5.09.2008

Blog yazınız başarıyla yayımlandı!


durmayayım yazayım.

windows xp'nin zeytin yeşiline hastayım
yine abarttım ama bayağı güzel
hele ki o maviye göre

an geliyor,zaman oluyor felsefik şarkılardan gına geliyor
özellikle ''kimdi gididen kimdi kalan'' şarkısı buna örnek olabilir.

feysbukuma bakıyorum da ''bir benim mi janjanlı fotoğrafım yok yahu'' diyorum.
fotoşopla uğraşan bir insan olan bana garip geldi a ama var benim de janjanlı
du profil resmi yapayım.

antalya da dolmuşa nakit ödeme yapacaklar için ücret 1 lira 75 kuruş oluyormuş yani 3 ay içinde yüzde yetmiş beş oranında zam yapılıyor ücrete ki antalya gibi kısa mesafenin son derece fazla olduğu bu şehirde çok fena bir durum.
belediye başkanlığına mı aday olsam?
ukome falan yazıyor kurum adı olarak
sille tokat dalıcam.

turşulu domatesli et döner güzelken neden içine bayat kızarmış patates atma sevdası içerisine giriyorlar ki?

gazetelerde okuyorm ''dünya üzerinde ki blogcular protesto yaptı bloglarını kapattı'' diye
hiç girmiyorum ben öyle işlere
burası 24 saat açık girin okuyun.
mert bostancı adlı arkadaşım bir hikaye anlattı da ''bunu da bloguna yazarsın şimdi'' diye bitirdi o garip oldu.

uzun deneylerden ve tavsiyelerden sonra kendi ekmek arası yiyeceğimi yarattım
anlatmamın zamanı geldi,

Oz'un Sanidviçi
mazemeler
-akşamüstü alınıp akşamdan kalan sabaha kadar kapalı poşette beklemiş dilimli köy ekmeği(3 dilim)
-bir kaç gün öncesinden kalmış haşlanmış tavuk göğsü yahut kalçası(didilecek kadar kafanıza göre)
-mayonez(eser miktarda)
-marul yaprağı(2 adet, büyüklüğü tercihe göre)
-kokulu antalya yayla domatesi(4 dilim)
-varsa kaşar peyniri(ekmek dilimi boyutunda 2 dilim)
-canınız çekerse salatalık turşusu(bir adet)
yapılışı
bir dilim köy ekmeği alınır, üzerine önceden boyunu ayarlayıp kestiğimiz kaşar dilimi yerleştirilir,kaşarın üzrine sertlerinden seçtiğimiz domates dilimleri yatırılır,onun üzerine tırnak yardımı ile kopardığımız tavuk parçaları serpilir
tavukların üzerinde biraz mayonez gezdilirir,yapıştırıcı görevi gören mayonezin üzerine turşu dilimleri oturtulur ve üzeri marul yaprağı ile örtülür,bir dilim köy emeği ile üzeri kapatılır ve az önce saydığım işlemler tekrar uygulanarak ikinci kat çıkılır,bir tabağa yerleştirilir hapur hupur lüpletirlir.
not: yanında soğuk çay dünden kalma asidi kaçmak üzere olan kola,vişne yahut elma suyu harika gitmektedir.
tuzunu biberini kekiğini de bir zahmet kendiniz ayarlayıverin.

1 hafta beklemiş le kola içmiş insanım ben
şu hayatta artık hiç bir şey beni korkutamaz.

uyurken hıçkırıyormuşum
sağolsunlar su getirdiler,
uyan da iç dediler,
uyanınca, panikle geçti hıçkırık

Diphallia diye bir hastalık da varmış yani bunu da gördük.
anlamını buraya yazamayacağım merak edenler araştırsın baksın.

zamanında
-hocam eğtim ailede başlar sizinki öğretim dedim.
hoca da ''yok yaa'' dedi
aram iyiydi hocalarla

''hoca'' da japon dövüş taktiği gibi bir kelime
japon ve dövüş demişken fazladan sai'si olan varsa bana verebilir.

tepedeki fotoğraf: murak kocakaplan'ın objektifi ile ömer şahin gültekin tarafından mutlu bir anımızda çekilmiş
sıkılgan bir zamanımda da ben tarafından tekrar renklendirilmiştir
fotoğraftaki kişi de bizzat benimdir.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...