1.04.2013

Seni Gördüm Daha İyi Oldum




''arkadaşının yardımıyla kızı aradı, ''hani o senin sevdiğin sahil yolunda yürüyelim mi?'' diye sordu;
kız heyecanlandı, ''evet'' demeyi bile unutup ''gelip, seni alayım o zaman'' dedi.
erkek: ''yoo gerek yok kendim gelebilirim'' diye cevap verdi,
dikkatlice düşünüp buluşacakları yeri belirlediler, bir saat sonra da buluştular.
buluşunca kolkola girip yürümeye başladılar,
erkeğin takırdayan bastonunun sesi kesilmişti,
bir süre elele, bir süre de kolkola yürüdüler.
akşama doğru sahilden rüzgar hafif serin esince sarılarak yürüdüler,
bir yandan da hep konuştular.
erkeğin telefonu çaldı, kızın çaktırmadan yaptığı yardım ile cevaplayabildi gelen çağrıyı.
arayan babasıydı, erkeğin hiç görmeyen gözleri için çok zor ayarladığı amelliyatı ve yüzde 85 görme ihtimalini haber vermişti.
Erkek haberi hemen kız ile paylaştı; sevinçle sarıldılar,
erkek sarılırken kızın kulağına ''bir süre Estonya'da kalmam'' gerek dedi;
Kız, hiç bırakmak istemiyormuş gibi erkeğe daha sıkı sarıldı ve '' kal tabii..'' dedi.
güneş batıyordu, yüzlerini güneşe döndüler;
kız, erkeğe bu gün batımını ''kış bitip de bahar gelirken güneş çok güzel batıyor'' diye betimledi.
erkek de Ahmet Haşim'in ''Akşam kızıllığından'' bahsetti.
o gün için ayrıldılar,
ikisi de eve dönüş yollarında kendi kendilerine sırıtmalarını engelleyemiyorlardı..

Estonya hazırlıkları devam ederken bir başka buluşmalarında kız, sirke satan bir suratla ayrılmaları gerektiğini ve kendi geleceğini düşünmek zorunda olduğunu yalan gözlerle ve ezbere söylüyordu,
Erkek, kızın gözlerini göremiyordu ama bu sözlerin kızın garabet mi garabet annesi Mualla'nın sözleri olduğunu iyi biliyordu.
Duyduğu sözlere üzüldü tabii ancak hem kendi durumunu yi bildiğinden, hem de benzer terk edilişleri daha önce çok yaşadığından fazla bi'şey belli etmedi,
eve döndü,
aylar boyunca evde Estonya hazırlıklarını tamamladı,
her zamanki gibi filmler dinledi,
arkadaşıyla rakı içtiler, daha sonra bakmak üzere birbirlerinin fotoğraflarını çektiler,
hayaller kurdular.

Aylar geçti, zaman geldi,
Estonya'ya doğumunda annesini ve gözlerini kaybettiği günden beri başbaşa kaldığı babasıyla gittiler.
Elçiliğin takibi ve desteği ile yapılan operasyon çok başarılı geçti.
Babası doktordan haberi alınca bir dal sigara yakmak ve telefon açmak için dışarı çıktı,
(aslında sadece oğlunun onu ağlarken görmesini istemememişti)
çıkarken kapıda bekleyen kıza işret etti,
kız içeri girdi,
saçını başını hafifçe düzeltti,
hemşireler erkeğin gözlerindeki bantları çözdü,
erkek karşısında kocaman gülümsemesiyle kızı gördü, saçlarının kokusundan tanıdı onu,
çok meraklı ve çok şık bir şekilde kıza baktı,
kız heyecanlandı, hemen konuşmaya başladı '' Özür dilerim. Ben, sen Estonya'ya gidene kadar iki işte birden çalışıp para biriktirdim, sadece beni hemen görebilmeni istedim. '' dedi ve ''nasılsın?'' diye heyecandan gülerek ekledi.
Erkek de ''seni gördüm daha iyi oldum.'' dedi.
durdular, sustular,gülümsediler ve öpüştüler,
öpüşürken ikisinin de gözleri kapalıydı,
ağlıyorlardı.

Eve dönerken: '' Tommy Lee - Home Sweet Home '' çalıyordu.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...