17.04.2013

Sit & Wait


Bazen yüzümüzü etraftan bir şeylere, mesela bir gün batımına yahut da mahallelinin sabah telaşına dönüp;
sadece oturup beklemek gerekiyor.
bizi ''bu güzel havalar'' mahvediyor.

saygılarla ve sevgilerle.

Şarkı tavsiyesi: Lenka - “Trouble is a Friend”

fotoğraf internetten, yazılar ve logo eklemesi bana ait.

12.04.2013

Eskiden Çok Az Çıktığım


Çok sarhoş olmaya ramak kala başımın ağrımaya başlamıştı,
bu baş ağrısı beni çok sarhoş olmaktan hatta üzerine elektronik müzikli şımarık bir eğlenceden son anda kurtarmıştı..
bir cumartesi akşamı,arkadaşım Güneş B. ile şarap içiyorduk,
Güneşin adının Ali olduğunu hatırladığım (yada sandığım) iki arkadaşı da ilk şişemizin sonuna doğru aramıza katılıp şişe bitince kaybolmuşlardı..
Güneş bir ara kaybolup 2.şişe şarabı da alıp gelmişti onu da daha ağır bir şekilde içtim.. Yazının hemen başında bahsettiğim baş ağrısı tam da bu esnada başladı.

Başım ağrımasa tabii ki de giderdim ama elektronik müzikli mekana çok sarhoş ve şımarıkça gitme planından da bu baş ağırısı sayesinde usul usul kaçtım.
Galiba o an hiç de istememiştim; Zaten hiç bir zaman bir şeye hemen kararveremiyorum.
arkadaşlarımı barın kapısına bıraktıktan sonra hafif sarhoş ve düşünceli (yarın başım ağrıyacak düşüncesi) bir şekilde eve doğru yürümeye başladım.
Sokaklar: aydınlık, temiz ve bomboştu, inceden bir deniz kokusu burnuma geliyordu.
Tam ''ahanda bloga yazmalık hikaye geliyor..'' derken önünden geçtiğim bir fotoğrafçının vitrininde yer alan vesikalık fotoğraf her zamankinden daha çok dikkatimi çekti; Vitrine doğru geri geri adımlarımı kendice sempatik bir biçimde attım.
Fotoğrafa daha dikkatli baktım, fotoğrafı eskiden çok az çıktığım bir kıza benzetmiştim;
Sarhoşluk payımı da hesaba katıp onu uzun zamandır görmediğimi de düşündüm,
bu düşünceler sonucunda: 'gerçekten de bu o kız galiba, ne garip, eskiden çok az çıktığım bir kız şimdi beyaz bir fonda etrafında    vize, pasaport, biyometrik gibi kelimelerle vesikalık halinde yüzüme gülüyor'' diye düşündüm ve ''çok az çıktığımız dönemde yüzüme böyle gülmedin Allahsız'' diyerek kendimce arabesk rap müziğe göz kırparcasına sitem ettim ve yoluma devam ettim. (elveda eskiden çok az çıktığım )

Yoluma devam ederken kendikendime ''ulan sen de kızı böyle vizeli, pasaportlu bir tatile davet edebileydin bu kız sana da etrafında  vize, pasaport, biyometrik gibi kelimelerle üstelik de reel haliyle gülerdi'' diye düşündüm...
Sonra da ''piii ne de hin, ne de pis bir kızmış o.. Beleş tatilli duyunca yüzü gülüyor,  İçimi kurutur vallahi böyle kızlar..'' diyerek kendi kendime düşünmenin ve kendime karşı berbat bir halde tezahür etmenin sınırlarını zorladım.

Eve vardım tokamı çıkardım, tokamı çıkarınca yazının hemen başında bahsettiğim baş ağrısının sebebini anladım,
her sarhoş gibi ben de dolabı açtım, salatalık vardı soydum,yedim..
üzerine de dolorex adlı ağrı kesiciden de bir adet yutup yattım..
sabah kalktım televizyonu açtım;
Televizyonda arzum adlı markanın reklamı vardı, galiba eskiden çok az çıktığım başka bir kız bu reklamda evinin kadınını oynamıştı, ''bir özel tiyatroda genç kadroda yer alıyordu,gerçekten de bu kız o kız galiba, ne garip, eskiden çok az çıktığım bir kız şimdi renkli fonda etrafında  arzum, dayanıklı, kalite gibi kelimelerle 16:9 yayın oranında yüzüme gülüyor'' diye düşündüm ve geleneği bozmayarak ''çok az çıktığımız dönemde yüzüme böyle gülmedin Allahsız..'' diyerek ona da kendimce Arabesk Rap müziğe göz kırparcasına sitem ettim..sonra da ''bu sabah eskiden çok az çıktığım kızlara içiyorum'' diyerek çok sıcak çayımdan bir yudum aldım.
ağzım yandı,
üfleyerek içtim.

1.04.2013

Seni Gördüm Daha İyi Oldum




''arkadaşının yardımıyla kızı aradı, ''hani o senin sevdiğin sahil yolunda yürüyelim mi?'' diye sordu;
kız heyecanlandı, ''evet'' demeyi bile unutup ''gelip, seni alayım o zaman'' dedi.
erkek: ''yoo gerek yok kendim gelebilirim'' diye cevap verdi,
dikkatlice düşünüp buluşacakları yeri belirlediler, bir saat sonra da buluştular.
buluşunca kolkola girip yürümeye başladılar,
erkeğin takırdayan bastonunun sesi kesilmişti,
bir süre elele, bir süre de kolkola yürüdüler.
akşama doğru sahilden rüzgar hafif serin esince sarılarak yürüdüler,
bir yandan da hep konuştular.
erkeğin telefonu çaldı, kızın çaktırmadan yaptığı yardım ile cevaplayabildi gelen çağrıyı.
arayan babasıydı, erkeğin hiç görmeyen gözleri için çok zor ayarladığı amelliyatı ve yüzde 85 görme ihtimalini haber vermişti.
Erkek haberi hemen kız ile paylaştı; sevinçle sarıldılar,
erkek sarılırken kızın kulağına ''bir süre Estonya'da kalmam'' gerek dedi;
Kız, hiç bırakmak istemiyormuş gibi erkeğe daha sıkı sarıldı ve '' kal tabii..'' dedi.
güneş batıyordu, yüzlerini güneşe döndüler;
kız, erkeğe bu gün batımını ''kış bitip de bahar gelirken güneş çok güzel batıyor'' diye betimledi.
erkek de Ahmet Haşim'in ''Akşam kızıllığından'' bahsetti.
o gün için ayrıldılar,
ikisi de eve dönüş yollarında kendi kendilerine sırıtmalarını engelleyemiyorlardı..

Estonya hazırlıkları devam ederken bir başka buluşmalarında kız, sirke satan bir suratla ayrılmaları gerektiğini ve kendi geleceğini düşünmek zorunda olduğunu yalan gözlerle ve ezbere söylüyordu,
Erkek, kızın gözlerini göremiyordu ama bu sözlerin kızın garabet mi garabet annesi Mualla'nın sözleri olduğunu iyi biliyordu.
Duyduğu sözlere üzüldü tabii ancak hem kendi durumunu yi bildiğinden, hem de benzer terk edilişleri daha önce çok yaşadığından fazla bi'şey belli etmedi,
eve döndü,
aylar boyunca evde Estonya hazırlıklarını tamamladı,
her zamanki gibi filmler dinledi,
arkadaşıyla rakı içtiler, daha sonra bakmak üzere birbirlerinin fotoğraflarını çektiler,
hayaller kurdular.

Aylar geçti, zaman geldi,
Estonya'ya doğumunda annesini ve gözlerini kaybettiği günden beri başbaşa kaldığı babasıyla gittiler.
Elçiliğin takibi ve desteği ile yapılan operasyon çok başarılı geçti.
Babası doktordan haberi alınca bir dal sigara yakmak ve telefon açmak için dışarı çıktı,
(aslında sadece oğlunun onu ağlarken görmesini istemememişti)
çıkarken kapıda bekleyen kıza işret etti,
kız içeri girdi,
saçını başını hafifçe düzeltti,
hemşireler erkeğin gözlerindeki bantları çözdü,
erkek karşısında kocaman gülümsemesiyle kızı gördü, saçlarının kokusundan tanıdı onu,
çok meraklı ve çok şık bir şekilde kıza baktı,
kız heyecanlandı, hemen konuşmaya başladı '' Özür dilerim. Ben, sen Estonya'ya gidene kadar iki işte birden çalışıp para biriktirdim, sadece beni hemen görebilmeni istedim. '' dedi ve ''nasılsın?'' diye heyecandan gülerek ekledi.
Erkek de ''seni gördüm daha iyi oldum.'' dedi.
durdular, sustular,gülümsediler ve öpüştüler,
öpüşürken ikisinin de gözleri kapalıydı,
ağlıyorlardı.

Eve dönerken: '' Tommy Lee - Home Sweet Home '' çalıyordu.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...