11.04.2014

E-Bilete Hayır.


"E-bilet denilerek başlatılan uygulama devlet tarafından bir grubun bankasına verilerek passolig adı altında sporseverlerden yıllık ücret alıp,kendi kartlarını kullanmaya ve sadece o kart ile stadyumlara girmeye zorlanan bir uygulamadır.
 Sevdalısı olduğunuz takımınızın kongre üyesi olabilirsiniz,kendi taraftar kartına sahip olabilirsiniz,sezonluk para ödediğiniz kombinesine sahip olabilirsiniz ancak passolig sahibi değilseniz takımınızın stadyumuna giremeyeceksiniz.
 Ayrıca bir başka kulübün maçını staddan izlemek isterseniz elinizdeki passolig kartı izlemek istediğiniz takıma ait değilse o maça giremeyeceksiniz.
 Yanınızda bir akrabanızı,arkadaşınızı,sevgilinizi,kardeşinizi bilet alıp maça götürmek isterseniz bir sefer dahi olsa passolig almak zorundasınız."

#EbileteHAYIR
#Ebiletekarsiyiz

https://twitter.com/Ebiletekarsiyiz
https://twitter.com/ebiletehayir
https://www.facebook.com/ebilethayir

bu bağlantı adresinden imza kampanyasına destek olabilirsiniz:
http://www.change.org/tr/kampanyalar/t%C3%BCrkiye-futbol-federasyonu-passolig-e-bilet-e-hayir

6.04.2014

Yeni Piyaz


Varınca arayacak kimsesi olmayan bir yalnızlık ya da "gelirken ne alayım sana?" diye sorulmayan bir yalnızlık,
sanıyorum bunlar çok gerçek yalnızlıklar,
insan yolculuklarda farkediyor böyle şeyleri, 

Yol alan insan herzaman hayatın çok daha farkında bir insan olabilmiştir;  
çok gezen, çok okuyanı her zaman yener.

Yağmuru bahane ederek evinde kaldığın arkadaşın yoksa işin zor.

Kendi burcumdan birine çok aşık olmaktan korkuyorum.

"Hediyelik Eşya" sözünü kim bulduysa halen evde para sayıyordur.

Merakın kediyi öldürdüğü büyük yalan, kedi meraksız ve ilgisiz bir canlı.

Arabanız yoksa yükte ağır olan madde ve kavramlara yakında yaşamalısınız.

Bu sene de "adam" olamadım.

Hem yalnız hem yerinde sayan insanlar,
 ya edebiyatçı yada tekil hiçlikler olabilmişler.

Mıç mıç aşıklar, mıç mıçlarını norm bazında meşrulaştırmak için "biz ciddiyiz" ayağına yatıp evleniyorlar ya işte buna ayağa düşmüş evlilik denir.
(Kadının sinsiliği de denebilir belli olmaz.)

Çok düşünmenin insana fayda getirmediği zamanları yaşıyoruz.

Pastoral desenli duvar halısı..
Bence zaten halı dar gelirli eşyasıdır.
Ben bol gelirli olsam halı tabanlı terlik yaptırırım 
(robdeşamr ile takım..)

İzlenimcilikten ve dışa vurumculuktan bi bok anlamadım.
Trt'de "ressamın gözü" gibi bir isme sahip program var orada az bişey izlenimcilikten anlar gibi oldum da dışa vurumculuk ile "bunların hepsi dışa vurum değil mi?" seviyesindeyim.
Geçen oryantalistler vardı onu biraz anladım, o güzelmiş.

Ahmet Kostarika diye isim gördüm bi' film jeneriğinde.
Aklımda 2002 dünya kupası kalmış.

Fındıklı çikolata ambalajları neden mavi olur hep merak etmişimdir.

"D" şişman bir adam "B" de onun şişman karısı.

Buğulu otobüs camının ardındaki hayatı merak etmekten hiç usanmayın.

Vıdıvıdı kafa sikmenin adı "demogojide argüman sunmak" olmuş.

Erkeklerin hayatı barda bi'yolluk içmek ile eve yolluk kilim almak arasında bir yerlerde.

İlk fırsatta 3 boyutlu tv alanlar aslında 2 boyutlu düşünen insanlar.

Aynı şiiri internette 35647 kere paylaşıp duruyoruz.
İkinci Yeniciler görse kendini fesh eder.
-"İkimiz birden sevine..."
-Şşşşşş..

Akılsız başın cezasını ayaklar çeker sözünde Falakadan bahsediliyor olmasın.
Olmasın.

"Kahrolasıca" diye beddua var.

Sadece uykunuz gelince uyuduğunuz bir hayattan koşar adım kaçıp sonra da ona kavuşmak için gün sayıyoruz, 

Silikon modası umarım bitmiştir.
Çok yapay bir çirkinlik. 
İzi de cabası.
Bi'tek Asuman Krause'ye yakışıyor.
Maşallah hocam,

Kışın cıvıl cıvıl giyinen insanlar hep bi'arayış içerisindeler.

Eskici arabası görünce incelemeden duramıyorum.
Kafa olarak çok fakirsem demek.

Çok güzel bir kadını onu gerçek kılan bir anında gördüğünüz zaman da bile çok güzel olarak görüyorsanız na işte o kadın harbiden çok güzel.

Allah kimseye otobüste ustalıkla uyuma alışkanlığı katacak kadar günlük mesafe vermesin.
and the Amin goes to...

İstanbul uzaklara bakıp "bi'gün buralardan gitmiş olacağım." diyen insanlarla dolu.
"Her sabah bir sakinleştirici hap içip de çıkıyorum" dedi bir taksici.

Boşnak göçmeni kızları güzel oluyor.
Biz de el Salvador mücahiriyiz.

"Sana ne" diyemediğiniz anları yaşamamak için doğru zamanlarda "bana ne" diyebilmeliyiz.

Sezen Aksu'yu eskiden de sevmezdim.

Nasıl yastık sevdiğini bildiğin kişi ile samimisindir.

Bizim evin de ötesinde bir avm var, marketteki balık reyonuna bakmak için maaş zamanı dedem ile oraya yürüyoruz, yürürken saat tutuyor, telefonumda internet paketim varsa metre hesabı da yapıyoruz, yolda dedemin "göçmen evleriydi hep buralar." dediği yere gelmeden önce bi'tanıdığı var. Her seferinde karşılaşınca eksiksiz aynı sobeti yapıyorlar, hatta unuttukları şeyleri bile unutup tekrar hatırlıyorlar, sohbetleri bitince dedem ufuktaki avm'yi göstererek "sebze haliydi orası" diyor ve ekliyor "göçmen eviydi hep buralar."
"Yaşlılık ne acayip" diye düşünürken dedem birinden alacağı varmış gibi "insan yaşlanmayacak" diyor.

Polonyalılar hakkında çok çok az şey biliyorum.

Okul,
yaşamı başından itibaren çok mutsuz çocuklukların yetişmesine yol açıyor.
Gün aymadan okula getirilen bir jenarasyondan aydınlık fikirler beklemek küstahlık olur.

Test mi klasik mi diye diye siktiniz eğitim hayatımı.

Kadınların renkli lensten güzellik beklediği kadar seviyordum onu.

Memeyi hep ağlayana veren bir halkımız var, adaleti öyle zannediyorlar,
sonrada adamlar *mna koyuyor adaletin.

Tekerrür eden şeylere "tarih" diyoruz, geri kalanlar ise "utulmaz" anlar.
Bu bağlamda tarih dersimin kötü olmasına şaşırmamalı.

Küçük hesap peşindeysen çok net fakirsin.

Depresifin olumlusu bile iki olumsuzdan oluşur.
Ör. Aslında bu hayat da kötü değil.

Outlet Centerları aşırı uzak olmadıkça mantıklı buluyorum, normalde bulamadığınız çeşitlerin kategorize bir biçimde ve indirimli olarak sunulması tam bana göre.

Küçük "L" harfi form olarak çok kötü, adeta sahte büyük "I"

Okey oyunundan travmatik sebeplere bağlı olarak nefret ettiğimi farkettim.

Hediye dakikalarınızın en az yarısını başka başka insanlarla tüketecek kadar sosyal hayatlar diliyorum sizlere.

Çağımızın hastalığı sinüzit galiba.

Fantastik ürün ismi: TUZ RUHU.
(İng.Salt Soul)

İnce uzun paketleri olan ilkokullu cheetoslarını bi'türlü sevemedim.

Bıyıklı insanlar yargılanıyorlar.
Bıyıklı biri hakkında herhangi biri mutlaka fikir yürütüyor.
Beni polis sanmışlar, 
Bok var çünkü

Adaletsiz biri olduğuna inandığım İlkokul öğretmenim ölünce üzülmeyeceğimden eminim.
Bunun beni kötü biri yapıp yapmayacağı merak konusu.

Acaba kim benimle sonsuza kadar hayatı yok sayıp, kabullenilmiş mutluluklara koşabilir.

AVM'lerde tartışan çiftler çok çirkin bir görüntü oluşturuyor.

Uçan halı dediğimiz şeyin ingilizcesi Magic Capet (sihirli halı)
Peki o halının tek sihri uçmak mı?

Yaşıtım kızları zerre anlamıyorum eksi ve artı yaşlara gidince daha bir anlaşılır oluyorlar.
Sanıyorum jenarasyon meselesi.

Fotoğraf: Antalya
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...