siz tarifi mümkün insanlardan mısınız?
öyleyseniz bence çok tırtsınız ama sorun değil tabii.

"herkes gibi" ile "herkes kadar" arasında dağlar var,
bir de "alayınızın *mna koyayım" var o bambaşka..

İstanbul Cevahir Alışveriş ve Eğlence Merkezindeki Koçtaş'da bakınırken,
Anıl Ç.'ye "Pazarları burada henüz evlenmedikleri belli olan çiftler görüyorum,
o çiftlerde evlenmeye çok meraklı kadınların Koçtaş'da evlilik provası yapar gibi bi'başka coştuklarını ve yanlarındaki adamların da bu duruma inceden uyandıklarını görüyorum,
uyanan adamların çok düşünmeyip ve biraz da gaza gelip erkek alet ve edevatları reyonuna da uğramaya çalıştıklarını görüyorum" dedim.
tespitime coşkuyla katıldı ve "adam orada çekiçle testereyle çoşunca kadın iyice evliliğe koşuyor ya işte adam o an sıçtık durumuna gelebiliyor" diye ekledi.
ben de ona coşkuyla katıldım.

Efsane Yönetmen Ertem Eğilmez'in Gümüşsuyunda yazıhane olarak kullandığı bir ev varmış zamanında Zeki Alasya,Metin Akpınar,Halit Akçatepe,Tarık Akan ve Kemal Sunal da mesai yapar gibi sabah dokuz olmadan  bu eve giderler tiyatro saatine doğru çıkarlarmış,evde sürekli sinema konuşulurmuş, o ev bir okulmuş, o evde ışıkçı da yetişmiş star oyuncu Tarık Akan da.."Arzu Film" o evde büyümüş.
ayrıca Ertem Eğilmez ülkemize langırt masasını getiren kişiymiş ve o işten güzel para kazanmış, İstanbul Üniversitesi, İktisat bölümü mezunuymuş,
Hababam Sınıfı'nı çekmeden önce gazate ilanı ile yan rollere oyuncu aramışlar sonra seçtikleri oyuncular birbirleri ile kaynaşsın diye filmin çekimlerinden önce okulda kadroyu toplayıp kadroya bahçede maçlar yaptırmış, sohbetler ettirmiş.

Sami Ö. Sağolsun "Californication" isimli bir Amerikan dizisi getirmiş bana,
2.sezona geldim hiç fena gitmiyor ve "mutlaka şu diziyi izlemelisin" insanlarından olmadığımdan, ister izleyin ister izlemeyin,
bana ne.
dizide gitarlı ergen bir eleman tanıştığı kıza müziğimiz Radiohead gibi dedi, dedim "orada bir dur, Radiohead bile Radiohead olmayı zar zor başarıyor; sen ne yaptın California'lı garaj ergeni? senin seviyen Chris Cornell'e kadar..o da belki"

Dönüşün muhteşem olamadı "Cırt Ayşe Teyze"

Reklamcılığa meraklı kişilere tavsiye edebileceğim "NO" isimli bir film girmiş vizyona,
inceden güney amerika harmanı.

ben halen kar görünce şaşıran bir insanım,
Nereden bileyim şemsiye açıyor muyuz.? açmıyor muyuz.?
zaten biz şemsiyeyi bile çoğunluğa göre açan bir halkız.

Arkadaşım Ezgi Z. iyi bir diksiyon kursuna gidiyor haliyle öğrendiği doğru bilgiler de ilgimi çekiyor,
mesela "değil" yazıp "diğil" gibi okumak gerekiyormuş.

Kanaltürk'de yayınlanan bir "gezi-belgesel" programı var, esmerce bir kız geziyor sunuyor, bi'bölümde Finlandiya'ya gitti bir iki gençten Fin kız buldu "bize sizi anlatın" dedi.
Finli kızlar hemen "genelde hepimiz sarışınız" dedi.
bir sonraki bölümde de Estonya geziliyordu, aynı soru bu sefer de Estonyalı gençlere soruldu onlar da hemen "hepimiz sarışınız" dedi.
-ulan hepsi aynı renk ülke mi olur?
bu bir
-madem hepiniz aynı renksiniz bari çaktırmayın,
bu iki
aynı soruyu bizden sorsan ne anlatacaklar acaba bizde "Ajda bardak" var mı diyecek?
hayır "Ajda" da o bardağa zerre benzemiyor ki bence "Ajda" hiçbirşeye benzemiyor.
ha şu da var yabancının sarıkızı'nın bakışında bir güven, bir saflık, bi rahatlık var, hatta ota boka eblek eblek sırıtmak var anlayabildiğim kadarıyla onlar resmen yaradılanı seviyorlar ötürüne bakmıyorlar,
zira estonya'nın yüzde 84'ü kendini bir dine bağlı olarak görmüyormuş.
bizim kızlarda ise gözler her an tetikte, her an tezahürde..
bakışlarda bir hinlik var.
tabii bu çekici bir şey de olabilir.

"iki emmi kızının birinde gözüm kaldı"
Cem Karaca'nın söylediği Üzüm Kaldı şarkısında geçiyor.

Geçen gün Bakkal Hüseyin Abi'ye gittim,
baktım bi kanalda Afrika belgeseli var, Çitalar av peşinde falan..
3 dakika kadar belgesele baktık sonra ben alacağımı aldım,
baktım bakkal beni sallamıyor belgesele bakmaya devam ediyor ben de belgeseli izlemeye devam ettim bahsettiğim genç çita avını yakalayamadı, avın annesi yetişti de yandan çaktı boynuzu zalim çitaya.
sonra bakkal hüseyin abi "yahu bu araziler niye hep boş, baksana kurak da değil, hep çimen ağaç" diye sordu sonunda da "sen tahsillisin bilirsin" diye ekledi, o son eklemeyi de yapınca benim tahsilime ziyan vermeden ama hüseyin abinin de adamlar haklıymış diyebileceği bir cevap vermem gerekti,
 ben de "abi işte şerefsiz belediye imara açmamış burayı, turiste peşkeş çekmiş hep,
ama tabii turizm de sonuçta bacasız sermaye.." diyerek tercihimi geyikten yana kullandım.
hüseyin abi de cevaptan pek memnun olmamış bir şekilde "bak orada araç yolu da var, demek köy yakınmış oraya tarla eksinler oraya da ne işi var, bu hayvanlar koşturuyor" dedi.
ben de artık son sözü söylemek adına
"abi" dedim,
"bırak boşver" dedim,
"bir yere de" dedim,
"insanlar"dedim,
"girmesin" dedim,
"haydi" dedim,
"hayırlı" dedim,
"işler" dedim.

internet yayıldı yayılalı da 'zeki insanlar az uyur' savunması yaygınlaştı,
ulan tamam zeki insanlar az uyuyor da senin gibi facebook'a gece'nin köründe "artık herkese hakkettiği kadar değer vereceğim", "çok adi insanlar var" falan yazmıyor ki

ülkemizde çocuklarına "coşkun" ve "taşkın" isimlerini koymuş insanlar var..
bir de "sabah" ile birleşiyor sıfat tamlaması oluyor.

doğum gününü "mutlu yıllar" diye kutlayanı anlamadım.

Arkadaşım PDÇ burçlarla (astroloji ile) iyice ilgilenmeye başlamış,
geçen yaptığımız bir konuşmada ben konuyu çok anlamayınca "Google'a ay burcu yaz çıkan ikinci siteye gir" gibi bir tavsiyede bulundu,
ben de uyguladım, her gezegende ayrı bir burç çıkıyor ve böylece sizi sizin burcunuzdan ayrıan özellikleri de veriyor.
kendim hakkında yazanlardan şöyle bir karışık yapacağım:
"Analizci, Esprili konuşma,Kolay beğenmez, Geleneklere sıkı bağlı, Aşırı meraklı.
Nefreti çok şiddetlidir, Kinci ve öç alıcıdır, Büyük bir sabırla intikam alacakları günü bekleyebilirler, İradeleri kuvvetli olur, Yanlızlık onlar için sorun değildir.
her durumda denge ve huzuru arıyor, ısrarcı, rasyonel ve sanata duyarlı biri, Düşünme yapınız olguları, nesneleri karşılaştırmak ve benzerlikleri, paralellikleri bulmak üzerine kurulmuş.
Buluşçu bir zihnin, Geleneklere, kanunlara, kurallara uyulmasından yanadır."

el memelketinde starbucks'a giderim de içerisinde yumuşak g harfi olan ismimini nasıl açıklarım diye uykular girmiyor gözüme..
galiba sorarslarsa M.Ray Jose diyeceğim.

Arkadaşım Onur E.'nin amatörce kaydettiği kendine ait şarkıları var birinde "sar beni kimse sarmadan" diyor.
yıllar sonra aklıma geldi "sar beni kimse sanmadan" dese daha şehirli bir cümle olurmuş, hatta Teoman'ın "Kim" adlı şarkısında geçen "birbirimizi düşünür başkalarıyla sevişirken" dizelerine yakın bir ifade olurmuş,  ve hatta galiba Cemal Süreya'nın da benzer bir dizisi vardı "kimbilir kaç aşık ayrı yatakarda birbirlerine sarılarak uyuyorlardır" gibi ama dizeden emin değilim unutmazsam internetten orijinaline bakacağım.

yıllar evvel Göksel'in bir şarkısına Cihangirde klip çekiliyormuş, bir sahnede bir kaç adamın Gökseli kovaladıklarını gören basmış deparı Teoman da adamların peşine düşmüş.

hepimizin bir doktor, bir avukat, bir teknoloji uzmanı, bir de jazz dinleyen arkadaşı olması lazım.
ayarlasınlar bunları.

bir de kız istemeye gelinen doktor ile mühendis neden bu kadar övülüyor?
iyi maaş alıyor diye ise günümüzde çok daha iyi para kazanan gayri menkul yatırım ortaklığı sahipleri var (inşaattçılar)
yani bir bakıma normlarımızın kabulününe göre parayı veren düdüğünü sizin kızın yanında(?) çalabiliyor mu?
e o işin sonu nereye çıkıyor?
vallahi çok ayıp.
ha bunlar "kültürlü mesleklerdir, zamanının ötesinde insanlar yetiştirir" diyorsan,
o işte de fen bilimlerine bir torpil var ki hiç olmaması gereken bir şey bu.
mesela gazeteciye de zor kız verirlermiş onu da biliyorum ben.

İnci Pastahanesinin yeni yerini gördüm,
daha açılmamıştı, eski yere yakın, cadde üzerinde değil belki ama eski dükkan kadar daracık da değil.

boş durmadım, bayrak tasarımından sonra Antalyasporlu atkılar da tasarladım,
bu seferki protesto tavrı taşıdığı için çalışması da ayrı keyifli oldu.

Gayrettepeden Mecidiyeköye'e yürüyordum,
çok yorgundum, bir internet şubesinin camındaki afişte "öğrencilere kampanya" yazıyordu,
 koşulları öğrenmek için girdim,fiyatı öğrendim,
çıkarken "bir düşüneyim tek yaşıyorum çünkü" dedim.
adam da "öyle deyince arkadaşıma soracağım der gibi oldu şaşırdım" dedi,
"sadece kendine sormak daha zor" dedim.

Hitit dilinde en sevdiğim kelime açık ara "ARUNA"
bizim dilimizde deniz anlamına geliyor.

TV8'de "Gülhanın Galaksi Rehberi" var dedim
Ezgi Z. "RÜKÜŞ" diye bağırdı.

Anıl Ç. The Beatles'a 2005 yazında beraber çıktığımız İstanbul macerasında benim Antalyaya dönüşümden 3 gün sonra, İstanbulda Tophane yokuşundaki bir sahafta başlamıştır.
geçen "3 gün daha beklemedim, 3 sene bekledin Beatles için" dedi.

şarkı tavsiyeleri 2011 Albümlerinden:
1- The Black Keys - Run Right Back
2- Multitap - Kalbini Bana Ver
3- Fleet Foxes - Grown Ocean
4- Peyk - Yol
5- Arctic Monkeys - Love is a Laserquest
6- Nada - Yer Altında
7- Gevende - Vigeland
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...