12.08.2011

plastikten nefret ederim.


iticiye varan sıkıcı olmak çok fena bir şey.
onun dengesi zordur..

babasından harçlık alan kişi de ''ben punk'ım'' diyor ya..

yaşım 23 ve insan niye sigara içer zerre anlamış değilim.
slim sigara içenin de ayrı hastasıyım,
bence slim sigara için slim çakmak üretmeliler.

bazı kızların ağzını yerim öyle güzeller ancak öyle değil o işler ağzını yediğin kızı n'apıcan o kızla ne konuşacaksın bir kere azını yedin kızın ağzı yok,
hayır efendim, akllı olsun bu kızlar, aklını yiyeyim.

prensipli bir insanımdır,
plastikten nefret ederim.
şezlonga değil taşa kuma sermeyi seviyorum havlumu
ayrıca şezlonglu bölgeler olayın bütün ''uçsuz bucaksızlığını'' alıyor.

son yılların en iyi albümlerinden birisi Yasemin Mori'in hayvanlar albümüydü,
yenisi gelse bari.

aynı mahallede yahut aynı apartmanda başka bir daireye taşınan komşu: ne acayip?

bu yaz da dövme yaptırma geyikleri ile geçiyor.

az kaldı en iyi yüz film listemi hazırlayacağım.
''daha yeni mi ? nice ergenler güncellemeye başladılar bile listelerini'' derseniz.
zor beğeniyorum efendim derim ve boş beleş ergen kardeşlerimize selam ederim.

rakı masasında bir sürü fotoğraf çektirmeyi de bir halt sanan insanın hastasıyım.

indie müzik sevenler için şöyle bir şey buldum:http://indieistanbul.tumblr.com/

çeşitli medya kaynaklarından (internet,kitaplar,filmler,şarkılar,tiyatro oyunları,tv. dizleri, vb) öğrenilmiş mutluluk ve üzüntüleri yaşayan insanlar için üzülüyorum.
acırım kendi zevki olamayan insana.

sen ne seksi kadındın 'cadı sila'
ah gidi..

arkadaşım çiğdem s.'den bahsetmiyordum bir kaç yazıdır bahsedeyim.
bir kaç yazdır olduğu gibi gene Antalyadayız,
özetle: harika insanlar olmaya devam ediyoruz.

kendi reçelini,şarabını,tarhananını kendin yapmak bir zamanlar külfet iken,
gelişen sanayi ile birlikte bunları makinaların yapması lüks haline ondan sonra da çok normal bir şey haline geldi.
günümüzde ise kendi reçelini,şarabını,tarhananını kendin yapmak tekrar lüks haline geldi.
hayat ne acayip değil mi..?

karpuz şeklinde toplardan alacağım diyorum hep unutuluyor.
kışın fazla ortalıkta göstermemek lazım
canınız çeker kalırsınız ortada.

ananaslı algida fruttare iyidir.

sevgiliatis okuraki, (yunanca taklidi yapan yaşlı şakası)
dünyanın en donan bilgisayarında yazdığım için bu sefer burada kesiyorum.
aranızdan hatun olanlarınızın yaz günü salına salına gezmelerini göz gönül açmanızı temenni ediyorum.

şunu bir dinleyin hele hele.
The Turtles - So Happy Together

9.08.2011

portakallı ibret çorbası



şimdi bloguma sadece şu video'yu koyup altına da basit bir font büyüklüğünde ''Kara Kız Kurbanın Olayım'' yazıp da çok anlamlı bir şey yazmış çok aşık bir erkek gibi görünebilirdim.
zira böyle binlerce internet yazarı var
ve onların 203449634 tane takipçisi var.
ha takipçileri onlara para mı veriyor?
,evlerine un,süt,şeker mi alıveriyor?
hayır,
sadece sayı işte.. bir çeşit değer
ama içi genelde boş bir değer
bugün para basmak için bile devlete o paranın altın karşılığını sorarlar
(amerikan dolarının yoktur)
ama internet kişileri öyle değiller işte.
bu konun bir değişik yansıması da facebook üzerinde ''like'' almak.
neyse biraz dert olmuş bu konular gene bana

tumblr diye bir şey çıkmış adını daha yeni duydum galiba blog benzeri bir site arkadaşım kübra s. almış bir tane gelişine güzel güzel yazmış kenarda linki var ama bıraya da vereyim.
http://thecloudsincamarillo.tumblr.com/

eski devirlerde olsam güneşe tapardım herhalde
bildiğin hayat kaynağı,
o olmasa ne taze fasulyeyi soğanla yiyebilirsin
ne de duş alabilirsin..

hoparlör ve amfi çok kıl kelimeler
ama onlardan Özge de kelime yok galiba
''ses çıkartıcı'' oluyor mu?
a bir de kolon diyorlar onu da sevmiyorum.

Teoman Müziği bırakınca daha çok konuşulur oldu
hatta sanıyorum daha çok rahatsız ediliyordur
müziğe döndüm deyip hiç bir şey yapmasa kendisi için daha faydalı olacaktı.

saçımızda deniz tuzu ve şeftali rengi gökyüzü
bu ikisini de yakaladım ya bir arada tam oldum tamtam oldum.

İstanbul Bilgi Üniversitesi el değiştirmiş.
vay gidi vaylar gidi
devren satılık bakkala çevirdiler eğitim yuvasını
hayır, gidip gözlemlediğim kadarı şahane de bir okul.
beni daha da kızdıran sendikalı çalışanlarını işten çıkartmaları.

Türk milleti olarak basketbolu daha iyi oynamamıza rağmen aklımız fikrimiz futbolda.

bugün bir Salma Hayek kolay yetişmiyor inanmayan google'a yazsın.

günlük yaşamda kullanılan söylemleri şarkılarımıza sokan 'Sezen Aksu'dur ve bunu gayet başarılı bir biçimde yapmıştır bugün hemşerisi olan Sıla adlı şarkıcı da ona benzer bir çizgide güzel işler yapıyor.
düşük bakışları falan da cabası.

kağıt mendili bırakıp çantana tuvalet kağıdı atan hapşuruklulardan mısınız?

tivitırdan zerre randıman alamadım.

okul kantini tostu ülkemizin her yerinde aynıdır.
fırsat buldukça kaşarlısından yerim ve doyurmayan özelliğine bayılırım.

''bize en çok tamire gelen fotoğraf makinaları Samsung ve Sony'' dedi ismini vermek istemediğim bir fotoğraf makinası tamircisi.

sene 2011 ve ben halen saat sevmiyorum ama saati diğer insanların ne denli sevdiğini biliyorum özellikle erkek saatlerinin olayın ötesinde anlamları var.
tabii dedeme saat sevmediğimi uzun uzun anlatamıyorum
her sene ''sana saat bakalım'' diyor.
''yok dede takmam ben, telefondan bakıyorum'' diyorum.

bu sefer aksu ilçemizde piyaz yiyelim diye karar aldık sağolsun arkadaşlarım arabalanmış atladık afedersiniz 2 araba insan bindik gittik ama bir de baktık bizim piyazcı tadilatta hop hemen yanındakina aktarma yaptık oradanda polis kampına denize gittik akşam oldu süper gün geçirmiş olark eve döndük.

eskiden bir green day vardı o ne oldu o?

çok kedi seven kız, her ne olursa olsun bebek taklidi yaparak şirin olduğunu sanan kızdan daha iyidir.
evet işte eob'den size ibretlik bir söz.

okuyana bin teşekkürler çok kişi değilsiniz ama biliyorum süper insanlarsınız enteresan alışkanlıklarınız var fark yaratıyorsunuz hepiniz potansiyel girişimcilersiniz
şu yazılara ''pıığgt'' falan diye gülebiliyorsanız ne mutlu bana.
çünkü zaman oluyor insanın en yakını okumuyor böyle yazdığı şeyleri
şimdi konuyu biraz o okumayan arkadaşlarıma bağlayıp küfür ile noktalamak isterdim ama atmosfer bozulmasın.

şu meyveli ve alkollü biralar da gelsin artık. !

ray-ban wayfererların modası geçsin bakalım.

fakültemin harika bir mimarisi vardır ve deli gibi kendisini özletir.
duvarlarına sarılacağım gidince.

güzel gelin bulup da aktif facebook kullanan ailelerin orta yaşlı kadın üyeleri bir dernek altında toplansınlar ve fotoğraf altına yazdıkları ''gelinimiz güzel canım'' ve benzeri yazıları tek sefer de yazsınlar.
gerçi günümüzde güzel kız çok olsa da zor bulunyor güzel gelin,
onlar da çok haklı.

Oğuz Aral'ın Hürriyet Pazar gazetesindeki yazılarından derlenen ''Bana Bir Tarzanlığı Bile Çok Gördüler'' adlı şahane kitabını 2007 yazında istanbulda bir sahaftan 3 liraya almıştım da daha sonra kaybetmiştim
bu yaz tekrar buldum
bir hışımla değil ağzımda eriterek okudum kitabı.
sağda solda ustanın kitabını bulan kaçırmasın.

ekşi sözlüğe girin ve kadınları çekici yapan detaylar başlığını bir okuyun hele.

hayata klavye alacağım.
ctrl+z gibi bir sürü kısa yol kullanacağım.

portakal suyuna başlayacağım !

Hazal Kaya'ı da sevemedim gitti.

geçen güne çok özlü bir söz ile başlayayım dedim,
fakat olmadı.

4.08.2011

i want look inside your head



Eskiden Snickers vardı artık yok
zira o başka bir şey tatsız tuzsuz bir şey
yazık.
çubuk olan çubuk kraker de artık zor bulunuyor galiba.
hep o barış logosu gibi olan krakerlerden var kraker de değil onlar crax.

yaz gribindeki ironi de iron man'de bile yok.

güzel çakmaklar var
zippolardan bahsetmiyorum
normal çakmak ama güzel
ördek başı rengi var mesela o güzel
sigara içmese de taşıması lazım insanın
neden?
çünkü: ateş bir element
lazım olur, hem de olmadık yerde.

küçük çaplı bir futbol maceram var ve şiir gibi bir gole imza atmışlığım da yok.
zaten ilerleyen zamanlarda kaleye falan geçiyordum.
ama basketbolda fena değilim galiba neyse du bakalım.

bilgisayarla alakası olmayanın da bilgisayarcı tipine sahip olması kadar pis bir durum yok bence.

''Bağlar narsız olur mu?''
(eski Neşet Ertaşca bir metinden çeviri.)

kulaklıklarım kulağımda Antalya Atatürk caddesinde yürüyordum, karşıya geçmeye çalışan kedi gördüm,normalde kedi sevmeyen bir insan olarak lütuf ettim ve ''alayım da karşıya geçireyim kediyi'' derken önümde yürüyen kız benden evvel davrandı..
(kedi ve kız alaşımı gücü) ve kediyi karşıya değil de bizim yürüdüğümüz kaldırıma geri koydu.
hayat ne acayip aynı kaldırımda aynı kediye yelteniyoruz, ikimizinde kulağında kulaklıklar var, ama o kediyi geriye götürüyor demek ki o gerici bir insan kişisi..
evet sevgili okur, işte size flash tv tadında ibretlik bir öykü.

bu arada kullan at traş bıçaklarında bic iyiymiş denedik gördük.
ha buradan konusu açılmışken söyleyeyim biz kullanıp hemen atmıyoruz onları sakalına göre en az iki traş çıkıyor onlardan.

bir Antalya efsanesi "Bambus", "Kırmızıgül Beach" olmuş..
güllerin içinden canım yüzerek yüzerek gel bana gel.

bir köşede arkadaşım muratın gelmesini beklerken birden bir teyze belirdi önümde ve bana '' burada mı oturuyon, bim nerede'' dedi.
arkanda kaldı teyze bim geri yürüycen dedim'' ama teyze o bimi beğenmedi aşşağıda bim varmış dedim ''yolu takip et sola dön'' dedim.
teyze ''tamam'' dedikten sonra bir daha tarif ettirdi.

fukara görünmek isteyen zengin çocuklar için olimposta tripli tatil vakti ağustos itibari ile bitti. şimdi sıra ''hadi bakalım heh heh heh''cilerde

BJK Televizyonu Siyah Beyaz film yayınlıyor diğerleri ne yapsın?

şu küçük pet şişelerdeki ice tea'lar 1 lira mı olmuş neymiş?

Perwol reklamındaki teyze koca deterjanı çantasında taşıyor, Ace teyzeye özenmiş olmalı.

ben o şelale saçlara
ben şu şelale saçlara
ben bu şelale saçlara
oooh sıcaktan kafa gitti.

O son bir ayı hiçmeyecektim.

Haluk Levent'in sokak gitarcılarının Tanrısı olacağını kim bilebilirdi.

ne kadar çok adından bahsettim bu blog'da Amy Winehouse

madem tercih dönemi söyleyeyim:
özel üniversitelerin taban puanları ve kontenjanları haksızlıktır.

peki ya kız kot şortu paçasından sarkan cep detayı?

Olympos erkek kuaförü gördüm Antalyada,
zeus saç sakal aldırıyordu.

şarkı tavsiyesi:

Fleet Foxes - Lorelai

1.08.2011

Raks ve Rakkas



yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullanmaktadır.
yazarımızın harika dostları vardır,
kendileri yazarımıza ''hadi'' demektedirler ve kızgın kumlu serin sulu deniz ortamlarına gidilmektedir.
yazarımız Antalyalıdır ve bu harika bir histir.
yazarımız bir de şu tepedeki şarkı ile dans edebileceği birini bulsa iyiydi..

şarkı:Peder Sarstedt - Where Do You Go to (My Lovely)
tarihi: 1969
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...