30.11.2007

şaşırtıcı bir hafızam var hatırlıyorum
söylemlerden çok görüntüyü hatırlıyorum
neyse
kaleiçindeki okuldayız
ilkokulun ne sonu ne başı
sanırsam 4.sınıftayız
sıkıcı bir ders
5 dersin 4'ü matematik olduğuna göre yüksek bir ihtimalle matematik
yine sınıfın süper muhabetli elemanlarından uzaklara oturtulmuşum
bir anda kapı çaldı sesizce
öğretmende çalıcağını biliyormuşcasına yöneldi kapıya
yalandan gülüşmeler ve saygılı kafa sallamaların ardından içeri girdi
yeterince kalabalık olduğunun farkında olan sınıf ahalisinden ''aa yeter ama'' gibi homurdanmalar yükseldi çabuk geçti(ben gelsem sonradan bir hafta konuşursunuz müdür yardımcısına gidersiniz...)
kısacık saçlarının arkasına taktığı iki tokası,yuvarlak tertemiz gözlükleri(gözlük pis olur),masmavi önlüğü,pespembe suratı ile karşımda duruyordu
ben şaşkındım ilk defa pembe suratlı bir insan evladı görüyordum
öğretmenin onu kanatları altına almasından utandığı ve bir şekilde tanışıklığı olduğu anlaşılıyordu
basitçe kendini tanıttı yahut tanıtamadı zira o zaman içersindede utanmaya devam etti
ilk haftadan başarısını çalışkanlığını gösteriyor derslerde sorulan en zor sorulara çat diye cevabı veriyor defterden göstermeli sorularda biraz ağır kanlı olduğu için ikinci üçüncü falan oluyor ama genelde hediye olarak çokomelleri götürüyordu. gözümde adeta rakip takımın uyum sorunu yaşamayan brezilyalı oyuncusu gibiydi artık ona duyduğum sempati ve şevkatim giderek nefrete dönüşüyordu ta ki kendisi olur olmadık yerlerde gerek ''bam'' diye gerek ''ay ay aman güm'' diye düşme alışkanlığı olduğunu bize canlı canlı ıspatlayana kadar
(bazı insanlar düştükçe itici,bazı insanlar düştükçe aptal,bazı insanlarda düşmek için yaratılıyorlarmış diyeceğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz)
derken orta okul yılları ile beraber onun bir öğretmenin gözdesi olduğu yıllarda bitmiş binbir çeşit öğretmenin hatta o gazla okul idaresinin gözdesi olmuştu ben ise o yıllarda ideal edebiyat öğrencisi olduğumu farkedip çakayım böyle okula diyerek bir grup sınıf arkadaşımızla beraber halı saha maçından halı saha maçına koşuyordum
son sene düzenlenen okul turnavası öncesi (sanırsam bir çeşit sosyal ihtiyaçtan kaynaklanan) çokça bayan taraftarımızın arasındaydı okulun en iyi takımı ile oynayacaktık ben genelde tırt bir savunma oyuncusu ve kötü bir kaleciydim ancak karşı takımın ataklara yön veren icabında şutu çeken golü atan gemisini kurtaran koşmasada aralara top yuvarlayan hadi beyler kazanın tost kola alacağım diyen oyuncusu benim o güne kadar her günü geçirdiğim kuzenimdi attığı değil atmayı düşünüp vaz geçtiği adımı bile gözünden kulağından anlıyor topları ayağından bir bülent korkmaz bir alpay özalan bir uçhe edası ile söküp alıyor o gazla mehmet aurellio edası ile oyuna sokuyordum değişik bir taktik gereği ortasaha çizgisini geçemem yasaktı ama olsun ordan vurmuştum gol olmuştu ve savunma gayretim beni bir anda yıldız oyuncu yapmıştı sonraki maçlarda tirbünün önünden alıkşarla geçiyor ''oğuz oğuz'' tezahürlerine utandığımdan dönüp bakamıyor ve cool görünüyordum böyle çeşitli lay lay lomlarla geçen bir senenin ardından çeşitli okullara dağılmak üzere sınavımıza girdik güzel güzel dağıldık ben el ayak altında olan yavuz selim lisesinde o ise gözlerden ırak yusuf ziya öner fen lisesindeydi ancak aynı okula torpillegiren bir arkadaşının babasının okulumuzda öğretmen olması ve diğer arkadaşlarının da bu okulda buluması sebeplerinden okulumuza geliyor az biraz konuşuyorduk okulunu soranlara fen lisesi cevabı veriyor gerekiz açılan ağızlarına bakıyordum sonraları gelmez oldu görünmez oldu sanırsam o da benim gibi ulaşılabilir okul arkadaşlarına yöneldi işte bu ulaşılabilir arkadaşlarım ile gittiğim bir mor ve ötesi konserinde hiç sevmediğim hareketli konser izleyicilerinden bir gruba denk gelmiştim adeta tespih tanesi gibi geçiyorlardı tam artislik edeyim kızayım derken bir tanesini bana sarılmış halde buldum bu o idi ne güzel idi sonra yine kaybolmuştu ama olsundu
geçen yıllar sonrasında öss ile başbaşa kalmış puanımın tuttuğu yerleri beğenmemiş ve sınava tekrar girmeye karar vermiştim sıradan bir yazdan kışa geçiş günüydü amfiye yeni gelmiştim en köşede çekirdekiyiyiciler diye adlandırdığım sarhoş bir bayan grubu gördüm güldüm biraz sonra kızlardan bir tanesi üzerime üzerime geldi iyice yaklaştığında o pembe suratı daha önce gördüğümü anımsadım yalnız biraz daha yaşlıca ve hafif sarhoştu bizde öyleydik oturdum konuştuk bana hatıra deftteri gibi bir şey için bir şeyler yazmamı söyledi yazım kötü dedim olsun dedi tamam dedim
yazdım bitti demek için telefon numarasını falan aldım aynı sarhoşlukta uzaklaştı
2-3 gün sonra yazısını yazmıştım yine beğenmemiştim ama yazmıştım ben yazdım diye aradım salı günü boşum dedi yine tamam dedim o salı bir kış günü salısı gibi hava hemen kararmıştı ben erkenden gelmiş görme ve görülme açısından müsait bulduğum en tepeye tünemiştim çok beklemedim uzaktan göründü kahverengi kabanının içinde muhtemelen okul forması vardı mühim olan ayağındaki klasik küt botlarıydı o eskiden beri bu model bot giyen insandı geçmişe dair bir şey bulmanın mutluluğu ile biraz saçmaladım çekirdek koyulan kağıtlar gibi yuvarladığım yazıyı ona verdim sonra pek vaktim yok okula dönücem(yatlı okul) dersanenin ordan servisim kalkıcak dedi tamam dedim dersanesinin yeri itibari ile üç kapılardan çıktık istersen bırakayım dersanenin oraya dedim yok gerek yok dedi yine tamam dedim ellerim cebimde yürüdüm eve
sonrasında beğendiğini anlatan bir mesaj yolladı cevap yolladım bademaltını biliyor musun? demiştim yok demişti gidelim mi dedim olur dedi gittik bira içince dokunduğu için limonlu votka içti hoca hanım dediği annesinden,pasaklılığından,kızların eciş bücüş huylarından bahsetti,arada küfür etti güzel oldu
vakit hemen geç olduğu için kalktık gitti
arkasından baktım gidiş o gidişti o günden sonra bir kaç sanal konuşmamızda ankrada dişçilik okuğunu öğrendim ve yine tamam dedim

işte bir süredir yukarıda yazan betimleme ağırlıklı hatırladığım olayları yazmayı düşünüyorum
sonrada kendi kendime yazma bunu güzel olmayacak diyorum yine tamam demek yerine değişik bir sesi tonu ile ''oluuur'' diyor sevdiceğimi daha bir çok seviyorum

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...