31.01.2014

Lenka

Seninle karşılıklı oturup pizzada hangi malzemeri sevmediğimizi konuşmak istiyorum.

Eskiden en çok hangi rengi sevdiğini şimdiki favorin ile kıyaslamak istiyorum.

Bana herkesin başına gelen klişe bir iki komik anını gülerek anlat istiyorum.

25.01.2014

İkinci Yetmişlik


Oturuyorduk, 
ikinci bira seviyesindeydik iki kişi arasında sessiz ve gergin anlar olur ya onlardan biri yaşanıyordu, gerçekten sıkıcı bir cumartesi gecesinde yolculuk ediyorduk, halbuki tonla insan çağırmıştım o gün, 
onlara söylememiştim ama dolapta bira da vardı, 
bu arada bira 5 lira seviyelerine gelmiş eşşek gibi para çıktı cebimden, 
sizin anlayacağını parasız ve alkollü olmama bi'kaç bira kalmıştı, o karşımda oturuyor olmasa bu boktan durumlara yalnızlık da eklenecekti, 
ulan bok vardı da çağırdım şu iblisleri, 
hiç çağırmasam şimdi belirsiz bir yalnızlığım olacaktı ve geçinip gidecektim..
Arayınca "zaten oralardaydım ben de seni arayacaktım" demişti. 
bunu da düşününce geçerken uğrayan birinin gelmesi ile aslında çok güzel bir akşam olabilirmiş diye düşünüp daha da pişman oldum, 
şimdi elimde 45 litre bomonti, azıcık viski, gelmeyen tonla arkadaş ve lütfedip gelen o vardı.
Ben bunları analiz ederken bir anda söze girdim: 
"bak, benim şu düzenli ilişki bıdıbıdıları yaşadığım tüm kızlar galiba hayatlarının en zor dönemlerinden geçiyorlardı" dedim.
Diğer cümlemi ustaca kesti ve "kadınların en zor dönemleri 35'den sonra başlar." dedi.
Ben de 
"Sen diyorsan doğrudur, ben neredeyse o yaş seviyesine de hitap ediyordum da olmadı" dedim, 
sessice gülüştük.
Söze devam ettim "ben galiba ancak zor durumdaki kızları tavlayabiliyorum, sakın ben sinsi bir şerefsiz olmayayım, öyleyse çok kötüymüş" dedim.
Çerezine uzanırken "Kız deme şunlara, o kadar zor hayatlar yaşıyorlarsa kadındır onlar." dedi.
Koltuğa geri uzanınca açılmış olan kıç çatalını kapattı.
"Sen de şu deme onlara" diye çıkıştım ve sordum "onların hiç birini sevemedin değil mi?"
"Severim sevmem sana ne" dedi.
Ulan cümlelere baksan 10 yılın kavgasını ediyorduk ama dilimizi bilmeyen biri bizim "hayat kısa kuşlar uçuyor" tadında olduğumuzu düşünebilirdi.
devam etti: " onların çok zor durumda olmaları, şans işi falan değil, bu durum resmen oldukları kişi olmalarından kaynaklanıyor ve sen, onlara yardım eden zaman zaman salaklığa varan, çok iyi birisisin sadece zaten biraz düze çıkınca unutuyorlar seni" dedi.
Sonra hızını alamayıp "bazen sana çok kızıyorum" diye ekledi.
Söylediklerinin gerçek olduğunu biliyordum da kendime dillendiremiyordum, o böyle söyleyince içimde bişey ezildi, eziğinn içinden domestos kıvamında bi'şey aktı, aktı ve yaktı içimi, komedyenler abartılı bir yutkunma hareketi oyunculuğu yapıyorlar ya o gerçekmiş onu da o an anladım, 
yutkundum ve çok çaktırmamak için "Haydaa" dedim derken de pıst diye iki bira daha açtım.
ama nereye çaktırmıyorsun karşımdaki kadın sonuçta durumu şıp diye anladı. 
Bu duygusal hengamenin arasında"Ne oldu da gene bana girdi? Diye sordum, 
"bu kadar yardım sevme hatta kadınları da bu kadar sevme" diye cevap verdi, 
"iyi" dedim, biradan ilk yudumu aldım
"iyi" dedi. Birasından ilk yudumu aldı
Televizyondan yansımamıza baktım bir süre, 
bakarken de onunla yaşadığımız karışık ilişkimizi düşünüp durdum, sanıyorum o da öyle yapıyordu derken "hıkık pğğğhh" dedi, televizyona bakarak "efendim?" diye sordum,
"yok bişey" dedi bu sefer yüzüne baktım kırmızıydı, burnunu, kaşını gözünü peçeteye siliyordu sanki bir şeyi söküp atmak ister gibi,
Böyle zamanlarda mala bağladığım doğrudur hemen dandik bir şaka yapma ihtiyacı doğuyor içerimde ve ben de ona dönerek "içeriden sıkoçbıraytı getireyim mi? yeşil tarafı ile iyice bir sürt istersen" dedim. 
Kafama önce çerez tabağını döktü sonra kafama tabağı vurdu tabak plastik olduğu için kırılmamıştı ama acıtmıştı, kadınlar çok güçlü değil belki ama iyi silah kullanıyorlar, ardından böğrüme ve yanağıma 70 kadar tokat yedim, 
hiç tepki vermedim, biraz duruldu, baktım ikinci 70'lik geliyor bu sefer kollarını tuttum, 
tırnağının yettiği yerleri çizdi, bi'kaçının izi duruyor galiba, 
uzaklaşsın diye ikili koltuğa doğru biraz savurdum, 
ikimizde yere devrildik üzerime oturdu, 
çok sağlam bir iki tane daha vurduktan sonra yorgunlukla üzerime uzandı, 
saçları çok güzel kokuyordu ama tadı pek güzel değildi.
elimle yoklayarak az viskiye uzandım bir yudum aldım, 
şişeyi geri koyarken elimden aldı, doğruldu ağzında ısırdığı cart pembe lastik toka ile saçlarını topladı,
gözlerinde anlayamadığım bir kararlılık vardı, anlatamadığı başka bir şeyin intikamını benden alacak gibiydi, tüm bunlar olurken hiç olamadığı kadar çekici gözüküyordu,
göbeğime koyduğu viskiden bir yudum da o aldı ve şişeyi koltuğa fırlattı aslında ben "bitirelim madem" diyecektim de "elinde şişeyle kafama bi'koyarsa ben biterim" diye düşünerek" demedim.
İkimiz de halen köpek gibi soluk alıyorduk, "sen viski sevmezdin?" diye sordum, 
galiba yine yanlış zamanda yanlış cümleyi kurmuştum,
"seni de sevmediğimi düşünüyordun değil mi?" dedi ve bir öpüşme faslı başlattı.

23.01.2014

Görkemli


Çok uzun zamandır gömediğim bir arkadaşımla taş duvarlı bir barın ahşap sandalyelerinde oturuyorduk, 
nihayet buluşabilmiştik, varsan baksan içimizde bir iş başarmanın saadetini'nin olmasına da gerek yoktu ama içimizde bu vardı.
Sohbet uzundu araya giren yıllar mesafe değil konularımıza doluluk katmıştı sadece,
 derken "...Öyle tabii gereklilikler ile iç güdüler arası bir yerdeyim, 
elde var sıfırım, reklamlarda falan anlatmıyorlar da erkek olmak da zor." Dedim. 
Onayladı.
Onaylayınca coşum yaşadım ve "Haklıyım, sen de haklısındır, daha hiç tartışmadık bile, zaten sen hiç kimseyle kavga etmezmişsin ya: herkesle kavga eden bir arkadaşın varmış onla bile etmemişsin,
 ama yine de sen de haklısındır, ben seni seviyorum çünkü, 
taraftar birisiyim ben, destekleyiciyimdir,
 yoksa haklılığın da bi' anlamı kalmadı, "samimiyet moda olunca cehalet meşrulaştı" demişti Umut Sarıkaya. 
O da haklı,
 meşrutiyet çok bozuldu oyuncak oldu" dedim.
Çok uzun cümleler kurunca yüksek bir eneji ile "vay be aşka aşıksın o zaman" dedi. 
Aynı enerji ile cevapladım: "Hiç de değilim, aksine aşkın bir rezillik olduğunu düşünüyorum, 
benim ile çatışıyor aşkın yavşak bıdıbıdı işleri."
"Aşk" dedi "bu dizilerdeki" dedi "olan şey" değil dedi 
ve ekledi "aşk çok güzel bir paylaşım işi, bence sende de var bu"
Cevabımı biraz düşünerek verdim, bu "eeeeııı" diye düşündüğüm sohbetleri hep çok sevmişimdir azıcık da tadını çıkarıyordum bir yandan..
dedim ki: "elbette aşk dizilerde/filmlerde yansıdığı gibi değil ama sokaktaki şey de değil, estetize edilmiş gerçek ile saf gerçek sürekli birbirine karışıyor."
Konu onunda hoşuna gitmişti keyif aldığı konulardan konuşurken yaptığı davranışları yapıyordu, sigarasını yakarken söze girdi ve "aşk çok kişisel bir tablo,
 bana göre aşk varoluşsal çaresizliğimizi paylaştığımız yansıma, 
elinden tutup aman boşver diyen bi'şey işte" dedi.
Tablo ve varoluş kısmı bana fazla ağdalı geldi ama kadınlarla konuşunca ağdalı şeylere denk gelmenin oldukça normal olduğunu düşündüm ve kendi kendime içten biraz güldüm sonra da "Aşk bi'çeşit saçalama hakkı, 
hayatın bir kabulleniş olduğuna inanıyorum: aşk bunu güzel ve çekilir kılabiliyor, hatta bazen unutturabiliyor bile" dedim.
Az evvel çok da içten gülememişim ki kaşıyla gülüşüme vurgu yaparak "aşk hafif bir tebessüm." Dedi. 
Öyle dedim ve muhabbetin Bandista topluluğunun "aşk şarkısı" eseri kıvamına geldiğini farkedince biraz susuldum, "güncele odaklanayım" diyerek, etrafa bakınmaya başladım, üç yahut dördüncü bakınmamda da aynı kızla bakışınca karşımdaki kadının da dikkatinden kaçmadı ve bana gülerek "abi seviyorsan git konuş bence" dedi. 
Gülerken zevkten dört köşe olmuştu, adeta bir pötibör ile bira içiyordum ve ciddi konulardan konuşuyordum, işin garibi pötibör sigara da içiyordu, bu gibi düşünceler aklımdan geçerken "ya sen sigarayı bırakmayacak mısın artık" dedim.
"Konuyu değiştirme konuşmayacak mısın? artık" dedi.
"Bilmiyorum" dedim. 
"Bence onu böyle barlarda rahatsız eden dallama çoktur" dedim.
"Onlardan olmayayım" şimdi dedim, 
gene güldü Allahsız,
 "ay" dedi "sen" dedi 
"bu" dedi "asilzadelikle" dedi istesen de olamazsın" dedi.
Yumruğumu sıkarak daha Carlos ile tanışmadın dedim, gülüştük.
Hep o çişe gitmişti kahkahaların üzerine ben kalktım gittim,
Giderken baktım kız yoktu, başka bi' köşedeki masada arkadaşlarımı gördüm, zorla 3 tekila şat içtim, 
"..ama arkadaşlar iyidir" dedim ayrıldım yanlarından.
baktım tuvaletin sırası da bitmiş, tekila şatlar çabuk tesir etmiş olacak ki 
"ulan tuvalet sırasında karşılaşsam ne diyeceğim ben bu kıza?
 hal-i hazırda bir şeyi izah etmek için en uygunsuz yerdeydiz zaten" diye düşündüm. 
Bu arada az evvel aşk külliyatı yazdığım kıza da bu bakıştığım kızı tanıdığımı hatta zaten ondan hoşlanıyor olduğumu söyleyememiştim,
 "bir de bu kıza şimdi gel bizim masaya otur demek var." diye düşündükten sonra sesli bir şekilde "haaaa" dedim, 
sonra da "bu kadar aptallaştıysam tamamım ben" diye mırıldandım.
Tuvaletten dönerken loş bir koridordan geçiyordum koridorun sonunda belirdi uzaktan tanımaya çalışıyormuşum gibi hareketler yaptım ki az evvelki bakışkarımı bu yönde anlamlandırsın, 
yanındaki dallamalar kaybolmuş, tek başına oturuyordu baktım masada adisyon yoktu muhtemelen "biramı bitireyim de kalkarım" demişti herhalde, 
yalnız dallamalar da gül gibi kızı bırakıp eve pes atmaya gitmişlerdir kesin *mnakodumun malları.
Bu gibi düşüncelerle Masasına oturdum, gülümsedi, "sen bizim okuldansın galiba diye şaka yaptım, 
"hayır sen bizim okuldansın" diye cevap verdi birasını uzattı "şunu içsene çok gelecek" dedi. 
"Hayır teşekkürler bir süreliğine alkolü bıraktım" dedim.
"İç işte" diye önümdeki boş vodka bardağına biraz bira döktü kavuşturup içtik ve ben artık nasıl bir cesaretse söze girdim, "bak benim aylardır aklım fikrim, gözüm kulağım, canım ciğerim hep sende. Şimdi ben bu masadan bunları almadan kalkmayacağım fakat bunların yanında sen de gelirsen bence çok güzel olur,
Gel birbirimize karşalım, 
yeni bizler, yeni benler olalım, 
Gel boktan hayatlarımızı daha çekilir kılalım, 
Gel gittiğimiz kafelere lokantalara aydınlık bir aile salonu havası katalım.
Gel bütün saçmalıklarımızı beraberce meşru kılalım."
Dedim.
Bir insanın gerçek tepkisini farketmek: hem vücut diline hem de gözlerine bakmak durumunda olduğumuz için karşısında otururken zor oluyor.
Tam artık iguana gibi iki gözümü de farklı yönlere çekeceken, "snartkgt" dedi. 
Ben de alkolün etkisi ile "ne diyon kızım küfür mü ediyon?" dedim.
Elindeki tuborg kapağını bükerek kafasını kaldırdı gözgöze geldik, geldik ama sanki arkamdaki pink floyd posterine bakıyordu, boğazını temizledi ve yutkunup "ya sen artık git" dedi.
Artık alıştım bana koymaz bu his diye düşünüyordum ama pis koymuştu, 
geçerken bardan dört bana dört de arkadaşıma toplam 8 tekila şat alacaktım "vodkanın indirimli saati" dedi barmen.
"Mutsuz adam enerji vodka mı içer mınakoyim? dedim
"efendim abi?" dedi barmen,
 "iyi dedim ver iki tane"
hemen verdi, baktım indirim güzelmiş bi' tane daha aldım  iki elimle üç bardak taşıyarak masaya döndüm, 
arkadaşım geçen zamana biraz bozulmuş ama bişey demedi, 
3. Vodkayı gösterek, "konuştun herhalde" dedi.
Düşük bir ses tonu ile "He konuştum" dedim  
ve 1. Bardağımın yarısına geldim, o sırada omzuma bir el dokundu kız yanıma gelmişti ayağa kalktım yüzüne döndüm dan diye sarıldı, ben de şaşkınlığım geçince sarıldım, sonra boş bir sandalye çektim oturttum yanımıza 3. Vodkayı önüne uzattıım "ılımadan iç" dedim, 
bir süre 3'ümüz hiç konuşmadan turunculu pembeli enerji vodkalarımı içtik, sonra ufak ufak sohbet uzatı kızlar konuştu ben pek bulaşmadım, 
saat geç oldu barı kapatıyorlarmış birer de tekila şat ikram geldi yolluk yaptık, 
bardan çıktık, kız koluma girdi, arkadaşımı eve bırakacağız dedim, arkadaşım "ya yok ben giderim" dedi 
"olmaz öyle zaten evin çok yakın saçmalama" dedim.
bıraktık, 
kızın evi azıcık uzakmış, 
"gel" dedim "caddeden taksiye binelim", 
"otobüs var sabaha kadar." dedi arkadaşım "bana gelin" falan dedi önce "olmaz" dedik;
 çok ısrar etti, çıktık, 
arkadaşım "ben size bişeyler hazırlayım" dedi içeri gitti,
O sırada biz koltukta bilmediğimiz bi'şeyden intikam alır gibi acımasızca uyumuşuz.

...Sabah evde tek başıma uyandım. 
Üzerimde Betty Boop'lu yorgan vardı. 
Betty'e "uzat şu saçlarını" dedim.

17.01.2014

İt ve kopuk

Yağmurun kırdığı soğukların mevcut bulunduğu havalardan biriydi, böyle havaları seviyorum: teklif üzerine dışarı çıksam da dışarı çıkma gayretinde bulunmasam da mutlu olabildiğim havalar bunlar, 
zaten insan psikolojisinde iklimin etkisinden hep bahsetmişimdir.
Şimdi hatırlamadığım internet iletişim portallarından birisinden gelen bir buluşma daveti üzerine dışardaydım, üstelik güzel kadınların her zaman bekleteceğini bildiğim halde erkenden hazır olmuş bir şekilde dışarıdaydım, galiba ilk paragrafta övdüğüm havaları biraz özlemişim, 
madem erken çıktım dışarıda boş vakti olan her erkek gibi ben de bira içeyim diyerek köşedeki likör stora gittim, 
"öyle hayvan gibi ikişer üçer almayım" diye bi'tane bomonti aldım, 
saate baktım daha gırla vaktim vardı, 
"istanbulda olsam acele acele biramı içe içe giderdim" diye düşündüm, sonra da "istanbullular bu mecburi acele etme durumunu havalı sanıyorlar, mal vallahi bunlar" diye düşündüm.
Biradan alınan ilk yudumun etkisi ile salak salak düşünmeyi bırakıp gerçek bir erkek gibi davranmaya karar verdim ve "ben" dedim "seni evden alacağım" diye mesaj attım, sanıyorum hoş bir kız olduğundan hazırlanmasının arasında cevap veremedi.
"Ben cevabı beklemeyim gideyim de alayım kızı" dedim ve başladım yürümeye, zaten bu alkol sevgisi ve taşıtsızlıkla benim yaptığım evden almak olamıyordu da en fazla evin altına gelmek oluyordu.
Yolları yürüdüm, yürürken bira içtim, içerken biram bitti.
 yoldaki bakkalın birinden bi'bira daha aldım, o bira bitmeden de evin altına geldim, yani gelmişim, mesajıma cevap gelmediği için evi görünce hatırladım. 
Hem mahalleliyi işkillendirmeyeyim diye hem de yüce adalet ile aram bozulmasın diye evin altında karanlık bi köşe buldum, köşemde bira içerken (köşem birahanesi) kıza durumumu bildirdim, cevap geldi fakat sürprizli şeklimi pek coşkuyla karşılamadı.
 öyle olunca da ben elimde bira ile bilmediğim bir mahallenin iti kopuğu gibi hissettim.
aile terbiyemden ötürü hemen utanıp kendimi daha da biraya vurdum.
Bir süre sonra,apartman ışığı yandı, kız koşmadan seri adımlarla yanıma indi, ve gülen yeşil gözleriyle belirdi.
bir bara gittik bira içmeye devam ettik, 
bira içen kadınlar çok konuşuyor ve çok çişe gidiyorlar o da öyle yaptı, gerçi zaten kadınlar normalde de çok konuşuyorlar ve çok çişe gidiyorlar çok da bi skim tespit yapmamışım, acaba okura "ben kızlarla barlarda bira içiyom mu demek istedim? Eğer öyleyse baştaki dandik bira içişimi anlatmasam iyiydi uzatmayalım masaya geri dönüyoruz:
Kızın anlattıkları kimi zaman ilgimi çekti kimi zaman ise çekmedi,
 yalandan ilgilenmek yerine konunun ilgimi çekmeyen kısımları ile duruma uygun bir şaka buluyordum,
 o da gülüyordu, 
gülünce güzel oluyordu varsan baksan çirkin de olmuyordu galiba bu da bir karizmatiklik göstergesiydi, hem onun dolu bir hayatı ve şaka yapmaya uygun durumları vardı, 
benim zor zamanlarıma dair şakalarım vardı.
Elimizde avucumuzda ne varsa ortaya koyup besleniyorduk işte.
Masada bunları düşünürken dalmışım,
"Bir tahin pekmez değildik belki fakat neden labne ile vişne reçeli olmayalım" diye düşünmeye devam ettim de dillendirmedim,
 zaten ikimizi de düşünmüyordum ve yeterince başka ilişkilerden de konuşulmuştu.
Birer bira söylemiştik o geldi 'poh!' diye açtığım Danimarka birasının ağzını dillendirdim,
bardağa da gerek yoktu.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...