11.09.2010

1.50 lira ne lan?


bayram günü sokakta ailesine bağıran adama dik dik bakarak yine süper kahramanlık günlerime döndüm.
çocukları vaziyetten zaten utanıyorlardı onlara bakmadım hiç.
icabında fena dalarım ben bu tip adamlara.

zaten suya girmek ve suda olmak yeni yeni kabullendiğim sıkıcı işlerken bir de arkadaşlarımın ısrarı ile özelliği suya yaklaşık 5 metre yükseklikteki bir iskeleden atlanarak girilen bir mekana gittik.
atlamak zıplamak eğer basketbol oynamıyorsam pek bana göre olan şeyler değil bir de bunun su ile birleştiğini düşününce sıkıcılığım kaçınılmaz oldu.

Kuzenim Anıl değişik bir tip,Nestea Cool görünce kafayı yiyor o kadar güzel çoşuyorki benim bünyemde tanıtım etksisi yapıyor almayacağım varsa bile ben de gidip Nestea Cool alıyorum iliklerime kadar serinliyorum.
bu arada buzlu çay piyasasında BİM'de satılan ''teaone'' adlı markanın limonlusu şu aralar 50 kuruşluk harika fiyatıyla favorim.

the simpsons adlı yapımın tüm sezonları da şurayı tıklayarak izlenebiliyormuş.

Sen ne güzel bir lezzetsin Semizotu.

semiz otu denince aklıma hep semih ismi geliyor.
fransayı yendiğimiz dünya basketbol şampiyonası maçından sonra milli futbolcu Semih Şentürk,milli basketbolcu Semih Erdene galiba ''potanın *mna koydun'' dedi.

az önce bir mause hatası sonucu facebook aleminde hiç tanımadığım birinin '' huuhuuvvvv:D'' diye bir yorumunu beğendim ve anında telafi ettim.
dur lan galiba tanışmıştım ben bu kişiyle neyse bakalım.
bir kere de yanlışlıkla birisini eklemiştim de ''sorun değil ben biliyorum zaten seni''(bknz ortak arkadaşlar) demişti.
öyle sanal bir arkadaşlığım vardır.

şakira'nın bir şarkısını ''sağımda denyo, solumda denyo, denyo denyo deyemiyo'' diye söylediğimiz yıllar güzeldi.

kışın sobasında narenciye ürünü kabuğu yakan insandan zarargelmez.
ama yazın yapıyorsa korkarım yahu.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesininde otururken arkadaşım nazlı o. ekşi sözlükte yazdığım bir entry'i cep telefonundan girdiği internet aracılığı ile bana gösterdi.
benim entrylerimi okumasına ayrı şaşırdım da cep telefonunun internete girebilmesine apayrı şaşırdım.
daha sonraki yıllarda ikisine de alıştım hatta bir ara antalya bademaltı cafe'de sohbet ederken bir an sessizleşen murat k.'nin internette olması falan rutin oldu.

Antalya dediğin benim için dolmuşta tanıdık görmektir.
ha benim istanbulda da görmüşlüğüm var.
süper geniş bir çevrem olsa içim yanmayacak.
gerçi içim niye yanıyorsa.

tepedeki fotoğrafta sevgili Björk'ü bayramlıkları ile görüyoruz.

çok ciddi ilişkisi olan arkadaşınız oluyor ya..
hani her boka beraber gidiyorlar, hiç ayrılmıyor ve hiç ayırlamayacaklarmış gibi yaşıyorlar.
hah işte onlar ayrılıyor.
sonra o arkadaşınız kısa bir aradan sonra yine alakasız birisiyle çok ciddi bir ilişki yaşayabiliyorsa..
bakın dikkat edin,o arkadaşınız hep öyle devam edecek.
hatta isimleri falan karışmasın diye hep ''aşkım'' olacak.
genelde kadınlar yapıyorlar bunu.
sanırım bir tür özsaygı bu.
cümle de bu: ''ben çok saygın bir kadınım, o yüzden çok ciddi yaşarım ilişkilerimi.''
iyi de arkadaşım sen 2 ayda 30 tane ayrı adamla çok ciddi olabiliyorsun.
ve ben eminim sen hala ''sevişirken asla pantolonunu çıkartmayan'' birisisin.
başka başka adamlarla sıcak yaz günlerinde pehlivan gibi olmaktan bıkmadın mı acaba?

maça dahil olan beden eğtimi hocasından top çalmam,
üzerine bir de hocamı bloklamam basketbol tarihimin altın sayfalarıdır.

o kadar güzelsin yetmiyor
bir de adın gülşah.

sakın bir kuruyemişçiye ''sen doldur ben dur diyeceğim'' demeyin.
çok pis sinir yapıyoruz.

çocukluk fotoğrafımı gören birisini benim evladım bu diye kandırmıştırm sonra oha o kadar oldum mu diye düşünmüştüm.
geçenlerde çalıştığım yerde bir çocukla şu konuşmayı yaşadık.
çocuk:Amca,kolalar nerede?
Oz:Amca mı?

matematiği bıraktığım an ''üniversitede 2 kere 2 eşittir 4 değilmiş'' geyiğini duyduğum andır.
ben sevmiyorum böyle şeyler.
geçen bir arkadaşıma bağırdım bir kız bulunca sonsuza kadar çıkan birisiyim diye.
alışkanlıklarım değişsin istemiyorum.

facebook kelimesini doğru şekilde okuyabiliyorken sırf mizah olsun diye ''fessbuk'' diye dillendirmek ne fena birşey

bu arada kutu kolaya ne zam koydular bu yaz?
1.50 lira ne lan?
bir bir bakkalda 3 litra coca-cola gördüm.
seven-up içmeye odaklandığım için ilgilenmedim pek
zira seven -up karışık meyveli değil limonlu olması ile gönülleri feth eden bir içecek.

lise öğrencisinin evde arkadaş buluşması üniversite öğrencisinin evde arkadaş buluşmasına göre kat kat ve kat daha dağınık sonuçlanır.
bi kere liselinin imkanı parası falan çok.
harcıyor dağıtıyorlar.

vedat milor ''patso'' yesin.
adalet istiyoruz.

Doğan Çocuklara İsimler
erkek:makrofon
kız:mikrofon

şarkı tavsiyesi
The Raconteurs - Yellow Sun

2 yorum:

bossa nova dedi ki...

Vedat milor patso yerse bir de ketçaplı mayonezli ağız şapırtısından izleyemeyiz alim allah.
Bir de "hem hem önce fırınlanmış sonra yağa bandırılmış kızartılması 3 dak. evet şap şup" diye yorum yapar. baş parmağıyla işaret parmağını birbirine sürterek "önceden tuzlansa daha iyi olabilir şapır şupur". Beyyk:/

Piyaztheoz dedi ki...

Beyyk:/ hakikatten yanında içtiği ayranın da kaç yılında ve hangi cins ineklerden yapıldığını söylemezse olmaz

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...