25.05.2008

forma


geçenlerde çoğunuzun bildiği pencere açtıran antalya havalarından birisinde ders çalışma eylemi üzerindeyken dışardan yükselen bir takım bağırtılara ilişti kulağım.
dikkatli dinleyince korna seslerinin de eşik ettiği anlaşılan bu bağırtılar,''en büyük asker bizim asker'' şeklinde bir cümleyi anlatmak için yaratılmışlardı.
en büyük asker derken türk askerini mi yoksa salt kendi evlatlarından mı bahsettiklerini bilmiyorum.
kendi evlatlarından bahsediyorlarsa bu nasıl bir mikro milliyetçiliktir? onu da anlamadım.
milliyetçilik ne kadar mikro boyutlara inebilmiş ise o kadar makro oranda oluyor.
bu ilginç bir durum.
mesela tek tip üniforma giymiş bünyelerin isimleri yoktur. sıfatları,statüler,rolleri vardır.
üniformanız varsa en fazla soyadınız olabilir.onun önüne bir isim koymak çok zordur.
bir kazada y sayısı kadar öğrenci ölür ancak x'in annesinin yüreği kan ağlar.
başka anneler de üzülür ancak ne kadar?
zaten biz bunu haberlerde ayrılan 5 dakikalık hüzünlü süre içerisinde öğrenir ve bir sonraki habere kadar hatırlarız.
pozitif bilimler yardımı ile yapılan sosyolojik açıklamalar bir yana bütün bu karmaşık işlerin sebebebi sevgi galiba.
seviyoruz
tek tip olmayı
asker olmayı
öğrenci olmayı
bişeyler olmayı
tek başına çok yetersiz görüyoruz kendimizi
hemen kostmünü giyip birşeyci sınıfına giriş bileti kazanıyor
ortak düşünceleri ortak şekillerde düşünüyor.
ortak tepkiler veriyoruz.
başka birşeycileri bazen rakip seçiyoruz.
bir olma çabası içerisinde kendimizi öldürüyoruz.
birleşip giden araba gibi olmaya çalışıyoruz .
ancak hepsi far olan bir sürü parçadan bir araba oluşmuyor
o farlar başka ikonları aydınlatıyor.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...