17.01.2014

İt ve kopuk

Yağmurun kırdığı soğukların mevcut bulunduğu havalardan biriydi, böyle havaları seviyorum: teklif üzerine dışarı çıksam da dışarı çıkma gayretinde bulunmasam da mutlu olabildiğim havalar bunlar, 
zaten insan psikolojisinde iklimin etkisinden hep bahsetmişimdir.
Şimdi hatırlamadığım internet iletişim portallarından birisinden gelen bir buluşma daveti üzerine dışardaydım, üstelik güzel kadınların her zaman bekleteceğini bildiğim halde erkenden hazır olmuş bir şekilde dışarıdaydım, galiba ilk paragrafta övdüğüm havaları biraz özlemişim, 
madem erken çıktım dışarıda boş vakti olan her erkek gibi ben de bira içeyim diyerek köşedeki likör stora gittim, 
"öyle hayvan gibi ikişer üçer almayım" diye bi'tane bomonti aldım, 
saate baktım daha gırla vaktim vardı, 
"istanbulda olsam acele acele biramı içe içe giderdim" diye düşündüm, sonra da "istanbullular bu mecburi acele etme durumunu havalı sanıyorlar, mal vallahi bunlar" diye düşündüm.
Biradan alınan ilk yudumun etkisi ile salak salak düşünmeyi bırakıp gerçek bir erkek gibi davranmaya karar verdim ve "ben" dedim "seni evden alacağım" diye mesaj attım, sanıyorum hoş bir kız olduğundan hazırlanmasının arasında cevap veremedi.
"Ben cevabı beklemeyim gideyim de alayım kızı" dedim ve başladım yürümeye, zaten bu alkol sevgisi ve taşıtsızlıkla benim yaptığım evden almak olamıyordu da en fazla evin altına gelmek oluyordu.
Yolları yürüdüm, yürürken bira içtim, içerken biram bitti.
 yoldaki bakkalın birinden bi'bira daha aldım, o bira bitmeden de evin altına geldim, yani gelmişim, mesajıma cevap gelmediği için evi görünce hatırladım. 
Hem mahalleliyi işkillendirmeyeyim diye hem de yüce adalet ile aram bozulmasın diye evin altında karanlık bi köşe buldum, köşemde bira içerken (köşem birahanesi) kıza durumumu bildirdim, cevap geldi fakat sürprizli şeklimi pek coşkuyla karşılamadı.
 öyle olunca da ben elimde bira ile bilmediğim bir mahallenin iti kopuğu gibi hissettim.
aile terbiyemden ötürü hemen utanıp kendimi daha da biraya vurdum.
Bir süre sonra,apartman ışığı yandı, kız koşmadan seri adımlarla yanıma indi, ve gülen yeşil gözleriyle belirdi.
bir bara gittik bira içmeye devam ettik, 
bira içen kadınlar çok konuşuyor ve çok çişe gidiyorlar o da öyle yaptı, gerçi zaten kadınlar normalde de çok konuşuyorlar ve çok çişe gidiyorlar çok da bi skim tespit yapmamışım, acaba okura "ben kızlarla barlarda bira içiyom mu demek istedim? Eğer öyleyse baştaki dandik bira içişimi anlatmasam iyiydi uzatmayalım masaya geri dönüyoruz:
Kızın anlattıkları kimi zaman ilgimi çekti kimi zaman ise çekmedi,
 yalandan ilgilenmek yerine konunun ilgimi çekmeyen kısımları ile duruma uygun bir şaka buluyordum,
 o da gülüyordu, 
gülünce güzel oluyordu varsan baksan çirkin de olmuyordu galiba bu da bir karizmatiklik göstergesiydi, hem onun dolu bir hayatı ve şaka yapmaya uygun durumları vardı, 
benim zor zamanlarıma dair şakalarım vardı.
Elimizde avucumuzda ne varsa ortaya koyup besleniyorduk işte.
Masada bunları düşünürken dalmışım,
"Bir tahin pekmez değildik belki fakat neden labne ile vişne reçeli olmayalım" diye düşünmeye devam ettim de dillendirmedim,
 zaten ikimizi de düşünmüyordum ve yeterince başka ilişkilerden de konuşulmuştu.
Birer bira söylemiştik o geldi 'poh!' diye açtığım Danimarka birasının ağzını dillendirdim,
bardağa da gerek yoktu.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...