31.12.2007

belki sen gelirsin diye
odamı süpürdüm
gelecek seferde gelmez isen
yüzüne tükürürüm
(nakarat)
bütün tişörtlerim delik delik
dolanıyorum hep fellik fellik
odamı kokladım senin için
tuhaf bir şey kokuyor

gelmeyen,gelemiyorum demeyen misafire sitem bestesidir.
söz bana müzik o kirli sakallı gitarlı amcaya ait İlhan Şeşenmiş adı Ömer Şahin Gültekin'e bu bilgi için teşekkürü bir borç bilirim.

bir borç bilirim ne kadar samimiyetsiz ama samimi olmaya çalışan bir saygı cümlesidir.Rüşvet gibi birşeydir.

sezen aksu'nun sarı yer yer kıvırcık,parçalı dalgalı sarı saçları olduğu dönemi güzeldi.

sumak sadece lokantalarda bulunur gibi bir şey galiba hiç bir evde görmedim güzel oluyor soğanın üstünde gerçi misafirine sumaklı soğan ikram etmek isteyen ev sahibi de ilginçmiş.

heidi (ismini uydurmuş olabilirim azcık) adlı çizgifilm karakterinin büyük babası ne kadar kadar bir adam.
not:kadar kaba bir kelime.

müthiş hizmet ev sahipleri için misafir sözlüğü
biraz:daha da istiyorum.
azcık:istemiyorum ancak ayıp olmasın diye alıyorum.
birazcık:tanımlama konusunda sıkıntılarım var sempatik konuşuyorum.
azıcık:ses düşmesi nedir bilmem.
tuvalet ne tarafta:(iç mimar falan değilse) çişim geldi çok çay içtim.
yok ben yemesem tokum:ev sahibi için bu laflar tanımsızdır,boştur tabak ille doldurulur.
varsa içerim ya:çay leziz olmuş vallahi kesmedi hanım abla.

başlıklar kırmızı kalem ile yazılır.eğtim tarihinin değişik bir kuralı.bu kuralı yıkan,binlerce renk kalem ile gezen genç kızlarımıza benden selam olsun
öneri:başlıklar diğer yazıları yazmadığımız renk kalem ile yazılır.

dolmuşun penceresinden izlemek dolmuşa binerken çıkan kavgayı ilginç,bu kavganın biri teyze biri yaşı geçmekte olan genç kız arasında geçmesi daha bir ilginç(kız kavgaları güzeldir. liseli erkek mantığı)
gözlemlerime göre teyzeler saldırıya geçtiklerinde en uç organları tırnakları oluyor. amanın.
ayrıca yaşı geçkince genç kızımızda ''ya uğraşmıycam senle ya, bulaşmıycam sana yağğ'' diyerek sabah programları ile akşam üstü bbglerinin hastası olduğunu ıspatladı.bu aksiyonun benimiçin en ilginç kısmı kavgayı edenlerden teyze olanının(korkunç olan insan benzeri ürün) kavganın akabinde ''orospu,pislik'' diyerek bulunduğum dolmuşa binmesidir.

klavyenin bazı tuşları üzerine uzun uzun fesefik konuşulup durumuna göre bazı genç kızlarımız üzerinde hayranlık uyandırılabilir.ancak o genç kızlarımızdan mental bağlamda pek bir şey beklenemez

Yönetmen-şimdi sen bu sahnede ağlayacaksın
Oyuncu-tamam canım yönetmenim
ben ağlamda pek birşey beklenemez bu filmden
koca sıpaydırmen ağlar mı? m.na koyayım.



Space(alttaki uzun çizgi):ayırır,ayırıcıdır.
Back space:keşke tuşudur.
Enter:bizlere bir çok kapıyı açan tuştur.
Escape:çekip gitme tuşudur.
Ctrl:sakin kontrollü ve pratik işlerin tuşudur.
Ç:memleket kokan tuştur.
Q(@):teknoloji ve batının tuşudur.

Ercan Saatçi-bakın kayıta giriyoruz kapıyı açan tuştur.
x-ne tuşu Ercan abi?
E-aman kafa mı kaldı kapıyı açan puşttur diyecektim.
x-ebabil bir kuştur ercan abi.
E-biliyorum canım

müthiş ne kadar yabancı bir kelime.
yabancı deyincede insan dışardan gelenleri yabani sanıyor.Kelimenin kökünün anlamı gereği

yılbaşı tavsiyesi:en güzel şarap içilendir efendim.
son olarak hiçbir indirimi olmadığını bile bile migros clup kartını kasadan geçiren ve kartı olmadığı için indirimden yararlanamayan insanlara buyrun diyerek kartını uzatan müş
terilerdenim

x-yeğenim kimlerdensin?
y-terilerdenim dayı bilirmin?
x-eyi bilirim



dip not:2007 yılının son yazısı oldu yahu

24.12.2007


Bülent Ortaçgil noel babaya benziyor.Gerçi kendisinin Teoman ile verdiği konserden anladığımız kadarı ile ''ho ho ho'' değil ''ehe he he'' diye bir gülüşü var olsun.

Bir zamanlar moda olan bir hareket vardı.Anlatıyorum uygulayın.İşaret parmağı ve orta parmağınızı kaldırıp birleştirin bu işlemi yaparken diğer parmakları indirin. Şimdi ellerinizi yüzünüzün hizasına getirin.Yüzünüze saçma bir gülümseme kondurun.ve birleştirdiğiniz parmakları iki kez aşşağı kıvırın(yukaru kıvırmayı denemeyin parmaklarınız kırılabilir.) ve size ait olmayan bir söylem söyleyin.İşte ben bu hareketin size ait olmayan lafları söylerken kullanıldığını geçenlerde sevdiceğimden öğrendim.Bilmeyen kalmasın efendim.
Not:askere gitmiş gidicek yahut gitme ihtimali olanlar(erkekler) bu hareketi uygulamaktan kaçınsınlar çünkü bu hareket üzerine bir sürü anahtarlık takılmış pembe bir cep telefonu kadar dişi

-abi manyak mısın? o hayvanın bir cep telefonu kadar dişi var

noel babanın renkleri eskiden siyah beyazmış koka kolanın reklam kampanyası ile kırmızı beyaz olmş muhabbetini bu yılda yaptığıma göre yeni yıla rahat rahat dalarım

Televizyon ne zaman bir ispanya konulu yayın yapsalar manu chao adlı şarkıcının eserlerini kullanıyorlar.Kendisi ispanyadan daha çok güney amerika müziği yapıyor aslında.Bu sebepten ötürü burdan ege isimli şarkıcıyı gördüğünüz yerde iki şey söyleyin
1-saçlarını bir daha uzatmasın
2-gitsin televizyon kanalları ile konuşsun gerekirse bağğğşşşlaaamaaaaağğğm biteceğini bile bile bu aşkaaaağ diye bağırsın

Haluk levent ve ege birbirlerine çok benziyorlar ayrıca ikiside aynı zaman dilimleri içerisinde uzun saç ve kısa saç modellerini tercih ederek milyonların kafasını allak bullak etmiş insanlar

Ükesinin bayrak renklerini en fazla kullanan takım bizim ülkemizde herhalde.Bir diğer detay ise ingiltere piremiyer liginin büyük takımları livurpul,arsenal,mençıstır yunaytıt kırmızı beyaz renklede forma giyiyorlar yıllardır.Sıkcı bir şey

''Tavuk,balık,kelle bunlar yenir elle'' bu söylemin bir yerlerine pizza ve lahmacun sıkıştırılmalı acilen.
hatta pide bile eklenmeli o derece.

x-iyi günler bir canlı bağlantımız var evet sayın osman pide
y-...
x-sayın pide
y-alo
x-evet şu an sayın
pide hatta acilen soruyorum ...

''bir gün gelicek, dünya var olan tüm sporlardan sıkılıp yeni bir spor icad edicek işte o zaman...'' diyebir cümleye başlamayın çok saçma oluyor gerisi gelmiyor.

nevadalı bilim adamları uzun süredir bir şeyler icad etmiyor.

bazı şehirlerin büyümesi o şehre gelen egzantrik ürünlerle ölçülebilir mesela avrupa ve amerikada sevilerek yenilen aromalı patlamış mısırlar henüz antalya içerisinde görülmedi

kastomonu kır pidesi fest fuutların en festlerinden bir tanesi(bi tanesinden bi tanesine-nihat doğan) yaklaşık 30 saniye gibi bir sürede yemeye hazır bir şekilde elinizde oluyor.Üstelik 1 ytllik fazla makul fiyatı ile dikkat çekiyor ve alttan ısıtmalı bir yerde beklediği içn her daim sıcak.Hemen ararsanız bu leziz
çamlıca gazozuda bedavaya edineceksiniz.
090565 6542 7 55

bir sanal sözlüğe nihat doğan görünümlü selami şahin yazmıştım amma gülünmüştü yahu

''edinene,
medinene,
tutamadım,
kedinene,
entüm,
mentüm,
talim,
tilki,
tumba''

ananemin tekelerlemesi

ayakabı iplerimize bağcık demek ayakabı ile insan arasında bir tür samimiyet oluşturuyor.Tabii ki ayakkabısını sevmeyen insan mutsuz insandır.Hem ayağı hem ruhu ayrı ağrır gibi klişe laflar etmeyeceğim.

Seveceğim,
Gezeceğim,
Görürsün sana neler edeceğim,

ajda pekkan adlı şahsın sesinden dinlediğimiz sana neler edeceğim isimli bu şarkının yukarıda yer alan sözlerinde sen diye bahis edilen şahsa dolaylı yahut dolaysız yoldan bir şeyler edilmediği için şarkı sözlerinin saçma olduğuna karar verilmiştir.

son olarak ''
siyah'' ile güzel bir lacivert çok süper oluyor lan.'' ve ''Fenerbahçe yeşil forma yapsın.'' diyen insanlardanım.

17.12.2007


Patlamış mısıra ''mısır patlağı'' diyen insanlara duruma göre bir sempati besliyorum.Ayrıca patlamış mısırın üzerine dökülen tuzu benimsememesi ayrı bir inancın zaferidir benim gözümde.Memlekete milyonlarca liralık tuz masrafına neden oluyor direk ağzımıza döküp mısırı ardından yemek faydalı olabilir.

x-abi senin iddaa ne oldu mısır maçı vardı?
y-oğlum o maçta mısır patlamış 3 gol atmış
x-e süper işte
y-yok oğlum 4 tane yemiş ama
x-aa

Acaba o pek samimi olmadığı misafirlerine sülalesinin resimlerini gösteren ev sahipleri ve hiç tanımadığı insanlara ''hı,aa,huu'' diye bakan misafirler var mı?Tabii ki var. Olmaz mı? Burası Türkiye

Hasta olup zangır zangır titremek pek eğlenceli bir eylem. İnsan kendini susturulmuş cep telefonu gibi hissediyor.

Şu anda elimize geçen bir habere göre kışın en iyi eşyası ekose battaniye seçilmiştir.

x-eko sesin yankı yapmasıdır.
y-peki hocam .

Ayrıca bir şarkının sadece alt yapsını sazlarını değiştirmekle cover olmayacağına da karar verilmiştir.

Belediyeler ''siz şımartıyorsunuz bunları lan'' diyerek sokak kedilerini seven kızları toplamaya başlarsa ne kadar hoş olur.

Egsozcular,egsozcu yerine eksoz yazınca insan ekşi sözlük okuyabiliyormuş bunu öğrendim hayatta.

Memleketin bir çok şehrinde olan saat kulelerinin yakınlarına dijitaj saat kuleleri yapsarlar ya.

Şebnem Ferahı kim üzmüş?,Hayko Çepkini kim kızıdırmış?,Ortaçgil niye hiç sinirlenmemiş gibi duruyor?,mor ve berisinin trt işbirliği nedir? hemde trtnin tarikat bıyıklı müdürü varken?
bunlar müzik dünyasına ilişkin sorular.

son olarak bardağın dibinde kalan çayı içip ''en güzel yeri burası lan'' diyen insanlardanım.

3.12.2007


Yeni uyanmış halimden biraz vakit geçmişti ve oturuyordum. Misafir evlerinde erken kalkmış insanlar kadar boştum. Bir anda telefonum çaldı açtım kardeşini ziyaret için evlerine gelecek insanların evlerinde çeşitli arkadaşlarla ufak çaplı bir toplantı ve sohbet ortamı oluşturacaklarını ve benide aralarında görmek istediğini gayet yavşak bir dille anlattı biraz gülüştük. Tamam dedim gelirim. Sonra sabah programlarına bakındım.Ardından bir daha çaldı telefon açtım
''Sen geliyor musun?'' dedi ''e çağırdı gelicem artık'' dedim. ''Tamam iyi'' dedi kapattık.Telefonda uzun konuşamıyorum bir kez daha anladım.
Daha vakit olmasına rağmen yavaş yavaş hazırlanmaya başladım.''Anca biter.'' diyordum.Üzerinde şeytan resmi olan mor tişötrümü giydim tişört kalıp ve şekil itibariyle şu dünyadaki en harika tişörtlerden birisiydi ayrıca incecikti ve kesinlikle terletmiyordu.Şortuma baktım güzel bir şorttu ama ''üzerime mi yapıştı lan bu'' diyerek pantolon giydim. Kendime giyinik bir hava yaptım. Sırada ayakkabı vardı aile ortamına ''yırtık pırtık converse olmaz'' diyerek en derli toplu ayakkabımı giydim. Onu uzun süredir giymediğim için özel yerlere giyiyor gibi oldu çok düşünmedim.Sakalıma baktım ''o kadarda değil lan'' diyerek aynen bıraktım. Mor tokamı takıcaktım ancak daha güzel bir yerde olduğu aklıma geldi. Yeşili taktım saçlarımı sol kanat futbolcuları topladım sarı tokamda yanımda olduğuna göre tamamdım.
Telefonumdan saate baktım benim anca biter dediğim hazırlanma fasılı 4 dakika gibi bir sürede bitmişti erkenden gitmeyeyim diye içeri gidim bitmeyen programa sabah sabah seda sayana falan baktım bi kaç klip izledim sıkıldım ''e otobüs gelmez zaten şimdi'' dedim ve çıktım evden merdivenlerde bir elimde çöp düşündüm.ulan ben az önce ''e çağırdı gelicem artık'' gibi mecburen gidiyormuşcasına cümle kurmuş insanım şimdi ayaklarım g*tüme vura vura gidiyorum dedim.bunu dedikten sonra yürümemde bi yavaşlama oldu. Çöpü gülle atıyormuşcasına uzaktan attıktan sonra durağa çıktım.
Durağa çıkmamla beraber otobüs karşıladı beni kapısı açıktı aynen daldım oturdum bindiğim bu otobüs tam evlerine yakın geçmeyen evlerine varmak için biraz yürüten bir otobüstü olsundu yürürdümdü...
''Durakta pekmez yala yala bitmez'' diyerek indim otobüsten karşımda antalya'nın en eski üstgeçitlerinden birisi vardı.Metal bir üst geçitti bu dan dan diye ses çıkartarak geçtim üst geçitten kısa mesafeli yolumu yüyürken ''ulan hasta yanına gidiyoruz bari bir şeyler alayım'' dedim sağa sola bir şeyler aranır gibi baktım. Bir şeyler aranır gibi bakmasaydım bi kaç kişi laf atabilir onları dövmek zorunda kalabilirdim zira...derken bir oyuncakçı göründü ve benim aklıma yüz yılın ölmeyen oyunu tetris geldi hemen sordum çok makul bir fiyat önerdi fiyatta anlaştık aldım baktım pili yok ''o ne kadar?'' dedim daha makul bir fiyat önerdi hemen onuda aldım ''hediye paketi olacak'' dedim yüzü biraz düştü ama yaptı sağolsun. Elimde çizgi film karakteri baskılı naylon poşetim poşetin içinde hediye paketli tetrisimle adımlarımı daha bir özgüvenli ata ata yürüdüm caddede.Yürümem çok sürmedi vardım geldim eve dayandım kapıya açtılar hemen. Saolsunlar.Bir bir çıktım merdivenleri baktım bana açık kapı bırakmışlar.Halbuki tam vaktinde gelen misafir olarak kapılarda karşılanmayı bekliyordum 'neyse dedim işleri güçleri vardır. Sonuçta içeride yeni amelliyat olmuş insan var dedim içimden demeyi unutmuşum herhalde bir anda geldi. Vay hoşgeldin aman hoşbulduk diye buyur etti içeri.Aldığım hediyeyi kardeşine verdim ailecek pek sevindiler.belli etmediler ama sevindiler.Ardından yusuf,''ben bu oğuzu çok seviyorum tam vaktinde geliyor hediyesini alıyor çok düşüncelidir.'' dedi ben kendimi biraz yaşlı hissettim zira cümleden de anlaşıldığı üzere yaşıtlarım pek böyle şeyler yapmıyor.adeta dana gibi yaşıyorlardı arkadaşlıklarını.annesi bu cümleden gaza gelmiş olucak bana yüklü bir miktar karpuz dilimi verdi ancak sehpa vermediği için tek elimle tabağı tutup tek elimdeki çatal yordamı ile başladım karpuzu yemeğe. Güzel güzel yerken bir damlası koltuğa döküldü o damlanın düşüşünü izlerken ''boşver canım karpuzun yüzde doksanı su zaten'' gibi klişe bir söylemde bulundum.Ben böyle şeylerle uğraşırken o eline üç telefon birden almış geç gelen arkadaşları ile iletişim kurmaya çalışıyor ehliyet sahibi olmasından kelli ''alayım sizi arabayla'' diyordu.
Kapı çaldı gelen genç irisi kuzenimdi. Tam bu esnada bizde çeşitli sağlık gereçleri almak üzere ayakkabılarımızı giymiş aşşağı iniyorduk. Kuzenim gelmedi. Artık o,ben ve babası vardık bu halimizde kuzenimi baya gözümden düşürdü. Çeşitli trafik hallerinin ardından eve geldik. Eve gelmemizle birlikte telefon çaldı. Hararetli hararetli konuştu. Tamam dedi kapattı.Ne oldu dedim (artık her işe burnumu sokma yetkisin kendimde görüyordum çünkü)'' şurdalarmış,alıcakmışız'' dedi. O gazla ''e hadi gidelim'' dedim tamam dedi. O esnada genç irisi kuzenime baktım canı siyah gömlek giymek istemiş gereksizce giymiş. Buda yetmezmiş gibi ben ev sahbinin oğluyum kızlı erkekli ortam yapmaya geldim gibisinden evin içinde dolanıyordu.Islattığı elleri ile ne uzun ne kısa saçlarnı geriye tarayıp şekilden şekile giriyordu.Utanmıyordu,bende utanmıyordum ama eğdim başımı içeride çıkardığı yırtık converselerine baktım,sonra dışarda çıkardığım ayakkabılarıma baktım. Tiksindiğimi belli etmek üzere bide genç irisi kuzenime baktım.Tiksindiğimi belli etmeyi unutmuşum boş boş bakmayayım diye ona yetişmek için ikişer ikişer atladım basamakları.
Mahalle içi biraz yürüdükten sonra kızları aldık. artık 3 kız 2 erkektik bu her koşulda süper bir durumdu kızlardan birisinin benim sevdiğiceğim olması duruma ayrı bir gzüellik katıyor çikolata soslu çikolatalı dondurma gibi oluyordu.Bakkala uğradık kola aldı ''bu yetmez'' dedi bi daha aldı. ''Bu yetmez'' derken bana mı baktı?, anlamadım ama alınmadımda zira ben aileye övülerek anlatılan insandım.Bütün şişeyi içeme yetkim vardı.
Artık bir gurup insan olmuştuk salona buyur edildik bu sırada diğer arkadaşlar için telefon bağlantıları devam ediyor ben sonradan gelenleri ayakta selamlıyor sayılı hallerden saygılı hallere uçuyordum.İşte bu uçuş esnasında dikkatimi çekti gelenler geliş amaçları olan kardeşi ile benim ilgilendiğim sürenin onda biri kadar bile ilgilenmiyorlardı.Oha dedim ben içeride karpuz dökücek kadar hatta bacağındaki aparata bakıp ''bundan robocopta vardı ne süperdi o? ve ''kaç para bu alet?'' geyiklerini yapıcak kadar uzun durmuştum
Ben kimse gelmediği için mi durmuştum?,
Oturduğum koltuk mu çok rahattı?,
Karpuz mu çok lezizdi?,
Koltuk rahattı belki ama karpuz biraz kelekti. Kimin gelip gelmediğide önemli değildi.Zaten kimse yoksa bile annesi ve komşusu muhabbet ediyor,ben arada onları dinliyor arada televizyonda açık olan sabah sabah seda sayanı izliyordum, ,''Ben böyle bir insanım lan'' diyerek kendime, kendimi övdüm ''sonra çok övme lan artiz, G*tün kalkıcak'' dedim birazda diğerlerine sövdüm.
3 kişi hariç hepsi sınıf arkadaşı olan bu insanlar sınıf videolarını açıp izlemeye başlayınca sevdiceğimin yanında olması ve onunda bu 3 kişiden birisi olamasının verdiği huzurla içim geçmiş,uymuştum.Uyandığımda genç irisi kuzenim ve o saçlarını geriye taramış ''ehehe, pıhaaa hüheee'' diye gülüyorlardı onlara tiksinerek baksamda ''bak o öyle olmaz'' diyerek ideal şekli verdim saçlarına. birde resimlerini çektim galiba.
Ardından insanların doğal olarak gidesi tuttu. Uyumlu bir insan olduğum için hep beraber gitmeye karar verdim.Düştük yollara,o esnada elinde makina ile kendi resimlerini çeken genç irisi kuzenimin çektiği tüm resimlerin kadrajlarına gıcıklık edip bir şekilde girdim.Kendisi genç irisi olduğu için bir resme girmek için zıpladım atletik oldu.
Kimisi evine kimisi denize gidecek olan bu insanlar birbirlerinden ayrışmak için köşe sayılabilecek bir noktada bekleme yaparken ben,suyu sevmeyen evcil bir kedi olarak kararlı tavrımı sürdürüyordum. Sonunda denize gitmeyen 3 kız ve ben kalmıştık. Durağa gitmek için karşıdan karşıya geçiş esnasında ayaklarımı kocaman açarak ve koşarak karşıya geçtim atletik oldu.Biraz salak görünmüş olabilirdim.
Durağa vardık kızların şişe suyundan bir yudum aldım. Bu atletik tavırlar beni yormuştu.
''ben her otobüsle giderim o halde sizin otobüsünüze bineyim'' diyerek otobüs bekleme eylemini sürdürdüm.2 durak sonra inmem gereken yere gelmiştim ''ne güzel uzak mesafeye gidiyorlar lan ben hep uzak mesafeye tek başıma gidiyorum'' diyerek mahalle çevremi düşündüm çok düşünmeden indim otobüsten.Memleketin son teknoloji ürünü yürüyen merdivenli üst geçitlerinden geçtim karşıya yürdüm evime...

1.12.2007


Göz amelliyatı izlemeyi sevenler kulübü kursak çok para kazanabiliriz.

Kış mevsimin gelişi ile converse giyen insanlara ''üşümüyorlar mı yahu?'' bakışı atan insanlar türedi. Bunun türemesi converse giyen insanlara ''üşümüyorlar mı yahu?'' diye bakan insanlara bakan zamanında soğuk havada converse giymiş insanlar türetti.

Genelleme yapmak suç olursa kaçıp gideceğim bu ülkeden. Zaman zaman çok komik olsa dahi genelleme yapan insanlara uyuz olan insanların varlığından haberdar olduğumdan kendime uyuz oluyorum. onların uyuz olmasına gerek kalmıyor.


açacağa ihtiyaç duymayan insanları ayrı bir seviyorum bu hayatta
hatta bir tanesi ile bir süredir birbirimizin şişesine uzanamayacak kadardan da çok uzaklardayız açacaklı anahtarlığıma dönmüş olmamdan anladım bunu az önce

1
x-durakta açacak var!!
y-sapık mısın birader?
x-yok gördümde uyarayım dedim lazım olur falan..neyse ineyim ben.

toplu taşım araçlarında mevcut olan solcu teyzeleri sevmem. Ancak bu sevmemezlik sadece araçların içersindedir. Teyze araçtan insin hemen geçer.
gerçi yok yahu severim niye sevmeyeceğim ama o kadar makyaj yapmasalar bari saçlar falan of.

az önce tel askıların kırılabildiğini ve benim bunu kıramadığımı öğrendim. Kavanoz kapağı açmak gibi bir görevi olan süper kahramana yakışmadı tabii

bir barda dikkat edilecek en önemli özellik masa örtüsü yahut bardak altlığıdır. Ötesi yalandır.

2
x-Bey bak kuşun ötesi gelmiş.
y-Yalandır hanım bırak.

3
x-ehehe tut al kıss kıss...
y-evladım yalandırma hayvanı vericeksen ver yemini.

Son saniyede atılmış ancak maçı çevirememiş basketler var.Onlara gereken değeri vermek lazım
Turgay Demirel akıllı olsun

Eskiden çok eskiden üretilmiş olan ve halen üretilen tavşan şeklindeki makasların çocuk sağlığı için o şekilde bulunduklarını her türk gencinin bilmesi gerek.

dokuz şekli itibari ile düşündüğümüzde:
rakamların banker bilo filmindeki şener şenidir.şerefsizdir,adidir. Hiç sevmem. Nerde bir dokuz numara giyen futbolcu görsem tiksinirim ondan. Gol atsa sevinmem..
aman git git.. kaybol lan
ancak söylem olarak düşündüğümüzde
dudakları öpücük şekline getiren bir rakam olmasından kelli fena değildir.

4
x-kız seni istemeye geliceklerdi ne oldu?
y- ay aman böyle kelli felli bir adam utanmıyorda.
x-öf sende... öylesi
fena değildir.


altı kere dokuz eşittir kırkdokuz ,
nerden geldin koca domuz.

beş kere beş eşittir yirmi beş,
nereden geldin koca keleş.

dört kere dört ...
dönde g*tünü ört.

Yukarıdakilerin hepsi yasaklansın görün bakın türk eğtim sistemi nasıl çöküyor.

Son olarak kitaplarının kapaklarının iç kısmına en güzel çizimlerini yapmış ve onları kaybetmiş insanlardanım.

30.11.2007

şaşırtıcı bir hafızam var hatırlıyorum
söylemlerden çok görüntüyü hatırlıyorum
neyse
kaleiçindeki okuldayız
ilkokulun ne sonu ne başı
sanırsam 4.sınıftayız
sıkıcı bir ders
5 dersin 4'ü matematik olduğuna göre yüksek bir ihtimalle matematik
yine sınıfın süper muhabetli elemanlarından uzaklara oturtulmuşum
bir anda kapı çaldı sesizce
öğretmende çalıcağını biliyormuşcasına yöneldi kapıya
yalandan gülüşmeler ve saygılı kafa sallamaların ardından içeri girdi
yeterince kalabalık olduğunun farkında olan sınıf ahalisinden ''aa yeter ama'' gibi homurdanmalar yükseldi çabuk geçti(ben gelsem sonradan bir hafta konuşursunuz müdür yardımcısına gidersiniz...)
kısacık saçlarının arkasına taktığı iki tokası,yuvarlak tertemiz gözlükleri(gözlük pis olur),masmavi önlüğü,pespembe suratı ile karşımda duruyordu
ben şaşkındım ilk defa pembe suratlı bir insan evladı görüyordum
öğretmenin onu kanatları altına almasından utandığı ve bir şekilde tanışıklığı olduğu anlaşılıyordu
basitçe kendini tanıttı yahut tanıtamadı zira o zaman içersindede utanmaya devam etti
ilk haftadan başarısını çalışkanlığını gösteriyor derslerde sorulan en zor sorulara çat diye cevabı veriyor defterden göstermeli sorularda biraz ağır kanlı olduğu için ikinci üçüncü falan oluyor ama genelde hediye olarak çokomelleri götürüyordu. gözümde adeta rakip takımın uyum sorunu yaşamayan brezilyalı oyuncusu gibiydi artık ona duyduğum sempati ve şevkatim giderek nefrete dönüşüyordu ta ki kendisi olur olmadık yerlerde gerek ''bam'' diye gerek ''ay ay aman güm'' diye düşme alışkanlığı olduğunu bize canlı canlı ıspatlayana kadar
(bazı insanlar düştükçe itici,bazı insanlar düştükçe aptal,bazı insanlarda düşmek için yaratılıyorlarmış diyeceğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz)
derken orta okul yılları ile beraber onun bir öğretmenin gözdesi olduğu yıllarda bitmiş binbir çeşit öğretmenin hatta o gazla okul idaresinin gözdesi olmuştu ben ise o yıllarda ideal edebiyat öğrencisi olduğumu farkedip çakayım böyle okula diyerek bir grup sınıf arkadaşımızla beraber halı saha maçından halı saha maçına koşuyordum
son sene düzenlenen okul turnavası öncesi (sanırsam bir çeşit sosyal ihtiyaçtan kaynaklanan) çokça bayan taraftarımızın arasındaydı okulun en iyi takımı ile oynayacaktık ben genelde tırt bir savunma oyuncusu ve kötü bir kaleciydim ancak karşı takımın ataklara yön veren icabında şutu çeken golü atan gemisini kurtaran koşmasada aralara top yuvarlayan hadi beyler kazanın tost kola alacağım diyen oyuncusu benim o güne kadar her günü geçirdiğim kuzenimdi attığı değil atmayı düşünüp vaz geçtiği adımı bile gözünden kulağından anlıyor topları ayağından bir bülent korkmaz bir alpay özalan bir uçhe edası ile söküp alıyor o gazla mehmet aurellio edası ile oyuna sokuyordum değişik bir taktik gereği ortasaha çizgisini geçemem yasaktı ama olsun ordan vurmuştum gol olmuştu ve savunma gayretim beni bir anda yıldız oyuncu yapmıştı sonraki maçlarda tirbünün önünden alıkşarla geçiyor ''oğuz oğuz'' tezahürlerine utandığımdan dönüp bakamıyor ve cool görünüyordum böyle çeşitli lay lay lomlarla geçen bir senenin ardından çeşitli okullara dağılmak üzere sınavımıza girdik güzel güzel dağıldık ben el ayak altında olan yavuz selim lisesinde o ise gözlerden ırak yusuf ziya öner fen lisesindeydi ancak aynı okula torpillegiren bir arkadaşının babasının okulumuzda öğretmen olması ve diğer arkadaşlarının da bu okulda buluması sebeplerinden okulumuza geliyor az biraz konuşuyorduk okulunu soranlara fen lisesi cevabı veriyor gerekiz açılan ağızlarına bakıyordum sonraları gelmez oldu görünmez oldu sanırsam o da benim gibi ulaşılabilir okul arkadaşlarına yöneldi işte bu ulaşılabilir arkadaşlarım ile gittiğim bir mor ve ötesi konserinde hiç sevmediğim hareketli konser izleyicilerinden bir gruba denk gelmiştim adeta tespih tanesi gibi geçiyorlardı tam artislik edeyim kızayım derken bir tanesini bana sarılmış halde buldum bu o idi ne güzel idi sonra yine kaybolmuştu ama olsundu
geçen yıllar sonrasında öss ile başbaşa kalmış puanımın tuttuğu yerleri beğenmemiş ve sınava tekrar girmeye karar vermiştim sıradan bir yazdan kışa geçiş günüydü amfiye yeni gelmiştim en köşede çekirdekiyiyiciler diye adlandırdığım sarhoş bir bayan grubu gördüm güldüm biraz sonra kızlardan bir tanesi üzerime üzerime geldi iyice yaklaştığında o pembe suratı daha önce gördüğümü anımsadım yalnız biraz daha yaşlıca ve hafif sarhoştu bizde öyleydik oturdum konuştuk bana hatıra deftteri gibi bir şey için bir şeyler yazmamı söyledi yazım kötü dedim olsun dedi tamam dedim
yazdım bitti demek için telefon numarasını falan aldım aynı sarhoşlukta uzaklaştı
2-3 gün sonra yazısını yazmıştım yine beğenmemiştim ama yazmıştım ben yazdım diye aradım salı günü boşum dedi yine tamam dedim o salı bir kış günü salısı gibi hava hemen kararmıştı ben erkenden gelmiş görme ve görülme açısından müsait bulduğum en tepeye tünemiştim çok beklemedim uzaktan göründü kahverengi kabanının içinde muhtemelen okul forması vardı mühim olan ayağındaki klasik küt botlarıydı o eskiden beri bu model bot giyen insandı geçmişe dair bir şey bulmanın mutluluğu ile biraz saçmaladım çekirdek koyulan kağıtlar gibi yuvarladığım yazıyı ona verdim sonra pek vaktim yok okula dönücem(yatlı okul) dersanenin ordan servisim kalkıcak dedi tamam dedim dersanesinin yeri itibari ile üç kapılardan çıktık istersen bırakayım dersanenin oraya dedim yok gerek yok dedi yine tamam dedim ellerim cebimde yürüdüm eve
sonrasında beğendiğini anlatan bir mesaj yolladı cevap yolladım bademaltını biliyor musun? demiştim yok demişti gidelim mi dedim olur dedi gittik bira içince dokunduğu için limonlu votka içti hoca hanım dediği annesinden,pasaklılığından,kızların eciş bücüş huylarından bahsetti,arada küfür etti güzel oldu
vakit hemen geç olduğu için kalktık gitti
arkasından baktım gidiş o gidişti o günden sonra bir kaç sanal konuşmamızda ankrada dişçilik okuğunu öğrendim ve yine tamam dedim

işte bir süredir yukarıda yazan betimleme ağırlıklı hatırladığım olayları yazmayı düşünüyorum
sonrada kendi kendime yazma bunu güzel olmayacak diyorum yine tamam demek yerine değişik bir sesi tonu ile ''oluuur'' diyor sevdiceğimi daha bir çok seviyorum

23.11.2007


susmaktan kış mevsiminde kaderine terkedilmiş yüzme havuzları gibiyim, salt kuru yapraklar parti veriyor. memnun gibiyim aslında fayanslar mavi olmasa...

peronda yolcuların beklediği tarafta bilet bulamadığı için veda edemeyen insanlar gibiyim, boş boş camdan bakıyorum ''pardon bir veda edeyim bir el sallayayım gözlerimi arada sempatik gibi kısayım,sonra giderim'' diyemiyorum

kışlık ancak güzel olmayan kıyafetler gibiyim, bi halta yaramıyorum küçüleyimde bilmem kimin çocuğu... diye gidiyorum

birleşmemiş iki tatil arası gibiyim, pek sevenim yok... mecburen,mecburen...

üçüncü noktası kaybolmuş üç nokta gibiyim, bir şeyler anlatıyorum anlaşılmıyor,bilinmiyor aşmışım aslında belki diye düşün düşün düşün düşün

düşün düşün boktur işin gibiyim, seviyesiz,amaçsız,güldürmeyen,basit ama sade olamayan

külahta dondurma gibiyim, modam geçmiş...

dondurmada külah gibiyim, yense yenilir ama...

göstere göstere yağan yağmur gibiyim, neşesiz bir ıslaklığım var...

fırından çıkamamış ekmek gibiyim,bana da yazık...

şubat tatilleri gibiyim, kısacık,çoşkusuz boşu boşuna halk günlerini iptal ediyorum...

ahşap ev gibiyim, yanma tehlikesine rağmen seveni var...

otobüsteki en yakışıklı erkek gibiyim, her durak kaybetme tehlikesi...

messenger'ın mektup şekilli smilesi gibiyim, kullananım yok zaten kullanışsızım...

ehheheehhe gibiyim, yalandan basması kolay..

serdar ortaçların arasında radiohead gibiyim,...

kıvırcık peruk bulamamış palyaço gibiyim, samimiyim bir yerde..

bıyık gibiyim, iyiyim,hoşum ama arada kalmışım şekilden şekile sokan çok...

kendini sevmeyen gibiyim, derin falan...

bir kendini seven gibiyim,çelişkiliyim..

bir kedim bile yok gibiyim,popüler olmuşum..

bi onu seven gibiyim,çözemeyenlerliyim...

ligin hep orta sıralarında kalan takımları gibiyim,kapatıp gitsem bu takımı güneye yerleşsem olacak...

kübaya gitmek isteyen gençler gibiyim,hevesliyim.. içindenim...

yazın bir şey yapamadıklar gibiyim,yapmışım kışın uyanırımlardanım...

imlası bozuk ama güzel kelimeler gibiyim, kulağa hoş geliyorum kimi zamam...

az farkla aut olan,potanın içinden çıkan şutlar gibiyim,şampiyonken diskalifiye mevzuu...

ünlü uyumu gibiyim, bizbize samimi...

sözleri uydurularak eşlik edilinen şarkılar gibiyim,seviliyorum bi sebepten...

ali şen başkan fenerbahçe şampuan gibiyim,doksanlara hasret...

numaralı gözlük gibiyim,çıkar ilişkisiyim...

dipte gibiyim, zıplarsam steps(basketbolda topla yürüme hatası) olacak...

devlet bize yardım etsin gibiyim,haykırışım...haklıyım... yaratıcılıktan uzağım... halka yakınım...

yine bir ben gibiyim,iyi gibiyim...

bitmiş gibiyim,ş harfini uzatsan efekt olacak...

19.11.2007

en baştan söyleyeyim kuzenim arayana kadar yazıcam ''cücük kadar yazmışsın olur mu öyle şey demeyin''baştan söyledim''yok ben duymadım,vay ben görmedim'' olmasın

hissetiğini hissetiğini hissetiğin sandığın his gibi bi cümle var aşktır diye bitiyor o cümleyi ezbere söyleyen defterlerine yazan kızlardan soğumayayımda ne yapayım eşcinsel erkeklere sorsak belki altından bunlar altından derken masum adam eşcinsel çünki

ilkokul öğretmenim çünkü değil çünki derdi.

cep telefonumun zil sesinden feci şekilde tırsıyorum böyle konuşma sırasında pısırık oluyorum sonradan toparlıyorum ama o kadar konuşmuyorum bazen olmuyor böyle...

bir gurup insan biskremin değişmesine feci tepkili ancak kimse metronun ambalaj değişimine bir şey demiyor biçim değil içerik önemli diyor insanlar bu güzelbir şey ben de böyle bir insanımda niye öyle oldu şimdi?...
potoşop merakı ve sosyal yaşamda grafik öğeleri yüzünden herhal.

eğer antalya şehir merkezinde uludağ limon satan bir bakkal görürsem hemen yalandan cümlelerle samimiyet kurmaya girişicem abi antalyada bursa ürünü satıyormu diyerek alıcam tüketicinin cevabını...

ilkokul öğretmenimin yüzünde bir ders boyunca sayılacak kadar fazla ben vardı göz kapağında vardı kapak kapanınca şişer açılınca sönerdi ne biçim öğretmenmiş.

kot pantolon üstü forma giyipte bir şekilde kendilerine yakıştıran insanlar var.
nasıl insanlar onalar? sırları ne?

siyah öğrenci hırkası işine girsek çok para kazanabiliriz sakalı yeni çıkan öğrenci arkadaşlar tarafından hem okula hem dışarıya giyiliyor zira
siyah öğrenci:böyle bildiğin zenci sarı yeşil siyah falan giyiyor afrika zencisi ama

5 erkek altlarında bir araba radyoda metallika ile beraber ilginç tezat oluyor rock-metal kulaklık müziği değildir oluyor.

aracısız gide gide gide samimi olduğum tek mekan piyazı sami
çünki adında samimiyet var.

''pardon bir resmimi çeker misiniz?'' derse birisi acayip mutlu oluyorum ayaklarım yere basmıyor o derece hatta yarım saat kalsın bir sürü resmini çekeyim şöyle böyle kompozisyon yapayım istiyorum

fotoğraf seven arkadaş gruplarıarasında mutlaka
x-abi siyah beyaz çekseydin?
y-sen yaparsın bilgisayarda
x-doğru diyon...
diyaloğu yaşanmalı

bir insanın fotoğraf makinası ne kadar aynı insanların resmini çekmişse o insan o kadar yalnız olabilir
-nah bu kadar yalnızım

beklenen telefon geldi gene koktum ancak kuzenimin yavşak tutumu ve yanından gelen bıcır bıcır kız sesleri üzerine korkum sinire sinirim nefrete dönüştü
nefretim kederimden güzel şarkı

bir şey diyecektim unuttum bir ilişkide ne kadar çoksa o ilişki pek lezizdir.bana öyle geliyor.

bir erkeğin bittiği an büyük beden atlet giydiği andır.

bilgisayar ekranındaki menüye gıcık olanlardanım ulan kocaman ekran kontrastını falan ayarlamak için 10 dakika uğraştırıyor cık cık cık...
not:unutturmayın resim ekliyeyim...

16.11.2007


yalan rüzgarı dizisinin müziği şimdileri 20liyaşlarına yaklaşan gençleri çıldırtabilir. araştırmalarıma göre bu dizi o zamanlar çizgi film izleme içgüdüsü ile yanıp tutuşan sabilerin akşam üstü çizgi filmleri ile çakışmaktaydı bu ciddi ve sosyal bir mesele...

meselem bir sevda türküsüdür
meselem aşkımın öyküsüdür
meselem yeryüzü gökyüzüdür
meselem...
(müslüm gürses şarkısı)

kışın insanlar daha bir güzel oluyorlar kızlar ise amanın
gerçi bazıları halen başarabiliyor eciş bücüş giyinip saçma sapan tavırlarını korumayı.
turfanda kızlar bunlar herhal...neyse.

sahalarımızda görmek istemediğimiz hareketlere bariz golü kaçıran futbolcunun dizleri üzerine çöküp yüzünü iki eli ile kapaması yahut saçlarını geriye çekmesi hareketleri eklensin.

belki bir gün gözlersin...

''kim o?'' sorusuna verilen ''benim'' cevabı saçma değil sesimi tanıcayak kadar samimiyiz seninle mesajı taşıma görevi edinmiş bir olgudur.

3 barış manço 3 cem karaca daha gelse düzelmez bu yozlaşmış müzik hali geçenlerde efsane kanal kral tv de ''ismail yurt seven kardeş''i taklit eden bir elemana denk geldim feciydi.

fotoğraf insanın içini gıcıklayan sanatların şampiyon olmasada büyük takım kalabileni galiba ha?

elinde fotoğraf makinası ile gezinen bol resim çekme meraklısı gençlere ne zaman siyah beyaz ne zaman renkli resim çekilir öğretilmeli.(sağolunuz sayın tüfekçi)

''bir yudum çay
bir yudum sen
bir yudumken manzara''
(vega)

kivili bisküvi çıksa yahu çok mu pahalı olur?


x-para mühim değil
y-bence mühim
x-iyi günler hayırlı işler.
(y.özgür)

iltem dilek adlı çizeri te amatör sayfalarında görüpte ''anam isme bak ne biçim değişik'' demem sonrasında kendisi ile tesadüfen tanışmam artık tesadüflere şaşırmayacak kadar şaşırtıyor beni.

eti burçak adlı bisküvinin reklamı yaşlı amcanın göbek atma samimiyeti sayesinde aylardır ekranlarda bisküviyi alan yiyen kimse görmedim gerçi göbek atam amca da görmedim ancak reklam reklam içindir. (tekrar acayip sağolunuz sayın tüfekçi)

insan aldığı kokunun değerini bilmeli memleket bok koksada unutmamalı ki bu şehir (antalya) zaman zaman turunç kokmakta.

elele dergisi ne kadar ciddiyetsiz bir isme sahiptir hani ana okulu öğrencisi haltalık eğtim dergisi olsa anlayış gösterilir.

şarkıların yahut albümlerin sonlarına salak samimiyetsiz sohpet kayıtları koymak süreyi bol bulduk kıçımıza sürelimciliktir.bonus track güzel bir şey o başka...

kendinden kırmızı çigili defterlerin yeni çıktığı dönem eğtim sisteminin bütün samimiyetini yitirdiği dönemdir. ki bu döneme yetişmiş olmak bıyıkları okşayarak yaşlanmışız lan demektir.(''kızlar için aman ha'' diyorum gene..)

türk erkekleri mi nazlı yar seviyor türk kızları mı naz yapmayı?
galiba her ikiside.

insan ünlü olucaksa yahut ünlü ise 2o'li yaşlarında kaybolmalı ölüyorlar...

bahçelerde böğrülce oynar gelin görümce
oynak bir milletiz böğülce gibi adı korkunç bir zepze(köy yerinde sebze)ye oynuyorlar.

son olarak ''allah allah'' yerine ''hallah hallah'' diye insanları sevmeyen insanlardanım
not:her şeye allah tepkisi vermek zaman zaman garip olabilir tüm müslüman alemine duyurulur.

13.11.2007

tayt modası bu kış devam edicek gibi gözüküyor feci bir durum tabii sevenide var.tayt çocukların ısınmak için giydiklerin külotlu çorapların [asla siyahını üretmediler yeşil,kırmızı,lacivert] popüler olmuş,parayı vurmuş ve şımarmış halidir.
adını hatırlamadığım bir gurubun hayvanlı porno isminde bir şarkısı var ne dinliyorum adlı teknoloji uygulama açık ilen dinlediğinizi düşünsenize...
seksenli yıllar(tayttan geçiyoruz bu konuya neyse) seksenli yıllar kuvvetli ihtimalle birilerinin yüksek miktarda marijuanayı yakarak sürekli oksijene karıştıdığı yıllardır.çünkü insanlık bu kadar uyuşmuş olamaz nedir o makyajlar kılıklar kıyafetler? gerçi seksenli yıllar doksanlı yılların öze dönüş ve sadelik akımını başlattığı için saygı duyulması gereken yıllar olsa bile mahalle çocukları ile gazozuna penaltı atan bir esnafın müşterisi üzerindeki terli ciddiyetsizliğine sahiptir.

''bir mucize bekliyorsan gerçekten de ihtiyacın olmalı''
''bekleme salonunda günü geçmiş dergiler. saçım başım dağılmış sanki bana benzerler.''
''bulutlar yarime selam söyleyin''

üzerine tükürdüğü cildini kırmızı kalem ile boyayan çocuklar
1-eğer bunu kendileri keşvetilerse zeki ve yalnızdır.
2-başkalarından gördülerse sosyal ve taklitçidir.

duman grubunun askere gitmeden önce son konser adı altından bol bol konser vermeleri ve afişlerinde sürekli bir askerlik konsepti bulunması kısacası bu gurubun sürekli prome edilmesi grubun bütüm samimiyetini siliyor.

''şahsen ben mp3'e karşı değilim gençlerin albümümü alıcak kadar parası olmayabilir.benim için önemli olan müziğim en uzak noktaya kadar ulaşabilmesi. ulaşırken para kazanmak benim için önemli değil. benim karşı olduğum nokta korsan cd mafyası.''
teoman

batman şehri ile betmen okunan süper kahraman espirileri yasaklansın yalandan güldürüyor duruma göre
bıyık altından gülmek eylemini gerçek anlamda gerçekleştirmesi eğelenceli oluyor tabii erkekler için
bayanlar için aman ha!

''sakız çiğneme bıyıkların yamuk çıkar''
''taşa oturma çocuğun olmaz''
''gece tırnak kesilmez''

bunlardan bıyık ile ilgili olanını sabahın köründe okulda sakız çiğneyen kızlara söylemek keyif verebilir.ama bu tip kızların baş ağrıtma saldırısına sahip olmalarından kelli insan bir daha düşünüyor.

bu milletin en anlamlı ironisi ''bütün genellemeler yanlıştır.''

ironi,pervane,yelpaze,teoman,kurdela,kordon,türkiye,viraj,kavis,keşiş

yukardaki kelimeler söyleniş açısından biraz marjinal ancak sokaklardan gördüğümüz bulduğu yere çöken ve ben farklıyım diye bakan kendince marjinal küçük kızlar gibi marjinal değil.

siyah saçını siyaha boyayan kızlar var değişik makyajları ile piksel piksel geziyorlar.kendilerine fotoşoplumusun demek istiyor insan.

son yılların en değerli ikonlarından biri messenger programında sonradan üretilmiş ''hıh'' adı ile bilinen ikon galiba
akdeniz ülkelerinde popülerdir. bence

bence akdeniz ülkelerinin bayrakları
yeşil ve mavi:doğa
kızmızı:sıcak kanlılık
beyaz:samimiyet
sarı:güneş

son olarak saat kulesinin altında telefonunun saatine bakan insanlardanım
not:resim ekleme bölümü sallamıyor beni,çakayım ben ona...

8.11.2007



''Havalar da soğudu be'' cümlesi şu sıralar sohbet konusu bulamayanların titrek kurtarıcısı halinde geldi bu güzel bir şey bir yerde..
genelde beyaz renk ile simgelenen kış mevsiminin gelişini her kış mutlaka bir tanıdığımızın kaban,ceket palto,mont,trençkot arayışından ve tabiiki mevsim meyvelerinden anlayabiliriz. sert bir kış yaşadığımızı ise tenimizle hissedemiyorsak her köşe başında elleri cebinde halay çeker ritimde zıplayan ve bütün bu halinin üstüne yüzünde ilginç bir gülümseme olan insan evlatlarından anlayabiliriz. bir de girilen evde odanın bir köşesine katlanmış yahut ucunda bir insan kafası ile bizleri karşılayan battaniye iyi bir örnek olabilir.
(battaniyenin katlanıp koyulması yahut ucunda üşümüş pembe bir insan kafası saklaması samimiyet seviyemizide eleverir.)

soğuktan uyuşmuş dudaklar gevezelikle ısınmasın.

sıvıların moleküllerinin katılara göre daha ayrışık olduğunu düşünürsek
kar: yağmurun birbirine daha sıkı sarılmasıdır.
bulut:toparlayıcı karizmasına rağmen samiyetsiz ve iticidir.
yağmur:olsada olur olmasada olurcudur.


memleketi msn iletileri arkadaşlık sitesi avatarları ile kurtarmaya çalışan jenerasyonu ciddiyet ile takip ediyorum değişik kimseler.

kış ile beraber mağzalara yine paylaçolara yaraşır botlar geldi.
(ulan! bot bu bir sefer alınıyor al postal gibi bot)
botgül soyisimli arkadaşımın soy isminin anlamı nedir?

kurufasulye ile piyazın ayrımını yapmak herzaman insana kar sağlamıyor bazen farketmez diyebilmek mühim.


''tüm o sevgilerimi geri ver.''
''özlemek için çok mu bencilim.''
''sil gözünün yanlızlıklarını''

ben güzele güzel derim güzel kimin olursa olsun. ayrıca birisinin olmuş bir güzel çirkinin güzeli olan bir güzeldir ancak.

''çirkin ama karizmatik''
sırf küfür etmemek için yukardaki cümleyi başka bir cümlenin içerisine cuk diye oturmadım neyse...

kasım akşamüstleri eylül akşamları ile romantizm liginde son maça kadar belirli olmayan bir şampiyonluk yarışına girer.

3 puanlı sistemde ne olucağı belli olur.
(ya 0, ya 1, ya 3, puan alırsın)

geçen yazıdaki babangida ve bayaroya ek olarak bebetoyu eklemeyi unutmuşum şimdi ekledim ayrıca bu üç futbolcu aynı dünya kupası çıkartma albümünde bulunmuşlardır.
ve o çıkartma albümünde görülmüştür ki danimarkalıların bütün erkek milli futbolcuları sarışın ve italyanın bütün erkek milli futbolcuları uzun saçlıdır.

son olarak:ykk fermuarlarına takmış insanlardanım .
(öğrendim efendim ne olduğunu anlatırım bir ara)

4.11.2007


mahallemizde iki adet eczane var. ikisinin de çırakları çok ilginç pantolonlar giyiyor ve buna rağmen hal ve tavırlarında ''birader höö hişş'' hali sürüyor. mor,siyah damalı pantolonla yahut kocaman örümcek resmi çizilmiş pantolonla komik oluyor.yoksa pantolonları yadırgadığınmdan değil ama pantolonları yadırgıyorum pantolon önemli bir kıyafet hatta kıyafetin en mühim elemanlarından tabii erkek için durum öyle kızlar tayt,etek falan da giyiyor bazen onları da giymiyorlar o ilginç oluyor duruma göre güzel de oluyor.

pantolonunu seven insan mutlu insandır.
pantolona verilen değerin yarısı çoraplara verilseydi,
pantolona pantalon demeyin.
şiir gibi oldu ama sırıtmayın.

kızların giydiği simsiyah daracık ve düşük cepli ve belli pantolonlar berbat,çok berbat,berbat ,berbat,çok berbat
pantolon paçasını ayakkabıya sıkıştırmak yahut ayakkabının içine pantolon paçası sıkıştırmak gibi iğrenç bir modaydı geçti
kadife ceket giyen ama muhasebeci gibi görünmeyen güzel kızlar vardı onlar soğuk havalarla geri gelsin
berbatov diye bulgar bir futbolcu var. doksanlı yıllarda oynayan nijeryalı babayaro ve babangida ile yapılan geyiğin en az yüzde ellisi bununla yapılmalıydı fakat olmadı dünya değişti internet falan mühim...
kız kıza dans etmek hadisesi pek kötü ancak erkek erkeğe dans etme eyleminden daha iyidir.

bazen şalgam şarap gibi basit ve anlamlı geliyor.
adana&paris

''kalır bir durakta, yırtık bir afişte,buruk bir gülüşte, dağılmış yürüyüşte''
kalır bir papatya balında,dudak tadında,parmak arası terlik,yanık izinde

bazen bayramdan iki hafta önce ''nasılsa gideceğiz'' diyerek berbere gitmeyen çocuklar gibi dağınık oluyorum. sonra bayram önü oluyor. toparlanıyorum. (galiba)
ayrıca dünyayı başak burcu insanları dolaylı yahut dolaysız yönetiyor.
köşeye zor uzandıp çeliği topu yattığı yerden gol görüp yerden kalkmayan kalecilerdenim.
(gol değilmiş savunma çıkardı allahtan)

2.11.2007


Yazmak güzel şey ''fesybuk''da öyle gerçi çizmek daha güzel ama neyse
geçenlerde seksenlerden kalma bir tipe sahip bir dolmuşçu ile Antalya trafiğinin geleceği hakkında konuşurken abi dolmuşları kaldıracaklar yahu diyemedim olsun
sineklerin ellerini (yahut kollarını tam kestiremiyorum) kaşıması çok komik oluyor aynı sineklerin kapalı camdanşarı çıkmaları daha komik bir şey
edebi hayatımda imla ve noktalama kullanmamam edebiyatımızın bence en önemli akımı olan garip akımından etkilenmemdendir
bir arkadaşım
''ben resim yapıyorken yani heryerim boya içindeyken sen eve pizza getirmiş olsan ve ben rahatsız olmiyim diye o pizza dilimini kendi ellerinle yedrirmiydin bana?''
diye bir soru sordu tabii pizzayı el yordamı ile yemek keyifli ancak bu gibi bir çok durum için icad eylenmiş çatal diye bir şey var,ilginç bir arakadaş
ezginin günlüğünün en baharatlı ve en leziz şarkısı olan 1980'in akşam vakti diye girdiği bölüm feci takılıyor insanın aklına
yeşili çok seven insan çok fazla var bir de mor seven kızlar var ama yeşil seven insanlar mor seven insanlar kadar ortak özellik barındırmıyor herhalde belki bu yüzden yeşili seçmişlerdir''demokrasi yeşili''
''gel kurtar beni senden''
mor ve ötesi & deep purple
feysbuktan bahis edecektim unuttum
geçenlerde ilkokul arkadaşlarımla buluştum bunun feysbuk temelli olmaması içimi rahatlattı gerçi feysbuk temelli bir buluşmada olucak galiba gelişen teknolojiye karşı yapacak pek bir şey yok neyse birde yutubu akşama kadar güldürü amacı ile kullananlar var değişik insalar onlar sürekli ''bak yutuba şunu yaz bunu yaz...'' diyorlar
caddede yürürken vitrin camından kendine bakan insanlardanım

30.10.2007




''hocam,bugün ilk gün tanışalım'' mantığı ile başlayalım

öncelikle kendi kendisini açıklayan bir yazı yazalım
nedir piyaz?
piyaz:bir çeşit fasulye salatasıdır.Bendeniz bunun Antalya usulunu sevmekte olduğumdan
bu usulden bahsedeyim,
Antalya usulu piyaz:genelde bilinen piyazdan havuçun çıkarılarak yerine tahinli ve sarımsaklı özel bir sosun eklenmesi ile oluşmakta olan lezzettir. Izgara köfte ile servis edilir.
neden piyaz?
önceden de anlattığım gibi piyaz bir salatadır. Salata bir çeşit özgürlük ve karmaşıklıktır. Yaratıcılığada açıktır.bende yazılarımda çok çeşitli konulardan çeşitli konulara kapalı penceren dışarıya uçmaya çalışan sinek gibi zıplayacağım için isimde belirli bir sınırlama yahut kalıp istemedim
kimsin sen?
herhangi birinden daha herhangi biri olan birinin zaman zaman uç noktalarda tuhaflaşan haliyim. Yazı hayatım 3harf ve zaga gibi çeşitli sözlüklerle ''the oz'' ismi ile başladı sıkılgan sebeplerden ötürü askıda bekliyor.
son olarak:belirsiz zaman dilimlerind, belirsiz konularda yazıdğım bariz imal hatalarım ile dolu yazılarımla karşınızda olmak dileği ile...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...