24.12.2010

souL House



iki farklı şekilde dört rakamı yazılabiliyor ya.. mesela biri bu: 4
ben ikisine de bir türlü ısınabilmiş değilim.

bardakta değil koçanda mısır yemeli
suyunu vıcıyık vıcıyık diye emmeli.

10 yaşındaki canım kız kardeşime the beatles falan sevdiremiyorum, arada şebnem ferah,pinhani falan dinliyor..
bir yerden 10 yaşındaki kızların dinlediği müziklerin yer aldığı bir cd almış
görseniz içi tam cennet
hepsi topluluğu var 4 yüz toğluluğu var... gerisini siz düşünün.
bir ara kendisi için best of çıtır kızlar indireyim de nostaljik dinlesin.

play station 4 v.s. samsun 217

her elmayı sevemiyorum ben.
aşırı sert ve sulu olacak.

dilekçe yazan insandan marjinal olmaz !

tamam cam ile buluşunca aşırı lezzetli ama kağıt bardaktan içilen kola da artizlik bişey yahu?
hele ki sınırsız ikea kolası ise.
bir de kokakola zero, pepsi max falan sakarin ile mi yaplıyor
öyleyse komikmiş bence.

gene fındıkzadedeki kyk il genel müdürlüğüne işim düştü gene beni yabancı sanıp öncelik verdiler.
önümde benden daha çekik bir kız ile aştık sırayı.

bugün üzerine farklı renklerde boya dökülmüş efekti verilmiş bir tayt gördüm bir kızın kıçında.

''okula küçük ali gelmiş oraya gidelim'' dedi bir arkadaşım
''küçük iskenderdir o'' dedim
yok yok dedi ''küçük ali''
arkasındaki dev afişte KÜÇÜK İSKENDER yazıyordu.
anladım ki arkadaşımın kafası birazcık güzel, galiba güzel kafası ile cin ali'yi anıyordu.
neyse efendim ben bu küçük iskenderi sadece ismen biliyorum ne tipini gördüm ne yaptığı bir işi necidir desen bilmem
bir tek bizim okula gelecekmiş onda da rahatsızlığından ötürü gelememiş.

uykusuz amatör gününde oky'e karikatürlerimi gösteririken arkadaşım kübra başımda belirdi süper hissettirdi.
bdıbıdı konuştuğu çenesini böcek yemiş kendisinin geçmiş olsun diyoruz bir kez daha..

okul bahçesinde arada olay oluyor,
tam ben gelince dağılıyorlar bir göremedim bir sosyal siyasal tespit yapamadım.

bu arada devam mecburiyeti olan üniversitelerin arkadaşların çektiği çile de tam çileymiş yahu
misal benim yol param bile olmadığı için okula gidemediğim gün oluyor.
bu insanların direkt aylık akbili olduğundan elimahkum gidiyorlar okula e gitmişken derse de giriyorlar.

alpay erdem ile denk gelsem de uzun uzun the beatles konuşsam.

yaklaşık 4587350376058604852383576 (çok) hapşırdığım için sanırım vücudum mikrop tutmuyor,
zerre hasta olmuyorum.

yaz gelse de starbuckstan dark moka fırapıçino alma geyikleri yapsam.

insan eşşeğine nasıl kadife ismini verir?
o da başka bir güzel.

çakar çakmaz çakan: cüneyt arkın.

saat o3:19 ve kuzenimin evinin üst kat komşuları süpürge çalıştırdılar.
yusufhan d. dediki ''abi rekor kırdılar''
ben dedim ki 'evet abi kırıdıkları rekorun parçalarını süpürüyorlardır.

''eylül sıcağı ile mayıs sıcağı kapışsa kim kazanır?'' dedim Vedat Özdemiroğlu'na
''eylül alır'' dedi.

mitoloji ve ikonografi dersi giderek daha zevkli oluyor kaçıran yanaroğlu !

kekik ve kimyon taşıyacağım yanımda arada çıkartıp koklayacağım.
özellikle kimyon.

beyazıt'a bayezit diyen kişiye lafım olamaz.

dersi beklerken bana tango gösteren Betigül Ö.'ye
''e sonuçta mukadderat diye bir kelime var anlamını tam bilmesem de''
dedim.
''kaderlendirilmiş anlamında'' dedi.
bakın anlamına kısmet, kader demedi
kaderlendirilmiş dedi.
yüceliğe bak.
o andan sonra ben zaten mukadderat demeyi çok seven bir insan iken daha bir yüklendim mukadderat kelimesine.

eden a l'ouest,
bu filmi izleyin, büyük ihtimalle keser ama kesemez ise üzerine auf der anderen seite ekleyin.
özellikle Tuncel Kurtiz'i sadece ezeldeki dayı rolü ile bilenler, auf der anderen seite'ye dikkat kesilsinler.
auf der anderen seite'yi de çiğdem s. ile antalya migros avm'deki cinebonusta izlemiştik.
o gün cinebonus'a mail adresimi vermişim galiba sürekli şu film geldi diye mail atıyorlar.

bence hepimizin aynı yerinde sürekli sivilce çıkıyor engelleyemiyoruz.

7.up bir başka..

''bihal çaresine bakarız'' denmesini çok seviyorum ben.
öyle dendiği zaman kesin bakılıyor bir hal çaresine.

patlamış mısırın yanık kısmı sevenler birleşirse
aralarından yumurtanın sarısını daha bir sevenleri alacağım.
onların içinden de tarçın sevmeyenleri bulacağım.

tepedeki video 1974 arzu film yapımı ''köyden indim şehire'' adlı filmde
bu film yine aynı yıl ve aynı şirket tarafından çekilen ''salak milyoner'' adlı filmin devamı niteliğindedir.

isteyene video tavsiyesi
''Mavi Boncuk - Uruspu Çucuğu''
''Mavi Boncuk - Bir Gece Ansızın Gelebilirim''

fazladan video : ''Bizim Aile - Yaşar Usta''
daha da doymayana fazladan şarkı: ''Bizim Aile - Dram Tema''

11.12.2010

¿ Donde y cuando vamos a quedar ?


dün gece geç saatller de mecidiyeköyde yürürken ''kar mı yağacakmış'' dedik ve o andan sonra 2 saniyeliğine buz taneleri üzerimize düşmeye başladı.
şimdi tipik bir antalyalı olarak kar nedir tam bilemiyorum galiba ince dolu yağdı üzerimize sonra da tekrar yağmura döndü...
dedim ya bilemiyorum.

elektronik müziğin sıkıcı olanı da berbat oluyor,konu ile alakadar bir kere vega adlı topluluğun internet sitesi bilgiler kısmında ''fransız elektroniği'' yaptıklarını duymuştum.
önce bi anlamadım sinirlendim falan sonra ''birith rock diye bişey var canım'' dedim?

kulaklıkla dinlerken dikkat ettim The Beatles şarkılarında George Harrison'ın geri vokalleri yarım saniye falan taşıyor ve süper oluyor.

tuttuğu takımlar kısmına Barcelonayı ekleyen kuzenime
''barça'yı dedem de tutar sıkıyorsa estudiantes'i tutsa'' diye çemkirdim.
benim bildiğim kendisi man.und. diye kısaltılan takımı sever bknz.Manchester United.

facebook'daki profil resmi değiştirme olayına çok sinirleniyordum
son hadise de yaktım gemileri arkadaş akraba demedem çemkirdim.

kışın akşam kızılllığında bir belediye otobüsündeyseniz hiç öyle coldplay,travis falan dinlemeye kalkmakyın tek tavsiyem: fairuz derinbulut.

ulen 10090043 tane fotoğraf çekiyorsunuz bir tanesi güzel çıkıyor,
sonra sanıyorsunuz ki güzel fotoğrafa sahip olmanın yolu 10090043 tane fotoğraf çekinmek.
öyle değil işte o işler ama nerdee..

kışın elleri üşümeyen kızdan çekinirim.

rejim yapan bir kız ile arkadaşının çaktırmadan sohbetlerini dinliyordum ki rejim yapmayan ''sınırsız kahvaltı yapabilirsin KAHVALTI GÜNÜN EN ÖNEMLİ ÖĞÜNÜ ZATEN'' diyene kadar.
o andan sonra klişe perilerinin yanımıza geldiğini gördüm.

istikal caddesi üzerindeki bankamatikler diğer bankamatiklere göre biraz daha yavaş.
bunu bilin one göre davranın geçen iş bankası bankamatiği kartımı vermeyecek sandım o kadar bekletti ben de ona şu aralar serdar ortaç'tan edindiğim büyük felsefemi bekledim ''ölene kadar seni bekleyemem''

farkettim ki ''stilize'' demeye bayılıyorum ben.

antalyaya kısa dönemli göç etmiş arkadaşım yusufan d. bir anda aradı ve ''piyaz yiycem tavsiye ver'' dedi.
hemen yaptım adres tarifini.

Haberlere ajans diyen insan tam candır.
bir de bülten vardır o da hafif kırık erkek ismi gibi bir gelime.

nutella ülke ismi gibi değil mi?
öyle bir üllkeki böyle zenci olmayan esmerler var
ama beyazlar da var süper de anlaşıyorlar..

kesinlikle dalga geçtiğimden değil ama sabri sarıoğlu - erdal erene benziyor.

w harfini pek sevmiyorum galiba
özellikle de türkedeki v harfi yerine kullanıldığında kullananı da sevmiyorum.

ilkokul arkadaşlarım bir bir askere gidiyorlar
kız olanları gidiyor tabii
sabah aradı bir tanesi önce düşmedi telefon
sonra bir daha aradı ankara mamak'a gidiyormuş.
galiba güzel bir yer orası.
iyi dileklerle uğurladım.

affedersiniz FG radyo sizce de harika bir radyo değil mi?
http://www.futuregeneration.net/

hoşlandığınız kız bir sevidicek bulursa ya zevksiz birinden son anda kurtulduğunuza dua edersiniz yahut biraz canınız yanar.
yahut da her ikisi de olur.
1.si süper bir durum tabii..
hayat sigortasi gibi len.

üniversitedeki arkadaşlarım bahçede fotoğraf çekinme coşkusu için sadece benim gittiğim bir ders saatini seçmişler.
tebrikler !

bir ara ronaldinho için ölünüp bitiliyordu
kısa bir dönem de cristiano ronaldo için ölünüp bitildi tutmadı bu futbolcular.
spordan bahsetmişken uçan bir insan görmek için James White yazın internet tarayıcılarınıza

saraçhanenin ilerisindeki İstanbul.B.Şehir Belediyesi 'nin oradan okula gideken kendikendime gülmeme engel olamadığım bir sahne gördüm.
boyluca bir adam kafasını paltosuna sokmuş yürüyordu arkadan görünce rüküş uzaylılar tarafından istiladayız sandım.

imajdakiler abbey road yolundaki The Beatles'ın i-pod şekli yapmış halleri.

şarkı tavsiyesi
Travis - My Eyes

Doğan çocuklara isimler
Kız: printer
Erkek: Karton

¿ Donde y cuando vamos a quedar ?: ispanyolca ne zaman nerede buluşuyoruz ?
goggle translate de bambaşka bişey çıktı çok komikmiş bu arada orası da..

5.12.2010


sallama çay sevmem,
ama yoklukta içiliyor.
bir de sallama çayın posafını kaşığına sarıp posafın ipi ile ustaca sıkabilen insandan biraz çekiniyorum.

Antalya bademaltı'na sağlam zam gelmiş.

halbusem?

teorime göre bir adet sümüklü peçete 24 saatlik aralarla sonsuza kadar kullanılabilir.
kurut kurut takıl.

en çok kaç para kaybettiniz?
ben bir kere 10 lira kaybettim .
azıcık cimri olduğumdan yüksek miktar kaybedemem zaten.
ama yerde bulduğum paralarla o 10 lirayı çoktan kazandım ben.

Mevsim normalleri seviyorum ben.
öyle haşarı havalarla işim olmaz.

''antalya çocuğuyuz abi biz,yağmurdan nasıl kaçılır biliriz''
vecize arkadaşım yusufan d.'ya ait.
korkunç yağmurlar antalyaya.

Babanelerinin kıyafetlerini giyen kızlar V.S. Aşortman (eşofman) ile gezen kızlar.
Huge Challenge !

kız kavgası da ayrı candır.
kimse kavga etmesin tabii o başka..

sınıfta bize inatla ders notu vermeyen çok devamlı öğrenciler var.
not sorunca ''ben de bilmiyorum'' demeleri sonra da 70 falan almaları komik oluyor.
tamam,
kimse kimseye ders notu vermek zorunda değil ancak sınıfta zaten 5 kişi falanız.

nihayet, istanbul için soğuk vakti

facebook gene herşeyi mail atmaya başlamış korkuçsal.

keşke, çılgın bütçeli istanbul belediyesi en popüler caddesinin zeminiyle de ilgilense de nostaljik tramvay her geçişinde sallanmasak.

ev arkadaşım Fatih Y. ve onun arkadaşı Can B.K dün resimler sergilemişler gittim.
sadece bir taneyi beğendim baktım fatih'inmiş ''satılmazsa eve hacıla'' dedim.
''tamam agoş'' dedi.
dün ortak çamaşır yıkadığınız adamın çizdiği şeylerin sergilenmesi ve etrafına toplanan sanat meraklısı insanlara ilistürasyon imgesel falan diye konuşması acayip ama güzel tabii.

o değil de param bitti benim yahu?

bir kere bi kızdan ayrılacaktım da diyemediydim.
sonra o önce bırakmıştı.
refleks olarak düşmesin diye tutmaya çalışmasam iyiydi
çünkü çok kötü bir pozisyona düşülüyor o tutma çalışması sırasında.

estudiantes:ispanyolca öğrenciler demek ve arjantinde sempatimi kazanmış bir futbol takımının ismi

gene saç uzatacaktım da '' u '' döndüm eskisinden de kısa kestirdim.
güzel yanı artık sadece kızların beğendiği bir saçım var.
kötü yanı kulaklar biraz üşüdü.
kulaklarımı kapatmaya yarayan o badımı takmamın zamanı gelmiş.

galiba rejimdeyim.
gerçi sağlıklı beslenmek bir öğrenci için inanılmaz pahalı bişey.

arkadaşım yusufan d. doğumgünü partisine gelen kişilerin sarı giymesi istemiş giydik geldik
giyemeyenler pek eğlenmedi ancak sarı giyenler ''kemiksiz oynadı''
''etek sarı sen etekten sarısan'' çalsa tam olacaktı.

millet yüzmeyi bilmiyor lan ne acayip geliyor ilk başta ama adam nerede yüzecek nerede öğrenecek?

ikidir,
secret window filmindeki jonny depp'i görüyorum taksimin oralarda
saçını ne sarıya boyuyon len düdük. diye girşeceğim.

2000 yıl sonra aradaşım çiğdem s. ile görüştüm
mimiklerim bana ait değilmiş.
bir de aynı günde iki sefer gülegüleleştik
milleti öptü de bana el salladı acayip oldu.

yoksa bıyık mı?

son zamanlarda tanıştığım tüm gözdeler süper neşe sahibi insanlar.
ayrıda da süper insanlar.
nedir sırrı anlamadım.?

Tarlabaşı cihangirin bildiğin aynısı aslında
sadece
belediye pek etrafı temizlemiyor,
kiralar cihangire göre yarısı kadar ucuz,
yaşayanların pek okul okumuş insanlar değil,
cafeler yerine dürümcüler falan var,
insanlar zaten apartmanlarının önlerine oturup çekirdek eşliğinde sohbet ediyor.

yazlık mekan dahi olsa kimse üstsüz yahut atletle falan yemek yemesin.
hadi güzel kadınlar falan göğsünü gere gere belki yiyebilirir ancak gerisi yapmasın
tam olarak ne demek bilmiyorum ama galiba pareo diye bişey var kardeşim !

''nothing gonna change my world''
nothing is real''
neyin peşindesin The Beatles.

birbirini bilen ancak tanışmamış insanlar birleşin !

hep para biriktirip adidastan süper bir tişört alıp giyicem diyorum
ancak beni yakan 5 liralık pasaj tişörtleri oluyor.

Şarkı Tavsiyesi:
Travis - Flowers in the Window (klibine de ayrı hastayım)
Barış Manço ve Kaygısızlar - Flowers of Love
Lenny kravitz - i belong to you

esen kalın.

22.11.2010

Meret


internete bir süre girmeyin sonra çatdadanak girin
özellikle sürekli güncellenen siteler.
size enteresan bir yabancılık gösterecekler.

cep telefonu almam lazım ama pek bi özellik anlamıyorum.,
facebook'a falan girenleri var ama o galiba gsm oparatörünün özelliğiymiş.
o konulara hiç girmiyorum, zaten cebimden çıkardığım bişeyler ile arkadaşlarımın durumlarına bakmak anlamsız geldi bir an.
ben en son anlamaya kafa yorduğumda wap diye bişey vardı ki halen bazı yaşlı telefonlarının kısayollu tuşlarından kendisine yanlışlıkla bağlanılır ve ardından telaşla no tuşuna abanılır.
wap benim için budur.

papaya,avakado falan bunları bir geçin artık olayınız ''KUDRET NARI'' olsun.
acayip değerli bişeymiş.
mide yaralarını anında tedavi ediyormuş
cilde de faydalıymış
sıhat sıhat sıhat...
babam ekmiş bahçeye de bi... çalmışlar..
ikinci mahsülü inceleme fırsatım oldu plastik gibi bişey afedersiniz.

kışın iyice uzayan saçını kestriyorsan ve insanlar farkedip de bişey demiyorsa artık tamamsındır kal orada başka yere gitme.

bir kere burgerking'de birisi kürdan sorduydu da müdür ''ağaç ürünü olduğu için yok beyefendi'' dediydi.
peçeteyi yahut meşrubat koydukları bardakları falan yünden yapıyorlar zaten...

hep merak ederim tırkak yiyenin içinde çıkan tırkak ağacı neye benzer diye.

kazulet kelimesinin manidarlığı da çok az kelimede var.
kendisi arkadaşımız hakan g.'nin 10larca lakabından birisi.

''dalgana bak'' söylemi denizcilerden çıkmış olabilir.

rakıya eşlik eden ekşi portakala tuz dökmek ne de güzel bir eylemdir.

pepsi'nin cips alana bedava verdiği kutu kolaları 1 liradan satan bakkal gördüm Antalyada.

Vatan Computer'in logosunda da vatan computer yazıyor ancak gelgelelim internet adresi vatan bilgisayar diye yazılıyor.

arkasında revivo yazan çubuklu bir fenerbahçe formam var.
fenerbahçe'nin kendi tekstil markası fenerium'un ürettiği ilk forma serisinden
bu sezon 10 yıllık oluyor o forma bildiğin nostaljik formam var.
gerçi nostaljik formanın has markası umbro oluyor.
bu işler böyle.

cep telefonunun pilinin üzerinde "made in japan / finished in korea" yazan samsung'a tebrikler vallahi.
büyük prodakşın.
bu arada samsung kore dilinde üç yıldız anlamına geliyormuş.

evladına meret ismini koyan varmıdır.

Sarı Mor Yeşil formasına dönen utah jazz'a sempatim büyüdü.

Annem de optik olmuş.

bir arada inanılmaz çok meşgul olup messenger'a girenler vardı.
e arkadaşım kapatmak 2 saniyeni alıyor zaten bu mereti.
ha benimlen konuşmak istemiyorsan anlarım samimi ol canımı ye.
ben de bazen benimle konuşmak istemiyorum kendi kendime konuşacak oluyorum da cayıyorum oflama ile karışık ''heveeyh'' diye bir ses çıkıyor ağzımdan.

sürekli tarife takip edip sürekli oparatörünü değiştiren insanları bir süre sonra aramadığımı farkettim.

acı badem kurabiyesi yenilendi !
artık : ''Acı Badem Bıyık Kurabiyesi..''

ne zamanki sokakta tanıdığa rast gelmem o zaman anlarım ki Antalyada değilim.

Sigara zammı iyiydi de alkol zammı candan can aldı..
blue label diyordum da sustum kaldım...

arkadaşım gözde e.'den bir vecize
''i'm not short, i'm just fun size''

aynı isimi ile bir facebook adresi almak da nedir?

parfüm aldım.
alırken yalandan kokladım bir de..
doğru parfümü aldım gerçi..

levent yüksel, zalim şarkısının klibinde athenanın solisti olan gökhan özoğuz'a benziyor.
yahut tam tersi işte
geri kalan zamanlarda da inceden george harrison'a benziyor.
harrison zaten kesin Türk o başka tartışma konusu.

gençlere destek olmak gayesiyle gittiğim bir punk rock konserinde seyirci arasına giren basgitarist arkadaşın etrafından dönerken basın sapını kızın suratına çarpması fena oldu.
gerçi aynı kızın daha ileriki dakikalarda ska yaparken eli ağzıma dokundu haifiten
o da fenaydı.

yarin aslan olması ancak adının hediye olması?
bir de bu devirde endaze kullanmak.
inkılaplarımıza ters..

nadir gördüğüm bir arkaşım çiğdem s.'ye ileteceğim objeler birikti görüşünce kendisini hediyeye boğuyorum gibi olacak ama öyle değil işte.

mozilla firefox oturum kurtarıyor ya
bildiğin aksiyon macera tadında bir olay o..

doğan çocuklara isimler
Erkek: zübeyir
Kız: zübeyde

şarkı tavsiyeleri
cortney tidwell eyes are at the billions
redd - prensesin uykusuyum
radiohead - the tourist

12.11.2010

one dishwasher in Washington


sanırım öldükten sonra taze kolanın burnumu yakan asidini özleyeceğim.

Antalyaya gelince arkadaşım ilaydaya attığım ''palmiye gördüm kendime geldim'' mesajıma arkadaşım ilayda'nın ''maki yok mu orada ne palmiyesi havaide misin?'' demesi.

''Seni kendime sakladım''
Duman
''Sen kendinde ol yeter''
Redd

kuruyemişcilik yaptığım sıkıcı günlerden birinde güvenlik şefim ile saatlerce ekonomiden konuşup markaların daha çok satmasının yolunun nostaljik ambalajlar olduğuna ve halkın eski güzel günlere özlem duyduğuna kadar vermiştik.

''ne diyon len sen sibop'' diyen bir cengiz küçükayvaz malesef bir çoklarımızın hafızalarından silnmeyecek.

kuzenin Anıl Ç.'de bir Best of Cem Karaca cd'si varmış geçen icab etti dinledik gariptir babanın en tiyatral şarkılarını koymuşlar albüme,
radyo tiyatrosu havasından geçilmedi ortalık.

istanbulda çeşitlli olaylar vesilesiyle pek görüşemediğimiz arkadaşım çiğdem s. ile kendisinin bu tatilde antalyaya gelemesi sebebiyle görüşmememiz özellikle de burada onu görmeyi bekleyen arkadaşları açısından biraz fena oldu.
neyse sağlık olsun.

şarkı sözlerinde dünya demek yasaklanmış.
uzay yerine de kozmos denilecekmiş.

yoksa bana work and travel ile washington mu gözüküyordu?
washingtonda bir dishwasher mı olacağım?
tecrübeli kuruyemişci olarak amerikan hükümetinden iş bekliyorum.

bu arada amerikada ''amerikan hükümeti'' olur.
ülkemizde ''yetkililer''

cep telefonları gelişti gelişeli içeriklerindeki yazı karakterleri de giderek şekilli olmaya başladı gerçi coming sans MS olmasın da ne olursa olsun.

Keyfine bakan değil de Keyfini yaşan insan daha bi özeldir.

Radiohead yeni albümünü bitirmek üzereymiş in rainbows aklımızı aldıydı onu bi yerine getirseler bari.
gerçi çoğul konuştum da doğru dürüst Radiohead sevgisinin aşılı olduğu pek arkadaşım da yok hemen bi kişiye daha sorayım (bloga naklen yazayım) evet adını vermek istemediğim arkadaşım da değişik kafaya sahip bir kişiymiş zira verdiği cevaba bakın :''sevmemeye çalışıyorum ama seviyorum lanet olsun''

Deve tüyü diye renk var.
aslında deve tüyü dediğimiş şey bildiğiniz tüy.
rengin adı deve tüyü rengi olmalı.
tıpkı kahve rengi gibi.
bir de kuş tüyü yastık var o da ayrı geriyor beni.

''hanımköylü'' de bazen cuk sesi ile yerine oturan bir vecibe.

Halbuki yerine ''halbüsem'' diyen insandan zerre zarar gelmez.

dahi anlamındaki de'yi ve soru eki olan mi'yi ayrı yazamayan kızlar yüzünden bekar öleceğim galiba.
(hiç kendime de suç atmam)

istanbuldan antalyaya gelirken kolaylı dinlenme tesislerinde yanıma merhaba diyerekten bir tip yanaştı cerrahpaşa tıp öğrencisiymiş harladık geyikleri.
istanbuldan caydırdım, antalyada doktor olacak.

keşke röpörtaj veren sanatçılar gibi ''hiç bir paylaşım sitesinde hesabım yok'' diyebilseydim ama var. hem de eşşek yüküyle var.

karşıt görüşlü 2 topluluğun yaptığı kavga sonucu sınavları bayram sonuna alınan marmara üniversitesi iletişim fakülteleli öğrenci arkadaşlarıma ve aynı fakültedeki yardımcı doçent arkadaşıma ve yine yardımcı doçent olan sevgili teyzeme taziyelerimi iletiyorum.

bugüne bugün mitoloji ve ikonografi dersi vizesinden 60 puan almış birisiyim.
Zeus akıllı olsun !

sanırım melek olsam da yarasa kanadı kullanmak isterdim.

amerikadaki kuzenim sait s.'ye hepsi bir arada kahve yapmayı vaad etmiştim gelsin diye.

''yaşadığın il ayda dahi olsa peşinden gelirim.'' diyebileceğim bir kız evladı çıksa ya karşıma du bakalım.
(arkadaşım ilayda, ''blogunda adım geçsin'' dedi ondan yazdım yukardaki cümülümü.)

7 Kocalı Hürmüz öyle bir film ki kötü diyemedim.
bir ara bayağıca niyetlendiydim kötü demeye
kızlar güzel oynak oynak.

doğan çocuklara isimler
kız: vecibe
erkek: vecdi

bu sefer ilk şarkı tavsiyesi galler kökenli bir topluluktan
Supper Furry Animals - Hello Sunshine
ikincisi bildiğimiz sevdiğimiz iskoç abilerimizden akustik bir versiyon.
Travis - Closer (acoustic versiyon)

7.11.2010

tanımadığım bilmediğin bir sürü isim


Malazlar kibritin ambalajını bence kibrit ambalajları içerisinde en güzeli.

i.t.ü ile istanbul üniversitesini birbirine karıştıran insan yaşlanma yollarındadır.

The Beatles'in ''Girl''ünü ben yazmış olmak isterdim.

kokoreç bir acayip,
uykuluk bambaşka acayip.
severek yiyoruz o başka.

helikoptere ''aligopter'' diyen adam ile kavga edemem ben.

Papaya nedir? hangi bitkinin meyvesidir?
tam olarak bilmiyorum ama güzel kokuyor meret.

hayatımda 2 kere adımızı okutturdum tüm okula.
o da değişik bir his
bir kere tüm millet sana bakıyor sanıyorsun ama bakmıyor daha önce mikrofon kullanmadıysan mikrofona verdiğin sesin hoparlörden bir saniye falan geç gelmesi var.

ingilizce bildiğini en çok facebook'da göstermeye çalışan kıza da ne desem bilemedim.

90'lı yıllarda çok duyduğumuz bir kelime adaptör.
2000'lere şarj cihazı olarak geldi.
yani 90'larada adapte olabiliyorken
2000'lerde şarj olma derdindeyiz.

''ağzından çıkanı ağzın söylemesin''
ev arkadaşım F.yalın

olmadık zamanlarda acayip sesler çıkartan göbeğimi tebrik ediyorum.

yeni sevgili yapınca tanımadığım bilmediğin bir sürü isim hakkında fikir sahibi oluyorsun sonra o isimlerden gördüklerin oluyor tanışolup arkadaş oluyorsun falan da o kadar adını duyup hiç göremediklerin var ya işte New york'da 5 Minare öyle bir film.

''Aya bak Yıldıza bak'' adlı şarkının ''kız allahını seversen'' kısmını ''kız allanır seversen'' olarak anlayıp söylemem.

İstanbuldaki ulaşım zammını protesto ediyorum.
ve eski ulaşım zammını protesto edip de şimdiki zam hakkında şuana kadar bişey yapmayan muhalifleri de protesto ediyorum.

Bıyıklı Kız görünce ''Pala'' demek evvela Palalara hakarettir.

6 rakamını göbekli 9 rakamını kambur olarak düşünmek ancak yine de 69'un akıllara bambaşka şeyler getirmesi.

makas önemli bir icattır bunu bir kabul edelim.

küçük besleme yerine ''küçük besmele'' denilmesinin ardından küçük besmeleyi ''bismil''olarak tanımlamam kendikendime yürürken aklıma gelmeseydi iyi olacaktı.

elimizin kolumuz sevgilileri 'Kulp' ve 'Kolçak' kardeşler.

çayı imkan varken ince belliden içmemeyi aklım almıyor.
bildiğin rize turist çayı.

kings of leon da anadolu'un hangi yöresindendir?

şu hayatta çisem isminden ve sadece soundtrack dinleyen insanlardan hiç bir şey anlamadım.

çantasından 2 günlük etsiz çiğ köfte çıkan F.Şekerci adlı kızı tebrik ediyorum.

bazı bloggerları adres çubuğunda farklı logolu görüyorum,
nasıl yapılıyorsa bir anlatın.

sesini güzel sanıp rakı masasında şarkıyı daha bir vurgulu söyleyen kadını ''bafilemek'' için öven erkek bilin ki zor durumdadır.

çay taşırken eline döken insandan çıkan ses ''hıssss...''

bugün eve giderken ömerhayyamın orda
200tane polis falan var
yanlarından gidyom ben de
elimde de arkadaşım y.Doğan'ın hediyesi olan kutusundaki infrared ısıtıcı var
içinde bazuka saklıymış gibi bişey
hafifi kaldırdım yukarı bi polis tıstı inceden.

peki ya çiğ köfteci ali ustaya ne demeli?
kapitalizmi yıkarsa bu abi yıkar.

orantısızca küçük bedenli genç kız kız ayağıdır beni benden alan.
düşmeden nasıl duruyorsunuz ayakta anlamak güç.
hele bir de çok memeliyse entersan dengeler dönüyor o vücutta.

iddia ediyorum Geroge Harrison Türktür.

o kadar koku alamıyorum ki yaz kokusu nedir bilmiyorum.
geçen gün çok güzel bir parfüm kokusu çalındı burnuma 5 dakika takip ettim güzel koku sahibini farketmedi galiba ama ben gene de ayıp ettim.
ne o öyle sapık gibi.
gerçi dönüp ''höt' dese sinamasal bir tatlılıkla durumu izah ederim
o zaman bişey demezdi galiba.
belki öpüşme bile olabilir.

fotoğraftaki adam yaşlılığım lan !

şarkı da yok isim tavsiyesi de yok bu sefer.

30.10.2010

Vertumnus


insanoğlu da bir acayip yeri geliyor bıyığına çorba,ayran v.s bulaşan insana da sempati besleyebiliyor.
niye besleyebiliyor çünkü görsel hafızamızda bıyığı ıslak ancak sempatik karakterler de var.

futbol takım kaptanlarının pazı bantları olması için ideal bir pazı ölçüsü var mı?
kolu pazısız olan pazıbandı takamaz mı? ve kaptan olamaz mı?

az tanıştığı
kızın objesini (çakmk,şapka ve benzeri) kendisine zorla hediye alarak kıza yavşayan erkeğe kafa atmayı sever bir halim var benim.

NBA'den Allen iverson'u alan Beşiktaş Cola-Turka.
NBA'e Semih Erden ve Ömer Faruk Aşık'ı gönderen Fenerbahçe Ülker Fenerbahçe olunca ülker oluyor.
ne bileyim ben beşiktaşlı olsam buruk sevinç yaşardım.

sulu yemek yerim diye girdiğim okul yemekhanesinde makarna ve şinitzel çıkması yetmezmiş gibi arkadaşımın da şinitzelini bana vermesi..

''happiness is a warm gun''
diyor john lennon.
''çok mu ayıp hala mutluluk istemek,neyse zaten hiç halim yok''
diyor teoman yakupoğlu

neyzen tevfik övülmeden üniversiteli sohbeti olmuyormuş arkadaş.

70cl. bira içmekten kol kası yapan insanın göbeğini düşünün bir de...

fakültemizde sol bir topluluk,toplanıp hiç bir şey yapmadan öylece dikilip güvenliği çıldırtmış sonrada öylesine dağılmıştı.

tünel meydanından, asmalı mescide doğru giderken bir kır pidecisi var.
hah işte onun karşısında bir kafemsi bir yer var.
oraya dikkat ediyorum ikidir nescafeyi tam karıştırmadan getiriyor.
en tiksindiğim şeylerden birisidir benim de bu durum.
böyle yarı erimiş kahveler yüzüyor yüzeyde falan...

üstüste yığılmış 50'ye yakın şemsiye ölüsü gördüm istiklalde yarısı saydam yarısı da pembeydi.
hep kızlar alıyor bunları bozulacağını bilebile.

eski sevgilinin üniversiteden mezun olduğu andır işte o an..
o an öyle bir an anlatılmaz, yaşanmaz, bilinmez.

bir kere antalya kaleiçi amfi tiyatroda oturuken petşişeyle rakı içen bir amca gördüydük, sonra amcanın yanına (torunu olduğunu tahmin ettiğimiz) süper güzel bir kız geldiydi de amcanın elinin ayağını falan temizleyip gittiydi.
allahım delircem neydi o kız nasıl bişeydi?

acaba eski sevgilisi dekan rektör olan var mıdır lan?

eve giderken bazen kasımpaşa recep tayyip erdoğan stadı ile selamlaşıyoruz.

okulda karaçarşaflı gördüm lan !

rus asıllı azeri ile azeri asıllı rus
gerisini getiremeyeceğim zira bir de nahçıvan diye bir yer vardı eskiden.
öf.

antalya atatürk caddesinde bazı kış günleri şimdiki starbucks olan olan yerin önünden geçerken aklıma iki şey gelir.
biri burası süper bar olur diğer de çokokremli simit.
aklı mı seveyim hiç kötü düşünmüyor.

evime en yakın bankamatik galatasaray lisesinin dibinde
orası da fena piyasası olan bir mekan değil
bazen çok paspal hallerde çıkıyorum oralara
aman diyeyim görseniz de tanımamazlıktan gelin sonuçta şanlı şöhretli bir yazarım ben.

tepedeki fotoğraf bana aittir.
evime giderken,eve dönderken gördüğüm manzaradır.
hakkında Yusufhan adlı arkadaşımın ''yollar nerede insanlar çatılara mı basıyor'' dediğidir.

Zeus'un karısı Hera,
Zeus'un kardeşiymiş lan !

yazdan kalma bir gün bulunca yaza idade etmek istiyorum.
geri kalmasın akranlarından.
hem belki iyiğiliğim karşılığını verir mevsimler tanrısı vertumnus.

arayana yenibosnada bit pazarı buldum.
http://www.eskidjibitpazari.com/

arkadaşım Ç. ile bir kere fenerbahçe ürünlerinin satıldığı fenerium'u görmüştük de ''boka bakar gibi bakacağım fenerbahçe ürünlerine ''demişti.
boka özel bir bakışı varmış kendisinin onu öğrenmiştim o anda.
şu aralar kendisi kırmızıları giyip aşk meşk peşinde koşmakta bir insan.

Türk asıllı Alman diyerek mesut özdil'i artık manşetlerimize taşıyıp durmasak ne de güzel olur.
nutella da onun kadar taze kavrulmuş Türk bence.
hatta belki nutella daha fazla Türktür.
bu milliyet işler bir acayip.

facebook'a mayolu fotoğrafını koyan kız diye bir şey var.
kendi içerisinde dallara ayrılıyor.
mesela fotoğrafı kendisi mi yoksa başka birisi mi koydu?
yada fotoğraf etiketlendi mi?
etiketlendiyse kendisi mi yoksa arkadaşı mı etiketledi?

Friend's de Ross tam candır.
Plase Chandler.

eindhoven demeyi bir başka seviyorum.
sanırım şehrin adı ile bir teknik üniversitesi de varmış.
teknik üniversite sevmiyorum ben.
ruh üniversite seviyorum.

beni fena kesen türbanlı arkadaşa iki çift laf etmeyeceğim.
hiç de garipsemeyeceğim.

doğan çocuklara isimler
erkek:george
kız:betty

şarkı tavsiyesi
friends - theme song

22.10.2010

sarı camlı gözlüğ


çok iyi telefon kullanabilen babadan biraz çekinirim.

kültür bakanlığından onaylı olarak kurulan ''levent yüksel'i farklı bir saç modeli ile görebilenleri koruma ve yaşatma derneği' kurulmuştur.

küçük e harfini zerre sevmiyorum bence tam bir şerefsiz o.
itin ardına ekleyeceğim kendisini.

ilkokulöğretmenimi sevmiyorum ben.

götü yere yakın olandan ne korkucam
bacakları kısa olur onun bi kere
koşsa koşamaz, tekme savursa savuramaz.

evimizde televizyonumuz yok o yüzden gittiğimiz bir kafede televizyona konsantre oluyorum.
televizyondaki bir klipte serdar ortaç'ın apartman aralarında parası neyse verip astırdığı kar beyaz çamaşırları gördüm.
bir sonraki klipte ise aynı çamaşırlardan ikisi tarkan'ın üzerindeydi.
türk pop müziği fenalardaymış.
dikkat edin, insanlar pop şarkıcısı sıla'nın fiziğinden bahsederken kendini kaybediyor.

arkadaşım sami,
arada blogumdan alıntı yaparak konuşuyor,aklım uçuyor,
aklımda sadece queen şarkısının giriş cümlesi olan ''emty spaces'' kalıyor.

terleten kış gününü olmasa daha iyi,
gerçi aşırı soğuk kış gününden iyidir.
botumu giyip şemsiye taşımaya karar verdiysem yağmur yağmaz.

radikal gazetesinin boyutu inanılmaz güzel olmuş.
böylece yere gazeteyi serip koltuktan aşşağı uzanarak gazete okuma alışkanlığımdan kurtulabilirim.
gerçi önce hürriyet okuma alışkanlığımdan kurtulmam gerek.

yunan mitolojisi dersinde öğreniyoruz ki şu tanrı olacak adamlar arasında ne şerfefsizlikler dönmüş arkadaş.

yorganın battaniyeden daha sıcak tutabilmesini anlamıyorum.

arkadaşım şeref'in sarı camlı gözlüğünü takınca ortalık aydınlanıyor,
bi enerji bi mutluluk geliyor insana.

kılıç kuşanasım var ne zamandır.
kuşanmak eylemi çekici geliyor galiba.

kızılırmağa. ''maraşanti'' diyormuş hititlililer.

yıllar evvelinde okulun bahçesinde sikke olduğunu tahmin ettiğim yosundan yeşermiş kil gibi.. para gibi.. bişey bulmuştum.
o zaman en pratik şekilde ulaşabileceğim ilkokul öğretmenimden de bu bir sikke onayını aldığımdan sonra sikkemi bi kaç gün cebimde gezdirdim.
sonra kaybolur diye televizyon sehbasının oraya koydum.
sonrada ''bi sikke yaramaz bu'' diyerk kaybetmiş olmalıyım.

beer ile bear arasındaki ince çizgi.

tüm fotoğrafları alengirli koltuklu kafelerde oturur halde olan bir milyon insan bulabiliriç

uzun süredir yazmamın sebebi burs ve benzeri bürokratik sebeblerden çantamda 3-5 kilo evrakla makam makam dolaşmam.
keşke 19 mayısa falan denk gelseydi de birinin makamına otursaydım.

geçen gün kilo almış insan için ''ete gelmiş'' dedim.
artık nasıl bir kafaya geçmişsem..

nargile kelimesi ''neargillaey'' diye okunur.

uykusuz bu hafta poster veriyor.
fıratlı tarafını asmayacağım tabii.

doğan çocuklara isimler.
erkek:toshiba
kız:sony

şarkı tavsiyesi.
The Beatles-And I Love Her

fotoğraf türk pop müziğinden (temsili)

7.10.2010

5 liraya yuvarlamak


fıçı birasının 5 lira olduğunu tüm dünyaya duyurmaya yemin etmiş taksim barlarından birindeydim.
onun çok sevdiği bir mekanmış burası. her zaman ''aslında uygulamak lazım'' diye düşündüğüm buluşmanın raconunu erkek keser kuralını sanıyorum hem ''ulan şimdi ilk seferden çok sahiplenmeli artizliğe girmeyelim'' düşüncemden,
hem de kibarlığımdan dolayı uygulamamış idim.
yuvarlak ve küçük sayılır bir masaya karşılıklı oturmuştuk,etrafta müzik sesinden çok ''rağararauğara'' şeklinde insan sesi vardı. söylediklerimizi anlamak için karşılıklı birbirimize eğiliyorduk ki onun eğilmesi ile ortaya çıkan göğüs dekoltesi benim içgüdüsel eğilimlerimi de tetikliyordu.
sanırım dikkatimi dağıtmak için ikinci birayı söyledim.
birayı söylerken kolumdaki uzunlamasına yarayı gördü ve dövme anlamına meraklı bir kız gibi hemen ''hikayesini''sordu.
''ne hikayesi var lan, evime abajur ve somya taşırken oldu.
tentürdiyot bastık geçti,vallahi tentürdiyot zararlı diyorlar ama tentürdirdiyot kullanan öldü de kullanmayan ölmedi mi canım
'' temalı bir ''önemli değil ya abajur taşırken oldu'' dedim.
kurduğum cümlenin alt yapısında ''umarım bu kız yara izini seksi bulan bir kızdır'' teması vardı zira birkaç bira sonra kendisini evimde görmek niyetindeydim.
filmler ve tim börtın üzerine klişe bir sohbet ederken ayağımızın altına tekir bir kedi dolandı.
kediye gösterilen sempatiden ve kendisine kedi olarak değil nizamettin olarak seslenilmesinden kedinin mekan kedisi olduğunu anladım.
karşımdaki kız da kediyi tanımış ve kendisiyle sempatikçe selamlaşmıştı.
yüz buldu şerefsiz kedi,
gitmedi ayağımın altına dolandı paçama sırnaştı.
ulen zaten iki büklüm, alaturka tuvalet pozisyonunda ve kolumdan yaralı bir şekilde ilk buluşma savaşı veriyorum.bir de kedi geliyor
yerim kedisini de nizamettinini de diyerek. kediye ''siktir la'' ayarında (çaktırmadan) küçük bir tekme savurdum ve gurur yaptı gitti.
giderken de kuyruğunu havaya dikip götünü gösterdi bana adi hayvan.
hayır kedi götünden tiksinen bir insan değilim de karşımdaki kızın tam yüzünün hizasında kedinin götü var,
üstelik kedi de normal kedi değil ha,
küsüz biz onla.. bildiğin mazimiz var.. olacak iş değil yani.
neyse ''olur böyle günler'' diyerek biramdan uzun uzun yudumlar aldım ve yudumlar alırken aklıma tam ilk buluşmada kız arkadaşa anlatmalık şeyler geldi.
aldım sözü: "Bi keresinde keresteden bozma bi arkadaş fena borç batağına girmişti biliyor musun, adamın peşine tam yirmi alacaklı takılmıştı ha. Tabi ben de o zaman arkadaşlar arasında bir abi, sığınılacak bir liman niteliği taşırdım. Aldım bunu arkama yirmi adamın hepsine teker teker verdim ayarı, ama nasıl korktular inanır mısın burnuma umumi kokular geliyordu artık ne yalan söyliyim..."
Derken kızın suratını masadan, elini de ahşap masanın üzerindeki kıymıktan ayırmadığını farkettim. Amacım ona güvenilir bir insan olduğumu, ilk buluşmada dolaylı yoldan hissettirmekti ki, bu uydurma hikayemle fena halde kendini şişiren bi insan olduğumu düşündüğünü farkettim. Kıymığı oradan alıp şişkinliğimi patlatmasına ramak kalmıştı ki, "Hah hah hah", diye bir yalandan kahkaha patlattım. Aynı anda da kötü bir oyunculuğa başladığımın da farkındaydım. "Aman canım ben de kendimi böbürlüyorum değil mi? Böyle şeyler anlatır ya erkekler, kazma kazma, ben de espri yapiyim demiştim... Hah..hah... Kendimi şişiriyorum işte hah hah..." ... Ulan çok abartmıştım yarım salisede uydurduğum bu manasız mizanseni, ya şimdi de kız da böbürlendiğimi düşünmüyoken ona öyle düşündürdüysem diye düşünmeye başladım ama, kendisiyle dalga geçebilen insanların özgüvenli olduğunu, özgüvenin de çok çekici olduğunu okumuştum bir dergide. Ayrıca kadınların kendilerinden bahsetmeyi ne kadar sevdiğini de okumuştum. Zaten artık Tim Börtın'dan bahsedecek mide de kalmamıştı bende... "Eee, sen anlatsana bişeyler" dedim. Demez olaydım. Ne anlatayım demeye getirilmiş bir mimik sundu önüme. O mimik muhabbeti fena kitlemişti şimdi.

Sonra da en kötüsü oldu işte, beni, onun dekoltesine bakarken yakaladı bu sessizlik esnasında. Göz göze geldik, gülümsedi. Heyecandan n'apıcağımı şaşırdım bir an, oluyordu galiba. "Söylesene, asıl istediğin ne senin?" dedi birden. İşte fırsat buydu, ya cesaretimi kullanıp onu eve götürmek istediğimi söyleyerek etkileyecektim onu, ya da beyefendi gibi, arkadaşlığını sevdiğimi söyleyerek etkileyecektim. Yapamadım ikisine, ben de, siklemez tavrıyla ayağımda dolanan, tiskindiğim nizamettini aldım yerden, kucağıma koydum. Kız, "Evet, söylesene" diye üsteledi... Kedi kucağıma sıçtı birden. "Sikeyim seni" diye haykırdım.

Kediye haykırmıştım,
kız üstüne alındı...

Biliyor musunuz arkadaşlar, bazı kızlar böyle lafları duymayı sevmiyorlarmış... Peki o kız mı, o kız şu an yatağımda uyuyor. Aşk meleğimiz Nizamettin ise, ki dikkat edin kendisinin adını büyük harfle başlattım, başka çiftlere sırnaşarak aşk yaymaya devam ediyor. Aşka inanan her insan belki bir gün Nizamettin'e rastlayabilir diye düşünüyorum ben... Tek derdim ise, kızın adını hatırlayamıyorum... Ama fıçı birayı 5 liraya yuvarlamak çok akıllıca, çok yerinde...

Not:''aldım sözü'' kısmına kadarını ben yazdım ondan sonrasını da misafir sanatçımız Anıl Ç. yani captain blues yazdı.
biz çok güldük, çok eğlendik.

fotoğraf nizamettin'in temsili bir fotoğrafı.
google'a ''nizamettin kedi'' yazıp aratınca çıkıyor.

5.10.2010

Tam Karışmamış


sanıyorum cicişler adı ile biliniyorlar kendileri...
istiklal caddesinde henüz adını bilmediğim bir aradan girince karşınıza ''mustafa amca'' adında bir çay ocağının yerleştiği hep kalabalık bir avlu çıkar,
o avludan direkt arka caddeye çıkınca vardığınız cadde üzerinde cicişleri ve pembe jeep'lerini gördüm bir ispark görevlisi tarafından park yarımı alıyorlardı ve üzerlerinde normal hayatta görülen ünlü gerginliği vardı.
niye bana denk geliyor dercesine öfledim.
bunları size anlatırken de bakın ünlü gördüm diye anlatmıyorum.
ticari televizyon figürleri aslında gerçeklerdir diye bahsediyorum da konunun orasına hiç değinmiyorum.

az önce bahsettiğim yerden evime gidiyorum
eve giderken gazete falan alıyorum ben.
öyle bir yaşamım var şimdilik.

tam karışmamış, tam erimemiş hazır domates çorbası kadar korkunç bir şey daha yok bu hayatta.
lavabomda besliyorum kendisini bir süredir.

aşortman (eşofman) altı diz yapar,
bazı gazeteler el boyar.
bunlar böyledir.

''hayatta bakteri barındırmaz bunlar'' dedi yorgan satan adam.
''biraz bakteri de lazım abi '' dedim.
gülüştük.

iron man'a ''irish man'' dedim.
aylardır gülüyoruz bu esprime.

gülmekten yerlere düşen vardır
ondan daha güzeli
gülmekten yerlere yatandır.
eğer sevdicekse sen de kıvırılırsın yanına
fırsattan istifade romantik-komedi hesabı.

pastırma ile dondurma iş adından isim olmuş kimseler.
bunlara bir diğer örnek de ''teke zortlatması''dır.

yaptığım araştırmalar sonucu kuzenim anıl'ın kışın daha çok mp3 player kullandığını öğrendim.
yaptığım araştırma da sadece sormak.

dekanlıkta gergin gergin sıra beklerken adının betül olduğunu öğrendiğim kızla tanışıp sohbet etmesi de keyifliydi.
aynı anda birbirimize aynı soruyu sormasak da filmsel romantizm olmayacaktı.

elimi ayağımı falan bazen aşırı uyuşturup pis girişiyorum elime ayağıma.
keyifli oluyor lan.

ilhan selçuk antalya lisesinde okumuş.
ağabeyi turhan selçuk ise istanbul üniversitesi, edebiyat fakültesi, sanat tarihi bölümüne bir süre devam etmiş.
anıyorum ikisini de büyük saygı ile
tepedeki eser de turhan selçuk'a ait.

doğan çocuklara isimler.
kız: alfabe
erkek: ziya

şarkı tavsiyesi
Yasemin Mori - Yeniler.

2.10.2010

Boyun & Niran


İngilizce dersi kadar kendimizi ifade edebildiğimiz başka bir dersin olmaması biraz enteresan zira bizim rehberlik dersimiz de vardı ancak İngilizce dersinde örnek yapacağız diye anamızdan babamızdan bahsedip durduk.

yatakta ders çalışan insan candır.
tek bacağını aşağı ve yukarı sallar o insan.

kızlarda bel açılması ile belin açık olarak gezilmesi arasında mevsimsel ve ülkesel farklar var.

bugs bunny adlı karakter yaban tavşandır ve bu yüzden o kadar iri bir tavşandır.
tavşan çeşitlerinden birisi de kutup tavşanı onu da kendiniz araştırın.

http://www.fatisbeautiful.com/ diye bir site varmış...vay gidi...

sabahın kör karanlığında ilkokula giderdik kış günü zaten karanlık
üzerine bir de Antalya ayazı o kadar soğuk olurdu ki
servisi apartman içerisinde beklemeyi icat etmiştik.

evde akan burun tuvalet kağıdı ile silinir.
bir ara vitaminli peçeteler vardı artık var mı bilmiyorum.

türkiyeye iç çamaşırı müzesi açmak için bir vatandaşımız başvurmuş
tamam iç çamaşırı denilince akla hemen seksi şeyler gelebiliyor da
bildiğin don sergisi olacak.
hoş olmayan örnekler de olabilir.

dişi kişilerden rica ediyorum sokakta yürürken bir anda durup, elinizi bluzunuzun yakasından daldırıp da meme ve sutyen düzeninizi baştan düzenlemeye çalışmayın.
garip görünüyorsunuz.
kafamız fena karışıyor.

''uyku gözünden akıyor''
mecazsız düşündüğünüzde biraz korkunç.
tim börtın filmi gibi.
öbür türlü de hiç bir duygusal alt yapısı olmadan, en beklemediğiniz anda gözünüzden yaş akıyor o da acayip.

88 doğumlu bir kız var 1.sınıflarda
şaştım biraz.

kimse kusura bakmasında liv taylor dediğimiz kişi 33 yaşında.
çakması olan deniz akkaya neler yapıyor bilmiyorum.

çayın dibini bırakan insanı anlamıyorum anlamasam da saygı duyuyorum çünkü o yarım lokma çaya tamah etmeyen bir izlenim bırakıyor ben de o yüzden saygı duyuyorum.
yalnız ben de ne karaktersizmişim hem çayın dibini höpürdetiyorum hem de dibini höpürdetmeyene tav oluyorum.

zencefilli votka da ayrı güzelmiş.
Hafiften acısı var.

bilgisayar ortamında genelde beyaz fonlarla çalıştığım için mouse imlecim siyahtır.
bu sayede metalci kızları da tavlayabilirmişim.

bir takım erkeklerin fransız kızlarına karşı koyamadıklarını biliyoruz ancak o kızların koltukaltı tüylerinin de dolu dolu olduğunu biliyoruz.

kızların kılı olmaz tüyü olur.
dökücü yahut giderici gibi kelimeler girer devreye.

Niran Ünsal'da ne boyun var arkadaş bitmiyor.
üstelik ''boynumu eğmem kimseye'' diye şarkısı var.

arkadaşım onur e.'nin bilgisayarda ve cep telefonunda kullandığı şöyle bir gülümsemesi var '':Ç ''
nedemek istiyor tam bilemiyorum?
bir de bir ara durduk yere ''pöç ve zaaa'' diyordu kendisi.

sağ gözüm sol özüme 0,5 oranla daha kısık bakıyor galiba
hiç hoş değil zira ben bir thom yorke,
bir hayko cepkin değilim.

birşey beğenmeyen bir meymenetsiz olduğumu iddia edenlere facebook sayfamdaki ''107 beğeni'' kısmını tokat gibi çarparım.
Gülen Gözler filmi ile The Last Shadow Puppet topluluğunu aynı potada eritebilmişim.

görülen en iyi hacıvat: beyazıt öztürk.
görülen en iyi cuma : beyazıt öztürk.

aynı potada ertitmek?

Soner Arıca'nın Derbeder adlı şarkısına eşik edemeyecek kadar genç bir jenarasyon var.
bayağı var böyle nefes falan alabiliyorlar.

tuvalet kağıdı'nın karton kısmından arabasal bişeyler yapmıştı birisi de kimdi acaba o?

''caramel'' adlı filmde adamın bıyıklarını ağda ile yok ettiklerinde kafam biraz karışmıştı.

hepimzi simultane tercümeden garip bir keyif almıyormuyuz?
alıyoruz.
bence sebebi bize belgesel tadı vermesi.
ayrıca belgesellere yapılanlar simultene tercüme değil bildiğin dublaj ancak orjinal sesi kapatmadıklarından simultane etkisi oluyor.

simultane demeye de doydum oh.

fotoğraftaki agresif kızı tanımıyorum.

doğan çocuklara isimler
erkek:doğraaç
kız:doğurgaç.

şarkı tavsiyesi
Thom Yorke - Black Swan

30.09.2010

bir Gossipli ve bir Ayran


adamadama savunmaya ''menemen'' denmesi bitsin.

kuzenim Anıl benim bloguma ''nazire'' yapmış.
sanıyorum çok da eğlenmiş ben de aşırı eğlendim.
şurayı tıklayın okuyun.

facebook'suz yazım olmaz.
Facebook da fotoğrafa resim diyen arkadaşlardanmış
az önce bana ''profil resmi yapmak istiyor musun?'' dedi.

sol el baş parmağımdan küçük bir burnum var.
kendisinden pek birşey de beklemiyordum zaten.

Tamer Karadağlı adlı oyuncunun sanıyorum en küçük ama etkileyici rolü Ferhan Şensoy'un Şans Kapıyı Kırınca filminde oynadığı pilot rolü.
tepedeki fotoğraftan tanıyabilirsiniz.

geçen yazıda bahsettiğim the beatles temalı tişörtü dün okulda bir teyze öğrenci'nin üzerinde gördüm.
bizim fakültemizde hatrı sayılır bir teyze öğrenci nüfusu var.
bu arada zerrin özer'in gençliğine benzettiğimiz öğrencinin yerine bayhan'a benzettiğimiz bir öğrenci geldi.

''Kurtlar Vadisi Pussy'' dedi bir arkadaşım.
ismini vermeyeyim.

sınıf annesi diye bir sistem vardı ilkokulda artık yok galiba.

El oğlu ''vats dı medır'' diyor.
bizde de ''manyadın mı len?'' diye bir laf var.

film ekimi geliyor 2 filmi yuvarlak içine aldım bile
bir ara param olursa gidip bilet alacağım.
tek başına izleyeceğim sanıyorum gene
lakin festival filmini tek başına izlemekle, vizyon filmini tek başına izlemek arasında dağlar kadar da fark var onu da biliyorum.
ha son dakikada gündemime bir kaç kız girebilir belli olmaz o başka.

bence bir kişinin hoşlandığı kişiye film tadında tesadüf yaratma çabasındaki enerji hiçbişey de yok.

THE SIMS adlı oyun ''clapaucius''suz olmaz

kızlar kot pantolon altına parmak arası terlik giyen erkek sevmiyorlarmış.
benim de tercih etmediğim bir kombinasyondur kendisi fakat gene de bunu öğrendiğim iyi oldu.
kızlara belli olmuyor zira sevmiyor gibi yapıp aslında fetiş yapabiliyorlar.
öyle birşey varsa bilelim bir de kendinden parmak arası terlikli bir adet kot pantolon edinelim.

nahıl adlı 2.el eşya satış dükkanının üst katında gözüm hemen bir formaya takıldı formanın orijinal A.B.D basketbol forması olduğunu 3 saniyede algılayıp formayı kuzenim anıla pasladım yaklaşık 32.5 saniye sonrada kendisi cillop gibi formayı 5 lriaya satın aldı.

başı yaralanan sınıf arkadaşımın 3 gündür aşırı jöleli saçlarını yıkayamaması... ''aşırı jöleli saç'' derken lütfen hayalgücünüzü zorlayın.
kendisi bir de kıvırcık saçlı
'ki kıvırcık saça sürülen jöleden inanılmaz tiksiniyorum'
üzerine bir de 3 gün bekleyen bir jöle ve arkadaşın yarılan kafasının ardından bir ders kaçırıp diğer derse girmesi.

leydi gaga'nın şarkısıymış galiba bütün yaz sağda solda ''vaak vaak va va va'' diye çalan şarkı.
kendisi zaten gaga bir insan
üzerine bir de vak vak diyor.
toilet duck gibi kadın.

argoda kullanılan ''lan (ulan) '' kelimesi hafifi yavşarsa ''len (ulen)'' olur iyice salarsa ''leyn (uleyn)'' olur.

bir kafede çalışan hoşlandığı kızı kahve içmeye davet etmeye çağırmayı planlayan arkadaşımın da galiba aklı gitmiş.
''ulen'' dedim ''kız zaten emekçi akşama kadar kahvenin çayın içerisinde sen ne yapıyorsun?''

galiba cep telefonu firmaları standart kulaklık girişi olan modeller üretmemek için savaşıyorlar.

bil dilin barındırdığı kelime haznesine VOKABÜLER denir.
bence tek bir ray üzerinde giden modern bir taşıt ismi gibi bir kelime kendisi

klasik arkeoloji bölümünde 1.sınıflardan bir kız diğer bir 1.sınıf'a ''sen sanat tarihi falan görmüşsün hangi lisedensin ne güzel'' dedi.
bi yaşlandığımı farkettim zira ben okurken sanat tarihi mecburi gibi bişeydi.
hocamız da eserlere karşı hisli bir insandı ''harika müthiş'' diye diye geçiriyordu dersi.
öyle dersi geçiriyordu ama son lise karnemde 1 vermişti ve o zamanlar 5'li sistem vardı.

öyle sanıyorum kim tüm dünya olarak gelişimimizi televizyon dizilerine bağladık.
sonra da diyoruz ki ''e geleceğe dönüş filminde 2010'a gidiyorlardı hiç de öyle olmadı ki''.
olmaz tabii
özellikle de sen Türkiye,
öğrenci işi yapılan her sandviçin arasına yemin etmişcesine patates koyarsan hatta en makul yiyeceği patates ekmek olarak satarsan zaten olmaz.

devrimci bir düşünceye bağlı olduğunu duyurup da 100 yıl öncesinden kalma eylemleri,
radikal diye nitelendirebileceğimiz bir inatla uygulamaya çalışmayı da zerre taktir etmiyorum.
ayrıca sırf aynı duruma muhalifler diye terör örgütü destekçileri ile omuz omuza gezen nice gencin de kendine gelmesini istiyorum.

2010 yazı süresince antalyada kivi çayı içmedim galiba
ilk fırsatta içeyim.

tekamül ve tekabül farklı kelimeler gaza gelip de coşmayın zira n ve b sesi ilişkili ve işkillidir.

kendimi bildim bileli damağım kaşınıyor.

inci sözlüğün ilgimi çeken aktivitesi boz baykuşlar işi yatmış.
geçmiş olsun ''cccc reyis ccc''ler.
boz baykuşları da şöyle anlatayım:
spor toto süper lig'in taraftarsız tek takımı için oluşturulmuş son derece yaratıcı bir taraftar topluluğu planı.

vay arkadaş ne anadolu coğrafyasıymış yüzyıllardır üzerinden geçmeyen kötü yönetim ve üzerinde yapılmayan savaş kalmadı fakat halen ayakta.
bence sırrı terleyince arkamıza atlet sokan analarla dolu bir coğrafya olmasında.
ellerinden öperim.

sahil şeridinin milli görüşten gelen adalet ve kalkınma partisine muhalif olmasının sebebi sanıyorum deniz olgusu ve yüzme eylemleri.

devlet yurtlarında kütüphane yok.
odalarınızda kitaplarını koyabileceğiniz yeterli bir alan da yok.
sanıyorum patatesle doyan öğrenciler, pek bişey okusun istemiyorlar.

teketek pis yedili oynamak da nasip oldu şu hayatta.

güzü bahara çevirme yöntemi: abc krakerden sevdicek adı yazmak.

tivitır benim için yeni bir şey şimdilik 6 takipçim var galiba.
bir de tivitlemek diye bir eylem var.
du bakalım.

doğan çocuklara isimler
kız: dekol
erkek:yırtma

şarkı tavsiyesi
Rage Against The Machines - Guerilla Radio

26.09.2010

Rubber Soul


tivitır'ım var benim
şimdi ben bunu söylerek normal mi oldum yoksa farklı mı cidden bilmiyorum
zira tivitır'ın içerisinde olan bissürü tanıdığım varmış.
ulu milletimin çoğunluğunun da tivitır'la ilgilenmediği hepimizce bilinen bir gerçek .

galiba pazar günleri istiklal caddesine çıkan bir eski sevgilim var 3'dür 5'dür görüyorum kendisini.
hayır istiklal caddesi dediğimiz cadde benim evime 7.5 dakika uzaklıkta olduğundan orası benim mekanım sayılır
gelmesin arkadaşım.
şaka şaka
komik karşılaştık gene.
anlatırım sonra.
nah anlatırım ne anlatcam...
arkadaşım çiğdem s.'y anlatırım belki
neyse karşılaşmamız değil de karşılaştıktan sonra benden arkadaşına bahsedişini izlemesi güzel oluyor.

Oz-burcun ne bakayım canım senin?
F harfi ile başlayan kız - yengeç
Oz-çok düşünüyorsun di mi?
F-ay evet.

erkeksi bir ses tonu ile ''ben de geldim aşka benimki bir başka'' diyen kız beni sevmesin lütfen

aldığım müfredat dışı derslerden birisi aslında yok galiba
dersin adı eski anadolu kültürleri gibi bişey
okulun internet sitesinde yeri yurdu yazmıyor çıldırcam.
öte yandan daha eski kayıtlarımda bahsettiğim ikonografi dersine kavuşmak güneş gibi oldu benim için.

doğumgünümde gelen nightwatcher adlı karakterin figürü yıllar önce çalınan raphael'imin geri gelişi gibiydi
nasıl sevindim belli edemem o derece
birde yazlık şapkam var, evin içinde kullanıyorum şimdilik.

koskoca marmara üniversitesi iletişim fakültesinde öğretim üyesi (örtmen) olan teyzem bir sertifikalı kursa yazıldı tekstil tasarım öğrenecekmiş.
çıkışına falan gittik gerçi aynı atolyede ev arkadaşım da öğretmenlik yapıyor.
biraz kafa karışıklığı oldu haliyle.

arkadaşım çiğdem s. ilginç biri kah almanyada, kah ankarada, kah antalyada.
a ile başlıyor a ile bitiyor genelde.
gel evime çayımı kahvemi iç dedim keyfim yok dedi,
bi kaç gün sonra ses ettim ''ankaradayım'' dedi.
keyfini ankarada arıyorsa yanlış yapıyor bence.
deniz yok orada.

peki ya yazın yaptığım kuruyemişçilik mesleğimi arkadaşım Onur E.'ye devretmem.

arkadaşım nazlı o.'nun tivitır ısrarı güzeldi.
kayıt olana ilk 4 ay manken okuyucular bedava ve ismi eva olan kızlar vaatleri de iyiydi.

balkonumdan çamaşır toplarken karşı balkonda bir teyze belirdi ve '' siz de mi tatilat yaptırıyorsunuz zor işte yaptıracan'' dedi.
''hayır'' diyemedim
''he teyze'' dedim
''öyle teyze'' dedim.

eylül ayı
bıyık ayı

the beatles tişörtü beğendim bir adet
sordum kaç para diye
dedi 25 tl
dedim vay gidi
tabii bunu dükkanın dışında dedim.
rubber soul yazıyordu ya..

ülkemizde şirinler adı ile bilinen mavi adamların filmi geliyormuş.

hepatit adlı hastalığın A'sını B'sini ilkokulda öğrendim ben.
benim başıma gelmedi de bizim sınıfta saçının önü çok komik bir biçimde kavis alan halil m. g. diye bir çocuğun başına gelmiş ve geçmişti.
allah muhafaza

denizden çıkıp bir öğle vakti
güneş altı renk ayarı yaparken bünyeye
tuzu vücudun tatlı kaşınması da bir başka.

profitrol'ü ile ünlü olan inci'nin limonatası da diğer limonatalara fark atar kalitede.

kuzenim anılla bir cumartesi akşamı evimden galatasaraya doğru çıkarken süper süslü cumartesi kızlarından birisinin şu cümlelerini duyduk
''kız hamileymiş,çocuk kısırmış''
devamını sorucakatık kıza da durunduk.

pikachu değil de onun bir büyüğü olan raichu süper bir pokemon bence.

has arkadaşlarımdan Ömer Ş. G.'yi kendi ellerimle tuttum eski dersaneme yazdırdım.
memnun çalışkan ve 92'lilerle hazırlandığına göre de olgun görüküyor.

''görükmek'' diyen insan istese de çok zarar ziyan edemez.

yarın derse gireceğim ve yaz tatilinin bittiğini idrak edeceğim.
birilerinin ders yoluyla anlattğını anlamaya çalışmak bazen yoruyor beni.

kızlar pek bilmez,
erkeklerin arasında ''tüm tuğçeler güzeldir'' diye bir teori var.

jambonlu, domatesli ve yeşil biberli tost
ov yea

doğan çocuklara isimler
erkek:george
kız:janset

şarkı tavsiyesi
the beateles - i'll be back

14.09.2010

Google'dan Noodle Yaparım.


kenan ışık'ın kim 500 milyar ister (ama eski parayla ister) adlı yarışmayı sunduğu yıllarda bir oyunculuk yeteneği olarak ekranları başındaki milyonlara sunduğu eli hafif entellektüel ve düşünceli bir şekilde buruna dayama hareketi sakın sayın Işık'ın akşam soğan yediği ellerini koklama alışkanlığından olmasın.

melda ile yelda'yı da yanyana görmeyi nasip ettin ya bana..
gün gelecek selda'yı da ekleyeceğim yanlarına.

şu sıralar ingiliz dilinde beğendiğim bir kelime ''taste'' özellikle ''test'' kelimesi ile birlikte kullanınca tadından yenmiyor.

papağanı için çiğ çekirdek arayan bir müşterinin papağan adlı kuruyemiş markasını görünce bir anlık umudu güzeldi,
o umutta zerre zeka belirtisi yoktu.

facebook beni büyük bir külfetten kurtarmış
naapmış?
aynı video'yu paylaşan arkadaşları tek bir video altında birleştirmiş
tek eksiği bütün yorumları da altalta vermesi sonucu oluşan birbirini hiç tanımayan insanların muhabbet ediyor gibi görünmesi.
genelde başbakanı kötüleyen videolarda sık rastlanıyor buna.


babam sağolsun ezel adlı dizinin bi kısmını izeltti bana dizi senaryosu falan fazlaca tripkar ve kötü geldi bana ve tabii Eyşan karakterini oynamaya çalışan Cansu Dere'nin çok kötü oyunculuğu var.
Eyşan konusunda, Eyşan Özhim iyiydi bir zamanlar.
Cansu Dere konusunda da kendisi benimle aynı üniversite sıralarından geçmiş bir hititoloji öğrencisidir.

Çaya attığım şekerlerin ince belli bardağın ortasında muhteşem bir direniş göstermesi ancak direnişin şekerler eriyeyene kadar olması.
kahrolsun kimya.
yaşasın direniş!

galiba artık üniversiyeler öğrenci seçme sınavlarını kendileri yapacakmış
bu sanıyorum ''başka şehirde okumayacaksın'' baskısı yiyen öğrencilerin ayvayı yediğinin resmidir.

antalya inatla çok sıcak galiba bir ara referandum kelimesini ''reeff and round doom'' şeklinde yazdım.
üzgünüm.

2010 fiba dünya basketbol şampiyonası bildiğiniz üzere türkiyede gerçekleşti tek temennim çemberlere bağlı olan filelerin dantel işlemeli olmasıydı

B.İ.M (birleşik islam marketleri) 'in facebook sayfası var.

Bu Bayram Şeker Bayramı mı yoksa Ramazan Bayramı mı tartışması yaşanmadı galiba.

avea'da kontör yükledikten 1 ay sonrası hiç çekilmiyor.
yok 10 dakikası bilmem nekarada konuşma süren bitti vay mesaj hakkın bitti falan.
hiç üye olmayacaktım ben böyle şeylere de işte...bakalım.

liseden kız olan arkadaşlarınızın, saçlarının arasında anlam veremediğiniz sarı oluşumlar görmeye başladıysanız bilinki o kızın saçları yer süpürgesi rengine gelerek oluşumunu tamamlayacak ve sizin yaşınız kemal'e hızla erecek.

Google'dan Noodle Yaparım.
tepedeki imajın yapımı bana ait.

dedeme falan internetten muayene randevusu alan bir insanım ben,
benden zarar gelemez.

futbol kalecileri top ellerinden kaymasın diye eldivenlerine kola döküyorlar efsanesi gerçek midir?

müdür yardımcı olan hanım'ın bir anda benimle bebek taklidi yaparak konuştuğu bir mağazada çalışıyorum.
nasıl tiksindim nasıl nasıl..

zalim zulm eder,
zalım zulüm eder.

Boz Ayı ve Hipopotam dünyanın en güçlü Canlılarıymış.

Zürafa renginde futbol topu çıksa ya
deseni otomatiten benziyor zaten.

üniversitelerin kayıtları şenlik olarak sunması öğrencileri kandırıyorlarmış gibime gelmesine sebep oluyor.
sadece istanbul üniversitesi yapıyor sanıyordum itü de yapıyormuş.
gerçi o da bir istanbul üniversitesi.

düşününce amerikan ingilizcesine hiç gerek yokmuş.
''vatta faka'' nedir ya?
terbiyesiz herifler.

Arkadaşım G.Eylem G.'nin 12 eylül 2010 referandum seçim sandığında görev alması ve sandık sonucu otomatik bana göndermesi.

sevgilisiyle gaza gelip facebook üzerinden durumlarını ''evli'' yapan çift de nasıl bir kafadır.?

sınır tanımayan insan sinir tanır.

l.c. waikiki maymunu geri dönsün.
odamın kapısında ve 15 yıldır asla bir eskimeyen şortumun etiketinde yeri vardır.

Doğan çocuklara isimler
Erkek:emko
Kız:emaye

şarkı tavsiyesi
Cahit Berkay - Çiçek Abbas Tema Müziği

11.09.2010

1.50 lira ne lan?


bayram günü sokakta ailesine bağıran adama dik dik bakarak yine süper kahramanlık günlerime döndüm.
çocukları vaziyetten zaten utanıyorlardı onlara bakmadım hiç.
icabında fena dalarım ben bu tip adamlara.

zaten suya girmek ve suda olmak yeni yeni kabullendiğim sıkıcı işlerken bir de arkadaşlarımın ısrarı ile özelliği suya yaklaşık 5 metre yükseklikteki bir iskeleden atlanarak girilen bir mekana gittik.
atlamak zıplamak eğer basketbol oynamıyorsam pek bana göre olan şeyler değil bir de bunun su ile birleştiğini düşününce sıkıcılığım kaçınılmaz oldu.

Kuzenim Anıl değişik bir tip,Nestea Cool görünce kafayı yiyor o kadar güzel çoşuyorki benim bünyemde tanıtım etksisi yapıyor almayacağım varsa bile ben de gidip Nestea Cool alıyorum iliklerime kadar serinliyorum.
bu arada buzlu çay piyasasında BİM'de satılan ''teaone'' adlı markanın limonlusu şu aralar 50 kuruşluk harika fiyatıyla favorim.

the simpsons adlı yapımın tüm sezonları da şurayı tıklayarak izlenebiliyormuş.

Sen ne güzel bir lezzetsin Semizotu.

semiz otu denince aklıma hep semih ismi geliyor.
fransayı yendiğimiz dünya basketbol şampiyonası maçından sonra milli futbolcu Semih Şentürk,milli basketbolcu Semih Erdene galiba ''potanın *mna koydun'' dedi.

az önce bir mause hatası sonucu facebook aleminde hiç tanımadığım birinin '' huuhuuvvvv:D'' diye bir yorumunu beğendim ve anında telafi ettim.
dur lan galiba tanışmıştım ben bu kişiyle neyse bakalım.
bir kere de yanlışlıkla birisini eklemiştim de ''sorun değil ben biliyorum zaten seni''(bknz ortak arkadaşlar) demişti.
öyle sanal bir arkadaşlığım vardır.

şakira'nın bir şarkısını ''sağımda denyo, solumda denyo, denyo denyo deyemiyo'' diye söylediğimiz yıllar güzeldi.

kışın sobasında narenciye ürünü kabuğu yakan insandan zarargelmez.
ama yazın yapıyorsa korkarım yahu.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesininde otururken arkadaşım nazlı o. ekşi sözlükte yazdığım bir entry'i cep telefonundan girdiği internet aracılığı ile bana gösterdi.
benim entrylerimi okumasına ayrı şaşırdım da cep telefonunun internete girebilmesine apayrı şaşırdım.
daha sonraki yıllarda ikisine de alıştım hatta bir ara antalya bademaltı cafe'de sohbet ederken bir an sessizleşen murat k.'nin internette olması falan rutin oldu.

Antalya dediğin benim için dolmuşta tanıdık görmektir.
ha benim istanbulda da görmüşlüğüm var.
süper geniş bir çevrem olsa içim yanmayacak.
gerçi içim niye yanıyorsa.

tepedeki fotoğrafta sevgili Björk'ü bayramlıkları ile görüyoruz.

çok ciddi ilişkisi olan arkadaşınız oluyor ya..
hani her boka beraber gidiyorlar, hiç ayrılmıyor ve hiç ayırlamayacaklarmış gibi yaşıyorlar.
hah işte onlar ayrılıyor.
sonra o arkadaşınız kısa bir aradan sonra yine alakasız birisiyle çok ciddi bir ilişki yaşayabiliyorsa..
bakın dikkat edin,o arkadaşınız hep öyle devam edecek.
hatta isimleri falan karışmasın diye hep ''aşkım'' olacak.
genelde kadınlar yapıyorlar bunu.
sanırım bir tür özsaygı bu.
cümle de bu: ''ben çok saygın bir kadınım, o yüzden çok ciddi yaşarım ilişkilerimi.''
iyi de arkadaşım sen 2 ayda 30 tane ayrı adamla çok ciddi olabiliyorsun.
ve ben eminim sen hala ''sevişirken asla pantolonunu çıkartmayan'' birisisin.
başka başka adamlarla sıcak yaz günlerinde pehlivan gibi olmaktan bıkmadın mı acaba?

maça dahil olan beden eğtimi hocasından top çalmam,
üzerine bir de hocamı bloklamam basketbol tarihimin altın sayfalarıdır.

o kadar güzelsin yetmiyor
bir de adın gülşah.

sakın bir kuruyemişçiye ''sen doldur ben dur diyeceğim'' demeyin.
çok pis sinir yapıyoruz.

çocukluk fotoğrafımı gören birisini benim evladım bu diye kandırmıştırm sonra oha o kadar oldum mu diye düşünmüştüm.
geçenlerde çalıştığım yerde bir çocukla şu konuşmayı yaşadık.
çocuk:Amca,kolalar nerede?
Oz:Amca mı?

matematiği bıraktığım an ''üniversitede 2 kere 2 eşittir 4 değilmiş'' geyiğini duyduğum andır.
ben sevmiyorum böyle şeyler.
geçen bir arkadaşıma bağırdım bir kız bulunca sonsuza kadar çıkan birisiyim diye.
alışkanlıklarım değişsin istemiyorum.

facebook kelimesini doğru şekilde okuyabiliyorken sırf mizah olsun diye ''fessbuk'' diye dillendirmek ne fena birşey

bu arada kutu kolaya ne zam koydular bu yaz?
1.50 lira ne lan?
bir bir bakkalda 3 litra coca-cola gördüm.
seven-up içmeye odaklandığım için ilgilenmedim pek
zira seven -up karışık meyveli değil limonlu olması ile gönülleri feth eden bir içecek.

lise öğrencisinin evde arkadaş buluşması üniversite öğrencisinin evde arkadaş buluşmasına göre kat kat ve kat daha dağınık sonuçlanır.
bi kere liselinin imkanı parası falan çok.
harcıyor dağıtıyorlar.

vedat milor ''patso'' yesin.
adalet istiyoruz.

Doğan Çocuklara İsimler
erkek:makrofon
kız:mikrofon

şarkı tavsiyesi
The Raconteurs - Yellow Sun

1.09.2010

sabit insan'ın sebatı pek olur.


sakın marks and spencer'daki marks karl marx olmasın.

ağustos ayını hiç sevmediğime karar verdim.
eylül sevdiğim için değil,
eylül sevdiğim için olsa ağustosu da severim çünkü: ağustos eylüle çıkar.
bizde elçiye zeval olmaz.

necla kapak diye birisi ''göğüslerinizi büyütüyoruz'' diye mail atmış,
bir kere ben erkeğim baştan hatalı bu iş.
ayrıca göğüs büyürse komik olur bence büyüteceği şeyin adı meme olmalı.
son olarak da kapak bir soyisim olarak enteresan olmalı.

eylül yağmurla geldi.
baktım istanbulda da bayağı yağıyormuş
antalyada sabah o3:oo sularında esti geçti.

dut ağaçlarının olduğu bölgeye dut bahçesi demek yerine ''dutluk'' diyen insanı bi başka severim ben.

ömrü hayatımda kep atmış bir insan değilim.
gördüğüm en komik kep atış da ortaokuldan mezun olurken kepini okulun çatısına atan kuzenim anıl ç.'nin atışıdır.

şu hayatta çimdirmek diye bir şey varken insan nasıl kendini güvende hissetsin ki.
mesela geçen şarküterici kız fena çimdirdi beni,karşılık olarak ben de ona leblebi attım mı hayır çünkü kuruyemişçi insan sebatlıdır.

ülke dışına çıkan öğrencinin (hele bir de aylardan temmuz ise) facebook'u dolu dolu olur.

2 adım öteye gidememişim blogger konusunda,
hep aynı şeyleri yapıyormuşum,
anca doğan çocuklara isimler falanmış.
bunu şu sıralar inci sözlük diye yanıp tutuşan arkaşım ömer şahin g. söyledi.
zıbamk diye eleştirmesi süperdi tabii.

üniversitemin logosunda sarı zemin üzerine okulumun adı ve kuruluş tarihi beyaz karakterlerle yazıldığı için pek seçilemiyor.
bence biraz fena bu.
ha 1453 yazısını okuyan bir yutkunuyor o başka.

''bayby if you give to me'' sözünün yer aldığı şarkıyı lorke lorke lorke adlı şarkının melodisiyle söylemeyi icad eden arkadaşım onur e.dir.
zaman zaman söyler anarım şarkıyı.

boğazım hafif şiş,
bu sebepten hafif çatallı sesim migrosta anons yaptığımda anonsum ve sanıyorum diksiyonum çalışanlar tarafından alkılşarla karşılandı.
''hah bunu da gördüm'' derken hiç olmayacak şey oldu ve müdürüm ''senin sesin ne güzelmiş'' dedi.
allahtan muhabbet ''patlat bir şarkı'' kıvamına gelmedi zira o cümlenin kurulacağı üniversite öğretimini müzikli alanlar üzerine yapan arkadaşlarım var.
beni yormayın.

''şaştık kaldık afalladık vay canına şimdi yandık.''
''ruhuna sağlık ruhsarcığım ölmemiş.''
güzel diziydi.

çorumda hitit üniversitesi var (naber çorumlu çiğdem s.)
üniversite de hititoloji bölümü yok.
bir de hititoloji dedikten sonra o bölümü bilebilen insan hakikatten güzel bir insan.

ramazanda sık kullanılan ''hayırlı'' kelimesinin refarandum öncesine gelmesi memeleketimin mini mizahçı yöneticilerini kıpır kıpır etmiş.

eskiden rock'n coke vardı ve
ona gidip de bütün sene ondan bahseden genç kızlar vardı yahu.

bu aralar sıkıntıdan alkollü içeceklerin içeriklerini okuyorum da bildiğin şarap gibi üzümlüler hariç şekerli tahıl içiyoruz.
ha bir de çeşitli aromalar ekleniyor bu şekerli tahıllara.
öyle yiyecekler de vardı galiba mavi-yeşil ligth falan.

kablo tv dijital yayına geçiyormuş geldiler bağladılar.
artık 9.kanalda kanal D'yi falan göremiyorum bu yüzden ''bir yandan üzülüyorum bir yandan seviniyorum''.
seviniyorum çünkü tv5, tve adlı kanallarım geri geldi.

iş yerime gelip de beni bulamayanlar kervanına eklelenleri tebrik ediyorum gerçi arkadaşım çiğdem s.'yerine en azından doğru migrosa gelerek bayağı bir yaklaşanlar var.
bu arada çalışırken uzun zamandır görmediğim bir dünya tanıdık gördüm.
demek bazı insanları görmek için çok gezmek,
bazı insanları görmek için ise sabit beklemek gerekiyor.

sabit insan'ın sebatı pek olur.

kızların kısa şort giyme modası geçse de oturmaktan iz olmuş baldır arkası görmekten kurtulsak.

''JÖ'' içinde kalmadan fransızca olmaz.
neresi kibarsa onu da anlamıyorum bir türlü adamlar yıllardır çıkaramadıkları balgamları varmış gibi konuşuyorlar bir dil konusunda burunları büyük.

istabuldan falan bir arkadaşımı antalyada görünce halen çok şaşırıyorum bazen unutuyorum antalyanın turistlik bir şehir olduğunu.
en son sevgili tuğçe e. geldi süper oldu.

yağmur falan size güzel de ben bazen ardından gelen toz toprak kokusunu alamıyorum.

eylül ayı itibatiyle ''asker traşlı kızların'' mevsimi de bitiyor.
yeni sezonda bizleri kulaklıklı bere takmadan dolaşmayan yağlı saçlı tipler ve çok temiz çok elektrikli saçlı kızlar bekliyor.

doğan çocuklara isimler
erkek:grev
kız:lokavt

jpeg. the beatles'ın çizgi filminden.

şarkı tavsiyesi
manu chao - desaparecido (ezbere de söylerim.)

27.08.2010

metalci kelimeler.


bir dişinin sarıldığı erkeğinin popo cebine elini sokması kadar tiksinç bişey yok galiba.
hayır orada cüzdan aramak gibi ahlaksız bir davranış olsa bile kabul edilebilir gibi ama of of neyse...

bir internet iletisi olarak bulunduğu yeri yazmaktan yavaş yavaş tiksinmekteyim zira hep hoşlarına gittikleri yerleri yazıyorlar bu insanlar ne bileyim ''kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeyim'' yazan yok,anca tatildeyim matildeyim... yerim sizi..

blogumun sadece ilk cümlesini okuyabilen onur e. apayrı bir kişidir.
kapastitesel acayiplikler var kendisinde.

bir de onur diye bir kız vardı ortaokulda,
aynı okul müdürünün ikiz çocuklarından kız olanıydı,
güzelce bir kızdı kendisi,
kafama vurup kaçardı ve kaçan da kovalanırdı.
bir kardeşi (abisi olduğunu iddia ediyordu?) bizim sınıftaydı inanılmaz uzun eşşek oynardı.
2008 olimpos festivalinde görmüştüm abisini 3 kişilik seyirci topluluğu ile şahane bir headbang performansı sergiliyorlardı.
çaktırmadan katıldım aralarına,metalci headbangine sorgusuz sualsiz aldılar beni sağolsunlar,sonra beni fakrkedince kafayı sallamanın verdiği şaşkınlıkla bayağı bir şaşırmıştı..

şimdi güzel kızlar oluyor da ancak kafalarının 4'de 3'ü kadar güneş gözlüğü takıyorlar.

dolmuş beklerken arayoldan anayola dönen arabanın ön yolcu koltuğunda arkadaşı rutince görmektir akşam üstü vaktine tesadüf katan.

hurma'ya ''furma'' diyen bir insana nasıl kızabilir ki insan..

sizin için google'a ihap hulusi görey yazdım.
size tıklamak kaldı.

darpaçalı bol pantolon dediğin bildiğin şalvar.
cem yılmaz yaklaşık 10 yıl önce giymişti.
a ayağında beyaz converse yerine dev tabanlı botlar vardı o başka.
bir de hepimizin tulum giymelik bir dönemi olmalı,tulum giyelim yahut giymeyelim o mühim değil giyecek kıvama gelelim yeter.
bir ara bana deli gibi ısrar etmişlerdi tulum giymem yönünde.
bu arada tulum denince akla turist gelir.
bildiğiniz turist değil.
turist rumuzlu bir arkadaşım kendisi.

sıkıyorsa nigth,suicide,dark,faith,ibanez gitar,twin pedal,crow ve benzeri metalci kelimelerle fransız akustik şarkıları tadında yumuşca bir kompozisyon yazsanıza..

koku alamayan bir insan olarak semt pazarı etrafında olmak yoğun kokular herzaman hoş olmasa dahi genelde güzel oluyor.
5 duyu hesabı..

aylin aslım'a hasta olan tiplerden değilim.

fetiş çok komik bir kelime,yetiş der gibi.

''sanki kendi içer gibi''

davulcu,basçı tamam da gitar çalınca otomatik bir felsefeye dahil olup gitarist oluyorsunuz.
gitarizm-sitarizm rekabetini de kesin sitarizm kazanır.
bknz:sitar..

sıfatlı çocuk ismi inceden gerer beni
misal:GÜRBÜZ !
bir de TAYLAN ismini hiç sevmiyoruz biz.
''biz kaç kişiyiz?'' onu da bilmiyoruz.

kendi diye bir kız vardı en son kendisni zaman zaman denk geldiğim evcilik oyunu isimli oyundan takip ediyordum.
ardından bir de baktım ekranlarda kendinin kendisi yok,aşırı kilolu ve inanılmaz kaprisli bir kadın ve ona kul köle olan bir adam rollerini oynayan iki tip var.
lanet olsun mu?
bence olabilir.

referandum ''tercih meselesi sonuçta'' klişesine kurban gidebilir zira evet değil tercih damgası kullanılacak.

Şase nedir ne değildir tam olarak bilemiyorum.
tavla da benim için böyle öğreniyorum sonra hemen unutuyorum.
bir anda kızların ''hadi tavla oynayalım'' diyerek bir anda sosyalleştiği tiplerden olamadım.
zaten süper tavla oyanan kız da biraz itici geliyor.

doğan çocuklara isimler
erkek:gidon
kız:şase

şarkı tavsiyesi
Faithless-Why Go?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...