17.05.2009

şezlong long road


sadece antalyada olan şeyler var.
sadece antalyada olmayan şeyler var.
arada bir antalya gelenler ve de gidenler var.

devlet destekli, karma sosyo-psikolojik, kalp çaprtıran,burun direği sızlatan.. ekonomik anlayışımız,
laik sosyal bir hukuk bünyesi olan ben de yine titreşimlere yol açmıştır.

yolları sevmiyorum.

fotoğraf bana,şezlong ve şemsiyeler plaj işletmesine, kalanlar ise kamuya aittir.

13.05.2009

karınca hamama gitmiş

dünyanın en yetenekli ve güçlü canlısı,derin saygı duyduğum varlık hamamböceği'nin
azim,kararlılık ve disiplin karşısındaki yenilgisi üzerine düşünmeyeyim de ne yapayım.
yaşlı gibi ''teheey'' diyorum.

9.05.2009

9 baba


9 yaşındaki kardeşimin sınıfna adım atmamla birlikte, bir erkek öğrenciden ''ayliz baban geldi.'' cümlesinin duyulması.
kardeşimle aynı yaştaymış gibi bakışıp sırıtmamız.
emaneti teslimin ardından arkamı dönüp giderken, başka bir kız öğrencinin ''babası değil ki oooğğ abisiiiğğ'' demesi.
kardeşler iyidir.

fotoğraf:
Oz:-bak, çok sırıt öyle çekelim
sister:- tamam mmmm

8.05.2009

koyuverse all star


şu bilogır aleminde 273. kaydım bu.
açıldıktan sonra hemen hata verip kapanan winamp gibi,
''naber'' yazdıktan sonra cevapsız oturum kapatan messenger kişisi gibi,
kalan son ekmeği umarsızca alan müşteri gibi,
aynı ortamda aynı tişörtü giymiş insanlar gibi,
yani, üzerine düşünülesi bir şeyler var.
fakat ben kendimi halen yazardan saymıyorum.

bir bilgisayar programı olsa da en çok kullandığım kelimeleri çıkartıp koyuverse önüme, ben kelimeye göre anlam yükleyip genelleme yapsam kendime.
severim böyle şeyleri.
ancak elyazsından karakter, jest ve mimikten tavır analizi yapma hadisesini sevmiyorum.

son bir bilgi: artık kabul ediyorum ki, güldüren birisiyim ancak ne zamanki birileri ''Oz gelsin,bizi güldürsün.'' der. işte o zaman bırakırım olayı.

kare:dummy adlı filmden
oyuncular.
brody ve jahovic

7.05.2009

eskisi kadar önem


dişiler bir çok meselerini konuşlarak hallediyorlar.
bu, medeni ve modern gibi insan olmanın gereğidir, ancak bazen pratikten uzak ve baş ağrıtıcı olabilir.
sabah programı gibi tartışıp durmamak lazım.

deneme ustası yazarımız Nurullah Ataç,
savunuyormuş devrik cümleleri.

yağmur yağınca kendi kendine bileği burkulan tek insan!
benim o.

Sinem Saniye diye birisinin klibi dönüyor müzik kanallarımızda
dinleyin bence
buyrun, evrensel müzik blogspot.com'dan indirilesi link.
http://evrensellmuzik.blogspot.com

4 mevsim uzun kollu kıyafet giyen insan,bilmiyoruz ama tahmin ediyoruz kolların pek çirkin.

''sentetik sezar'' isimli şarkısını sevmedim sakin'in

çikolatalı,çikolata dedi birisi.
kakaolu çikolata olur.
çikolatalı kek.

Islak Şiir
yaz yağmuru gıdıklar.
güz yağmru döver.
kış yağmuru titretir.
bahar yağmuru ise,
güzel kadın gibidir,
arkasından düşlendirir.

Antalya'nın kızları aynı parfümü kullanıyormuş.
ben koku alamadığımdan Onur Eser'den arakladım tespiti.

televizyonda gördüğüm ahırkapıdaki hıdırellezli çoşkuya katılasım geldi biran.

domuz gribi: müslüman'ın ''ben demiştim'' dediği hastalık.

kağıt, artık başka bir maddeden mi yapılıyor?
yoksa, kesilen ağaçlara eskisi kadar önem mi verilmiyor?

çatla-patla müzik yapan kimse,
hangi tarzda olursa olsun.
çok iyi değilse ses sistemi,
rezildir.

reha muhtar-deniz uğur çiftinin çocuklarının ikinci isimleri Deniz Gezmişin asıldıkları günde doğdukları için Denizmiş.
şaka yollu ''e aynı zamanda da hıdırellez biri hıdır olsaymış'' dedi babam.

koltukaltı çok komik bir vucut bölgesi.

''fitne ficur'' kelimesi efsunlu gibi bir kelime

serdar, sadece ortaçtır.
bülent ise ortaçgil.

keman sesleri arasında, bir yazıya daha son veriyorum.
laağ,
la,la,laaaağ,
laağ,

fotoğraftaki zat benim.

6.05.2009

Kolalı gömlek giyen Koala


ülkemizde tabir müsaitse deliler gibi kolalı ürün satılıyor.
kendi kaynaklarımla yaptığım ufak bir inceleme yazısı yazmak istedim.

250.cl, çok küçük pet şişede olan, ucuz alışveriş dükkanı kolası
küçüktür çok küçüktür,
coca cola yahut pepsi cola gibi markaların bu boyutlarda ürünleri şahsım tarafından görülmemiştir.
genelde bim,a-101 türevi mağzalarda 50 kuruşa yakın fiyatlara satılırlar.
sanıyorum amacı canı kola çeken küçük çocuğu mutu etmektir.
kafelerde ve lokantalar satıldığı pek görülmemiştir.

330.cl metal ambalaj, kutu kola
kolaların şahıdır.
genelde kafe ve lokantalarda sipariş üzerine gelir.
sıcak yaz günlerinde soğuk dolaptan alınıp kafaya dikilmesi açısından da mobil içim esnasında gençlerin tercihidir.
ayrıca okulda ezilip top yapılabilir.
bir zamanlar bunun 2 tanesinin dikey olarak birleştirildiği değişik bir versiyonu da içmişliğim vardır.

500.cl civarı pet şişe kola
pepsi ve coca cola gibi şirketlerin en küçük boy pet kolasıdır.
3 yıla yakın dönemlerde boyutu değişebilir.
örneğin:bu boy bir zamanlar pepside 750.cl iken şimdi 500.cl,
şimdi coca colada 500.cl iken şimdi 450.cl, civarındadır
''pıst'' diye çevirilip açılır.
genelde dışarıdan sipariş edilen yiyecek türevlerinde tek kişi için ideal gibidir.

1lt pet kola
içecek sektöründeki ''çeşitlerimizi büyük boya değil,biraz daha küçük boya yapalım'' mantığından ötürü çeşidin en çok olduğu ve olacağı koladır.
en lezzetlisi sanıyorum diet coladır.
2-3 kişi için aslında yeterli bir boy olup,genelde pizza siparişerinde ve bir büyük boy kolanın kapaklarıyla evimize promosyon olarak gelir.
iyidir hoşdur genelde çiftlerin elinde görülür.
daha çocuk yapmadık simgesidir.

2.5 lt pet kola
devasa koladır.
büyük sofralarda ve sonu gelmeyen çekirdek muhabbetlerinde muhakkak yerini alır.
pek dayanıklı olmadığından 2.günün ortalarında şekerli su adını alır.
kapağında yahut yanından sürekli hediye çıkar.
aile işidir.
şişesi atılmaz su doldurulur.

5.05.2009

yüzün gülüyor?



bilekliklerime insanların anlamaya pek kafa yormadığı kadar değer veriyorum.
herhalde ıspatlarından birisi sanıyorum 3.5 yıl boyunca aynı bileklikle dolaşmam ve ardından paçalarını hediye olarak vermemdir.
bu akşam üstü kuzenim anıl arabanın ön koltuğundan iri gövdesini arkaya çevirdi ve sağ bileğimdeki ayakkabı bağcığından bozma bilekliğimi biraz inceledikten sonra ''ıslanınca ne oluyor bu'' dedi .
''kuruyor'' dedim. sonra da ''al istersen'' dedim.
güleç bir yüz ile kabul etti,çıkardık ve aldı.
nasıl bağlaması gerektiği hakkında bilgileri uzun uzun anlattım hatta, bilmiş bir tavırla ''bağladıktan sonra ucunu hafif yak'' dedim.
''tamam'' dedi ''Oz'dan bir hatıra'' falan gibi şeyler dedi de, çok dinlemedim.
kafamı sola,cam kenarına çevirdim,sağ bileğimin en son boş kaldığı tarihi düşündüm .
hatırlayamadım.
evimin civarında arabadan indik, istanbula geri dönceğinden usturuplu bir şekilde vedalaştık.
giden arabaya arkadan klip oyuncusu gibi kesik bakışlar atarken,pazar günü anıl'ın bana ''yüzün gülüyor?'' demesini düşündüm.
öyle,böyle akşam oldu,babamla yemek yedik.
akşam üstü de annemler hıdırellez sebebi ile demreye yola çıkmışlardı.
babam akşam dedi ki ''telefonunda jeton varsa bi ara''.dedi.
normal bir şey demiş gibi, yüzüm gülmeden, aradım.
daha finikedelermiş.

fotoğraf ve boş bilek bana aittir.
şahıslar tarafından donatılırsa kadir kıymet bilinir.

4.05.2009

X-Y Döngüsü


1.perde
X,gazete ve dergi sayfalarında dünya modasını yakından takip eden kişilerin (genellikle dişilerin) üzerinde tek-tük görülmeye ve ''te allahım'' tepkileri almaya başlamış ve hayatımıza ilk girişini yapmıştır.
bu aşamada X'e ''aslında güzel ya'' diyen kişi sayısı hayli azdır.

2.perde
X,yukarıda saydığımız kişilerin verdiği bilgilerin aracı ile o kişilerin yakın çevresinde de giderek yayılmaya başlamış ve medyadaki yerini 1/4'den, 2/4'e çıkartmıştır.
bu aşamada halkın arasındaki bireysel modacı kişiler ''e aslında güzel tabii'' temalı yorumlara başlarlar.
bu aşama da X'imiz televizyonda görülür.

3.perde
X bir başka şirket yahut topluluk tarafınan basit bir şekilde takit edilerek yahuıt direk benimsenerek bazı ''fırlama''lar tarafından uygulamalı bir şekilde sokağa inmiştir.
bu aşama X'imizin birebir gözlem,eleştri ve olumlu yahut olumsuz laf atmalara maruz kalacağı
deneme aşamasıdır.
bu aşamda en çok duyulan kelime ''uçuk''tur.

4.perde
X,yüksek kalitede gibi olan mağzaların vitrinlerinde ve raflarında yerini almış bir şekile hızla tüketilmektedir. artık modern gibi insan Xsiz olmaz olamazdır.
bu aşama Xlerin yayılımının devam ettiği aşamadır.bu aşamada halka belirli kollardan dağılan Xlerin stoklarının tükendiği ve şu gün geleceği konuşulur.
önceki eleştri ve yorumların sayısı X'in sergilendiği anacaddenin modern gibi olmasıyla doğru orantılı olarak azalmıştır.
bu aşamanın bir başka özelliği ise X'in artık taaruza geçebildiği aşamadır.
zira artık X'i olumsuz eleştrenler marjinal kalmışlardır.
bu marjinallik bir anda yeni bir ürünü Y'yi doğurur.
bir süre X'in ve Y'nin beraberce uygulandığı kombinasyonlar göze çarpar.
Y de aynı X'in yaşadığı süreci takip edecektir.

5.perde
X'in beklendmedik bir kişide görülmesi hadisesidir.
bu aşama sondan bir önceki aşamadır ve beklenmedik kişinin kendi çevresinde dedikodulara yol açması kuvvetle muhtemeldir.
bu aşamada X kullanıcısının X'i sergilediği mekanın modern gibiliği ile ters orantılı olarak aşırı tepkiler görülebilir.
bu aşma esnasında Y'nin kullanımı giderek yaygınlaşır.

6.perde
X binlerce kopyası ile artık her pazarda her mağzada makul ücretler karşılığında elde edilebilir bir üründür.bu aşamda X artık her gözün önünde izbandut gibi dikili haldedir.
halk sohbet ortamlarında en az bir defa ''bu Xde milletin üzerinde, satanlar zengin oldu yahu''der.
aralarından genç gibi olanlarından onay beklenir ve alınır.
bu aşamada Y alışveriş merkezi insanlarının,tarz gibi üniversitelilerin üzerlerinde yavaş yavaş dikkat çekmeye başlar.


fotoğraftaki benim,
arkamdaki onur eser,
deklanşör,kadraj murat kocakaplan'ın

2.05.2009

AçaKov.


basılı kalan 'enter' tuşudur beni düşünmeye sevk eden.

bir bukalemun gibi farkedilmemek istersem itina ile başarırım.
dikkat çekme çabalarım ise hemen belli olur.

''tırast'' diye okunan ingilizce kelimeye kılım şu günlerde.

'' herşeye rağmen hayat devam ediyor''
e tamam devam ediyor diye karar vermeyelim mi?
herşeye rağmen belediye otobüsü de devam ediyor
peki biz inmiyor muyuz?
iniyoruz.
güzel oluyor.

84,M.F.Ö ve Hayko Cepkin geliyormuş Akdeniz Üniversitesi şenliklerine

peki ya,
yolda yürürken Murat ve Ömer ile Sunay Akın Gösterisi Afişi görmemiz,
akabinde ''gitsek mi'' diye kısa bir düşünmemiz,
sonra benim ''biz çağırsak zaten eve gelecek gibi duruyor.'' demem.
ömer'in sakin ama çoşkulu şekilde onaylaması.
bir sonraki gösterisine teyzemin gitmesi,
Sunay Akın ile tanışıp yönetiminde olduğu a.t.i.k'e çağırması.
bir sonraki gün Sunay Akın'ın bir anda atikte belirmesi.

önce
kadın kıyafete,erkek fiyatlara bakar.
sonra
kadın aynaya,erkek ''yakışmış mı?''ya bakar.

ele mum dikmek vardı sokak oyunlarının başlangıcında
bir de ele mum dikmek ''annenin mezarına çomak somaktır'' diyen imam gibi çocuk vardı.
en az top sektirenin kaleye geçmesi de cabası.

akçaağaç,kayın,armut,ceviz..
bazı mobilya renk seçeneklerini okudunuz.

durursa gol olur.
semih şentürk.

1 mayıs günü ''zaten dışarıda gerizekalar var.'' dedi
şu aralar ismini duymak istemediğim istemediğim bir arkaşım.

pazar akşamı fenerbahçe yener.

matrix'in yönetmen kardeşlerinden yaşlı olanı cinsiyet değiştirmiş ve kadın olmuş.
'vat is matrikis'

günümüz dünyasında kaçan değil de açan kovalanıyor.

aşk bir budur ve parmakla göstermek ayıptır.

şinanay nedir ya?

Teoman'ın insanlık halleri adındaki albümünü beğenmedim.
güzel şarkılar var o ayrı.

durup duruken koşmak isteyen insanlar,selam olsun sizlere
durup duruken koşmak isteyip de koşan insanlar, siz çok yaşayın e mi?

galiba sigara satışı ve iri yarı arabaların şehir içerisinde kullanımı üzerine yasaklar geliştirmem lazım.

aypot şafıl,paranla rezil olmak.
ha hediye gelir o başka.

ucuza,güzel tişört satın alma mevsimi başlamıştır koşun!

yukarıdaki grafik sınav kağıdına çizdiğim bir kuşun fotoşpran geçirdiğim halidir.

1.05.2009

göksel durumlar


bir başka ilgiyle takip ettiğim şarkıcı Göksel'in yeni albümünde eski 45likleri yorumladığını duyar duymaz içime bir korku sindi.
şöyle: eski kırbeşlikler dediğimiz hadise malum ıssız adam filmiyle beraber ortayaşın üstündeki kadınların cep telefonlarından bin ''ah'' çekercesine dinledikleri şarkılar olup, ''bunlar bizim gençliğimizin müziği beah'' temalı hiç hoş görünmeyen görüntülere fon müziği olmaktadır ve bu şarkılar bu vesile ile kendilerinden ufaktan ufaktan tiksinmemize yol açmaktadır.
aslında sevgili olur hemen klişe yapmamız gerekirse: bir şeylerden ne kadar fazla varsa o şeyi o kadar görmemeye başlıyoruz ki buna en güncel örnek converse ayakkabılar,adidas eşofman üstlükleri falandır herhalde.
neyse konumuz bu değil, ben işte korkuyla gittim myspace aracılığı ile dinledim gökselin 2 yeni şarkısını, oldukça güzeller.
şimdi bekleyip göreceğiz bu karizmatik kızın şarkıları aşırı popüler olup da kayıp mı olacak, yoksa yine onu sakladığımız bir oyuncak gibi kenarda mı tutabileceğiz?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...