29.04.2008

the bitlis


feysbuktan giriş yapayım
feysbukta, beatles gitaristi George Harrison'ın fanı olduğumu insanlara anlatma ihitiyacı hissettim.buraya kadar modern toplumda garipsenecek bir şey yok fakat ben bu değerli gitarcı abimizin sadece bir şarkısını biliyorum ötekilere de baktım sevdim ama bilmiyorum.diğer beatles üyelerine göre daha bi bana yakın galdi galiba tek tek irdeleyeyim sizin için elemanları
not: birisi atsın corç ile alakadar şarkıları

con lenın:
''abi sistemin çarkları bunlar,
bir şeyler yapmak lazım,
zaten amerika dünyanın hakimi bak canı istedi saddamı astı''
diye düşünen insanlardandır. bir süre sonra can sıklar.

pol mekkartniy:''abi boş ver takma kafaya,
akşam halı saha maçı var gelir misin,
aslında şafak sezer çok komik birisi,
yarın migrosa gitsek ya toyikiye bakarız,
penayı evde unutmuşum lan gene parmakla çalıcam,
diyen beyler ciddi olalım derken gülen insanlardandır. eğlen ve at gibi görünür.

ringo ringo star:
karadeniz fıkralarının insanıdır.
pol'un aksine komiklik arayışı içerisinde değildir.
zaten komiktir.dursa yeter ama o üstüne bir de davul çalar

corç herisın:
''yeni beste yaptım abi kaydedelim,
yarın stüdyo var unutmayın,
pol bi uslu dur s*kicem,
con, bülent ortaçgil hakkından ne diyorsun,
ringo orda kıraş değil sıpleş vursan daha iyi olur bence gene de sen bilirisin,''
abi hoca bize bakıyor bi konuşmayın.
diyen insandır.pek güzel insandır arada espiri bile yapar.

lise zamanında, fotoğraf makinasını görünce sürekli aynı pozu veren arkadaşım vardı fesybuktan gittim baktım
halen kafası kırkbeş derece yatık,ağzı yarım yalan sırıtıyor

mustang gt ile volkswagen camper bus arasında nasıl kaldım anlatamam
volkswagen az benzin yakar herhalde mustange göre heh,heh,heh

ceza adlı rap müzikçi arkadaşta
az biraz kent ozanı potansiyeli gördüm ben

şukela insanlar ömer ve murat ile beraber gittiğim migros vakkoramada salaş imajlarımızla duvardaki kilim gibiydik
ki, umursamadık
üç, biletimi aldım,
dört, yallah to olimpos

biletimi aldım ama pek üzerini okumadan katladım koydum şimdi bakmaya biraz çekiniyorum yanlış biletse falan diye gerçi ömer ve murat kişileri incelediler ama...

Seni nasil sevsem acaba
Daha baska daha da baska
Daha çok daha da çok çok
Doyar mıyım bilmem ki sana
Elimde değil,Elimde değil

hüner çoşkuner'in söylediği ''Seni nasil sevsem acaba'' adlı bu parça, aslında aşşağıda yazan orhan verli'nin anlatamıyorum şiiri ile aynı şeyleri anlatıyor-anlatamıyor- gibi

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

anlatamamak normaldir
ama anlatamamın da çeşitleri var

bbc'nin ozmo adlı ingilizce eğtim seti tekrar dağıtılmaya başlamış
''ay ken yu ken vat ken yuğ du''

doğan veletlere isimler
erkek:gider
kız:bibardaksu

arananara şarkı tavsiyesi
Ceza-Hasat zamanı
indirilebiliniyor

27.04.2008

pazar,pazmaz,pazabilir


güzel güneşli,bir pazar günü
diğer pazarlardan da daha güzel değil
gündüz, perdeleri sarartan güneşlerden,flashsız resim çektiren aydınlıklardan var.
bu pazar, bahar pazarı değil gibi.
dünden kalma yağmurun ,
gıdıklayan serinliği
yahut
''birazdan yağacağım'' diyen yağmurun
nefes alıp vermeleri değiştiren beklentisi eksik.
yani, sulu boyalı pazarlardan da değil.
sade ama kendince mutlu bir pazar günü.
pek keyif vermese de.
balkondan geleni geçeni izlemek var.
neskafe bitmiş
çaylı bir pazar
adı pazar ya
siz bakmayın
pazarı,piyasası,ekonomisi hep kapalı
aileler var;
belki sadece pazar günü aile olabilmişler.
diğer günler,
iş bölümleri, az sevgili mesuliyetleri var.
kampanyadan kampanyaya aldıkları sevgi mesuliyetleri.
çocuklar, pazar günü tutuyor anne babalarının elini.
bakıyorlar gözlerinin içine:
ikiside aynı anda elini kaldırsada havada yürürü gibi olsam diye.
süslüler var.
e pazar günü ,
özenmişler.
belli ki, tatil onlara pazar.
hergün bindikleri minübüslerde,
yanlarına aldıkları arkadaşları ile hergünün aksine
gülümsüyorlar.
kulaklarında kulaklıkları
fonda bir şarkı
akşam oluyorları bir başka güzel pazarların
yüzde x alkol,
uyuşan dudaklar,
boşverdiren kahkahalar.
bazen,
iki buçuk litrelik akşam üstü kolası,
plastik bardakta.
çevreye verilen rahatsızlığın bilinci ile yapılmış bir belediye parkında.
sosyalleşmenin en basitinden konuları konuşan ağızlar,
siyah gazlı içecek ile ıslatılıyor.
akşam oluyor televizyonda pek bir şey yok
arada sırada güzel bir film,
bazen maç.
yinede erken gitmek lazım eve.
akşam messenger da arkadaşlar daha bir ifadeci.
belki yapılan yemek daha bir özenli.
hafif tatil yorgunu bünye ince ince uykuya dalıyor,
bitiyor pazarları .

26.04.2008

kravat, from croatia



ayşe hatun şöyle olmuş da gelmiş müzik kanallarına
fena olmamış,
hoş olmuş,
güzel işte,
hem şarkı,hem klip,hem kendi

geleceğe dönüş filminde söylenen
''doktor sensin doktor'' cümlesini çok sevmişimdir.

Çiğdem Solmaz adlı arkadaşım avea tarafından kazandığı bedava mesajları olur olmaz saatlerde bana göndererek ''pıhığhrt'' diye güldürüyor beni
sahi benim niye yok lan beleş mesajım?

sıcak bir yaz günüydü,
beachpark'a varyantlardan değil
parkın içinden inme kararımı uyguluyordum.
parkın girişinde gördüm onu,
umursamadım.
umursamamış gibi baktım.
ama bakınca umursuyor gibi oldum.
çok açık sarı saçları,kuyruğu,irice siyah gözleri vardı
üstünden başından belliydi buralarda çok gezinen bir dişiydi. belki de ilk defa görmüyorduk birimimizi.
ama ilk defa o an farkettik.
bakışarak birbirmize doğru yürüdük.
sahipsiz biri olduğunu tavırlarından belli edercesine,
iyice yaklaştı.
sevdim onu.
o da beni sevmiş olacakki aşşağı beraber indik.
bilenler bilir o yol:merdiven inmek ve yürümekten ibarettir
yol boyunca da pek konuşmadık.
sadece ayaksesleri vardı.
onun ayak sesler benimkinden daha ritmikti.
bir ara, ben uzaklaşır gibi oldum.
bir ara, o.
şimdileri the wall olan mekanın önüne geldik.
birini beklediğimi belli edercesine etrafa bakındım.
umursamadı,
ayrılmadı yanımdan.
gittim bir duvara oturdum.
hemen yanıma geldi.
uzaktan arkadaşlarım göründü.
o tarafa doğru baktım
ilgilenmedi
geldi arkadaşlarım
içlerinden biri
''bu köpeği nerden buldun lan'' dedi
''ne bileyim? yukarıda başını okşadım, peşime takıldı,atlatayım dedim,yemedi. zeki hayvanmış'' diye açıkladım durumu
duvardan hop şeklinde indim aşşağı
''de hadi sen yoluma ben yoluma'' konulu bir konuşma yapacakken
''anladım'' dercesine uzaklaştı
arkasından baktım.

falım reklamlarında sudan çıkan ihtiyar heyeti
sudan kuru bir şekilde çıkıyordu ya
nasıl sinir oluyordum

bayülgen'in bob marley kılığına girdiği reklamda reggea yazmışlar doğrusu reggae olucak.
bildiğim kadarı ile reklam filminin yönetmeni de bayülgendi

paylaçoları sevmiyorum
promosyon paylaçoları yüzünden galiba
hani caddelerde oluyor ya

ilk kez ortaöğretime giden kız görüşümde ''aa kız kravat takıyor'' diye şaşırmıştım.
ilkokula gidiyordum daha sekiz yıl değildi eğtim


bir daha ki yazı da editör Gökçe Tüfekçi'nin değerli katkıları ile Yeni Başlayanlar İçin Antalya yazısını bulacaksınız .

aranlara şarkı tavsiyesi
marketa ırglova-The Hill

doğan veletlere isimler
erkek:tusen jeben
kız:aime sevmek

24.04.2008

çok komik,çokomilk


hani kısacık yazıcaktım ya...
işte yazdım...
üzgünüm sevgili okur.

vazgeçtim kısacık yazmayacağım.
merak ediyorsanız uzun uzun yazdım .
ardından üstleri uzun bıraktım gerisini kestim.
beğenmedim,
sakin duramadım.
kelimeler cümlelerde karıştı.
olmadı .
beceriksizlik hissi çaldı kapıyı,
''de hadi siktir git sende'' dedim.
bağırmadım.
yine gelicek nasılsa o zaman bağırırım.
pek belli olmasada
fazlası ile öfekli bir insanım.
neyse belki başka işleri çıkar gelmez yahut gelirsede pek sallamaz beni.

adamın biri,
iş esnasında telefonla konuşuyor diye
bir faişeyi,
vurmuştu.
muhtemelen ona benim gibi faişe demiyordu.
karı,orospu,kaltak gibi ağızdan daha sert seslerle çıkan kelimeleri tercih ediyordu
artık farketmez
o onu vurdu
o öldü
3. tekil şahıslar döndürüyor aslında hayatı
olar ve onlar
o şöyle biri ,
bu böyle biri ,
tanısan böyle ,
bak geçen bunu yaptı çok güldük,
bir süre sonra birbirimizi pek tanıtmıyoruz
birbirimizi etkileyen oları tanıtıyoruz
ben seni olardından anlamaya çalışıyorum
galiba, pek olmuyor

bazı cümlelerin öznesi olmaktan çıkıp
nesnesi haline geliyoruz
nesnelere çok fazla anlamlar yüklüyoruz
fırsat bulup şımarıyor onlar
feysbuk kullanıcısından bir yeni ileti almışım
rakanltalya diye bir toplantıcıdan gelmiş
40 kişilik yeri varmış kayıt olmak gerekiyormuş
ben şunu anladım
ne iş yaparsan yap kontenjan koyacaksın ki burnun büyüsün
halbuki ''sığışırız babacanlar,şığışırız kayın bakem'' dese
ama olmaz o rockantalya adı var şekilli,
işte bu rakanltalya şeysine gittiğiniz zaman,
özne rakantalya oluyor cümlede.

nokia adlı markanın logosunun yazı karakterleri ile
vodka connecting people yazan t-shirt'ün boku çıkmış
vodka yazısına çizik atılmış facebook yazılmış
daha bir şey yazmayacağım bu konuda

''xxx çok zeki biri aynı zamanda çok duygusal''
bir kız bir erkek için bu yorumu yapıyorsa ,
ya doğrudur, ya erkek taktik işlerine girmiştir.
anlayamanın vay haline

bundan sonra başlıklı yazılar yazıcam galiba

''hiç büyümüyor hep çocuk kalıyor''
bir de böyle insan var.
eğer bu çocuk kalmalardan güzel ekmek yiyorsa,
hiç bozmuyor kalıyor.
sakallı makallı ama kalıyor.

çok açık mavi tişört var üzerimde ,
ona karşı negatif bir renk ayrımcılığım var.
bari cd arkasından kendime bakayım.
belki sizi görürüm,
birbirimize bakarız.


biterken corrine bailley-like a star çalıyordu.
gözlerim eşlik etmiş.
yanağım, ''yağmur mu yağıyor,ay çamaşırım vardı'' deyince anladım.

son olarak ben sevgilimi çok özledim lan sevgili okur

23.04.2008


böyle ışığı yandan alınca, güzel resimler çekebilirsiniz.benimki pek güzel olmadı ama...
''Allah çektirmesin''

neyse
Antalya adı verilen il,benim için fena halde sıkıcı bir il haline gelmeye başlamışken
arkadaşım uraz sayesinde yepyeni bir kafe-bar keşif eylemiş durumdayım
uzaktan bakılınca turistlere kepap satan bir yer gibi görünen bu mekan
içerisine girince benden ''bende insanlar nerede diyordum;herkes buradaymış'' cümlesini döktüren bir kalabalığa sahipti
ispanyolca konuşan turistler cabası
''senor,...beer''
karaalioğlu
karaoğlan parkından kale içine girerken falezlerin üstündeki parkın yan tarafında
sevdiceğim daha önceleri gitmiş buraya
belki bana anlatmış ama aklıma düşmemiş

geçen akşam gittiğim inşaat da
güzel müzikle güzel bir kafe bar olabilir
inşaatı çok uzamış o yüzden adı inşaatmış

badem altı gönüllerin şampiyonu

yarın antalya da dolmuşa para ile binilen son günmüş
gurur duyar gibi yarım sayfa ilan vermiş belediye

o değilde, güneşli bira çok güzel uyku yapıyor

yeni konversim, canı isterse acıtıyor ayağımı

Gökçe Haber Ajansından gelen son veriyi canlı aktarayım
''türkiye, sürücülerin arabalarında en çok silah taşıdığı ülkeymiş''
şaşıranlarının ellerini göreyim.(elleri göreyim)
GHA:kısaltması da kaba gülmek gibi oldu
''gıhgıhgıh''ları seviyoruz ama

vespa kelimeside xxpa isimini kullanan marketleri hatırlatmadımı size
vestiyer pazarlama

çekmece oyun ismi gibi bir mobilya bölmesi

bir çoşku ile bir dönem saçlarını kazıyan ve kendilerne saçsız,top sakallı imaj yapan insanlara hafiften acıyorum

toyz'r us kapanmış toyiki olmuş

gittik baktık kuzenle
etiketinde panda yazan kahve rengi bir fok oyuncağı gördük
ben pek sinirlendim
sonra o cimbom ben kartal topu bulduk sektirdik güzelse alalım dedik yere çömelmiş çalışan sektirmeyin dedi
sektirme kuzen diyerek hemen satış koydum kuzene
yukarı çıktım arby's herzaman ki gibi kampanya yapmış
ben kıvırcık patetes istiyorum dedi aldık iki menü
kocaman kıvırcık patatesleri tıpkı bir büyüklük gösterisi yapmaya çalışan insan gibi kuzene verdim
''yesene sen'' der gibi baktı
''yok ye sen'' gibi karşılık verdim
yedik,kalktık
baktım bozuk param kalmamış ''1 milyon versene lan'' dedim
''dur'' dedi
gittti zamanında esra'nın okula getirdiği söylediğini adını şu an hatırlamadığım ilaç gibi bir görünümü yoğun bir tadı olan şeker aldı böğürtlenlileri bana verdi 1 milyon da verdi
dolmuşa bindim
yanımda ki kız bir süre sonra burnunu kapattı ''ben mi kokuyorum?'' diye düşündüm
''hadi lan çıkmadan yıkandım ben'' dedim içimden
attım ağzıma şekerleri,
kız durdu,
döndü,
yüzüme baktı,
saati sordu,
cebimden çıkardım telefonu,
söyledim saati
baktım durağım gelmiş
indim durakta...

gıda mühendisliği okuyan sevgili arkadaşım celil (panda),patlıcan görünce ''aa patlıcan'' dedi ve son anda önümüzden kaçan asansöre aşırı üzüldü,kahroldu

doğan veletlere isimler
erkek:tuş
kız:cam

arananlara şarkı tavsiyesi
kreş-zaman yok

22.04.2008

''hep küçük şeyler'' diye şarkı söylüyor ya ortaçgil
doğru aslında
çünkü doğanın böyle bir yapısı var.
hücreler,atomlar falan filan işte
fen okuyan arkadaşlar daha iyi anlayacaktır bu şekilde
sözelciler içinde şöyle anlatayım
sesler-harfler,kelimeler,cümleler,paragraflar,yazılar,ifadeler,duygular,dışavurmalar,içte kalmalar.
eşit ağırlıklılar anlasın.
onların ağırlıkları eşit

''haberiniz olsun; ben bu gece gelmiyorum,içimde kalıyorum''
aslında böyle cümleler kurabilecek insanlardanım.
ancak şu aralar böyle şairane duygusallıklar.
bir garip geliyor bana...

şiir dinletisine gittim ben
hoştu aslında da, sıkıldım
olsun

tişört üstü gömlek ile dolanıyorum
sevdiceksiz olmuyor yahu
sevdicek üstü gömlek giyeyim

bir ağım,oltam olsada balık tutamasam; şekil yapsam
sepetler var gerçi
balıklar geri yüzemediği için değişik bir şekilleri var

x-aa bak ne kadar ilginç?
y-bakmayacağım.

konyaaltı sahil şeridinden kuzenime giderken
bir anda kameralı kırmızı bir helikopter
sahilden
içerisinde bulunduğum minibüsü görüntülemeye başladı
''ne oluyor lan'' derken
sarılı,yeşilli,morlu,pembeli,kırmızılı,turunculu renklerde tayt(mayo) giymiş bir grup hırslı ve terli erkek
ufak çaplı bir renk cümbüşü yaparak geçti ters şeritten

arananlara şarkı tavsiyesi
placebo-every me,every you

doğan veletlere isimler
erkek-Hödük(bedük var)
kız-Ayıp

son olarak çocukken oyuncak kızılderili çadırına sahip olan çocuklardandım.

19.04.2008

''hobaaa'' sevgili okur,
hatta age of empires adlı oyunda denizcilerin dediği gibi ''holuuleeğy''
bahar mevsimi gelince insana bir şeyler oluyor
o başka mevsimler de de oluyor galiba da
benim için bahar geçerli sadece
mesela yaz gelince coşmuyorum
çoşturuluyorum bazen

insanın ''ve istediğin fıstıklı dondurma olsun en yakın zamanda ısmarlayam'' diyen bir dostunun olmasının verdiği güzel his.
''bak bunu yazıyorum'' diye yolladığın linki ciddiye almayan dostu olmasının verdiği boş hissi s.ker atar

ankaradan abim gelmiş
evde bir bayram havası



istanbuldan kuzen gelmiş
evde bir ayran kokusu
geldiğini de kimse de söylemedi ha
tesadüfen sevdiceğimden öğrendim
sonra oz, aramadı
te allahım ya

çocukkene, annem sosis pişirmişti de
pişirirken kullandığı ısınmış çatalı da olduğu gibi servise dahil etmişti
ne büyük acı çekmiştim
o zamandan beri böyle dikkatsizliklere fena sinirleniyorum

düğünlerde sırıta sırıta,çoşkuya kapıla kapıla oynadıktan sonra
gayet ciddi bir tavırla masaya oturup içkisine devam eden er kişiler,
genelde oynamaya gelenlerdir.

bozulan eşyayı bi kapatıp açmak ne güzel bir eylemdir
vurarak düzeltmek ayrı bir ustalık ister

açıp kapa tuşunun yayı bozulmuş televizyonu açık tutmak için
tuşuna makas sıkıştırdım
vahşet dolu görüntüler ortaya çıktı
makasın mavi olması toparladı durumu

mutsuz olmaya çalışmak, uzaktan bakınca kolayına kaçmaya çalışmak gibi görünüyor ama
aslında zor zanaat

önceki yazılarda belirtiğim köşeli kalem sevgimi biraz düşünmeye karar verdim
ilginç bir kalem tutma şeklim olduğu için çok tututnca elim acıyor

rüya gördüm ben
anlatayım
bir arkadaşımın evinde yatıya kalıyorum,sabah uyanıp gözlüklerimi arıyorum
ilginç olan
gözlüksüzken ortamı bulanık görüyorum ve rüyamda uyuyorum
belki rüyamda rüya görmüşümdür
gözlüklerimi buldum bitti
fox dizisi gibi olağan bitiyordu sonu
yatıya kalanlar
her peşembe 20-30'da
FOX ekranlarında

boktan bir cumartesiden merhaba sevgili okur
merhaba dediğinizi duyuyor gibiyim
çiğdem, arada dersanenin önünden geçiyorum çıkışına denk gelirim diye
gelmiyorum
dersane çıkışına giden erkek, elde sigara kız keser

ç harfi yerine . ya basmak fena imiş

o değilde Mustafa Keser ne garip adam
robot gibi

ayşe hatun'un şarkısı hoş olmuş

buradan açıklıyorum 3. labümüme az kaldı
önceki yazılarda linkini verdiğim gazOz şarkısıda dahil
o şarkıda biraz nuri alço filmi şarkısı gibi oldu diye öyle bir isim aldı
hiç nuri alço filmi izledin mi? diye sorsana bir bana
nerdeeeğ?
ama ayılık var senin hamurunda

uzun uzadıya uzasın bu yazı
''uzun uzadıya'' demek güzel oluyor
uzun uzadıya uzaylı

bir ara dev hizmet olarak ''yeni başlayanlar için antalya'' hizmeti vericem
bir ön hazılık yapmam gerek,
lazım -meli -malı

ilk bölümden aldığı puanı benim ikinci bölüm puanımı geçen arkadaşımın
mutluluğuna
ilk başlarda, sevinsin diye karışmıyordum
sonra,bak bu böyle değil şöyle diye anlatıyordum,anlamıyor
ardından,hadi len diye horozlandım
şimdi, hiç tepki vermeyeceğim

geçen gün tramvaya bindim
şerefisizm en genç bendim tramvayda
teyzeler ant kartı eleştriyordu
iyi kulaklıkları evde bırakmışım dedim

mehmet ali erbil artık şebeklik yapmasın gerçek kimliği ile dolaşsın ortalıkta
çok belli oluyor

14-17 yaş arasındaki gençler bilir
düğün birası ne iğrençtir
en güzeli şarap galiba
garsona şarap dedim
kırmızı-beyaz? dedi
en büyük türkiye

mantık dersi görmüş kişiler bilir
<=> bu karşılıklı koşul önermesidir
''ya atlarsın ya düşersin''

kardeşime bisiklet sürmeyi öğreticekmişim ben
düşmese bari

arananlara şarkı tavsiyesi
Bob Marley-Get up

doğan veletlere isimler
erkek:-
kız:>

18.04.2008


aslına bakarsanız ''bak, burada dert kalmış' hadi onuda içeyim'' gibi bir yapı.
kişiyi dertlere salıyor.
''olumsuz düşünme sanatı'' diye bir film vardı...

dün bir amca benden maaşını çekivermesini istedi
çektim.
galiba geçen seferki ile aynı amcaydı.

simit sarayları yasaklansın

simit gibi sadeliğinde güzelliğini bulmuş,cefakar bir yiyeceğin saray tatlısı gibi yansıtılmasıı çok rezil bir durum bence
şimdi bu simit sarayları yelpazesini de genişletti
utanmazlar döner satıyorlar yahu
gerçi dönerciler de simit sarayı açıyor
bu işte bi homojenlik var.
simitçiden simit alıp,
simit kadar sade ve susamlı bir kafede.
çay ısmarlamak, pekmez gibi yapar insanın gönlünü.

samimi kişilerin zaman içinde yabancılaşması ne garip olay lan?
''naber,iyidir'' ile sınırlı konular bazen ''okulu ne yaptın?'' ile uzuyor
görüşülmeyeceğini bile bile ''görüşürüz'' deniyor
görüşürüz sevgili okur.

17.04.2008


''insanlar
doğar,büyür,yıpranır ve ölür''
yazıyordu...
bir ilkokul hayat bilgisi kitabı için ne de ağır bir konuydu.
yağsız pişirince çok kuru olmuş.
aklımda beklenmedik bir tat gibi yer etmiş.
neyse ki ilkokuldu...
beden eğtimi olan öğrencilerin boş sınıfındaki mevsimler çizelgesini
bahar mevsiminden kış mevsimine alıp
''mevsimi kış zannederler mi acaba?'' diye düşünüyordum geçiyordu...

eskiden ,
çok eskiden,
ben daha çok küçükken,
henüz insanların ''varınca çaldır'' diye bir cümleyi lügatlarında görmedikleri zamanlar.
fil desenli bir tişört vardı.
arkasında da filin arkası vardı.
bu filin kuyruğu ve hortumu desen değil kumaş parçası şeklindeydi.
o tişört güzeldi ama tutmadı herhalde
kolları da boncukluydu galiba

kırmızı renkli meyvelere gösterilen ilginin yarısı pul bibere,kırmızı bibere gösterilse şimdiye dünyayı satın almışlardı
nedir bu kiraz,çilek,elma sevgisi anlamadım ki
hayır o kadar yemiyorlar da
seviceksen çilekli dondurma sev

kısır döngü denince benim aklıma hep, yemek olan kısır geliyor.
ciddi ciddi konurşurken kısır döngü derseniz
kusuruma bakmayın

bazen ajdar anık adlı vatandaş, normal hali ile
bir köşe başından çıkacak diye çok çekiniyorum

antep fıstığını dondurmada kullanmayı akıl edene alkış ediyorum buradan.
ayrıca antep fıstığının renkleri, gün batımından daha çok hayran bıraktırıyor doğaya
antep fıstığı ile alakadar son lafım beytidir.
antepli bir karakter oynayan oyuncuların çoğu antep şivesini abartıyor bütün antepliler böyle mi konuşuyor? hele ki büyük şehirler de...
bir dizide gördüğüm bir karakter annesi ile antep şivesinde normal hayatında istanbul türkçesine yakın bir şive ile konuşuyordu
taktir ettim
antepliler antep'i entep okuyor

şimdi popüler bir yazar olsam
bir dondurma firmasından bir kaç kutu antep fıstıklı dondurma hediyesi alabilirdim
beni popüler edin dondurmaları paylaşalım

duyulan konuşma
mekan:akdeniz pastanesi (doğugarajı)
saat:öğlen suları

Teyze-Yanıksı var mı?
Dondurmacı-Yanık abla...
uzaklaşmışOz-ehehehe

piyaz zihin kapatıyor o kadar güzel...
içerisinde piyazcı olan tek kampüs akdeniz üniversitesi galiba

doğan veletlere isimler
erkek:umur
kız:samur

arananlara şarkı tavsiyesi
Oz-gazOz yeni yaptım indirin bakalım

16.04.2008

hassasiyet ne garip bir kelime
siyet kısmı çok değiştiriyor bu kelimeyi
neyse... siyasiyet

bir oyun hamurunu onun içinde bununduğu plastik kabına sarıp sarmalamak için onu inceltmek ve neredeyse kopacak şekilde esnetmeniz gerekiyor.
işte o hamur o şekilde daha bir hassastır.
dikkatli oynamazsanız kopar,dağırlır
bazı renkler,bazı renklere karışır
iğrenç olur.

Oyun hamurundan haZetmem
sordum o da kendini sevmiyormuş
siz de sevmeyin...
iyi adam olmayı bırakıp
kardam adam olmak istiyorum bazı bazı
ama ne mümkün buralara pek kar yağmıyor

''buralara yaz günü kar yağıyor canım''
söylemi
buraları yaz günü kar ediyor canım
diye değişsin

kısacık saçlara sahip olmayalı yüzyıllar oldu
lise bir zamanında berberinin yaptığı kesimi beğenmeyip ''vur üçe'' demiştim
en son o

''ak akçe kara gün üçündür''
uche ve okocha kara gün içindir. diye değiştirilse ya...

ucheli,okochalı,höglü,kemalletinli,boliçli... fenerbahçe tekrar toplansın
rapajiçli,revivolu,anderssonlu,baliçli,ogünlü... fenerbahçe ile maç yapsın...

ne biçim güz dönemiydi bu,pek bir şey anlamadım.
güz dediğin yağmurlu olur.küresel meseleler bunlar...

''hepimiz beceriksiziz''
ilk bakışta sosyal ve nesnel bir ifade gibi buran bu söylem,
esasen tamami ile öznel masallar anlatıyor.
belki ''kimse mükemmel değildir'' şeklinde basitleşiyor;
içinde hiçlik barındıran tek tümel kavramı anlatıyor
''kimse''
''hepimiz,kimseyiz.
birimiz hepimiz içiniz galiba''

atos,patos,dartanyan'a selam olsun

kahve kokusu bir başka güzel.
çukulat(çikolata) da öyle.
yaşasın brezilya...
ama bu koca ülkenin mono kültür ürünleri bunlar
ha bir de futbolcu üretebiliyor.
onların da kokusunu almıyorum
başka pek bir şey yok.

belki bu gün olur.bilemem

hah oldu!
gene aradı
tam gönderinin resimini çizerken aradı son anda yetişti
bu sefer tahmin etmiş de aramış

arananlara şarkı tavsiyesi
teoman-güzel bir gün

doğan veletlere isimler
kız:keder
erkek:gam

15.04.2008

geçen yazıdan yola çıkarak ''ne varsa eskilerde var arkadaşım'' derken bugünü kötülüyor
ancak bir gün bu gününün de güzellemeler,methiyeler döşenen bir eskiler olacağının farkındalığını sol gömlek cebime koyuyorum.

''anlayanlar parmak kaldırsın bakayım'' dendiğinde eğer çok anladıysam beş parmak kaldırıyordum.
biz büyüdük trbine giren liseli, parmak kaldırmaz beşparmağı birbirine temas haline el kaldırır.
ayrıca parmakların ucu dik durmaz.

x-nerelisin
y-liseliyim abi..

gerçeği istiyorsanız sevgili okurlar :yazacak şeyler aklıma alttaki yükleme çubuğu dolarken geliyor
şimdi de unuttum
''bir şey diyecektim;unuttum''

''alkolik hakaret engellenemez''
eğer yukarıda yazan cümleyi alkolik hareket engellenemez okuduysanız
size benim bir lafım yok
gidin için

öğrendiğime göre diksiyon düzeltmek için şarap şişesi mantarı kullanılıyormuş
içerim ki ben o şarabı
sonra başlarım diksiyonuna da...

dersaneye yeni gitmeye başlayan öğrencinin öğretmen gelince ayağa kalkma hali,
çok fazla dalga geçilecek bir şey değil
o öğretmen lan !!!

iki isimli insanların çoğunluğu isminin bir tanesinden hiç memnun değil
ben memnunum,
memnun oz bycn

''bir tanesinden,bir tanesine''
nihat doğan

birileri deme takalın'ı uyarsın hatırlatıyım değil hatırlatayım olacak

''aşk böyleyse sevmeyin beni'' nasıl bir isyandır şebnem hanım

sezen aksu sevmeyen insanlar ikiye ayrılır
-sezen aksu sevmediğini belli edenler
-sezen aksu sevmediğini belli edemeyenler
belli edenler ikiye ayrılır
-marjinal olmak için,bakın ben böyleyim demek için sağda solda ''sezen aksuyu da beğenmiyorum abi... ne var ben böyleyim abi?'' gibisinden cümle kuranlar.
-adam gibi,beğenmeyenler.

bir oratçgil söylevi ile bitirelim konuyu ''beni kategorize etme''
şarkıyı seze naksu söylüyor

konversin modası çat diye bitsin
bunu çok istiyorum

hiç kot pantolon giymeyen genç insana mesafeli yaklaşırım bu hayatta

ek kotlu şiir
mevsimlik kot pantolon güzeldir.
incedir ve yırtılır muhakkak.
giyen insanlar elbet tüzeldir
sinerji yaratır;verir takaat.

merak edenlere söyleyeyim 18 yaşını geçince bi bok olmuyor,
halen fosur fosur uyuyorsunuz

internetten albüm kapakları toplayıp biriktiricem
yardımcı olursanız sevinirim
''şunun labüm kapağı güzeldir''
''şunu görmelisin bence''
''şuna bir bak belki seversin''
en yukarıdaki de benim albüm kapağım

''labüm'' de fransızca patlama efekti gibi bir kelime

aranlara şarkı tavsiyesi
Barış Manço-Ayı

Doğan veletlere isimler
erkek:çokgüldüm
kız:iyiymiş

14.04.2008


genel sıkıntı hali çoğalınca özele giriyor, hiç olmuyor

efes dark brown çıkmış
33lük şişesinde gördüm
içesim gelmedi tiksindim

böyle kısacık bir yazıya çok yorum almış bloglar gördükçe
beni doğru yanlış karmaşası sıkısıkıya kucaklıyor

yeşil forma giyen futbol takımının kamuflaj hali var gibi

ayrıca denvır nagıts'a o renkler hiç gitmiyor
ayvırısını olan takımsın sen ya ,
açık mavi sevimli sarı forma nedir?
eskisi güzelmiş ama gay bayrağı gibiymiş

gene oldu sevdikcek aradı
bir şey var bunda ya hadi bakalım

arnanlara şarkı tavsiyesi
Duman-Hayatı Yaşa

doğanlara isimler
erkek:iki nokta üstüste
kız:parantez

bazı insanlar ilham vericek kadar güzel şeyleri konu alıp hoş bir uslup ile yazıyorlar
seviyorum böyle insanları.
onlarda beni sevince oh.
''o kendini biliyor''
klişeye gel

antalya için tişört üstü gömlek mevsimini kaçırmış olmayayım,olmayayım.
geçen mevsim de kaçırdım galiba of...

bizim ordaki migros ne yapmış?
kapri san satmayı bırakmış
nasıl sinir oldum

hemen resimdeki sanatçıya geri döndüm (MANGO)
eski ambalajı daha iyiydi bunun liptonun öne çıkası gelmiş
ayrıca kasiyerler inceden dedikodu yapıyorlardı
benim arkadaşım olan kasiyer ile iyi anlaşıyormuş öğrendim

msn'e messenger diyenler ile mesene diyenler arasında dağlar var mıdır?

buraklar adını burock yazmasın
arkadaşları da yazmasın
hele bir de aylardan temmuz ise hiç yazmasın

eğer siz yapmıyorsanız
temizlik: sizin için fena bir durum oluyor
süpergenin sesi öldürüyor adamı
sessiz süpürge yapsınlar

x-süpergenin s'si
m.ali erbil-dört tane var bravo!!!

''vurursa gol olur''
vur bursa gol olur

vizyona baktım fena filmler yok gibi
dikkatimi çekenler
cennet,vesaire vesaire,annemler tatilde

gene oldu...blog yazarken aradı...şaşırmadım

slow türk diye bir radyo kanalı var
sakın sürekli dinlemeyin

''http://www.mavi-nota.com/ adresine grip
nurdan küçükekmekçiye oy atar mısın?''
dedi arkadaşım
kırmadım attım.
öğretmeniymiş, yarışıyormuş
adaletsiz oy verdim diye düşünürken,
oylama sisteminin adaletsizliğinden bahsetti.
içim rahatladı gibi.
bloguna koy oy artsın dedi koydum bakalım.

Ramazanda içmeyeceksin
azından ramazanda içilmez diye düşünüp içmeyeceksin
boka batıyorsun
mecaz değil hakikat
elinde içkisi boka batan var
bir de neidüğü belirsiz hastalıklara yakalananlar

antalyaya sirk geldiydi de gitmiştim
gavur paylaçosu auçç diye bağırıyordu
auuç ne .mna koyyim ya
adam gibi ah desene artisliğin kime,neye?
bugün yeeap diyen yarın auçç der

eliminin sabun kokmasını sevmiyorum
çünkü genelde kenan ışık gibi elim çene ve burun çevresinde olduğundan
kötü oluyor.
soğan koksun daha anadol

feminizm kadın erkek eşitliğidir kadının üstünlüğü değil
kominist değil komünist yazılır
regge değil reggea yazılır
no women no cry,kadın yok ağlamak yok gibi sığır şeyler anlatmaz
bunları bilin ondan sonra
-kübaya gitmek istiyorum
-bob marley büyük düşünce adamı
-karl marx'ı bilmeyen salaktır
-delilik ile dahilik arasında gidip geliyorum
-rock isyan müziği amerikan olsada da emperyalizm olmaz
-amerika dünyayı yönetiyor,bak canı istedi bağdata girdi
-xxx aşmış bir grup
-kahrolsun pop müzik
-türkiye de bir bor varmış dünyayı satın alırmış
-onlar sanattan ne anlar
-ülkemiz tam bir doğu batı sentezi,kültür kaynaşması
falan diyerek dolanın ortalıkta
olmuyor...

arananlara şarkı tavsiyesi
The Black Keys-Your Touch
seksendört-miyim

doğan veletlere isimler
erkek:mavi
kız:eflatun

Not:daha önceden bahsettiğim gizem güneş galiba o emret komutanım diye bir oynuyor sabah kanal 1'de gördüm
vay vay vay

not2 http://www.youtube.com/watch?v=6B26asyGKDo videodaki adam çok uzun süre bakında teomanı android

13.04.2008


benim bu
uzaylı mıyım ?
hayır.
bardak öyle gösteriyor.
bazılar var yüzüne bardak tutarak yaşayan.
bazıları var bardak tutacak yüz arayan.
böyel büyük laf etmiş gibi girdim.
ama etmedim

allah kimseyi korkudan fesybuk kapatacak konuma getirmesin.

bbc world news adalet ve kalkınma partsisini ''ak parti'' diye okudu ...
sonrasında şuurum kapanmış .

fesybuk popüler olunca yonja adlı siteye girip baktım .
bütün artistliği çekilmiş gitmiş.
adeta gold üyeyim.



''yalnızlık kapıyı hep anahtarla açmaktır.'' yazıyordu bir yerde.
''yalnızlık boş bir kağıttır'' yazıyordu bir yerde.
dayanamamışım aynı yere,
''yalnızlık boş bir kağıt değil boş bir kağıttaki tek noktadır.'' yazmışım.
böyle romantik gibi görünen ama hiç romantik olmayan laflar güzel satıyor
''bu işte bir yalnızlık var''
bu ondan bir gömlek üstün ama biraz feridun düzağaç şarkısı gibi
o da sıkıyor...

not geçen yazı içerisinde bulunan kolbastı'nın,
habercisi değil isimini hatırlatıcısı esradır.
habercisi sevdicektir.

dünyanın en kısa ve en esmer rocker tribli kızları en fazla türkiyede var.
hepsi birleşip aydilge olmuşlar.
aydilge de az daha kıranberiyiz olucakmış.

No Doubt'un don't speaktan başka bir tande daha şarkısını söyleyin ama güzel olsun.

yeni banyo yapmış insanın hiç bir şeye ''hayır'' demeye yüzü olmamalı.

sevdicek kelimesi de çaltıcak'ın komşu köyü gibi
çaltıçak'ın olayım
vazgeçtim
çok sert ismi


telefonlu konuşma
sevdicek:-günaydın
oz:-günaydın
g:-napıyorsun
oz:-hiç oturuyorum, sen?
g:-ben havaalanındayım
oz:-ne?**
g:-gıh... gıh.. gıh.
*sürpriz yaptı ,geldi sanmak

ben bunu yemezdim ama işte...babaneye selam

was geçtim,where caydım demeyen insanın doğum yılı 1990 ve sonrasıdır.

halı sahada orta sahadan gol atttıydımdıydı ne güzeldi o

hüzünlü taklidi yapan zaman ekli şiir

-di li benim bütün geçmiş zamanlarım,
-mişli yok,anlatanlarım.
ne -ecek var ne -acak.
üzülür,hüzünleniyorum.

güzel insan tabiri var ya gerçi herkes başka algılıyor
ne güzeldir o
otur konuş,
artislik yapmıyor,
yardım sever,
olgun ama yine de genç,
uyumlu,yürüyor falan
arada ''dan'' diye koyuyor espriyi,
yalandan gülmüyor...

arananlara şarkı tavsiyesi
bob marley-one

doğan çocuklara isimler
bir gün birisi ciddiye alıp koyucak ya hadi bakalım
erkek:gülen
kız:güler

son olarak bazen yersiz gülme tutan insanlardanım

not:
simple kind of life
exgirlfriend
spiderwebs
in my head

bunlar güzel şarkılarıymış grubun
vallahi gökçe dedi

12.04.2008

uzun yazmayacağım bu sefer

gufili tişörtümden bahsedeyim size,
bahsetmeyeyim göstereyim.


genelde pijama olarak kullandığım bu tişört, arkadan çok ciddi siyah tişört gibi dururken,
önü açık gömleğin içinde lakayıt olmaya çalışan genç gibi duruyor.
çünkü sadece ön vucut tarafında bu desen var.
gerisi simsiyah (gufi siyahı)

aslında anlatmaya çalıştığım teknolojinin geldiği nokta(.)
yoksa '' bakın benim gufili tişörtüm var.Nasıl ekstra sevim sahibi bir insanım? ay ay ay'' demiyorum.
''teknolojinin geldiği nokta'' da ne kadar klişe oldu neyse..
benim bir internet sitem var.
kafama esen bazı şeyleri oraya yazıyorum,
bir takım değerli inanlar da, ciddiye alıp okuyorlar.
çat diye bilgisayara bağlı bir kamera ile çektiğim resmi buraya oturtabiliyorum(çat,oturtmak, kabalaşmak)
yahut gidip malum video sitesinden
zıplayan gergedan,
çok komik bilmem ne dansı,kolbastıymış adı, saol esra
sevimli bebeğin yaramazlıkları,
daha farklı bir izleyici kitlesi için çeşitli şekillerde bayan vücutları
izlenebiliyor.
ne bileyim, ta bilmem nereler ile iletişim kurulabiliyor.
hatta benim bir teorime göre otomatik tercüme yapan bir program ile dil vizesi ile gidilebilinen internet sınırları dahi kalkacaktır.
bütün bunları, sabah türk kahvesi içerken öylece duran micro genesus atarime bakıpp düşünmedim .
ama aklıma düşmüştür.

artık fotoğraf çeken bir telefonum var.
adı: ts-608 odluğu için kendisine ilk başlarda trabzonspor demiştim şimdileri vazgeçtim özel bir şey demiyorum.
''telefon'' diye çağırıyorum kendisini, hemen geliyor .
düşünsenize ...
başkası ile konuşabiliyorsunuz,
canınızın istediği şeyleri fotoğraflayabiliyorsunuz,
hesap makinası var,
şarkı oynatabiliyor. yolda,dolmuşta falan ''cıpıstıka cıpıstıka'' diye dinleyebiliyorsunuz.
mikrofonlu kulaklığı var. telefonu kulağa dayamadan konuşabiliyorsunuz.
daha bir sürü özellik...
cebinize sığıyor.
ya biz onu taşıyoruz ya o bizi...
ancak kesinlile birisi telefonla konuşurken aynı evdeki paralel hattan şebeklik yapan çocuğun aldığı keyfi bize yaşatmıyor.
ki o paralel hattın bağlı olduğu telefon hala çevirmelidir.

cıpıstıka cıpıstıka diye yolda dinlerken telefonumun yürüttüğü şarkıları, bir şey farkettim. diğerlerinin yaptığı dinlemeler onlar üzerinde hiç sakil durmazken benim yaptığım bu eylem gayet sakil durmakta.
resimdeki gibi

yeşillisi benim.

bayanlarına araba kullanması ile ilgili bir ara bir şeyler yazıcam ama önce cep telefonu kullanmalarının kibarlığından bahsedeyim.
etmeyeyim vazgeçtim.
siz düşünün işte...

böyle ''şu şöyledir, bu böyledir, şöyle insan, böyle insan, onları sevmem, bunları severim,'' gibi önyargı balonları cümleler kursamda kimse hakkında önyargı yapmıyorum
hakkımda önyarı eyleyenleri ise sevgi ve nefret ile selamlıyorum.
böyle anlatıncada ciddi bir şey var gibi oldu.
yok bir şey...

1 frank 14 peseta diye bir film izledim trt 2 de
nefisti


bütünsüz şiir

kısa yazamadım gene.
tanıştığım insanı ayakakbısından hatırlıyorum genelde.
kuzu sesinin doğrusudur ''be''.
de-hey de-hey de-hey.

ne güzel programsın sen paint.
flash tv de yayınlanıyor gerçek kesit.
amanın, çok lazımdı antalyaya alt geçit.
de-hey de-hey de-hey.

içi-dışı pistir klavyemin.
ters çevirip salladım demin.
gerekirse ederim yemin.
de-hey de-hey de-hey.

sokaklarda birbirini görmezden gelende.
feysbukta bir şeyler gönderende.
aynı kişilerdir esasında.
de-hey de-hey de-hey.

esmer kızlar gibidir R&B.
güzeli güzelidir,çirkini feci.
rock müziktir her vakit baki.
de-hey de-hey de-hey.

gece vakti uyukluya ay dosttur.
çayın yanına tek gerçek tosttur.
osur yerine kimisi der osttur.
de-hey de-hey de-hey.

bu son kıtadır şiirde.
us istiyorsan, bu şiiri irde.
sekiz kıta şiir yazacak adam şimdi nirde?
de-hey de-hey de-hey.

aranlara şarkı tavsiyesi
audioslave-borken city

doğan veletlere isimler
erkek:tom
kız:morello

10.04.2008



bir akrabamın nikinde ''arabesk günler :p'' yazıyordu bu benim 2 hafta önce bestelerken çok eğlendiğim bir şarkı
''arabesk günler,
ara-besk günler,
hep bizi bekler,
hep-bizi bekler.''
bundan başka o anda aklıma gelen sözleri falan var orada görünce ilginç oldu
- işareti: yarım saniyelik bir duraksama

bazen bir savunma mekanizması olarak, bazen ise akşam üstü uyuması olarak uyuyorum az önce akşam üstü uyuması denemesi yaptım, beceremedim.
içimden bir ses ''kalk nete gir'' dedi baktım sevdiceğim blog yazmış.
içimdeki sese bak internete net diyor yavşak



bu resimi yollamıştı sabah
aşırı hoşuma gitti
önceki blogu yazarken akılma gelmedi
şimdi pay edeyim dedim

eti turi yüzünden zerre haz etmedim turtadan
ama puşing deyziyzi seviyorum

soğanlı yemekler zihni açar
falanlı cümleler zihni karıştırır
ikisini karıştırmamak lazım

istanbuldaki taksim: taksim etmekten geliyor

istanbulu, istanbull yazmasınlar, lütfen ya...

yaklaşan bahar mevsimi sebebi ile teyzeler aşortman giymeye başladı aman diyeyim.

bu gündüz vakti halam için yaptığım bir alışveriş esnasında limit yetersiz durumu ile karşılaştım.
kredi kartlarını,banka kartlarını pek iplemeyen ben bu durumla karşılaşınca ne yapacağımı şaşırdım.
bu şaşkınlığıma bir de kasiyerin mavi gözleriylee ''e hadi'' der gibi bakması eklendi lens galiba gözleri
biraz saçmaladım...
kasiyer halimi idrak etti ,
çözüm önerileri sundu:
-nakit para var mı?
-bunları raflara yerleştirelim mi?
para alayım geleyim diyip kaçmışım...
para aldım geldim
beklettiği torbalardan ürünleri çıkartıp kasaya tekrar okuttu.
ödemem gereken ücreti söyledi.
''orada dergi olucak onu unuttunuz'' diyerek kasasında çıkacak 1,5 tl açığı önledim
çok güzel ettim
yine de Bakkallar daha güzeldir.

geçen gün gene oldu
benim espirimi tekrarladılar
tekrarlayanınkine gülündü
afiyet olsun

yazıklı şiir
yaklaşan yaz mevsimi,
iğrenç filmlerin habercisi.
eskiden tekrir usulu eylermiş sinamacılar.
yaz günü kötü filmle gitmek ve dayanılmaz acılar.

arananlara şarkı tavsiyesi
ManuChao-Dia Luna Dia Pena
bir de sürpriz


doğanlara isimler
kız:Luna, isp:ay (gökteki)
erkek:Pena, isp:üzüntü,dert,keder
düzeltme ve özür köşesi var gazetelerin
belki en küçük köşeleri
yıllardır diyorlar ya ''şu habere hiç yer verilmiyor ama kim hangi mankenle nereye gitmiş yarım sayfa veriliyor'' diye
o haberlere yer vermiyorlar yani öyle bir olayları yok bu kötü bir vaziyet ancak özel gazeteler bunlar normaldir.
daha kötü olan yaptıklarından dolayı özür dileme biçimleri
biz de yanlış olmaz olsa dahi ciddiye almayız tavırları

hayatımın en sıkılgan kışını geçirdikten sonra en sıkılgan bahar girişini yaşıyorum
bu bahara girerken sarı beyaz papatyalar dikkatimi çekmemiş

gene oldu
bunu yazarken sevdiceğim aradı
çok blog yazmıyorum
çok araşmıyoruz
seviyorum böyle
sınavından bahsetti


din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin sınav kağıtlarına yazdıkları gibi
''hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu?''
bilene bildiğini tam,özgür,doğru,rahat anlatma şansı veremezsen olur
eğer bir öğrencinin din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin hocası ilginç birisi değilse,sınavında bariz kopya çekilmiyorsa o öğrencinin vay haline
bizim din kültürü hocası iki derste 250 seferden fazla arkadaşlar demişti
her seferinde 2 saniye
2.250=500
500/60=8,3333333....kere
dersin ilk on dakikası gelip sadece arkadaşlar deseymiş o da komik olurmuş

din kültürü değilde
dün kültürü dersi olsa daha iyi olucak

bu sene öss de Reşat Nuri'nin Yaprak Dökümünü sormasınlar 2006 yılında da Atilla İlhan'ı sormadılar
2006 yılında Atilla İlhan ölmüştü

''o diziden acı fışkırıyor''

dikkat ettim çok izlenen kanalların haber spikerleri adalet ve kalkınma partisine ak parti diyor.
ak parti nedir yani?

Akdeniz Üniversitesinde silah kullanan sakallı adamı görüp duruyordum ben
kim lan bu tarikat kılıklı diye bakıyordum
mügeye anlattım o bizim mahalle de oturuyordu dedi
forza şarampol
ardından çok gıcık bir şekilde Tuna Kiremitçi taklidi yaptım
''Dal rüzgarı affeder''
''ama kırılmıştır bir kere''

hadi lan o dal
kırıyorsun sobada yakıyorsun
köpek kışştlatıyorsun
kedi tırmanıyor saklanıyor
üzerine çocuk çıkıyor yemiş çalıyor
üzerine röntgenci çıkıyor
dallama bir dalda duygu arama
kiremit kırdırtmayın bana

daha önceleri internetten duyduğum clandestino isimli mekanın istanbulda bir anda karşıma çıkması ve bilincimi kaybedip içine girmem sonrasında clandestino kafe değil sadece bayan kıyafetleri satan bir clandestino olduğunu idrak etmem ama kabullenmek istememem ne güzeldir

x-iste, memem ne güzeldir
y-isterim ama sarhoş olmadığındaa emin misin?

yanlış ve yalnızın doğru yazımını bilmeyen öğrenci orta okul hayatından çok şey kaybeder
gerçi öğretmenler de bu böyle yazılır şu şöyle yazılır diye öğretiyorlardı
şöyle öğretseler daha iyi
yalın=yaln(ses düşmesi)
yalnız

yan=taraf,yön
yanlış=ters tarafta doğru olmayan

düzeltme
br önceki gönderide bahis ettiğim ışınlanma hadisesinin orjinal sitemcisi ve yaratıcısı pek sayın gökçe tüfekçidir.
ama bloga yazmak benim aklıma gelmiştir,


arananlara şarkı tavsiyesi
corrine bailey rae-like a star
tıklayın indirin 10 gün falan süresi var

doğan veletler isimler
erkek:monitör
erkek:hoparlör
kız:klavye
kız:sidi

9.04.2008


hani aklınızda ifade etmeye hazır bekleyen, tazesiyle bayatıyla binlerce şey oluyor ama binlerce olduğu için ağız adlı kapıdan geçemiyor öylece kalıyorsunuz ya... işte o anların bambaşka bir havası var.
biraz klasik benzetmelerle,hafif depresiflerle dolur bir girizgah oldu gibi ama olsun pek umrumda değil

lise birin ilk dönemlerinde kot mont moda olmuştu herkes giyiyordu
biraz daha geriye gidelim vıjııırrrn
hop orta son (''orta sondan sonra, lise'' adlı bambaşka bir yazı da yazılabilir)
galatasaray avrupada coşuyor, ters gibi fenerbahçe kötü günler yaşıyor ancak düzeleceğinin sinyalini veriyordu.
hayır futboldan bahsetmeyeceğim.amacım zaman kavramını canlandırmak
bu naylon gibi içi sünger ayakkabılar kızlar arasında deliler gibi popülerdi
ben o sıralar evde kot mont bulmuş giyen insandım
ve sınıfta bir kız daha vardı öyle
sıcak, sıkıcı bir boş ders, ama kış günüydü
ilkokulda okuyan ergen insanlar misyonu ile sınıfta top oynamamayı akıl ettiğimiz bir zamanda
hiç alakası yokken ''sen benim adamımsın çünkü:benden başka kot mont giyen tek kişisin'' dedi.
o kıştan sonra bir daha kot mont giymemişim
önceki yazıya ilave edeyim dedim

msn iletişim devrimi değil devrimin bir parçasıdır . hey yavrum cümleye bak

sigara pakedinin ambalajını ters çevirip pakedi sigara sahibine iade etme zevkini ancak sigara kullanmayan birisi alabilir.

tavşan şeklinde makaslar ilkokul öğrencilerinin birbirlerini delik deşik etmemeleri içindir

kıraç dolabını içersindeki kıyafetleri ile beraber balkondan aşşağı fırlatsın

şu ışınlanma olayını bir kaç sene içersinde icad etmezlerse
1-geçmiş zamanın tüm gelecek filmleri yalan olucak
2-ulaşım sektörü şehir idarelerinde gereksiz ama mecburi önemini sürdürecek
3-ben çok sinirlenicem

Cem Yılmaz harbiden ''saray soytarısı''

bir evin apmpulü önemlidir
sarı olması
aydınlatma gücü
pskolojik şeyler bunlar
bir de tik tak çalışan saat var
fena sinir bozar

hiç kendi kalesine gol atmamış erkek
olgunlaşamaz
hep şımarır
taçtan gol olsun
futbola renk gelsin
renk diyince alınmayan zenci: appiah

msn ileti uyarısı turuncu yanıp sönmesin

arananlara şarkı tavsiyesi
Nirvana-you know you're rigth

veletlere isimler
erkek:titreşimgönder
kız:engelle

8.04.2008


eğer kırmızı giymişsem bana sert bir nesne ile vurun çünkü o ben değilimdir.kötü adamlar kopyamı yapmıştır.
kopyalarım var benim
ben pek görmedim ama var.
nereden mi biliyorum?
söyleyeyim söyleyey.
yıllar boyunca çevremde mevcut bulunan az yahut çok tanıdığım insanlar.
''x var bizim bilmem nerede o sana çok benziyor'' yahut ''geçen yolda birini gördüm sen sandım'' diyor.
tamam kabul ediyorum şöyle bir bakınca çok ilginç bir tipim yok.
hatta sokakta yolda falan dolanırken kendimin çeşit çeşit boylar da hallerini görüyorum
bana ait olan özellikler bir şekilde başka insanlarda dahi mevcut bulunması gayet normal özellikler
hem esmer hem renkli gözlü değilim.
bildiğin esmer insan göz rengi kahverengi,
öyle denize girince ışığa bakında da değişmiyor,
saçlarım şu suyla böyle o suyla böyle denize girince şöyle olmuyor,
ama diğerlerinin farkedemediği birşeyler var...
kişilerin kendi dahi tam olarak bilemediği bazı dış görüntü takıntıları var
hepimizin var.
-en başta da belirttiğim gibi kırmızı giymem.
-kemersiz pantolon giymişsem inceden rahatsız hissederim.
-çok cepli kargo pantolon giymem.
-kısa tişörtlere dikkat ederim düşük bel ile birlikte rezalet durur, bilirim.
-kırmızı ayakkabıya paylaço ayakkabısı gözü ile bakarım.
-üç çizgi her zaman tick logosundan iyidir.
-güzel atlet giyeceğim derim ama nah giyerim.
-ayakkabı bağcıklarının birbirine eş sıklıkta olmasına dikkat ederim.
-gri aşortman altı giyemem.
-bileklerim boş gezmem.
-saat takınmam.
-spor bilekliğini spor yapmıyorsam takmam.
-çoraplarımı pek umursamam.
-eğer rahat değilsem çoraplarımı çıkarmam.
-boy aynası olmayan aynaya pek bakamam bakmam.
-şapka takmam.
-yakası geniş tişörtte düşünceliyimdir.
-iki ayağımın tabanı aynı anda zemin ile temas etmez yürüyüş yarışının kuralu bu galiba öyle yürümüyorum tabii.
-genelde bacak bacak üstündeyimdir.
-iki elimide kullanırım sol elimden çekinmem.
-yürümeyi severim,otobüste inceden kederliyidimdir,minibüsü hiç sevmem.
-burnum akar genelde.
-dışa kıvrılmış paça kabusum olur.
-keyif için gömlek giymem.
-yaz günü siyah ayakkabıdan korkarım.
-ekose severim.
-yağlıyken şekle girer saçım.
-kot dediğin yırtık olurcuyumdur olurcuyumdur.
-kapüşonlu sevmem giysem dahi kapüşon kapatmam.
-sıkı toplarım uzun saçlarımı.
-yeşil tişört ne güzel şeydir.
-griye saygı duyarım.
-uyurum.
-geniş paça ürkütür beni.
-çok insanlı yerden çekinirim.
-hiç çekinmem giyerim şortu.
-kirli sakal sevmem.
-yemeği beğenmişsem inceden inceye yayılırım olduğum yerde.
-sağa sola bakınırım.
-kot pantolon illa güzel olacak.
-vitrin camını ayna yaparım kendime.
bir insanın böyle özelliklerini bilmek güzeldir.
-bazılarının böyle özelliklerini bilirim.

6.04.2008


bu sabah saat 03:00'de bir konserdeydim ben.
ne konseri yahu demeyin de dinleyin.
pek seyirci yoktu.
karanlık ortamı,
kürelerin içerisine yerleştirilmiş beyaz ampuller aydınlatılıyordu.
hava biraz soğuktu.
hani o yaz akşamı üşümelerinden azıcık daha soğuk
önce sakin şarkılarla başladı konser.
perkisyon ''mısırlı ahmet halt etmiş'' dercesine ustacasına
ve bir o kadar da doğal çalıyordu.
''pıtır pıtır pı pata pata''...
üç bira içmek gibi yavaş yavaş çaktırmadan ilerletti konserin hızını.
ritimlere sakin tavırları ile yaşlı bir müzisyen eşik etti
akor çalıyor gibiydi.
enstrümanının ''tırının'' şeklinde çıkan gitar sesi değil de
''hırışhış'' gibi bir sesi vardı.
zeminin bazı yerlerinde pek net göstermeyen aynalar vardı
sizi değil etrafı yansıtırcasına...
sonra basları geldi şarkının.
çektirme usulü dediğimiz usulde,
''vığğğğğğnnnn,bığğğğğp,boğğğğp'' diye çalıyordu.
artık, bütün enstürmanlar uyum içersinde çalıyordu
beklenen oldu.
perdenin arkasından vokalin yansıması göründü.
vokal gayet sakin şekilde mekanı inceledi.
''yağmur yağıyor'' cümlesinden oluşan şarkısını
esneme sesi ile süsledi.
basın solosunu bekledi biraz.
beklerken bakındı.
''pıtır pıtır pı pata pata'',yağmura,
''hırışhış hığğğş'', diyen ağaçlara,
''vığğğğğğnnnn,bığğğğğp,boğğğğp'' sesleriyle
caddeden geçen arabalara,
yağmur sularının yansımasına,.
sonra bitirdi şarkıyı.
uyudu,
televizyon karşısında.

5.04.2008

''geçmiş gelecekten her zaman daha iyi satıyor''
yukarıda yazmış olduğum cümleyi az önce söyledim
öyle çok derin bir konu üzerinde konuşmuyor sadece hatırla sevgili'nin başarısını övdükçe övüyorduk
bu söylemin alt yapısını yanımda fal baktıran bir zat sebebi ile bir kaç gün önce oluşturmuştum zaten kafamdaydı yani
fala inanmam
arada sırada ananeme baktırırım o da fal bakmayı bilmediği içindir (annanem fal bakıyor)
ama fallarda çıkarım çaktırmam
kimse benim falımda çıkmaz
rüyalarda rol alırım
rüya görmem gördüğümü de hatırlamam
gerçi geçenlerde rüyamda bir genç ile bas gitar muhabbeti yapıyorduk
anlatayım
üniversiteyi kazanmışım da kendimden küçüklerle okuyorum
erkek olanları yeterince dingil geliyor agro tabirle ''abi abi'' çektiriyorum onlara
hani davul yokken davul açlıyorlar ya (air drum)
arkada kısacık siyah saçlı bembeyaz tenli edım sendlır tipli yumurta kafalı bir genç irisi bunun bas gitar versiyonunu yapıyordu
bas mı çalıyorsun dedim
evet yeni başladım dedi
gitarın ne marka dedim
cort dedi
aslında bir fender caz bas olucak eeyyğğğğeeeğğ dedim
tabi abi dercesine hayranlıkla açtı gözlerini
seni sevdim genç sen farklısın diyecektim ama gülme lan dingil gibisinden bakış attım
uyanmışım

hani cep telefonları hatlarının kontörlü olanları çıktığında ''gelecekte çok ucuzlayacak bunlar rekabet olucak serbest piyasa'' diye konuşanlar vardı ya
onlar tabaktaki son domatesi yiyip yememek arasında kalsınlar.

avrupa yakası dizisi eskiden daha güzelmiş
simple is good
god is simple
diyoruz

domates yerine domat yazan pazarcıyı bir başka severim
dün pazara gittim
pazar
ekonomi
pazarlama
piyasa
dalgalanma
gayri safi milli hasılat
kişi başına düşen milli gelir
açlık sınırı
türk lirası ve değeri
gibi nice konularda uzun uzun düşündüm
ve açıklıyorum
çilek,
semiz otu,
çağla,
bunlar şu sıra popüler
portakal son demlerin de
batılcan (patlican) daha yaramaz lazımsa alınacak tabii
mısır daha görünmüyor
ve eğer çok alışveriş ediyorsanız arkasında her daim boş kasası olan pazarcı ile aranız güzel olsun ağır geldiği zaman bırakın yükünüzü oraya giderken alırsınız
güneşli bir kış günü pazarda fotoğraf çalışma isteğimi dile getirerek kapatıyorum bu konuyu

dün deneme sınavına gittim gitmeyenler de vardı olsun
ve sınav esnasında farkettim ki bu sınavın sümüklüsü benim
dışarıda gürültü olduğu zamanlar burnumu çekerek minimuma indirdim çevreye verdiğim rahatsızlığı
sınav bitti
güzel geçti
ellerim ceplerimde gidiyordum cebimden peçete çıktı
sildim burnumu
ve dedim
''sınavın sonuçları ne zaman açıklanır?''
bu cümle öğelerinin dizlişi anlamı uyumu itibari ile inanılmaz leziz doğru bir cümleydi
dersane öğretmeni kılıklı beyaz önlüklü kadın
dedi ki
''sınavın sonuçları haftaya açıklanır''
ulan cümlemi mi beğendin yoksa ben türkçe öğretmeniyim de kısa cevaplardan not mu kırıcam
ayrıca bu havada (sicak)
ne diye boğazlı kazak giydin bütün gün içeridesin yoksa genç gibi bazı işlere mi girdin
cık cık cık

dünyanın türkiye olmayan bir yerinde erkek olmaya karar vermiş kadın hamile kalmış
deniz atlarının erkekleri çocuğu taşır ve doğurur bilgisine sahip olduğumdan garip gelmedi

yılların geyiği gerçek oldu sıtarbaks birlikleri antalyayı da işgal ediyor
yıllar önce
kışın turistsiz kalan şehirde pek satış yapamayacaklarını savunuyordum hala da savunuyorum ama bakalım yeri güzel
ulan benim aklımdaydı orası
keşke sıtarbaks geleceğine basketbol takımı milvakibaks gelse daha iyiymiş

arananlara şarkı tavsiyesi
norah jones-don't know why 3 dakika 2 saniye

doğan veletlere isimler
erkek:erkişi
Kız:hatunkişi

son olarak ......................... insanlardanım (boşluk doldurmacayı seven)

3.04.2008


jaslasu:kelime doğrulama hadisesinde çıkan güzel gibi kelime
bana çıkmıyor öyle,
genelde sabah dudakları kuruluktan birbirine yapışmış insanın konuşması gibi sesiz harfi azıcık kelimeler geliyor örn.iljkjx
pek mühim değil

ulan deyvid de sauza ne çaktı o topa
şuurum kapanmış bir an
adam iki gol attı biri kendi kalesine

evin içinde giydiği ev içi kıyafetleri güzel olan insan
güzel insan değildir.
ev içi kıyafeti pijama ile sokak kıyafeti arasında önemli bir blokta duruyor mütamadiyen dizleri pörsümüş şekilde.

malum chalsea yazımı hatalı olabilir onlar fenerbahçeyi doğru yazsın maçında
spiker ''çelside 21 yabancı futbolcu var'' dedi ingilizler ne zamandır türk statüsünde diye düşündüm.

dogmatik bilgi bazen çok komik durumlara düşebildiği gibi
bazen çok komik durumlara düşürtebiliyor

''geh bili bili biliyor''

ahmet çakar'ın bikini giymesini fena halde arzulayan insanlar (kız erkek farketmez) ne fena insanlardır

bir kızın saç şekli hakında uzun uzun düşünülebilir.
boşvermişliği,
toparlanmaya çalışması,
dikkat arayışı,
farklı olma çabası,
sıkıntısı
belli eder kendini

habersiz
bira getirdiğin evdekilerin aşırı mutlu olması değil de dozunda mutlu olması pek güzel
habersiz_bira, genç mail adresi gibi

''hakan peker,tahin pekmez'' esprisi hem mizaha,hem tahin pekmez gibi harkulade bir yiyeceğe kabalık.

eve gelen tamirciler
muhakkak susuyor mu?
yoksa
adetten diye mi su istiyorlar?
bir de kapıya gelen pazarlamacı vardır
kapıya gelen anketör nispeten iyidir
sarı şapkalı gelmişti bir tane
içeceklerile ilgili doldurmuştum
çıkan sonuç çok çeşitli şeyleri çokça içtiğim
ince bağırsak mevzuları
bağırsak şeysi nasıl ince olabilir o başka
not: meyveli çaylar inanılmaz sağlıksızmış.

her yanından rahatlık akan şarkılar ve onların mayıştırıcı etkisi bir arada çok tehlikeli olabilir... olsun

piyaztheoz okur ödülleri verecektim vereyim

en iyi okur:Gökçe Tüfekçi
en takipçi okur:Çiğdem Solmaz
en dirayetli okur:Ömer Şahin Gültekin
en başı arıyan okur:EsraŞahin
en yazmayan okur:Murat Kocakaplan
en uzak okur:Y.Sait Sağmanlıgil
en iyi yardımcı okur
(filmciler veriyor bu ödülü bende vericem):Müge Bolat(hiç okumadı hep dinliyor zaten)
en gaz veren okur:Yusufhan Doğan
en bi ara okurum okur:Duygu Sanlı
en okuyorum lan mesela şuna çok x oldum okur:Anıl Çelikkaya
en organize okur:Eylem Gündoğdu
en çift okur:Onur Eser-Melda İnceoğlu(başka çift okur yok zaten bu ikisi de pek sallamıyor ya neyse)
en bilmediğim okur:varsa ona gitsin
unuttuklarım varsa
ki vardır
geçmiş ola

mayışmak, mayışık bir kelime

silindir kurşun kalem sevmiyorum
yerinde durmuyor

şok adlı alışveriş mağzasında
şok marka 80 gr. tablet çikolata 75 kuruşa satılıyordu
ambalajına baktım şölen çikolata üretmiş
hemen aldım hemen yedim
birazını arkadaşıma ayırmıştım
baktım eriyor onuda yedim

şimdi bu yukarıya isimleri yazdım ya gugulda yazınca çıkar bunlar
oh reklam

solcu komutan olsa ya yürtürken
sol sol sol sol sol sol diye bağırsa sade
geriye soldan döndürmese

''dünya sana güzel'' diyorum başkasında iyi bir durum varsa

maslak, büyük malak-yalak demekmiş
eskiden at var tabii malak yalak lazım büyük olunca semt adı olmuş
antalya da eski garaj var böyle
ulan orasında hala bitmedi

arananlara şarkı tavsiyesi
Athena-An

şurda bir şarkı var tıklayın direk inmeye başlıyor
http://www.beirutband.com/a_sunday_smile.mp3

doğan veletlere isimler
Erkek:kimlik
Kız:kimliye

son olarak ''üç tas has hoşaf yemeli mi? yememeli mi?'' diyebilen insanlardanım.

1.04.2008






Bay koza:hafif sevimsizce,kısa boyluca,pek hareket sevmeyen ama kocaman bir yüreğe sahip olan bir adamdı.
Ağaçlık bölgede dedesinden kalan eski evinden pek çıkmaz; birilerini bekler gibi sürekli internetten gazete okurdu.
Galesizdi, pek dert çekmezdi. Hatta en son derdi Killer_koza@hotmail şeklindeki adresini daha ciddi bir adres ile değiştirmekti ve değiştirdi artık çok ciddi bir mail adresi vardı.
Dünya ona güzeldi
Bir gün canı çok sıkıldı arkadaşı companeroyu aradı
C-vay nabıyon lan?
K-hiç işte,sıkıldım.konbaramda kontör birikmiş onu yükledim de bize gel diyecektim sana
C-olum bende dışardayım arkdaş var oturuyorduk sen gelsene
K-olur hem dışarı çıkmış olurum neredesiniz?
C-comprasta herzamanki mekanda
K-tamam geliyorum
C-bekliyoruz
şeklinde bir konuşma dizisinden sonra koza pek süslenmeden çıktı evden
yolda gusanoyu gördü pek samimiyete girmeden gözlerini hafifçe kısarken kafasınıda biraz bükerek selam verdi geçti.
comprastaya vardı mekanı buldu girdi içeri çok şaşırdı companeronun bir arkadaşı herzamanki bıyıklı sakallı bir arkadaşlardan değil gayet hanım hanım bir arkaştı,
Sarı üzerine mor puantiyeli elbisenin etek uçlarında yeşil işlemeler vardı.
companero ile pek samimi olduğu için selamlaşmadan oturdu masaya ve üç saniye sesizce tanıştırılmayı bekledi.

üç saniye haliyle çabucak geçti daha da zaman geçiyor companero bir türlü tanıştırması gereken insanlar olduğunu farkedemiyordu.
kozanın gözünde kombarasından kontör yükleyince aradığı arkadaşı companero artık tam bir dingildi.
gergin bir sesizlik oldu ve kendisinin bile kendisinden beklemeyeceği şekilde bir anda sol kolunu el kısmı hafif bükük bir biçimde uzattı,bu şekilde deldi sesizliği.
ancak fazla hızlı uzatmış olucak ki hanım kız biraz irkilir gibi oldu o an kız koazaya pek tatlı göründü.
koza,hızlıca
''merhaba ben Koza''
dedi
hanım kız aynen karşılık verdi.
''merhaba ben oruga''
ikili bu cümleleri birbirine sarfederken bir ses duyuldu bu ses tiz bir tonda gelen desprerado filminin şarkısıydı ''ayy ayy ya yay'' dedikten sonra sesin companeronun telefonundan geldiği anlaşıldı ''ayy ayy ya yay'' sesine oluşan ilgi yüzünden konuşmaları kesilen koza ve oruga çaktırmadan değil göstere göstere companeroyu dinlediler.
companero ''evet,tamam,hmm'' gibi ne konuştuğu pek anlatmayan kelimeler ile konuştu
telefonu kulağından çekti ve ciddi bir insan gibi telefonu ekranına bakarak kapattı.
oruga ve kozaya baktı bir an .
durdu,
sustu ,
gülümsedi,
gözünü açtı.
''gitmem gerekiyormuş siz oturun ben bir saat sonra dönerim'' dedi
koza, içten içe companeroya kıl olmuş olsa da dışarıya olgun görünmek için ''tamam,olur,hmm'' gibi şeyler söyledi.
companero acele edercesine kalktı masada ceketini yandan astığı çantasının üstüne koydu. mekandan çıkmadan garsonlarla bir şey konuştu ve koşmadan seri adımlarla çıktı mekandan
mekandan çıkışını izleyen ikili bir an birbirlerine baktı.
o an anladı koza: oruga isimli bir bayanında pek güzel gözlere sahip olabileceğini.
koza bunları anlarken ''ee'' dedi oruga.
koza bu ''ee''lemelere güzel cevaplar verebilen konuşkan insanlardan değildi.
o anda imdatlarına turuncu tişörtlü elinde tepsi olan biri yetişti siparişlerinizi getirdim buyrun der gibi
''siparişleriniz'' dedi
oruga gözleri ile
''tamam'' dedi
koza bi an aynadan kendine baktı yakından teleziyon izleyen küçük bir çocuk gibi kafasını yüzseksen derecelik açıya getirmiş tepsiye bakarken buldu kendini
ama merak etmişti
siparişlerimiz neydi?
koza bir şey sipariş etmemişti
yaklaşan tepsiyi gören oruga ''aa compareno bira söylemişti o gelmiş sen ne içicektin bira içiceksen bence bunu içmelisin'' cümlesini hızlıca dile getirdi. koza da çaresiz kabul etti.
bu arada blıralbup diye bir ses duyuldu. koza sesin cep telefonundan geldiğini baldır kısmında oluşan titremeden anladı. çıkardı telefonunu baktı companerodan mesaj gelmişti mesajda
''yaw foto mkinasnı untmu$m masada sn alsna babacan,he bide oruganın sefgilisee yoq ;)''
koza,böyle mesaj yazan ve göz kırpan ima eden bir dingil ile arkaşlık ettiği için biraz kendine kızdı ve cevap yazdı.
''0.k''
bu arada o turuncu tişörtlü garson tekrar geldi ''ikramımız eheh'' diyerek masanın orugaya yakın olan kısmına çerez dolu bir tabak bıraktı kozanın arkdasında kaldığı için koza garsonu tam olarak görememişti ancak orguganın gözlüklerinden gelen yansıma ve oruganın yüz ifadesinden aralarından bir sıcaklık olduğunu farketmişti bu duruma pek birşey yapmadı zaten yan masada çağırdılar garson gitti.
koza ve oruga biralarını yudumlarken konuşabilecekleri ilk ortak nokta olan compareno hakkında konuştular
oruga,
''çok iyi çocuktur hep yardımımıza koşar bizim.Kızlar falan okulda çok severdik onu.Diğerleri gibi değildir bizimle tiyatroya falan gelir.'' gibi övgü dolu söylemlerle girizgah yaptı konuşmasına
oruga'nın bu girizahı sonrası
koza
''ulan biz kendimizi futbolun,basketbolun,kavganın,dayağın haytalığın çoşkusuna bırakmışken,birbirimize bulututtan vidyo atarken compareno ne naneler yiyormuş''
diye düşündü
ve ''hmm öyledir benimde çok iyi arkdaşımdır çok severim ayrı okullarda olduğumuz içi pek görüşemedik bir ara''gibi sığ laflar etti.
bir süre içtikleri 3.biranında etkisi ile laf lafı açıyor modern tabirle birbirlerinden çok iyi elektrik alıyor yüz wattlık bir ampul gibi ışıldıyorlardı birbirlerine kafeden kalktılar hesabı ödemek için kasaya yöneldiklerinde ''6 bira içtiyseniz hesabınız önceden giden beyfendi tarafından ödendi''gibi bir cümle duydular bu cümleden sonra kozanın gözünde compareno bir dingil değil adeta uzun yolda yardımımıza koşan bir araba teybiydi.
günler geçiyor koza ve oruga birbirlerini sevdikleri hariç herkonundan bahsediyorlardı ama bir birlerini sevdikleri ikisininde farkında olduğu bir durumdu.

koza, adeta orugayı içine hapsetmiş ve sıkıcı bir yaşamdan pek güzel bir yaşama geçmişti
günler ayları yıllar yılları kovaladı.
bir gün oruga tek kelime ile isteğini belirtti.
''ayrılmak istiyorum''
koza bir süre dondu kaldı sonra burnun yanından bıyık bölgesine inen gözyaşını yarı yolda durdurdu sabah traş olduğu için gözyaşı bıyık bölgesini yakabilirdi koza'nın zaten yeterince acısı vardı.
olgun bir tavır takındı bir anda. ama nereye olgun takılıyordu kıpkırmızı olmuştu suratı
cebinden bıçağını çıkardı göğüs kafesinin en üst bölümün tam ortasında bir boşluk var ya tam oraya sapladı.
oruga çattı kaşlarını.
''salak kendini mi? öldürüyorsun'' dedi.
koza, hayır dercesine saha solla salladı kafasını.
dişlerini sıkarak bıçağı karınboşluğuna kadar baskın bir biçimde ilerletti.
içeriden bir ışık hüzmesi çıktı.
önce iki tane anten göründü sonra güzel gözler.
ışık iyice keskinleşti biraz sonra yavaş yavaş ışık sönünce oruga önce yerde yatan bağrı böğrü deşik kozaya baktı.
sonra içeriden çıkan sarı mor yeşil renklerde sahane kanatları olan mariposaya
koza toparlandı üzerindeki tozları sildi
''tamam gidin'' dedi
oruga
''bu kadar mı?'' dedi
koza
''hayır,mariposalar kozalarından çıkmak için verdikleri uğraş sırasında kanat kaslarını güçlendirirler ancak bu sayede uçabilirler ve o uçamayacak''dedi

sözlük
koza:koza ispanyolcasını bulamadım
companero:arkadaş isp.
compras:alışveriş isp.
oruga:tırtıl isp.
gusano:solucan isp.
mariposa:kelebek
isp.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...