23.01.2014

Görkemli


Çok uzun zamandır gömediğim bir arkadaşımla taş duvarlı bir barın ahşap sandalyelerinde oturuyorduk, 
nihayet buluşabilmiştik, varsan baksan içimizde bir iş başarmanın saadetini'nin olmasına da gerek yoktu ama içimizde bu vardı.
Sohbet uzundu araya giren yıllar mesafe değil konularımıza doluluk katmıştı sadece,
 derken "...Öyle tabii gereklilikler ile iç güdüler arası bir yerdeyim, 
elde var sıfırım, reklamlarda falan anlatmıyorlar da erkek olmak da zor." Dedim. 
Onayladı.
Onaylayınca coşum yaşadım ve "Haklıyım, sen de haklısındır, daha hiç tartışmadık bile, zaten sen hiç kimseyle kavga etmezmişsin ya: herkesle kavga eden bir arkadaşın varmış onla bile etmemişsin,
 ama yine de sen de haklısındır, ben seni seviyorum çünkü, 
taraftar birisiyim ben, destekleyiciyimdir,
 yoksa haklılığın da bi' anlamı kalmadı, "samimiyet moda olunca cehalet meşrulaştı" demişti Umut Sarıkaya. 
O da haklı,
 meşrutiyet çok bozuldu oyuncak oldu" dedim.
Çok uzun cümleler kurunca yüksek bir eneji ile "vay be aşka aşıksın o zaman" dedi. 
Aynı enerji ile cevapladım: "Hiç de değilim, aksine aşkın bir rezillik olduğunu düşünüyorum, 
benim ile çatışıyor aşkın yavşak bıdıbıdı işleri."
"Aşk" dedi "bu dizilerdeki" dedi "olan şey" değil dedi 
ve ekledi "aşk çok güzel bir paylaşım işi, bence sende de var bu"
Cevabımı biraz düşünerek verdim, bu "eeeeııı" diye düşündüğüm sohbetleri hep çok sevmişimdir azıcık da tadını çıkarıyordum bir yandan..
dedim ki: "elbette aşk dizilerde/filmlerde yansıdığı gibi değil ama sokaktaki şey de değil, estetize edilmiş gerçek ile saf gerçek sürekli birbirine karışıyor."
Konu onunda hoşuna gitmişti keyif aldığı konulardan konuşurken yaptığı davranışları yapıyordu, sigarasını yakarken söze girdi ve "aşk çok kişisel bir tablo,
 bana göre aşk varoluşsal çaresizliğimizi paylaştığımız yansıma, 
elinden tutup aman boşver diyen bi'şey işte" dedi.
Tablo ve varoluş kısmı bana fazla ağdalı geldi ama kadınlarla konuşunca ağdalı şeylere denk gelmenin oldukça normal olduğunu düşündüm ve kendi kendime içten biraz güldüm sonra da "Aşk bi'çeşit saçalama hakkı, 
hayatın bir kabulleniş olduğuna inanıyorum: aşk bunu güzel ve çekilir kılabiliyor, hatta bazen unutturabiliyor bile" dedim.
Az evvel çok da içten gülememişim ki kaşıyla gülüşüme vurgu yaparak "aşk hafif bir tebessüm." Dedi. 
Öyle dedim ve muhabbetin Bandista topluluğunun "aşk şarkısı" eseri kıvamına geldiğini farkedince biraz susuldum, "güncele odaklanayım" diyerek, etrafa bakınmaya başladım, üç yahut dördüncü bakınmamda da aynı kızla bakışınca karşımdaki kadının da dikkatinden kaçmadı ve bana gülerek "abi seviyorsan git konuş bence" dedi. 
Gülerken zevkten dört köşe olmuştu, adeta bir pötibör ile bira içiyordum ve ciddi konulardan konuşuyordum, işin garibi pötibör sigara da içiyordu, bu gibi düşünceler aklımdan geçerken "ya sen sigarayı bırakmayacak mısın artık" dedim.
"Konuyu değiştirme konuşmayacak mısın? artık" dedi.
"Bilmiyorum" dedim. 
"Bence onu böyle barlarda rahatsız eden dallama çoktur" dedim.
"Onlardan olmayayım" şimdi dedim, 
gene güldü Allahsız,
 "ay" dedi "sen" dedi 
"bu" dedi "asilzadelikle" dedi istesen de olamazsın" dedi.
Yumruğumu sıkarak daha Carlos ile tanışmadın dedim, gülüştük.
Hep o çişe gitmişti kahkahaların üzerine ben kalktım gittim,
Giderken baktım kız yoktu, başka bi' köşedeki masada arkadaşlarımı gördüm, zorla 3 tekila şat içtim, 
"..ama arkadaşlar iyidir" dedim ayrıldım yanlarından.
baktım tuvaletin sırası da bitmiş, tekila şatlar çabuk tesir etmiş olacak ki 
"ulan tuvalet sırasında karşılaşsam ne diyeceğim ben bu kıza?
 hal-i hazırda bir şeyi izah etmek için en uygunsuz yerdeydiz zaten" diye düşündüm. 
Bu arada az evvel aşk külliyatı yazdığım kıza da bu bakıştığım kızı tanıdığımı hatta zaten ondan hoşlanıyor olduğumu söyleyememiştim,
 "bir de bu kıza şimdi gel bizim masaya otur demek var." diye düşündükten sonra sesli bir şekilde "haaaa" dedim, 
sonra da "bu kadar aptallaştıysam tamamım ben" diye mırıldandım.
Tuvaletten dönerken loş bir koridordan geçiyordum koridorun sonunda belirdi uzaktan tanımaya çalışıyormuşum gibi hareketler yaptım ki az evvelki bakışkarımı bu yönde anlamlandırsın, 
yanındaki dallamalar kaybolmuş, tek başına oturuyordu baktım masada adisyon yoktu muhtemelen "biramı bitireyim de kalkarım" demişti herhalde, 
yalnız dallamalar da gül gibi kızı bırakıp eve pes atmaya gitmişlerdir kesin *mnakodumun malları.
Bu gibi düşüncelerle Masasına oturdum, gülümsedi, "sen bizim okuldansın galiba diye şaka yaptım, 
"hayır sen bizim okuldansın" diye cevap verdi birasını uzattı "şunu içsene çok gelecek" dedi. 
"Hayır teşekkürler bir süreliğine alkolü bıraktım" dedim.
"İç işte" diye önümdeki boş vodka bardağına biraz bira döktü kavuşturup içtik ve ben artık nasıl bir cesaretse söze girdim, "bak benim aylardır aklım fikrim, gözüm kulağım, canım ciğerim hep sende. Şimdi ben bu masadan bunları almadan kalkmayacağım fakat bunların yanında sen de gelirsen bence çok güzel olur,
Gel birbirimize karşalım, 
yeni bizler, yeni benler olalım, 
Gel boktan hayatlarımızı daha çekilir kılalım, 
Gel gittiğimiz kafelere lokantalara aydınlık bir aile salonu havası katalım.
Gel bütün saçmalıklarımızı beraberce meşru kılalım."
Dedim.
Bir insanın gerçek tepkisini farketmek: hem vücut diline hem de gözlerine bakmak durumunda olduğumuz için karşısında otururken zor oluyor.
Tam artık iguana gibi iki gözümü de farklı yönlere çekeceken, "snartkgt" dedi. 
Ben de alkolün etkisi ile "ne diyon kızım küfür mü ediyon?" dedim.
Elindeki tuborg kapağını bükerek kafasını kaldırdı gözgöze geldik, geldik ama sanki arkamdaki pink floyd posterine bakıyordu, boğazını temizledi ve yutkunup "ya sen artık git" dedi.
Artık alıştım bana koymaz bu his diye düşünüyordum ama pis koymuştu, 
geçerken bardan dört bana dört de arkadaşıma toplam 8 tekila şat alacaktım "vodkanın indirimli saati" dedi barmen.
"Mutsuz adam enerji vodka mı içer mınakoyim? dedim
"efendim abi?" dedi barmen,
 "iyi dedim ver iki tane"
hemen verdi, baktım indirim güzelmiş bi' tane daha aldım  iki elimle üç bardak taşıyarak masaya döndüm, 
arkadaşım geçen zamana biraz bozulmuş ama bişey demedi, 
3. Vodkayı gösterek, "konuştun herhalde" dedi.
Düşük bir ses tonu ile "He konuştum" dedim  
ve 1. Bardağımın yarısına geldim, o sırada omzuma bir el dokundu kız yanıma gelmişti ayağa kalktım yüzüne döndüm dan diye sarıldı, ben de şaşkınlığım geçince sarıldım, sonra boş bir sandalye çektim oturttum yanımıza 3. Vodkayı önüne uzattıım "ılımadan iç" dedim, 
bir süre 3'ümüz hiç konuşmadan turunculu pembeli enerji vodkalarımı içtik, sonra ufak ufak sohbet uzatı kızlar konuştu ben pek bulaşmadım, 
saat geç oldu barı kapatıyorlarmış birer de tekila şat ikram geldi yolluk yaptık, 
bardan çıktık, kız koluma girdi, arkadaşımı eve bırakacağız dedim, arkadaşım "ya yok ben giderim" dedi 
"olmaz öyle zaten evin çok yakın saçmalama" dedim.
bıraktık, 
kızın evi azıcık uzakmış, 
"gel" dedim "caddeden taksiye binelim", 
"otobüs var sabaha kadar." dedi arkadaşım "bana gelin" falan dedi önce "olmaz" dedik;
 çok ısrar etti, çıktık, 
arkadaşım "ben size bişeyler hazırlayım" dedi içeri gitti,
O sırada biz koltukta bilmediğimiz bi'şeyden intikam alır gibi acımasızca uyumuşuz.

...Sabah evde tek başıma uyandım. 
Üzerimde Betty Boop'lu yorgan vardı. 
Betty'e "uzat şu saçlarını" dedim.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...