8.04.2012

tüm bu tantana


merhaba.

dün akşam ayaklarım çok ağrıyordu (böyle durumlarda ayak kelimesi sempatikleşerek ayacık adını alır),
eve gitmek üzere metro çıkışından istiklal caddesine gidiyordum.
sabah 9'dan beri o kadar çok dolanmıştım, Kadıköydeki maçta o kadar hoplayıp zıplamıştım ki ayağımdaki çorap delindi ve ayak parmaklarımdan birisi dışlandı herhalde diye hisediyordum ve bu his yolumdan çevirdi.
taksim çorapçılarına belki de sezonun son uzun çorapları gelmişti.
döndüm ve ''ne kadar'' demeye çalıştım aslında fiyatını biliyordum ama niye ne kadar demeye çalıştım bilmiyorum.
bu arada demeye çalıştım diyorum çünkü: sesim kısılmış o an farkettim. (hayır uzun süredir yalnızsanız sesinizin kısıldığını geç farkedersiniz gibi derin bir etki beklentisi barındıran cümleler kurmayacağım.) bir iki ne kadar denemesinden sonra fiyatını öğrendim beklediğim fiyattı makul geldi çorapları seçtim adam ''poşetin yok değil mi abi?'' dedi adamdan oldukça genç bir abi olarak ''yok'' dedim ve bana simitçinin beyaz naylon poşetini verdi.
çirkin beyaz naylon poşetim,karnımın açlığı ve olağan yorgunluğumla birleşince tam olmuştum; üstelik o gün baharın tam otuduğu bir cumartesi gecesiydi..
eve hep kafam dağılsın diye istiklal caddesinden yürüyerek gittiğim için böyle geceleri bu ve benzeri hallerdeyken daha önce de yaşamıştım; hatta bir kaç sefer gaza gelip tek başıma bir taksim büfesinde yemek yemek gibi sonu mutsuz ve diğer insanlara acıma hissi ile biten girişimlerim de olmuştu.
bu sefer yapmadım, kafamda uzun zamandır uğramadığım 'dürümcü salih usta' vardı hafif tempoyla yürümeye devam ettim normal insanlar gibi duran biri olamadığım için etrafa bakınmaya devam ettim, diğer gecelerden daha çok ''gece çıkan''lı bir geceydi.
ziraat bankasının önüne gelince aklıma ''fatura parası'' geldi,bir miktar parayı çekmek için sıraya geçtim.
iki bankamatik vardı ve sadece birinde sıra vardı, diğeri boştu gene de dolu olan sıraya geçtim ve çaktırmadan diğer bankamatiğin ekranına baktım.
muhtemelen arızası giderilmişti ama insanlar diğerlerine göre hareket ettikleri için denemiyorlardı.
gerçi ben arkamdaki insanlara biraz güveneydim ''bir dakika ya'' diyerek denerdim herhalde.
neyse işte insanoğlu olarak böyle maymun gibiyiz*.
önümde hem telefonla gideceği ve gittiği ''ortamlar'' hakkında konuşup hem de para çeken bir tip vardı ''o kıvırcık esmer kızla daha önceden de kesişip durmuş da çok üstüne varmamış.'' bu gereksiz bilgiyi de aldıktan sonra sıram geldi.
bankamatik o kadar eskimiş, bazı tuşları tam basmıyordu abana abana bir takım rakamları bankamatiğe girdim o da bana bir takım rakamları para olarak verdi.
parayı bulunca içim bir nebze huzurla doldu.
artık yüzde 5 huzur yüzde 95 gerikalanımdım,etrafa baka baka yürüdüm insanlar sapır sapır büyük bir mecburiyet ve ciddiyetle gece gezmelerine gidiyorlardı aralarında koşanları falan vardı demek ki bugün de adı muhtemelen adı: 'babane adı + popüler modern isim' kombinasyonlarından biri olan kızlardan birinin doğumgünü vardı canım kankalar geç kalmamalıydı.
canım kankaları cadde üzerinde cumartesi şıklarını bir bir solluyordu.
(kot pantolonun üzerine ceket giymek üniversite öğrencisi değilseniz şıklık belirtisidir.)

bu kadar akşam çıkan insanın içerisinde akşam çıkmayan yeni tanıştığım birisi aklıma geldi ( bazı takviyelerle aklım çok hızlı çağrışım yapar) kendisinin hatrını bir cep telefonu mesajı ile sorduktan sonra salih ustaya doğru yöneldim.
o sırada karşımdan ''yanındaki kız bakmalık dekolte giyinmiş adam'' geliyordu.
dekolteye resmi bakış atıldıktan sonra adamı gözlemledim ve ''yanındaki kız bakmalık dekolte giymiş adam yürümesi'' diye bir şeyin varlığını farkettim.
hah işte tüm bu tantana size bunu anlatmak içindi elimden geldiğince paintte çizdim kendisini.

*maymunlar ile ilgili şöyle de bir şey var:http://www.youtube.com/watch?v=Uo9HXUn0RL0

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...