24.06.2013

Vengeance is a Cold Tea



Merhaba,

*Malumunuz olan ve 31 haziran 2013 gecesi başlayan mükemmel gündem oluşturduğu kültürler, var olanı ortaya koyduğu kültürler ve benzeri bir çok sebeb ile beynim ve beyinciğim sürekli gıdıklanmaktadır.
Bu sebeplerdendir ki blogum bir süre boş kalmıştır olsundur;
sağlık olsundur.

*Hani sevdiğiniz bir dizinin yaz sezonunda tekrar bölümleri başlar da ilk bölümlerine denk gelirsiniz: yavandır ve samimiyetsizdir ama daha iyi olacak gibidir, onu da bilirisiniz.
işte bu bahsettiğim ilk bölümler "ilişkiler" dünyasında sizden ayrılmayı kafaya yahut gönlüne koymuş olan sevgiliye denk düşer:
o sevgili de yavandır,
o sevgili de samimiyetsizdir,
o sevgili de ama daha iyi olacak gibidir...
olmayacaktır: o dizi orada yeni başlarken,
bu ilişki burada yeni bitmektedir.

*"Abi Geçen Eleniyi Öptüm" diyememiş de şiirde çıtlatmış Orhan Veli.
Zaten söz söylemenin en güzelini şairler bilir, gene de şaire kız vermezler.
" Ya o muallayı sandala atıp ruhunda hicranını söyletme hikayesi? "

*bugün 2 isyanım var:
1- Sene olmuş 2013 halen perde takmak diye bi'şey var.
2- Sene olmuş 2013 halen fayton diye bir şey var,
öncelikle hayvana eziyet sonralıkla koku kirliliği,
ikidir belediyeye yazıyorum ses etmiyorlar ve evet, ben o belediyeye yazan adamlardanım,
dünyamızı böyle de güzelleştirebiliyorum.

*Bu arada yüzde ellisine sahip olduğunuz şeyin çoğu değil yarısı sizdedir,
aynı şey karşı taraf için de geçerlidir.

*ilk paragrafta bahsettiğim 31 haziran gecesi başlayan mükemmel gündem içerisinde kuşak araştırmacılarının çok güzel yazılarına denk geldim sanırım en çok da onlarla ilgilendim, özellikle sazı elline almış olan "y" kuşağına (ingilizce "why?" şeklinde okunuyor) dikkat etmek gerek..

*Yiğit Özgür, bir röportajında söylemişti "kiralık ev ararken karikatürcüyüm demiyorum,
gazeteye karikatür çizdiğim için gazetede çalışıyorum diyordum." diye.

*Eğer hayatın dibindeyseniz bir çok sorunu yaşamış ve çözemeseniz dahi bu bir çok sorunun çözümünü öğrenmişsinizdir.
sanıyorum sokaktaki hazır cevap insanların hikayesi biraz böyle.
bu arada çözümünü bilip de çözemediğiniz sorunun da allah bin belasını versin muhtemelen insanlık dışı bir çözümü var onun;
ve yine muhtemelen çözümü para ve benzeri şeyler.

*İnsan yarın bu saatlerde nerede olacağını bilemiyor yahut da bilmek istemiyor,
ne bileyim bilmek isteyeni de anlarım,
bilmek isteyen olmak isteye de bilirim; çünkü: yarın bu saatlerde nerede olacağını bilmek istemek huzurlu bir konumda olmak demek galiba..
e haliyle insan konumundan memnun değilse risk alıp maceraya atılıyor kaostan yeni bir düzen yaratmanın peşinde oluyor,
gerçi insan dedim ama bu bahsettiğim kaostan yeni bir düzen yaratmanın hassosunu Türkler yapyıyor..

*Düz saçlılar kıvrımlı saçlara, kıvrımlı saçlılar da düz saçlılara özenir.

*Yazın kışı,
kışın yazı özleriz.
kimse ilk ve son baharları seviğinden bahsetmez,
onları hep gizliden severiz,
kendimize saklarız.
yaz ve kış sosyal aylarken ilk ve son baharlar tek başına güzeldirler.

*İsmini veremeyeceğim Öğretmen bir arkadaşım var yakın zaman da Milli Eğitim Bakanlığından Öğrtemen olduğuna dair kimliğini aldı,
Öğretmen kimliğine Öğrtemen yazmışlar.
İşin Garibi kendisi farketmemiş, daha da garibi başkası da farketmemiş, kartı bana gösterince gülmeye başladım gene farketmedi sonra göstererek gülmeye devam ettim o zaman anlaşıldı gülüştük.
(bu arada bu paragrafın ikinci öğretmen kelimesi de Öğrtemen yazıyor.)

*Arkadaşım Kübra S.ye buradan selam gönderiyorum,
arada girip okumadığı, biriktirdiği yazıları okuyup duruyormuş görsün de sırıtsın.

*Telefonuna attığı şarkıların isimini tek tek düzenleyen insanlarla anlaşabilirim diye düşünüyorum.

*Babanem dedi ki: "e yazar çizer adamın hali bir başka.." halbuki balkonuna kurusun diye halı seriyordum sanırım kendimce orijinal bir teknik geliştirmişim.

*Kızlar hemcinsleri çatır çutur evlenmeye başlayınca "la noliy?" diye düşünmeye başlıyor. sanırım aynı "la noliy?"in erkek versiyonu da hemcinslerinde bir bir kellik belirtileri başladığında gerçekleşiyor.

*Lipton Doğu Karadeniz Çayı: aranan çay buymuş.
için içirin.
bu arada durmadım durunamadım hemen yeni çıkan "didi" adlı soğuk çayı içtim
a.101.'de satılan soğuk çaya oldukça benziyor tadı,
"didi"nin arkasını okudum üreticisi Çaykur değil Kristal Kola imiş.
ve yine bu arada Rc Kolayı hatırlayan var mı aranızda?
Rc, Royal Cola demekmiş,
bizim beğenip de içmediğimiz o kola Royal kesime hitap etmekteymiş.

*Kadın kısmının hatası erkeklerden ısrar beklemesi.
bir de her sıkıştığı anda "siz erkekler hepiniz aynısınız" demesi,
ulan bir dakika, siz kadınlar hepiniz farklısınız ve bu daha zor bir şey..
benim tanıdığım erişkin kadınların hepsi erkeklerin deri bileklikleri hakkında 286587265732 tane farklı fikir sunabiliyor.
yani hakkınızda genel geçer hiç bir kural yok,
siz kadınların işi o kadar kolay ki..
yahu hepimiz aynıyız be AYNIYIZ.!
buna rağmen beceremiyorsanız sorun bizde değil sizde.

*Eğer fotoğrafçı arkadaşlarınız varsa yolda bir anda kendi kendine konuşan kişi konumuna düşebilirsiniz,
arkadaşınız arkada fotoğraf çekmek için durmuştur, dönün poz verin bir de sizi çeksin geniş plan çeksin yolları da kadraja alsın güzel güzel..

*Hititçe öğrenecektim gidince öğrenemedim.

*"Çok sevince bulaşık oluyor taşıyor."
Geniş Aile dizisinde Cevahir Kirişçi karakteri kardeşi Zekai Kirişçiye söylemişti.

*2154621 kere 2154621 yazsam acaba okurken kaçkişi rakamı okumadan geçer. (sırıtmayın.)
(ikimilyonyüzellidörtbinaltıyüzyirmibir yazıyor.)

*Arkadaşım Başak E. ile yeni taınşmış sayılırdık,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bahçesinde kantine doğru giden koridor gibi bir yol vardır oradaki banklarda edebiyat girişine sırtımızı vermiş bir şekilde oturuyorduk,
o Bodurmdan bahsediyordu ben Antalyadan, ortak paydamız hep deniz kenarıydı,
konu kıyıdan kıyıdan bir anda Selaniğe kadar geldi,
Başak Selanikliymiş, "Yunanca biliyor musun?" dedim.
o sırada bahçenin bizim oturduğum tarafın tam aksi yönünden güçlü bir patlama sesi geldi,
bir süre sesin geldiği yöne baktık 8-10 kişi kaçıştı..
sonra da "ha evet" der gibi bir tepki verip konuşmamıza devam ettik.
Yunanca bilmiyormuş ama öğrenmek istiyormuş.
ogünden sonra çokça sefer yanyana çokça sefer de karşı karşıya oturduk,
iyi tanıştık ve bildiğim kadarı ile halen Yunanca öğrenmedi
(tercihini İngilizceden yana kullandı.)
Tanıdığım kadarı ile sorsam halen Yunanca öğrenmek istiyordur.
Tanıdığım kadarı ile Yunanca öğrenmeyecek.

*Antalya Dedeman semtinde bir parkta lütfen çimlere basınız gibi bir tabela vardı,
tabelayı belediye koymuş, o alanı halk için dinlenme alanı olarak belirlemiş.

*Biz çocukken ilk öğrenilen ingilizce sözcüklerden birisi "the end" idi (bir de quicksilver) sanıyorum hepimizin "the" kelimesini tam olarak anlayamamasının temel sorunu da budur.
bir de bazen "ve son" diye çeviriyordu hayvanoğluhayvanoğluhayvanoğluhayvanoğluhayvanoğluhayvanlar.
neyse bu yazı da burada bitti
the end.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...