26.11.2014

illüstür Bakalım


Eğer paranla rezil oluyorsan gerçekten az paran vardır.

Babam benim yaşındayken mesleği bu olmamasına rağmen 10 yıldır zeytin yapan bir adammış, evliymiş çocuk sabiymiş.

Gürlük diye bir yer olsa da 
Öz Gürlüklüler diye dernek kursalar ya.

Türk Kahvesi "Rio Minas Gr 5 Arabica" isimli bir çekirdekten yapılıyormuş, bu çekirden adından da anlaşılacağı gibi Brezilyadan geliyormuş ve oldukça ucuzmuş hatta New York'taki Vasat Kahveler Borsasında bile sıralamaya giremezmiş.
Rio Minas, toprağımsı ve iyotun bol olduğu bir tada sahipmiş.
Bizim kahvemiz aslında kahveyi üretme şeklimizmiş.
Biz kahveyi fazla kavurup acı bir kahve içiyormuşuz.
Mehmet Gürs kahvemizin kalitesini yükseltmek için bir laboratuvar kurmuş.

"Yetim kalasan Ömer
Bize gelesen Ömer."
Şarkı sözlerinin hikayesi ne olabilir?

Batman şehrimizin vergiden muaf olduğunu ve Medicalpark hastanelerinin merkezinin Batmanda olduğunu biliyor muydunuz?

"Falan filan" varken "Bla bla" batının kötü yönüdür, 
kötü yanıdır, 
kötü huyudur.

Acunun tişört markası Acuna bile tişört satamadı.

Çoğulcu demokrasi de çoğula göre değişiyor. Aklımda şöyle bir Modern Aristokrat Demokrasisi var: Çalışmayan, okumayan, üretmeyen ve tüm gün parklarda 2,5 litrelik kola içenler oy vermesin. Olsun bitsin.

Başarı kendini kasmadan dengeni koruyabilmektir.

Zeytinliklerin 3 kilometre yakınına zeytin ile ilgisi olmayan bir sanayii kurulamaz. 
Bunun kanunu böyle diye termik santralin  3 kilometre yakınına Zeytinlik dikilemez mi?
Zeytinliğin kıymeti termik santral kapattırabilir mi?

ODTÜ'nün bazı bölümlerinde gelenekmiş, bölüme 80 kişi alınsa da ilk derse bölüm başkanı girermiş ve "arkadaşlar bu sene 80 kişi aldık ancak içinizden sadece 10 kişi zamanında mezun olabilecek." dermiş.
Şaka da değilmiş.

Mecnun: Sen mi çaldın cüzdanımı?
Arda: Ne çalacağım ben senin boş cüzdanını be fakir
Mecnun: boş mu? Bırak şimdi ya boş moş diyorsun çalmasaydın nereden bileceksin boş olduğunu?

"sen ve yağmur.
başa dönemezsiniz.
öyle bir yol yürüdünüz ki ancak
dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz
inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine.
yağmur yalnız yağarken yağmurdur
sen yalnız senken sensin
burada kalamazsın ve başa dönemezsin
gitmek zorundasın..."
-İsmet Özel (of not being a jew)

Beyaz saçını fersiz bir maviye boyamış yaşlı kadın gördüm ve "kadın saçını renklilerle yıkamış" dedim.
Üniversitede saçını sarıya boyamış mal bir erkek görünce "insanlar renklerini değiştirebilmeli." Demiştim, özgürlükçü bir zamanıma denk gelmiş demek.

Dinlemeyi bilemezsen anlamazsın, anlamadığın işi tekrar tekrar yaparsın, yorulursun dinlenemezsin.

Cinsellik yaşamayan kadınlar daha iyi keskin nişancı olurlarmış ayrıca keskin nişancı kadınların en az bir memesi alınırmış.
Kadınların daha merhametsiz olabildiklerini zaten biliyoruz.
Yine de onları çok seviyoruz.

Alışveriş merkezine girer girmez H&M'den katalog aldın ergen,
Çıkarken alsan olma mı ergen?

Doğa kendine kötü davranandan intikamını alırsa her türlü şiddeti desteklerim.
Ters bir durum olursa doğaya da karşı gelirim: fırtınaların üzerine yürür, yağmurları yumruklarım, depremlere çomak sokarım..
Bunlar doğa ile benim aramda tabii şeyler.

Bizler pablo picasso olamayacaksak olayımız olmayan diğer alanlarda da iyi olmamız gerekiyor, örneğin Picasso'nun çocuğu olmasa da olur ancak bizlerin insanlık ve uygarlık adına iyi çocuklar yetiştirmemiz gerek.

Güce değil güçlü olana tapanların ülkesinde yaşıyoruz,
"kazanır" diyerek her kupa brezilyayı desteklemekten dünya kupasına katılamıyoruz.

Antalya Zerdalilikteki okuldaydık ilkokulu da aynı sınıfta okuduğumuz arkadaşım Barış bir defter kapağının iç tarafına basılmış bir fotoğrafı gösterdi, fotoğrafta Mustafa Kemal Atatürk, Barışı yanına oturtmuş Barış'ın başını okşuyordu.
O yaşta zaten çok ilgimi çeken ve hiç bilgi sahibi olmadığım bir şey olduğu için bu fotomontaja aklım çıktı, defterin kapağına basıvermelerine de ayrı aklım çıktı.
"Bizimkiler bu işlerle uğraşıyor ya" demişti Barış.. 
Sonraki ders Beden Eğitimiydi erkekler olarak sınıfta üstümüzü değiştik, Barış bana teyzesinin aile büyüklerinden birisine sigara içerken yakalanmasını aşırı ciddi bir olaymış gibi anlattı ve ben de mal gibi etkilendim, 
zaten galiba Barış için bugün benim aklımı alma günüydü.. Konuyu sigaraya ne kadar karşı olduğuma getirdim ve üzerinde yeşilay kolu yazan sikindirik rozeti Barışa gösterdim, o da bana "lc wakıvak" yazan tişörtünü gülerek gösterdi, le ce vakıvak olarak okuduk, bilkte güldük.
Aradan yıllar geçti okul bitince görüşmedik, yolda bile karşılaşmadık, ikimizin de biraz boyu uzadı, ikimiz de bir ara saçlarımızı uzattık ve dev top sakal bıraktık, ben dijital fotomontaj üzerine kendimi geliştirdim, hiç sigara içmedim, LC Waikiki de artık maymunlu yabancı bir marka değil "elsiva" denilen yerli bir marka, Barış bir kere "piyaz yiyelim bir ar"a demişti onun dışında nerede ne yapar bilmiyorum ama ne zaman bir waikiki mağazası görsem içimdrn "le ce wakıvak" diyorum.

İllüstrasyon: İsmini Vermek İstemeyen Bir Arkadaş


5.11.2014

Kiliseli Genç Umut



Üzerinde "i love baba parası" yazan stickerlı bir taksi gördüm.
Şu yazdığım yazıya da "sadece bir taksi mi gördün iki görmedin mi?" Şeklinde gibi bir gıcıklık var gıcıklıkların en olmaz olası.

Kumlar erir cam olur, 
Camlar erirse yazık olur 
ve muhtemelen çok sıcak olmuştur, oluyordur, olacaktır.

Doğa fotoğrafçılığı en iyi ressamın tablolarını keşif etmek gibi.

Yeni yerinde tutmayan dükkanlar, yeniliğe olan inancımızın katilleridirler.

Kalabalık rakı içmelerin hepsi ego savaşından başka bir şey değil.

Problem her gün aynı eve gitmekte değil, her gün aynı yoldan gitmekte.

Kırtasiyecilik sezonluk iş sayılıyor mu?

Antalya geç soğuduğu için kışın açılışı yağmur ile yapılıyor.
Öyle ince kutsal bir hava.
Öyle güzelce bir şehir. 

Bir ürün  "şöyle süper lezzet, vay böyle harika lezzet!" Diyerek reklam yaptıktan bir süre sonra "lezzeti yenilendi" diye reklam yapıyorsa bilin ki; o ürün dandik bir üründür.
Lezzetinin yenilendiğini reklamda değil ambalajda görüyorsanız o dapadandik bir üründür.

Kediler kediler,
geldiler yediler
ve gittiler yediler.

Yenmeyecek aburcuburlarımızın başında ketçaplı patates cipsi ve portakallı fruko gelir ki portakallı frukoyu artık satmıyorlar.. 
Tıpkı Cappy Gurme gibi.

Şimdi biri watsapp'a vatçap diyor ya, sonra o biri vatçap dendiğini bir başkasına,
o başkası da bir başkasına,
derken karanfil elden ele.

Bisiklete "velesbit" denmesinin sebebi "velesbit" kelimesinin rusçada bisiklet anlamına gelmesi olabilir.

Kararlar diğer kararlar ile değil uğruna feda edilen şeylerle kıyaslanır.

Yeni arabalar elekrik süpürgesi gibi dedim Özgür P.'de Sin City'de Marv diye bir karakterin "Modern arabalar elektrikli tıraş makinelerine benziyorlar." Dediğini hatırlattı.

Gelir gelmez telaşla tuvalete yetiştiğin yer evindir, evin oluyordur, evin olacaktır.

Ben haklı olmak istemiyorum; 
Ben mutlu olmak istiyorum.
Haklı olan insanlara dikkatli bakın haklarını alamamışlar ve bu yüzden mutsuzlar ayrıca bir de hak mücadelesi içinde yorulmak var.
Bu yüzden hem "anlamak çözmeye yetmez." hem de haklı olmak.

Bilgisayarımda internet kesikken bile facobooka girebildim, eskiden de televizyon yayını kesilince bir tek trt çıkıyordu..
Sonuçta yeni dönemin trt'si de facebook

Yapamadığınız, lafta kalan küçük yahut büyük bir projeniz mi var?
Olsun üzülmeyin,
demek ki siz halen gençsiniz.

Selüloz ile selülitin bağı var mı?
Bir de selülüte tedavi amaçlı türk kahvesi sürülen bir görsel gördüm, düşman başına.

Antalyalının deniz ile güneş ile işi olmaz Antalyalı bilir ve domates, biber, patlıcan, elma, ceviz,  turunçgiller, vb gibi ürünler yetiştirir

Kendini öldüren birinin gözlerinin içine baktım, (Mehmet Pişkin)
Kendi öldürdükten sonra baktım,
Aynı zamanda da kendini öldürmeden önce baktım,
Aslında gözlerine de bakmadım, Bilgisayar monitörüne baktım, Kendini öldürmeden önce facebook hesabında paylaştığı "veda videosu"na baktım,
En çok da şunu merak ettim videoyu kendini öldürmeden önce mi paylaşmış yoksa sosyal medyadaki "şu tarihte paylaş" özelliğini mi kullanmış.
Çünkü "ben gidiyorum" demek ile "ben gittim" demek arasında kocaman umut ve cesaret farkları var.
Paylaştığı şarkı iyiydi gerçi..

Tuvalet kağıdının rulosundan ayrıldığı o an... 
İşte o an insan kendi derdini unutur.

Keşke elektonik aletlerin monitörlerine yapabildiğimiz gibi baĞzı insanların da parlaklığını kısabilsek.

İstanbulu özlemedim,
Kadıköye gitmeyi özledim.
Ucuz vapur romantizmi değil,
Metrobüs geliyor çekil.

Ayakkabının mental olarak yüzde ellisi bağcıklarıdır.

İçinde bulunduğumuz ekonomik sistemde beraber yaşadığımız bireyler ister istemez yaşamımızda etken oluyorlar.
En mikro ekonomik örnek olarak insanlar maalesef tavuk pilava ketçap sıkıyorlar diye tavuk pilavcı o bim ketçabının parasını benden de alıyor.
Bu sebepten ben de tavuk pilava hakkını verip ketçap sıkmayan insanların yanında yaşamaya karar veriyorum, buna da "zengin mahallesi diyorlar.
Düzeltiyorum: "zengin semti"
Tekrar düzeltiyorum: Zengin muhiti.

"Kaldırımda yürürken sigara içerek arkaya tütenleri öldürecez."
Hadi gel de bunu duvara yaz.

İlişkisi olduğu halde "ilişkim yok" diyen bir erkekle,
İlişkisi olmadığı halde "ilişkim var" diyen bir kadının başlayan ilişkisinden bahsediyorum.
Kötülerin dünyasını merak ediyorum.

Kadınların bir yaşlanma ritüeli olarak saçlarını kısa kestirmelerini pek çok şeyden vazgeçmişlik olarak değerlendiriyorum.
Olumlu yahut olumsuzluğunu değerlendirmiyorum sadece vazgeçmekten bahsediyorum.

İstanbul gerçekten büyüleyici bir şehirdir. eğer 40 yaşında evde kalmış bir kadınsanız.

Bütün yargılarınız, yargının kesinlik kazandığı ana kadar geçerlidir. 
Hayatta yargılarımız mutfak tezgahından düşüp kırılan bir bardağa benzer, parçalar tekrar bir araya gelir ancak bir önceki düzeninden farkı ve de bir önceki düzenini hatırlatır bir şekilde.. 
Yine de çöpe giderler.

Vardiyaya "şift" denen tüm işletmeler acaba euro ile mi maaş ödüyor.

Beden Eğitimi dersi için bile süslü kıyafet bulan kız evlenebildi mi? Yoksa istanbul'un büyüleyici bir yer olduğunu mu düşünüyor.

Dört denilince "dön de götünü ört" diyen bir ülkede sosyolog olmaktan bahsediyorum, sözelciliğin sınırlarında gezmekten dem vuruyorum.

Lisede mantık dersi çok zevkli başlıyo da bir anda suratına sıçıyor ya, 
işte bizim milli takımlarınız spor dalı ayırt etmeksizin rakiplerine aynı sonu yapıyor.

Arkadaşlarım ile beraber en sevmediğim duvar yazısı olan "liseli genç umut"u Kiliseli genç umut"a çevirdik, bu yüzden de çok mutluyuz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...