6.04.2008


bu sabah saat 03:00'de bir konserdeydim ben.
ne konseri yahu demeyin de dinleyin.
pek seyirci yoktu.
karanlık ortamı,
kürelerin içerisine yerleştirilmiş beyaz ampuller aydınlatılıyordu.
hava biraz soğuktu.
hani o yaz akşamı üşümelerinden azıcık daha soğuk
önce sakin şarkılarla başladı konser.
perkisyon ''mısırlı ahmet halt etmiş'' dercesine ustacasına
ve bir o kadar da doğal çalıyordu.
''pıtır pıtır pı pata pata''...
üç bira içmek gibi yavaş yavaş çaktırmadan ilerletti konserin hızını.
ritimlere sakin tavırları ile yaşlı bir müzisyen eşik etti
akor çalıyor gibiydi.
enstrümanının ''tırının'' şeklinde çıkan gitar sesi değil de
''hırışhış'' gibi bir sesi vardı.
zeminin bazı yerlerinde pek net göstermeyen aynalar vardı
sizi değil etrafı yansıtırcasına...
sonra basları geldi şarkının.
çektirme usulü dediğimiz usulde,
''vığğğğğğnnnn,bığğğğğp,boğğğğp'' diye çalıyordu.
artık, bütün enstürmanlar uyum içersinde çalıyordu
beklenen oldu.
perdenin arkasından vokalin yansıması göründü.
vokal gayet sakin şekilde mekanı inceledi.
''yağmur yağıyor'' cümlesinden oluşan şarkısını
esneme sesi ile süsledi.
basın solosunu bekledi biraz.
beklerken bakındı.
''pıtır pıtır pı pata pata'',yağmura,
''hırışhış hığğğş'', diyen ağaçlara,
''vığğğğğğnnnn,bığğğğğp,boğğğğp'' sesleriyle
caddeden geçen arabalara,
yağmur sularının yansımasına,.
sonra bitirdi şarkıyı.
uyudu,
televizyon karşısında.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...